Selçuk Duman: KIBRIS TÜRK MİLLİ MÜCADELESİ VE DENKTAŞ

Selçuk Duman: KIBRIS TÜRK MİLLİ MÜCADELESİ VE DENKTAŞ
13 Ocak 2022 - 21:33

Kıbrıs Adası jeostratejik açıdan çok yönlü bir değere sahip olması dolayısı ile jeopolitik olarak tarihin her döneminde tartışmaların odağında yer almıştır.
​Kıbrıs Adasına Türklerin ilgisi ise Selçuklu Türk İmparatorluğu Döneminde İzzettin Keykavus ile 1214 yılında ticari amaçlı başlamıştır.
​Bu ilgi Fatih Döneminde Karpaz Burnuna asker çıkarmak şeklinde devam etmiş, Yavuz Sultan Selim Döneminde Memlukluların Osmanlı Türk İmparatorluğunun hakimiyeti altına girmesi ile Kıbrıs Adası Osmanlı Türk İmparatorluğuna vergi vermeye başlamış yani hukuken Kıbrıs Adası Osmanlı Türk İmparatorluğuna bağlanmış ve 1571 yılında ise Kıbrıs Adası fiilen Osmanlı Türk İmparatorluğunun bir parçası haline getirilmiştir.
​Osmanlı Türk İmparatorluğu Kıbrıs’ı Anadolu’nun bir parçası olarak gördüğü için idari yapılanmasını çok doğru bir şekilde İçel ve Tarsus ile birlikte yapılandırmış ve Kıbrıs’a uyguladığı iskan siyaseti ile Kıbrıs’ın Türkleşmesini sağlamıştır.
​Bu çok doğru ve yerinde bir uygulamadır.
​Çünkü Kıbrıs Adası Türkiye’ye sadece 71 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Yani Kıbrıs Adası Türkiye Anakarasının deniz altındaki uzantısının devamıdır.
​Bu uluslararası hukuka göre kıta sahanlığı içerisinde demektir. Kıta sahanlığının uzantısını dikkate alırsanız aslında Kıbrıs Adası jeolojik bir süreç sonucunda Anadolu Anakarasından ayrılan bir parçadır.
​Bu nedenle Atatürk etrafına toplanan subaylara işaret ederek Kıbrıs’a hakim olamaz iseniz Anadoluyu koruyamazsınız demiştir.
​Osmanlı Türk İmparatorluğu’da bunu gayet doğru anlamış, buna göre bir idari yapılanmaya gitmiş, Kıbrıs’a yerleştirdiği 8000 hane yani en az 56 bin kişi ve 3500 asker ile Kıbrıs’ı vatanlaştırmış ve 1878 yılına kadarda yönetmiştir.
​Bu durum Osmanlı Türk İmparatorluğunun 19.yüzyılın başından itibaren askeri, siyasi, ekonomik olarak çökmesi ve buna karşı Britanya İmparatorluğunun dünya lideri olmasından dolayı değişmiştir.
​Yani İngiltere Kıbrıs Adası’na yerleşmek için Osmanlı Türk İmparatorluğuna baskı yapmış, o dönemde padişah olan II. Abdulhamit ile görüşmeler gerçekleştirmiş, II. Abdulhamit Ayestefanos metnini hafifletmek için İngiltere’ye Kıbrıs’ı güya geçici olarak tahsis etmiştir.
​Sonuçta bu tarihten sonra İngiltere imparatorluk kültürünün bir gereği olarak burada kalıcı olabilmek için Türklerin Kıbrıs Adası’ndan göç etmesi için her türlü baskı ve yıldırma politikasını kullanmıştır.
​Bu politikalar sonucunda 1100 kilometrekare uzaktaki Yunanistan Kıbrıs Adası üzerinden Rumlar üzerinden hak sahibi yapılmış, Türklerin Kıbrıs Adası’ndaki oranı %30’lara gerilettirilmiştir.
​Buna karşılık Türkler önce gazete ve diğer diplomatik araçlar ile bir mücadele içerisinde olmuşlar, 1918 yılında Meclis-i Milliyi toplayarak bu mücadeleyi sistematik hale getirmişler, 1931 yılında topladıkları Milli Kongre ile milli mücadelelerini daha etkin ve planlı bir şekilde yürütmeye başlamışlardır. 1942 sonrası oluşturulan Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumu ile kurumsal bir süreç Dr. Fazıl Küçük ve arkadaşları tarafından başlatılmış, 1949 yılında Kıbrıs Türk Kurulu Federasyonu ile Kıbrıs Türkleri bir çatı altında toplanmışlardır.
​1957 sonlarında Denktaş’ın içinde bulunduğu bir grup tarafından kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı ile Kıbrıs Türk Milli Mücadelesi yeni bir aşamaya geçmiş, 1 Ağustos 1958 tarihinde Türkiye’nin gizli olarak TMT’yi desteklemesi ve idareyi yürütmeye başlaması ile de Kıbrıs Türk Milli Mücadelesi artık Türk Milli Mücadelesine dönüşmüştür.
​Bu mücadele sonunda Kıbrıs Türklerinin tamamen imha edilmesi engellenmiş, Kıbrıs Türklerinin Kıbrıs Adası’nda çoğunlukta olduğu yerler belirli oranda savunulmuştur.
​Bu süreç 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ortaya çıkarsada Yunan-Rum ikilisi emperyalist bir yaklaşımla Kıbrıs’ta Türkleri hiçbir zaman istemedikleri için Kıbrıs Türklerine saldırmaya, katletmeye devam etmişler, en sonundada Yunan istihbarat subayları Kıbrıs Adası’nda yaptıkları 15 Temmuz darbesi ile yönetimi ele geçirmişlerdir.
​Buna karşılık Türkiye’nin garantörlük hakları çerçevesinde yaptığı 20 temmuz ve 14 ağustos müdehalesi ile bugünkü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti coğrafyası kontrol altına alınmış, önce Kıbrıs Türk Federe Devleti arkasındanda Rauf Denktaş tarafından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmiştir.
​Rauf Denktaş Kıbrıs Türk Milli Mücadelesinin TMT sürecinde Toros lakabı ile bizzat sahada görev yaparken, Bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Kurucu Cumhurbaşkanı olmuş, müzakere sürecinde de 2005 yılına kadar Kıbrıs Türklerini masada temsil etmiş bir vatansever Türk olarak Kıbrıs’ta Türklerin haklarını yılmadan, usanmadan, korkmadan savunmuştur.
​Yeni nesil bilmelidirki Türkler için ve Türkiye için Kıbrıs bir vatan davasıdır.
​Yunan-Rum ikilisi için emperyal amaçlarının gerçekleştirilmesinde bir araçtır.
​Kıbrıs davasını algılamayanlar elbette milliyetten yoksun olanlardır. O nedenle bu süreci çok iyi bilmeme rağmen bu tartışmalara dönmek istemiyorum.
​Sadece şunu ifade edebilirim. Türkiye artık net olmalı ve Kıbrıs Türk Devleti’ni tanıtmalıdır.
​Ersin Tatar ile bir sürecin başladığına sevinmemize rağmen halen somut adımlarıda göremediğimizi söylemek isterim. Demogojik söylemler ile devlet kurulamaz ve tanıtılamaz.
​RAUF DENKTAŞ’I RAHMET VE MİNNET İLE ANIYORUZ.

Selçuk Duman

KAFKASSAM - Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi -

https://kafkassam.com


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum