Şemseddin Sami ve "Kâmûs-ı Türkî"si… - Ahmet SEVGİ

Şemseddin Sami ve "Kâmûs-ı Türkî"si… - Ahmet SEVGİ
21 Haziran 2020 - 12:47

Yarın (18 Haziran 2020). Şemseddin Sâmî'nin ölüm yıldönümü… Bundan 116 yıl önce, 18 Haziran 1904'te, en verimli olabileceği bir yaşta (54 yaşında) vefat eden Şemseddin Sami, başta Kâmûsu'l-a'lâm olmak üzere telif, tercüme birçok eser kaleme almıştır ki bu eserlerden bizim için en önemli olanı şüphesiz Kâmûs-ı Türkî'dir. (İkdam Matbaası, Dersaadet-1317, 14+1576 s.) Ölüm yıldönümü münasebetiyle bugün Şemseddin Sami'nin "Kâmûs-ı Türkî" adlı Türkçe sözlüğünü kısaca tanıtarak bu dil mücahidinin rahmetle anılmasına vesile olmak istiyorum.

İsterseniz önce sözlüğün adından başlayalım… Şemseddin Sami, Kaşgarlı Mahmut'tan sonra (Dîvânü Lügâti't-Türk) eserini Türkçe sözlük (Kâmûs-ı Türkî) diye adlandıran ilk kişidir. O, selefi Ahmet Vefik Paşa gibi Osmanlıca sözlük (Lehçe-i Osmânî) yerine Türkçe sözlük (Kâmûs-ı Türkî) demeyi tercih etmiştir. Çünkü Şemseddin Sami'ye göre "Osmanlı lisanı" tabiri doğru değildir:

"Osmanlı lisanı tabirini pek de doğru görmüyoruz. Çünkü bu unvan bir devletin unvanıdır. Hâlbuki lisan ve cinsiyet 'Sultan Osman'ın zuhurundan ve devletin kuruluşundan eskidir. Bu lisanı konuşan kavmin ismi 'TÜRK'tür, lisanın ismi de 'lisân-ı Türkî'dir." (Bkz. Nihad Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, c.2, s. 1076)

Diğer taraftan Kaşgarlı Mahmut'tan sonra bizde yüzyıllarca -malumu ilam addedilerek- Türkçe sözlüğe gerek görülmemiştir. Oysa Şemseddin Sami'nin "Kâmûs-ı Türkî"nin "ön söz"ünde (ifade-i meram) çok güzel ifade ettiği üzere, bu ihmâlkârlığımız yüzünden günden güne kendi kelimelerimizi kaybetmiş; Arapça-Farsça kelimelere muhtaç duruma düşerek -özellikle aydınlarımız- Arapça-Farsça kelime kullanmadan meramlarını anlatamaz hale gelmişlerdir:

"Mükemmel bir kâmûsu (sözlük) olmayan lisan (dil), servet-i tabîiyyesi demek olan lügatlerini (kelimeler) günden güne kaybederek, kendi sermayesiyle bir şey ifade edemeyecek derecede dar olur."(Bkz. Kâmûs-ı Türkî, s. 3)

Şunu da belirtelim ki, Şemseddin Sami, Türkçeyi Arapça ve Farsçanın tasallutundan kurtarmak için çok gayret sarf etmiş, ancak bu konuda tasfiyeci olmamış yani Türkçeleşmiş, halkın kullandığı Arapça-Farsça kelimelerin muhafazası yönünde hareket etmiş, sözlüğünü de bu anlayış çerçevesinde hazırlamıştır ki bu mutedil görüş ona "Yeni Lisan" cereyanının ilk mübeşşirlerinden biri olma şerefini kazandırmıştır.

Kelimelerin nasıl anlamlandırıldığına dair bir fikir vermesi bakımından "Kâmûs-ı Türkî"den birkaç örnek sunalım:

Beşer: Hayvân-ı nâtık, adam, insan, merdüm. Nev-i beşer=İnsan cinsi. Ebû'l-beşer= Hazret-i Âdem. Seyyidü'l-beşer=Fahr-i âlem (s.a.v.) efendimiz. (Kâmûs-ı Türkî, s. 294)

Beşeriyet: İnsanlık, insanın hâl-i tabîiyyesi: Beşeriyet îcâbâtındandır.

"Beşeriyet" ile "insaniyet" arasında çok fark vardır. Beşeriyet insanın her türlü ahvâl-i tabîiyyesine, insaniyet ise yalnız fezâil ve kemâlât-ı rûhâniyyesine âittir. Meselâ nisyan, havf, iştihâ, şehvet gibi haller beşeriyet; kerem, sahavet,  vefâ-yı ahid, kanâat gibi haller ise insaniyet muktezıyâtındandır. El-hâsıl beşeriyet tarîh-i tabîîye, insâniyet ise ahlâka mütealliktir. (A.g.e., s. 294)

Taassup: 1-Birine taraftarlık ve gayretkeşlik etme. 2-Kendi din ve milliyetini son derece iltizamla diğer bir din ve milliyette bulunanlara buğuz, kin ve husumet gösterme. Taassup temeddün ve terakkiye manidir. Diyanet ne kadar memdûh ise taassup o kadar mezmûmdur. (Bu kelime Arabî'de başlıca birinci mânâ ile ve asabiyet-i milliye mânâsıyla müstâmel olduğundan memdûh; lisanımızda ise en ziyade ikinci mânâ ile yani Avrupalıların Fanatizm tabir ettikleri meâl ile kullanıldığından mezmûmdur.)(A.g.e., s. 416)

Tartışmak: 1-Bahs ve münâzaa üzerine bir şeyi birlikte tartmak, tartarak hall-i münâzaa etmek. 2-Elele gelip çekişmek, kuvvet ile hall-i mesele için döğüşmek. (A.g.e., s. 859)

Kısacası; ilk -derli toplu ve misâlli- Türkçe sözlük olması bakımından Kâmûs-ı Türkî'nin önemi büyüktür. Milletimiz, Türk diline olan bu hizmetinden dolayı Şemseddin Sami'yi unutmayacak ve daima hayırla yâd edecektir.

Ölümünün 116. yıldönümünde büyük dil mücahidi Şemseddin Sami'yi rahmetle anıyoruz. Rûhu şâd olsun…

***

ACZİMİN GİRYESİ: GÖÇÜYORUZ

Dünyanın  hayuhuyundan  artık  geçiyoruz,

Oysa daha dün gelmiştik, bugün göçüyoruz.

(Li-müellifihî)

Kaynak Yeniçağ: Şemseddin Sami ve "Kâmûs-ı Türkî"si… - Ahmet SEVGİ

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/semseddin-sami-ve-kamus-i-turkisi-56027yy.htm

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum