SELİME BOZTAŞ YAZDI: KARA MİZAH AŞK
Ferhat: Ergenekon’u tekrar yaşatmamı mı istersin yoksa Yecüc ve Mecüc'ü tekrar musallat mı edeyim? Ne senin bu dağ ile alıp veremediğin?
KARA MİZAH AŞK
Leyla ile Mecnun bir gün yolda karşılaştı. Leyla hiç pas vermedi Mecnuna. Üstüne üstlük göz devirdi. Mecnunun umurunda değildi. Çünkü o Aslı'ya aşk mektubu için heveslenmişti. Koşar adım eve gitti. Bir kâğıt bir kalem tam da şimdi başlamıştı elem. Ne yazsaydı Aslı'ya, otururdu gönül tahtına. Düşün düşün bulamamıştı. En iyisi dikilmekti karşısına.
Mecnun görünce Aslı'yı dua etti Tanrısına: Ya Rab belayı aşk ile kıl beni aşina
Aslı: Bir susar mısın lütfen! Gerek var mıydı ki buna?
Mecnun: Aslı ne olur beni anla
Aslı: Bu sözlerle girme aklıma! Seviyorum ben Ferhat’ı, benim için dağları delecek feryadı, dedi ve gitti Ferhat’ının yanına. Baktı gözlerinin içine, düşmüştü kıvılcımlar yüreğine. İşte bu şekilde başladı söze:
-Seviyorum seni deli edecek sevdan beni
Ferhat sırıtarak: Git Allah aşkına! O çeyrek aklınla zırvalama.
Aslı: Nasıl dersin bunu bana
Ferhat: Şimdi bunu bir de izah mı edeyim sana? Hem de hasta ruhlu bir kadına...
Aslı: Ne dersin sen böyle. Dağı delmeyecek misin söyle?
Ferhat: Ergenekon’u tekrar yaşatmamı mı istersin yoksa Yecüc ve Mecüc'ü tekrar musallat mı edeyim? Ne senin bu dağ ile alıp veremediğin? Hem ben daha askerlik görevimi yerine getirmedim, der. Bunu duyan Aslı kahrolur:
-Yazıklar olsun sana
Ferhat: Yeter daha da konuşma. Zühre'me de duyurma. Yanlış anlayacak, aramızda bir münasebet var sanacak sonra.
Aslı: Ne biçim adamsın sen öyle. Vazgeçtim senden git Zühre'ne, dedi. Tasalanıp dolmuşa bindi Aslı. Bunu gören Ferhat derin bir nefes aldı.
Bir gün Ferhat Zühre'yi rıhtımdayken gördü ve yanına vardı.
Ferhat: Ne gezersin buralarda Zühre? Göremedim seni bir hayli vakitçe.
Zühre: Gezmek benim neyime Tahir'im öldürüldü. Şimdi sıra bende…
Ferhat: Aman etme eyleme. Kıyma kendine Zühre!
Zühre: Tez vakitte öleceğim. Tahir'imi ancak bu şekilde göreceğim. Şu serin sularda nefessiz kalarak yaşamıma son vereceğim.
Ferhat: Zühre ben seni sevmiştim. Yarından tezi yok babandan isteyecektim. Baban bizi everirse dünyanın en mesut insanı olma hissine erişecektim.
Zühre: İyi dedin Ferhat!
Ferhat: Sahi mi Zühre?
Zühre: Mesut dedin ya sen
Ferhat: Ee dedimse ne olmuş? Yoksa sende benimle mutlu mesut yaşamak mı istersin?
Zühre: Yok be Ferhat!
Ferhat: Ya ne dersin ağzında gevelemesene! Niyetini belli et hele
Zühre: Şimdi sen böyle deyince bizim köylü Mesut geldi hatırıma
Ferhat: Ee
Zühre: Eesi var mı canım sigortası dahi olmayan Tahir için öleceğime mesuda varırım. Hay aklına bin yaşa Ferhat!
Ferhat: Oldu olacak Zühre bir de beni nikâh şahidin eyle(!) Bir de evlendirdim sevdiğimi dediğim kahrolası sözlerimle.
Zühre: Ah Ferhat üzülme bulacağım sana temiz bir aile kızı yeminle
Ferhat: Vah benim halime kaç mazlumun ahı vardı üzerimde. Acep biraz ısrar etsem bölünmez miydi takside? Dedi. Zühre Ferhat’ın sözünü keserek:
-Bak gördün mü Ferhat buldum sana hoş bir mahlûkat!
Ferhat sağa sola bakınarak:
-Göremedim Zühre
-Bak işte eteği belinde, çeşmenin dibinde testisini doldurur Şirin haliyle
-Kaldık mı dil bilmez iş görmez görgüsüz Şirin’e!
Selime BOZTAŞ 05/05/2021
FACEBOOK YORUMLAR