Sevgül Olgun: Zor İnsanlarla Yaşamak Kolay Değil Ama Mümkün
Zor İnsanlarla Yaşamak Kolay Değil Ama Mümkün
Bir tesadüf eseri karşıma çıkan bu kitabın ilk olarak ismi dikkatimi celbetmişti. Kendimce kitabın ismini ikiye ayırdım. İlk kısmı, zor insan diyordu, kafamda yankılanan bir ses bu insanlar böyle olmayı bilerek mi seçmişlerdi? Dürüst olmak gerekirse ilk etapta cevabım evetti. Hâlihazırda bir insan kendini bilmeli ve ona göre davranmalıydı. Zaman geçtikçe bu düşüncemin ne kadar haksızca olduğunu fark ettim. Ve işler aslında hiç de benim tahmin ettiğim gibi değildi. Zira işin içine aile etkisi ve çevre faktörü giriyordu.
Kitabın isminin ikinci kısmında ise “yaşamak” diyordu, evet yaşamak… Sahi bu tarz insanlarla nasıl yaşanırdı? Hepimizin ortak cevabı: uzak dururum, muhatap olmam, mesafe koyarım, laf söylerim, kişiliği hakkında arkasından konuşurum vs. gibi daha birçok tepki çeşidini sayabiliriz. Ama hiç kimsenin aklına tek bir cümle ile bile olsa destek veririm diyen oldu mu aranızda? Lütfen bu cümlemi hemen es geçmeyin, bir durup düşünün…Ya da bir başka açıdan bakalım bahsi geçen insanlar sizin ebeveyninizse, peki ya evladınızsa ne yapacaksınız? İşte şimdi işin rengi biraz olsun değişti değil mi?
Eğer siz de insan psikolojisine meraklıysanız bir seri halinde çıkarmayı planladığım yazımı/yazılarımı okumaya davet etmek isterim. Bahsettiğim kitap yazar François Lelord ile Christophe Andre’ye ait olan ‘’Zor Kişilikler’’le Yaşamak adlı kitabıdır. Yazarın kitabı 330 sayfadan oluşmaktadır. Kaygılı kişilik, narsist kişilik ve depresif kişilik gibi birçok kişilik tipleri ele alınmıştır. Kitap ana tema olarak zor insanların var olduklarını ve her zaman da var olacaklarını kabul etmemiz gerektiği üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu bakış açısı bizleri bir korumaya aldıracaktır. Onlara öfkelenmek kötü havaya, yer çekimi kanununa kızmak kadar boş olacaktır denilmektedir.
KAYGILI KİŞİLİKLER
İlk olarak ele alınan kişilik tipi ise kaygılı kişiliktir. Genel bir tanım olarak: Kendisi ve yakınları için günlük yaşamın tehlikelerine oranla çok yoğun ve sıkça endişe duymak. Temel inanışları ise; Dünya her an bir felaketin meydana gelebileceği tehlikeli bir yerdir. Bu inanışta oldukları için tüm çevresini kontrol etmeye çalışarak yakınlarına haber vermek isteyecektir. Aşırı kaygının nedeni tam olarak bilinemiyor. Hastaya göre ve yaşadıklarına göre değişiklik gösterir.
Kaygılı kişiler nasıl idare edilir?
Şunları yapın:
1-Güvenilir olduğunuzu gösterin: Bu kişilere göre hayat her an bozulabilecek bir makineye benzer. Eğer siz bu arızanın sizden kaynaklanmayacağına inandırırsanız kaygılı kişi endişesini size daha az yansıtacaktır.
2-Geniş ve hoşgörülü olmasına yardımcı olun: Trene binmek için bindiğiniz arabada size ‘bu trafik sıkıştığında treni kaçıracağımıza eminim’ dediği zaman ona evet, treni kaçırdığımızı düşünelim, bu o kadar da önemli mi? Ne yapabiliriz ki? Onu gecikmenin gerçek sonuçları ve değişik cümleler üzerine düşünmesini sağlamak gerekir. Böylece geri adım atacak ve kaygısı bir nebze olsun azalacaktır.
3-Gevşeme teknikleri: Bu teknikler ile daha sakin kalmak sağlanabilir.
4-Doktora gitmek: Kişinin kaygısı çok ileri düzeyde ise çeşitli ilaçlarla durum kontrol altına alınabilir.
Şunları yapmayın:
1-Kendinizi esir durumuna düşürmeyin: Kaygılı kişiler sizi sürekli olarak tehlikeleri önleme politikaları vardır. Niyetleri iyi olduğundan herhangi bir kötü niyet aramazsınız. Fakat onun güvenini kazanıp kendi kendi kararınızı almaya başlayabilirsiniz.
2-Onu şaşırtmayın: Sürprizlere karşı güçlü tepki oluştururlar. Öngörülmeyen durumlarda alarm sistemleri harekete geçer. Ve güçlü bir heyecan duyarlar.
3-Kendi sıkıntılarınızı ona boşu boşuna anlatmayın: Kişinin kendi endişesi zaten kendisine yetecektir. O yüzden size gerçekten yardım etmesinin mümkün olduğu durumlar dışında ona sıkıntılarınızdan bahsetmeyin.
4-Can sıkıcı konuşmalardan uzak durun: Onlar yaşamı tehdit eden tehlikeleri zaten düşünürler. Kaygılı kişinin karşısına geçip mesela AIDS’den can çekişen arkadaşınızı anlatmayın.
Son olarak kaygılı kişilikler her şeyi mümkün olduğu kadar önceden görmeye çalışırlar. Bu yüzden her şeyin iyi gidip gitmediğini denetlerler. Bazı hekimler haber seyretmemeleri tavsiyesinde bulunur. Buradaki olaylar kendisinin de başına gelebileceği hissini güçlendirir.
Sözlerimi bitirirken onları benimsemek için iyi bir neden: Herhalde zor bir kişiliğe sahip olmayı onların kendisi seçmedi. Bu kişiler kalıtımla eğitimin bir karışımı sonucu, onları çoğunlukla başarıya götürmeyen davranışları benimsemişlerdir. Bu durumdan tümüyle onları sorumlu tutamayız. Kim aşırı derecede kaygılı, itici, kuşkulu, başkalarına bağımlı ya da kafayı ayrıntılara takan biri olmayı özgürce seçer ki?
Kitap Yazarları: François Lelord Christophe Andre
İletişim Yayınları 24.Baskı İstanbul
Deneme Yazarı: Sevgül Olgun
FACEBOOK YORUMLAR