Rutkay KIRLI: GERÇEKTEN YAVUZ MU?

Rutkay KIRLI: GERÇEKTEN YAVUZ MU?
27 Kasım 2021 - 20:21

GERÇEKTEN YAVUZ MU?

                Son zamanlarda toplum arasında doğru bilinen bir yanlışı analiz ettim ve bunun hakkında bilgilendirici bir yazı yazmaya karar verdim.

            “Osmanlı’nın en büyük mareşali kimdir?” sorusunu sorsak daha önce tarihle muhatap olmuş kişilerin vereceği yanıtların arasında “Yavuz” cevabını alırız. Bugün özüne inmek istediğim mevzu; Yavuz’ un, 9. Osmanlı Padişahı ve 88. İslam Halifesi olan Sultan I. Selim Han’ın lakabı olmasıdır yani Yavuz bir sıfattır. Osmanlı belgelerinde “Selim Şah” olarak anılan padişahımız neden “Yavuz” lakabını almıştır? Bunu, dilim döndüğünce sizlere aktarmaya çalışacağım.

            Öncelikle TDK’ ye göre “Yavuz” kelimesinin anlamı keskin, kararlı, güçlü, ve sert olarak tanımlanmıştır. Tam da Sultan Selim Han gibi.

“Bıçak Gibi Keskin, Atom Gibi Kararlı…”
            Selim Han, çocukluğundan itibaren çok keskin bir mizaca sahiptir. Bu özelliğinden dolayı çocukluğundan itibaren ona ‘’Selim Şah” şeklinde hitap edilmiştir. Bu keskin mizacından dolayı hünkar baba Beyazıd(II.), Selim’ in sancağa çıkma çağı geldiğinde Selim’i payitahttan uzak olan Trabzon’a sancakbeyi olarak atamıştır. Trabzon’ a sancakbeyi olarak atanan Selim, keskin kişiliğinin en somut kanıtını burada sunmuştur. Doğu’da Safevi tehlikesini farkeden Selim, babası Sultan Beyazıd’ ın onayını almadan henüz bir şehzadeyken 1508 senesinde Gürcüler üzerine ‘’Kütayis Seferine” çıkmıştır. Padişah olunca çok çetin mücadele vereceği Şah İsmail’e verdiği ilk gözdağı budur. Bu seferin başarılı geçmesinin akabinde Yeniçerilerin ve halkın desteğini alan Selim, babasını tahttan indirip kardeşlerini bertaraf etmeyi başarmıştır. Ardından Doğu’da Safevi tehlikesini Çaldıran Savaşı ile ortadan kaldırıp yüzünü Mısır’a dönmüştür. Mısır Seferi’nde Kahire’ye ulaşmak için Sina Çölü’nü geçmesi gereken Selim Han, o günün şartlarında geçmesi imkansız denilen Sina Çölü’nü “Ben düşmana karşı tek başıma da olsa giderim” nutkuyla 13 günde geçmiştir ve Halifeliğe sahip olan Memluk Devleti’ni Mercidabık ve Ridaniye Savaşları ile haritadan silip Halifeliği Hanedan-ı Al-i Osman’a kazandırmıştır.

“Allah Seni Selim’e Vezir Yapsın!”
            Selim Han saltanatı sırasında reaya(halk) tarafından sevildiği kadar korkulan bir padişah olmuştur. Zaten sert bir kişiliği olduğu bilinen Selim Han, iktidarının ilk 5 senesinde 3 vezir-i azamı idam ettirmiştir. Bu oran önceki padişahlara göre çok yüksek olduğu için reaya arasında bir beddua moda olmuştur. “Selim’e vezir olasın!” Bu söz yayıldıkça Selim Han, Yavuz lakabı ile beraber anılmaya başlamıştır. Şahsi kanaatim Yavuz lakabının, bıçak kadar keskin, atom gibi kararlı, kaya gibi sert ve aslan kadar güçlü olan Sultan Selim Han’dan başkasına yakışmayacağı yönündedir.
“Aslan”
             Selim Han, devlet topraklarını 2.5 kat büyütmüş ve hazineyi ağzına kadar dolmuştur. Hazine-i Humayun’a mührünü vurup bir de ferman yayınlatmıştır: “Kim ki bu hazineyi benden çok doldura, onun mührü vurula!” Lakin Selim Han’dan sonraki hiçbir padişah bunu başaramamıştır dolayısıyla kaynaklara göre mührü halen durmaktadır. Tüm bunları 8 senede başarmıştır. 1512 senesinde tahta çıkmıştır ve 1520 senesinde henüz 49 yaşındayken “Şirpençe” ismindeki çıban hastalığı nedeniyle vefat etmiştir. Tarihçilerin en klişe deyimiyle 8 yıla 88 seneyi sığdıran Sultan Selim vefat ettiğinde, kanaatimce başarılarından çok etkilenmiş olan Papa Leo, ‘’Aslan öldü, yerine kuzu geldi” demiştir. Bizim Yavuz’umuz Avrupalılara göre Aslan’dır.

Dipnot: Değerli okurlar, yazmakta en zorlandığım yazı şüphesiz buydu. Yavuz Sultan Selim’ i bu kadar kısa anlatmak beni çok zorladı. Yavuz hakkında bir kitap yazmak emin olun daha kolay olurdu. Umarım yazım sizler için aydınlatıcı ve okuması zevkli bir metin olmuştur.

En derin saygılarımla;

Rutkay KIRLI
           


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum