Prof. Dr. İbrahim Ortaş ile Emekli Öğretim Üyelerinden Nasıl Faydalanılabileceği Meselesini Konuştuk. - Oğuz ÇETİNOĞLU

Prof. Dr. İbrahim Ortaş ile Emekli Öğretim Üyelerinden Nasıl Faydalanılabileceği Meselesini Konuştuk. - Oğuz ÇETİNOĞLU
11 Haziran 2022 - 17:44

Oğuz Çetinoğlu: Öğretim üyeleri genç denilebilecek bir yaşta ve ‘en’ değilse bile çok verimli bir döneme girdiklerinde emekli ediliyorlar. Bu durumu asıl değelendiriyorsunuz?

Prof. Dr. İbrahim Ortaş: Dünyanın en pahalı ve zor yetişen birikimli ve donanımlı insanlarından yararlanmamak israftır.

İlim insanlığı aynı zamanda bir hayat biçimidir. Merak, öğrenme ve öğrendiğini içinde yaşadığı toplum ve insanlığa hizmet için sunmak olan ilim insanlığı özel bir hayat tarzıdır. İlim insanı hayat tarzı, hiçbir para, makam ve mevki beklentisi olmayan, zaman mekânı olmaksızın sürekli insan hayatını kolaylaştırmak için doğayı ve insanı anlamaya ve deşifre etmeye çalışır. Uzun zaman içinde okuyarak, düşünerek ve öğrendiklerini analiz ederek oluşan bilgi birikimine sâhip olan ilim insanlarının bilgilerinden faydalanmak gerekir. Bu sebeple ilim insanının emekliliği ilim dünyasında çok az konuşulan bir kavramdır. Mecbûrî sorumlulukların tamamlandığı ancak ilmî ve akademik gönüllülüğün devam etiği bu hayat tarzına sâhip kadroların üniversite ile bağlarının devam ettirilmesi hayatî önemdedir. İlmî çalışma kültürünü kazanmış insanlar istense de ilim ve eğitin dünyasından kopamazlar.

Çetinoğlu: Gelişmiş ülkelerde öğretim üyeleri belli bir yaşa geldiklerinde hizmet etme gücüne sâhip olmasına rağmen yaş haddinden emekliye sevk ediliyor mu?

Prof. Ortaş: Gelişmiş ülkeler emekli öğretim üyelerinden etkin şekilde faydalanıyorlar.

Bir ülkenin en büyük zenginliği olan ve beşerî sermaye olarak târif yetişmiş insan gücünden tamamlanmak temel bir ihtiyaçtır. Dünyâdaki gelişmiş üniversitelerin birçoğunda ‘emeritüs’* profesörler aktif olarak ilmî faaliyetlerine devam ederler.  Emeklilik yaşını geçmiş de olsalar emeritus profesörler akademik çevrede el üstünde tutulurlar. Özellikle de gençlerin onların tecrübelerinden faydalanmaları istenir. Araştırma öğrencileri ve genç akademisyenler kendi tezlerinin şekillenmesinden tutun da bilgilerin analizi ve yorumlanmasına kadar birçok konuda onlara danışarak desteklerini alırlar.

Çetinoğlu: Dünyâda olduğu gibi, Türkiye’mizde de ortalama insan ömrü uzadı. Bu durum da yeni bir düzenlemeyi gerektirir…

Prof. Ortaş: Doğru bir tespit. Türkiye’de de artık ortalama insan ömrü 75 yılın üzerindedir. Dünyâ Sağlık Teşkilâtı tarafından 64 yaşın altında olanlar genç olarak değerlendiriliyor. Günümüzde aktif olarak proje ve ilmî bilgi üreten beyin gücü kullanan insanların 67 yaşında ilmî çalışmaların dışında tutulması ciddî bir kayıptır. Üretkenlik potansiyele olan bilim insanlarının bilgi, görgü ve üretici yeteneklerinin devamlılığını araştırma, geliştirme ve eğitim kuruluşlarında devam ettirebilirler. Nihayetinde kolay yetişmeyen ve çok pahalıya mal olmuş sınırlı sayıdaki yetişmiş insanını ülke hizmetinin dışından tutulmasının açıklanabilir bir gerekçesi yoktur. Kaldı ki emekli olduktan sonra yurtiçi ve yurt dışındaki araştırma kurumalarında çalışan ilim insanları bulunmaktadır.

Türkiye’nin 207 üniversitesinin büyük çoğunluğunda yeterli seviyede nitelik ve donanım sâhibi akademisyeni olmayan ülkemiz için, üretken emeklilerden faydalanmamız paha biçilmez bir hazinedir. Gelişmiş üniversitelerimizin bir kısmında ise milletlerarası ölçekte proje, yayın ve eğitim yaptırabilen akademik kadroların azaldığı da sık sık vurgulanmaktadır. Proje yapabilen, aktif akademik faaliyetleri devam etiren ve üretkenliği olan araştırıcı emeklilerin emeritüs niteliğinde bir mekanizma ile üniversitelerde istihdam edilmesi gerekir. Normalinde kurum kültürünün yerleşik olduğu birçok yerde emekli hocaların çalışması kendiliğinden sağlanır. Bu konuda hukûkî düzenlemelerin yapılması büyük faydalar sağlayacaktır. 2006 yılından sonra kurulan ve gelişmekte olan üniversitelerde öğretim üyelerinin 75 yaşa kadar çalışmaya devam ettikleri bilinmektedir.

Çetinoğlu: Vakıf üniversitelerinde durum nedir?

Prof. Ortaş: Vakıf üniversitelerinde yaşa bakılmaksızın emekli konumundaki birçok ilim insanı çalışmalarına devam etmektedir.

Son 40 yılda üniversite bilincinin yavaş yavaş aşınması ile sonradan gelen akademik kadroların büyük çoğunluğu üniversite değerleri ve akademik hayat konusunda önlerinde fazlaca rol model bulunmaması sebebiyle tecrübe ve bilgi birikimi olan ilim insanlarının ilim kültürünü gelecek kuşaklara aktarılmasında zaruret vardır.

Türkiye’de akademik kadroların emeklilik yaşının yeniden uzayan yaşa göre yeniden belirlenmesinin gündeme alınmasında ülke olarak yarar görüyorum.

Çetinoğlu: Fikir vermek bakamından neler yapılabileceği hususundaki düşünce ve tekliflerinizi lütfeder misiniz?

Prof. Ortaş: Tespit edilecek kıstaslarla ilmî üretkenliği ve katkısı olan akademik kadrolar için yeni hukûkî düzenlemeler geliştirilmelidir. Emeklilik mecbîrî yaşın dışında ilmî faaliyetlerini devam ettirmek isteyen ve bu konuda proje ve yayın ürettiğini ispatlayan ve genel kabul gören araştırıcılar birimin yönetim organlarına ve işleyişine dâhil olmamak üzere araştırma ve eğitim faaliyetlerini devam ettirmek için imkânlar sağlanmalıdır. Bu fırsatın yerinde doğru değerlendirilmesi gerekmektedir.

Çetinoğlu: Üniversiteler neler yapabilir?

Prof. Ortaş: Şunlar yapılabilir:

1-Üniversite ile bağı devam eden, üniversite adına yayın yapan, katkı sunan öğretim üyeleri belirlenir. Üniversitenin ‘yaşayan çınarlar’ olarak târif edilen emekli öğretim üyelerine imkân sağlanır. Kendilerine değer verildiği hissettirilir, çalışma şevki artırılır.

2-Bölümlerde emekli odaları, imkânı olmayan durumlarda fakülte düzeyinde emekliler için uygun çalışma ortamı tahsis edilmeli.

3-Batı üniversitelerinde başarı ile yürütülen ‘Faculty club’ bizde sosyal tesisler mârifeti ile öğretim üyelerinin buluşma ortamları oluşturularak öğretim üyelerinin ilmî görüşmelerini geçekleştirmeleri hatta sosyal ihtiyacı giderebilecekleri ortamlar sağlanabilir.

3-Vakıf üniversitelerine tanınan haklar belirli ölçüler ekseninde kamu üniversitelerine de tanınabilir. YÖK’ün 1.7.2017 târihli Usul ve Esaslar 2547 YOK sayılı kanunun ekseninde kabul edilen ‘Emeklilik Yaş Haddini Doldurmuş Öğretim Üyelerinin Sözleşmeli Olarak Çalıştırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar’ maddesinin yeniden değişikliğe uğraması için teşebbüste bulunulması gerekir. Dünyanın en pahalı yetişen birikimli ve donanımlı insanı ilim insanıdır. İnsan beyninin gözlem, okuma, düşünme, tartışma ve tecrübe ederek biriktirdiği bilgi, görgü ve yaratıcılığı uzun zaman almaktadır. Zekâ, yetenek, beceri, çaba sonucu imbiklenen bilgi birikimi insan gücünden en çok yararlanılacak dönemde emekli edilmeleri ciddî bir israftır. Nitelikli bilgi birikimine ve bilincine kavuşmuş insanlardan kurumların yaralanması için hukûkî düzenleme gerekmektedir.

4-Öğretim üyesi olarak emekli olan ancak geçmiş akademik verimlikleri özellikle son 5 yılda yaptığı yayın sayıları, kitap çalışması, sanatla alâkalı faaliyetler, atıf sayıları, belirli bir h-faktörü olan, Avrupa Birliği, TÜBİTAK vs. kaynaklı fonlardan proje alan/alabilen öğretim üyelerinin proje adresi olarak çalıştığı üniversitesini göstermeleri ve ilgili bilim dalının bilgisi ve işbirliği ile projelerini kendi sağladıkları kaynaklardan finanse edecek şekilde araştırma yapmaları araştırma faaliyetleri içinde kalması teşvik edilmeli. Bu konuda gelişmiş üniversitelerin emekli öğretim üyelerini istihdam etmede kendi koşullarını belirledikleri görülmektedir.

5-Yüksek lisans ve doktora düzeyinde işlenen dersleri verebilecek akademik kadrosu olmayan birimlerde emekli öğretim üyelerinden maksimum 4-6 saat/haftalık ders verebilmeleri ve akademik danışmanlık gerektiren durumlar için hukûkî düzenleme getirilebilir.


6-Türkiye gibi üniversite târihi çok genç olan ülkemiz üniversitelerinde birinci ve ikinci kuşak kurucu akademik kadroların emekliliklerinin yaşadığı ve içlerinde yaşayan çınarların bilgi görgü ve deneyimlerinden birimin karar mekanizmalarına akademik takvime dâhil olmadan birimde ilmî çalışmalarına imkân sağlayacak bürokratik engellerin kaldırılması gerekmektedir.

7-Türkiye’de akademik hayatı ve ilmî prensipleri sürekli kılmak için tecrübe sâhibi, birikimli ve akıl melekleri canlı ilim insanları ülkelerine hizmet etmek istedikleri sürece, yönetim ve birimlerin iç işlerine karışmamak şartı ile çalışmalarına ve eğitim faaliyetlerine katılmasına ihtiyacımız vardır.  Konu, ülkenin ilim ve teknolojik ve sağlıklı sosyal gelişimi için önemlidir. Bunun için mevzuat değişikliği gerekiyor. Siyaset üstü bir yaklaşımla konu ele alınmalıdır.

*Emeritus Profesörlük: Emeklilik yaşına gelmiş veya aşmış, ancak bilgisi, tecrübesi, milletlerarası itibârı ve ilişkileriyle daha çok uzun yıllar hem akademisyen, hem de öğrencilere yol göstermesi bir önemli faydalar sağlama imkânına sâhip olan öğretim üyeleri için kullanılan bir statüdür. 

    Prof. Dr. İBRAHİM ORTAŞ

1960 yılında Kahramanmaraş ilimizin Pazarcık ilçesinde doğdu. İlköğretimini Denizli köyü ilkokulunda ortaöğretimini Gaziantep Atatürk Lisesi’nde tamamladı. 1985 yılında Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi’nden mezun oldu. 1987 yılında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ne Araştırma Görevlisi olarak girdi. 1990-1994 yılları arasında İngiltere’de Reading Üniversitesi’nde doktora öğretimi yaptı. 1995 yılında Yardımcı Doçent, 1996 yılında Doçent ve 2002 yılında profesörlük unvanlarını aldı. Prof. Dr. Olarak Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak ve Bitki Besleme Bölümünde araştırma, eğitim ve öğretime devam etmektedir. 

İlmî araştırmaları dışında, toprak tarihi, insanbilim toprak ilişkisi, toprak felsefesi, tarım-çevre-insan ilişkileri, eğitimin sosyal boyutları konusunda çok sayıda gazete ve dergi yazısı ve söyleşileri bulunmaktadır. 1998 yılında ABD. Florida Üniversitesinde OECD bursu ile 4 ay süre ile araştırmacı olarak çalıştı. 2010-2011 yıllarında ABD’de Ohio State Üniversitesi’nde İklim Değişimleri ve Karbon Araştırma Merkezi’nde misafir araştırmacı olarak çalıştı. Avrupa topluluğu bünyesindeki ilmî kuruluşlarda Türkiye delegesi olarak şu anda 4 COST guruplarında yürütücü olarak çalışmaktadır. Daha önce 3 COST projesinde Türkiye’yi temsilen görev aldı. Ayrıca 35 ülkede ilmî toplantılara ülkemiz adına katılarak ilmî sunumlar yapmıştır.

SCI de taranan dergilerde 38, Türkiye’deki hakemli dergilerde 31, milletlerarası kongrelerde 87 bildiri, Millî kongrelerde 35 bildiri, 7 adet milletlerarası kitap bölüm yazarlığı, 6 kitap, 12 rapor ile toplam 235 ilmî makale kaleme almıştır.

Avrupa topluluğu bünyesindeki ilmî kuruluşlarda Türkiye delegesi olarak şu anda 2 COST guruplarında yürütücü olarak çalışmaktadır. Bilim-felsefe, eğitim üniversite konularında 364 makale yayınlamıştır. Ayrıca tarım-toprak ve çevre konusunda 64 gazete dergi makalesi bulunmaktadır.

4 Doktora, 12 Yüksek lisans tezine danışmanlık yaptı. 3 DPT, 13 TÜBİTAK, 34 Münferit proje tamamladı.

1 TÜBİTAK, 1 DPT, bir Bap ve 4 Yüksek Lisans ve Doktora projesi yürütmektedir.

Toprak Biyoteknolojisi ve Kök Biyolojisi laboratuarları yanında Bölüm Araştırma Alanı yöneticisi olarak çok sayıda projede yönetici ve yardımcı araştırıcı olarak görev almaktadır. 
http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr/Yazilar/YaziDetay/14043


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum