Suriye'nin geleceği ne olacak?
Azerbaycan basınında Suriye'de yaşayan gelişmeler, uluslararası kamuoyu ve Türkiye'nin tutumu ile ilgili yayınlanan analiz.
04 Aralık 2024 - 09:42
Suriye'de son günlerde şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Özellikle Hayat Tahrir El Şam (HTŞ) ve Suriye Ulusal Ordusu, Halep ve çevresinde büyük ilerleme kaydetti. Halep'in bazı stratejik bölgeleri ve 70'ten fazla yerleşim yeri muhaliflerin kontrolünde. Bu durum Esad rejiminin hattında ciddi kırılmalara yol açtı ve bölgedeki dengeleri değiştirdi. Bunun sonucunda rejim güçleri Halep ve çevresinde ciddi kayıplar verdi, bazı militanlar mevzilerini terk etti.
Rusya, Esad rejimini destekleyen muhalif gruplara yönelik hava saldırıları düzenliyor ancak bu, çatışmayı durdurmaya yetmiyor. Elbette bu olaylar Suriye'deki savaşın yeniden alevleneceğini ve bölgesel aktörlerin sürece daha aktif dahil olacağını gösteriyor. Türkiye, sınır güvenliği ve bölgesel istikrar açısından da durumu yakından takip ediyor. Kısacası Suriye'de olaylar oldukça karmaşık bir hal aldı. Hatta Suriye Türkmen Meclisi eski başkanı Abdurrahman Mustafa liderliğindeki Suriye Geçici Hükümeti, iktidarı Esad rejimine devretmek için süre tanıdı ve bunun ülkenin yeniden canlanmasının temel şartı olduğunu söyledi.
Suriye Geçici Hükümeti'nin (SGH), Suriye'deki muhalif güçler tarafından oluşturulan alternatif bir hükümet olduğunu unutmayın. Ülkenin bazı kısımlarını kontrol ediyor ve Suriye Arap Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu'na karşı Suriye muhalefeti adına tek meşru hükümet olduğunu iddia ediyor. Elbette Suriye'deki mevcut durumu değerlendirirken şu ana tezlere dikkat etmek gerekiyor:
Halep ve çevresinde muhalefetin ilerleyişi
Muhalifler Halep'in önemli ilçeleri olan Azamiyye, Eşrefiyye ve Şahba gibi stratejik bölgeleri kontrol altına aldı. Halep vilayetinin merkez binası da muhaliflerin eline geçti. Muhaliflerin ele geçirdikleri stratejik objelere Türk bayrağını asarak Beşar Esad'a mesaj göndermesi ilginç. Bu boşuna değil. Çünkü son iki yılda Türkiye, ilişkileri normalleştirmek için Esad rejimine uzandı ama Ankara'nın eli geri çevrildi ve görünen o ki, muhalifler Türkiye ile aynı masaya oturmadıkları için pişmanlık duyuyorlar. Rejim karşıtı silahlı gruplar bile İdlib ve çevresinde önemli noktaları ele geçirdi. Bu bölgeler arasında Şam ile Halep'i birbirine bağlayan M4 ve M5 otoyollarının geçtiği kritik Serakib bölgesi de yer alıyor.
Rusya ve İran müdahalesi
Rusya, rejime destek amacıyla muhaliflerin kontrolündeki noktalara hava saldırıları düzenliyor. Çatışmalara İran destekli vekil güçler de katılıyor ancak onların da Halep çevresindeki bazı mevzilerini terk ettikleri bildiriliyor.
Türkiye'nin konumu
Suriye'de söz sahibi güçlerden biri de Türkiye'dir. Ankara olup biteni yakından takip ediyor. Bunun temelinde ise Türkiye'nin sınır güvenliğinin sağlanması, teröristlerin etkisiz hale getirilmesi ve bu yönde varılan anlaşmaların sürdürülmesi gerektiği vurgulanıyor. Bu bağlamda Türkiye'nin bölgedeki duruma ilişkin yeni adımlar atması ihtimal dışı değil. Çünkü Suriye Geçici Hükümeti Türkiye'ye yakınlığıyla biliniyor.
Bölgesel ve uluslararası tepkiler
Bu olaylar Suriye'deki savaşın yeniden yoğunlaşacağını ve uluslararası tepkilerin artacağını gösteriyor. Rusya ve İran da konumlarını kaybetmemek adına sürece daha aktif katılabilir. Türkiye, teröristlere karşı yeni askeri operasyonlara zemin hazırlayan fırsatı kaçırmayacaktır. Ayrıca İran, Suriye'de yaşanan süreçlerde baş aktör olarak seçiliyor ve rejime destek stratejisini sürdürüyor. Ancak son dönemde yaşanan çatışmalarda İran destekli milislerin bazı bölgelerden çekilmesi, Tahran'ın etkisinin sorgulanmasına yol açıyor.
Bu konuda İran'ın olası tepkileri dikkat çekicidir.
Resmi Tahran Esad rejimini desteklemeye devam edecek
İran, Esad rejiminin varlığının devamını kendisi için stratejik bir öncelik olarak görüyor. Bu nedenle vekil güçlerin sayısını artırarak ve lojistik destek sağlayarak rejime yardım etmeye devam edecektir. Ayrıca İran, Halep ve çevresinde kaybedilen toprakların geri kazanılması için Rusya ile koordinasyonu yoğunlaştırabilir.
Diplomatik saldırılar
İran, Rusya ve Türkiye ile Astana süreci gibi işbirliği platformlarında Esad rejimini koruyacak siyasi çözümler bulmaya çalışacak. Ancak Türkiye'nin İdlib ve çevre bölgelerde aldığı güvenlik önlemleri İran'ın faaliyetlerini sınırlayabilir. Astana platformunun, Suriye'de savaşan taraflar arasındaki düşmanlıkların durdurulmasına ilişkin müzakereleri yürütmek üzere oluşturulduğunu belirtmek isterim. Platform çerçevesinde toplantılar 2017 yılında Astana'da başladı. Astana sürecinin resmi olarak 2023 yılında sona ereceği açıklandı.
Direniş gruplarının faaliyetlerinin artırılması
İran, rejim güçlerini desteklemeye ve Suriye'deki Şii gruplar üzerinden muhalefete karşı vekalet savaşı yürütmeye devam edecek. Bu gruplar İran'ın bölgedeki nüfuzunu artırmak için önemli bir araç olarak kullanılıyor.
Bölgesel sonuçlar
İran'ın bölgede artan rolü, İsrail ve ABD'yi daha agresif adımlar atmaya sevk edebilir. Özellikle İsrail, İran'ın silahlı gruplarının mevzilerini hedef alabiliyor.
ABD'nin konumu - askeri müdahale, İran ve Rusya'ya karşı tutum ve insani yardım
ABD, İran ve Rusya'nın etkisini azaltmak için ekonomik yaptırımları artırabilir ve müttefiklerine silah desteği sağlayabilir. Ayrıca BM aracılığıyla Halep ve İdlib başta olmak üzere sivillere yönelik insani yardımların artırılmasını talep edebilir, böylece sürece müdahale olasılıkları artabilir.
Avrupa'nın rolü ve mülteci sorunu
Avrupa, muhalefetin ilerlemesinin yeni bir göç dalgasına yol açmasından endişe ediyor. Bu nedenle Türkiye ile işbirliğini sürdürmek ve sınır bölgelerinde istikrarın korunmasına yönelik diplomatik çabaları desteklemek istiyor. Çünkü mülteci sorunu Avrupa'yı endişelendiren temel faktörlerin başında geliyor. Aslında başlattıkları sorunun içinde boğuluyorlar.
Batının geleneksel politikası rejime baskı ve Türkiye ile işbirliğidir
Diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi Batı için de hükümetin devrilmesi bir önceliktir. Ancak bu yönde doğrudan müdahale yerine Rusya ve İran'a yönelik ekonomik ve diplomatik baskıların artırılmasına dikkat ediliyor. Çünkü Esad'ı devirmek için öncelikle onun kollarını, kanatlarını tam anlamıyla kırmak gerekiyor. Avrupa ve ABD, Türkiye'nin bölgedeki rolünü kabul ediyor, dolayısıyla Ankara ile daha yakın işbirliğine gidilebilir. Bu durumun yeni bir insani kriz yaratması durumunda Batılı ülkelerin sürece daha aktif müdahale etmesi muhtemeldir. Peki tüm bunların arka planında Suriye'de son dönemde yaşanan olaylar nasıl sonuçlanabilir? Elbette bu birçok faktöre bağlıdır. Ancak mevcut dinamikler birkaç olası senaryoyu gündeme getiriyor:
1. Muhalefetin başarısı ve Esad rejiminin zayıflaması
Kısa vadede muhalif grupların Halep ve çevre bölgelerde kontrolü artırması ve diğer bölgelerde rejimin otoritesini zayıflatması söz konusu olabilir. Bu durum rejim üzerindeki uluslararası baskıyı artırıp müzakerelerin önünü açabilir. Uzun vadede rejim kritik bölgeleri kaybederse Beşar Esad'ın siyasi geleceği sorgulanacak. Ancak Rusya ve İran'ın desteğiyle rejim bir süre daha iktidarda kalabilir.
2. Rusya ve İran'ın müdahalesiyle rejimin güçlendirilmesi
Rusya ve İran'ın askeri desteğini artırması durumunda rejim karşı saldırıya geçebilir ve kaybedilen toprakları geri alabilir. Ancak bu durum çatışmaların daha da yoğunlaşmasına ve yeni insani krizlere yol açabilir.
3. Büyük ölçekli bir bölgesel çatışma olasılığı
İran'ın artan müdahalesi ve İsrail'in saldırılarını misilleme olarak artırması, bölgesel ölçekte daha büyük bir çatışmaya yol açabilir. Bu durum hem Suriye içinde hem de çevresinde istikrarsızlığı daha da artıracaktır.
4. Siyasi çözümler
Uluslararası toplum ve bölgesel aktörler siyasi çözüm için daha ciddi adımlar atarsa Astana süreciyle ya da Cenevre Sözleşmesiyle yeniden uzlaşmaya varılabilir. Ancak bu senaryoda tüm tarafların uzlaşmaya istekli olması gerekiyor ki bu da şu anda mümkün görünmüyor. Suriye'nin geleceği hem sahada yaşanan süreçlerin ilerlemesine hem de uluslararası ve bölgesel aktörlerin aldığı pozisyonlara bağlı.
4 Aralık 2024, Oku.az
Rusya, Esad rejimini destekleyen muhalif gruplara yönelik hava saldırıları düzenliyor ancak bu, çatışmayı durdurmaya yetmiyor. Elbette bu olaylar Suriye'deki savaşın yeniden alevleneceğini ve bölgesel aktörlerin sürece daha aktif dahil olacağını gösteriyor. Türkiye, sınır güvenliği ve bölgesel istikrar açısından da durumu yakından takip ediyor. Kısacası Suriye'de olaylar oldukça karmaşık bir hal aldı. Hatta Suriye Türkmen Meclisi eski başkanı Abdurrahman Mustafa liderliğindeki Suriye Geçici Hükümeti, iktidarı Esad rejimine devretmek için süre tanıdı ve bunun ülkenin yeniden canlanmasının temel şartı olduğunu söyledi.
Suriye Geçici Hükümeti'nin (SGH), Suriye'deki muhalif güçler tarafından oluşturulan alternatif bir hükümet olduğunu unutmayın. Ülkenin bazı kısımlarını kontrol ediyor ve Suriye Arap Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu'na karşı Suriye muhalefeti adına tek meşru hükümet olduğunu iddia ediyor. Elbette Suriye'deki mevcut durumu değerlendirirken şu ana tezlere dikkat etmek gerekiyor:
Halep ve çevresinde muhalefetin ilerleyişi
Muhalifler Halep'in önemli ilçeleri olan Azamiyye, Eşrefiyye ve Şahba gibi stratejik bölgeleri kontrol altına aldı. Halep vilayetinin merkez binası da muhaliflerin eline geçti. Muhaliflerin ele geçirdikleri stratejik objelere Türk bayrağını asarak Beşar Esad'a mesaj göndermesi ilginç. Bu boşuna değil. Çünkü son iki yılda Türkiye, ilişkileri normalleştirmek için Esad rejimine uzandı ama Ankara'nın eli geri çevrildi ve görünen o ki, muhalifler Türkiye ile aynı masaya oturmadıkları için pişmanlık duyuyorlar. Rejim karşıtı silahlı gruplar bile İdlib ve çevresinde önemli noktaları ele geçirdi. Bu bölgeler arasında Şam ile Halep'i birbirine bağlayan M4 ve M5 otoyollarının geçtiği kritik Serakib bölgesi de yer alıyor.
Rusya ve İran müdahalesi
Rusya, rejime destek amacıyla muhaliflerin kontrolündeki noktalara hava saldırıları düzenliyor. Çatışmalara İran destekli vekil güçler de katılıyor ancak onların da Halep çevresindeki bazı mevzilerini terk ettikleri bildiriliyor.
Türkiye'nin konumu
Suriye'de söz sahibi güçlerden biri de Türkiye'dir. Ankara olup biteni yakından takip ediyor. Bunun temelinde ise Türkiye'nin sınır güvenliğinin sağlanması, teröristlerin etkisiz hale getirilmesi ve bu yönde varılan anlaşmaların sürdürülmesi gerektiği vurgulanıyor. Bu bağlamda Türkiye'nin bölgedeki duruma ilişkin yeni adımlar atması ihtimal dışı değil. Çünkü Suriye Geçici Hükümeti Türkiye'ye yakınlığıyla biliniyor.
Bölgesel ve uluslararası tepkiler
Bu olaylar Suriye'deki savaşın yeniden yoğunlaşacağını ve uluslararası tepkilerin artacağını gösteriyor. Rusya ve İran da konumlarını kaybetmemek adına sürece daha aktif katılabilir. Türkiye, teröristlere karşı yeni askeri operasyonlara zemin hazırlayan fırsatı kaçırmayacaktır. Ayrıca İran, Suriye'de yaşanan süreçlerde baş aktör olarak seçiliyor ve rejime destek stratejisini sürdürüyor. Ancak son dönemde yaşanan çatışmalarda İran destekli milislerin bazı bölgelerden çekilmesi, Tahran'ın etkisinin sorgulanmasına yol açıyor.
Bu konuda İran'ın olası tepkileri dikkat çekicidir.
Resmi Tahran Esad rejimini desteklemeye devam edecek
İran, Esad rejiminin varlığının devamını kendisi için stratejik bir öncelik olarak görüyor. Bu nedenle vekil güçlerin sayısını artırarak ve lojistik destek sağlayarak rejime yardım etmeye devam edecektir. Ayrıca İran, Halep ve çevresinde kaybedilen toprakların geri kazanılması için Rusya ile koordinasyonu yoğunlaştırabilir.
Diplomatik saldırılar
İran, Rusya ve Türkiye ile Astana süreci gibi işbirliği platformlarında Esad rejimini koruyacak siyasi çözümler bulmaya çalışacak. Ancak Türkiye'nin İdlib ve çevre bölgelerde aldığı güvenlik önlemleri İran'ın faaliyetlerini sınırlayabilir. Astana platformunun, Suriye'de savaşan taraflar arasındaki düşmanlıkların durdurulmasına ilişkin müzakereleri yürütmek üzere oluşturulduğunu belirtmek isterim. Platform çerçevesinde toplantılar 2017 yılında Astana'da başladı. Astana sürecinin resmi olarak 2023 yılında sona ereceği açıklandı.
Direniş gruplarının faaliyetlerinin artırılması
İran, rejim güçlerini desteklemeye ve Suriye'deki Şii gruplar üzerinden muhalefete karşı vekalet savaşı yürütmeye devam edecek. Bu gruplar İran'ın bölgedeki nüfuzunu artırmak için önemli bir araç olarak kullanılıyor.
Bölgesel sonuçlar
İran'ın bölgede artan rolü, İsrail ve ABD'yi daha agresif adımlar atmaya sevk edebilir. Özellikle İsrail, İran'ın silahlı gruplarının mevzilerini hedef alabiliyor.
ABD'nin konumu - askeri müdahale, İran ve Rusya'ya karşı tutum ve insani yardım
ABD, İran ve Rusya'nın etkisini azaltmak için ekonomik yaptırımları artırabilir ve müttefiklerine silah desteği sağlayabilir. Ayrıca BM aracılığıyla Halep ve İdlib başta olmak üzere sivillere yönelik insani yardımların artırılmasını talep edebilir, böylece sürece müdahale olasılıkları artabilir.
Avrupa'nın rolü ve mülteci sorunu
Avrupa, muhalefetin ilerlemesinin yeni bir göç dalgasına yol açmasından endişe ediyor. Bu nedenle Türkiye ile işbirliğini sürdürmek ve sınır bölgelerinde istikrarın korunmasına yönelik diplomatik çabaları desteklemek istiyor. Çünkü mülteci sorunu Avrupa'yı endişelendiren temel faktörlerin başında geliyor. Aslında başlattıkları sorunun içinde boğuluyorlar.
Batının geleneksel politikası rejime baskı ve Türkiye ile işbirliğidir
Diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi Batı için de hükümetin devrilmesi bir önceliktir. Ancak bu yönde doğrudan müdahale yerine Rusya ve İran'a yönelik ekonomik ve diplomatik baskıların artırılmasına dikkat ediliyor. Çünkü Esad'ı devirmek için öncelikle onun kollarını, kanatlarını tam anlamıyla kırmak gerekiyor. Avrupa ve ABD, Türkiye'nin bölgedeki rolünü kabul ediyor, dolayısıyla Ankara ile daha yakın işbirliğine gidilebilir. Bu durumun yeni bir insani kriz yaratması durumunda Batılı ülkelerin sürece daha aktif müdahale etmesi muhtemeldir. Peki tüm bunların arka planında Suriye'de son dönemde yaşanan olaylar nasıl sonuçlanabilir? Elbette bu birçok faktöre bağlıdır. Ancak mevcut dinamikler birkaç olası senaryoyu gündeme getiriyor:
1. Muhalefetin başarısı ve Esad rejiminin zayıflaması
Kısa vadede muhalif grupların Halep ve çevre bölgelerde kontrolü artırması ve diğer bölgelerde rejimin otoritesini zayıflatması söz konusu olabilir. Bu durum rejim üzerindeki uluslararası baskıyı artırıp müzakerelerin önünü açabilir. Uzun vadede rejim kritik bölgeleri kaybederse Beşar Esad'ın siyasi geleceği sorgulanacak. Ancak Rusya ve İran'ın desteğiyle rejim bir süre daha iktidarda kalabilir.
2. Rusya ve İran'ın müdahalesiyle rejimin güçlendirilmesi
Rusya ve İran'ın askeri desteğini artırması durumunda rejim karşı saldırıya geçebilir ve kaybedilen toprakları geri alabilir. Ancak bu durum çatışmaların daha da yoğunlaşmasına ve yeni insani krizlere yol açabilir.
3. Büyük ölçekli bir bölgesel çatışma olasılığı
İran'ın artan müdahalesi ve İsrail'in saldırılarını misilleme olarak artırması, bölgesel ölçekte daha büyük bir çatışmaya yol açabilir. Bu durum hem Suriye içinde hem de çevresinde istikrarsızlığı daha da artıracaktır.
4. Siyasi çözümler
Uluslararası toplum ve bölgesel aktörler siyasi çözüm için daha ciddi adımlar atarsa Astana süreciyle ya da Cenevre Sözleşmesiyle yeniden uzlaşmaya varılabilir. Ancak bu senaryoda tüm tarafların uzlaşmaya istekli olması gerekiyor ki bu da şu anda mümkün görünmüyor. Suriye'nin geleceği hem sahada yaşanan süreçlerin ilerlemesine hem de uluslararası ve bölgesel aktörlerin aldığı pozisyonlara bağlı.
4 Aralık 2024, Oku.az
FACEBOOK YORUMLAR