Orhan Pamuk "Veba Geceleri" kitabını anlattı
İhsan Yılmaz'ın 28 Mart 2021 tarihinde Orhan Pamuk'la yaptığı söyleşi "Kimsenin ilgilenmeyeceğini düşündüğüm dünyam birdenbire herkesin ağzındaydı...
Bütün dünya önce büyük bir şaşkınlık yaşadı COVID-19 pandemisi başladığında. “Dünyanın bir ucunda ortaya çıktı” denilerek küçümsendi önce. “Bize gelene kadar nasılsa bir çaresi bulunur” dendi. Ama bir anda dünya haritasını kırmızıya boyadı, bizi evlerimize kapattı, sevdiklerimizi elimizden aldı. İşte o zaman gördük gerçeği ve dehşete kapıldık. Ölümle göz göze geldik bir anda. Aklımızın ucundan bile geçmeyen bir dünyanın içinde bulduk kendimizi. Ama 40 yıldır bunu düşünen ve son beş yıldır da romanını yazmaya koyulmuş biri vardı. Nobel’li yazarımız Orhan Pamuk. 100 yıl öncesinin Osmanlı egemenliğindeki hayali Minger Adası’nı ve orada vebayla mücadele eden insanları düşünüyordu. Onların duygularını, korkularını, veba karşısındaki tepkilerini anlamaya ve anlatmaya çalışıyordu. Ama öyle bir şey oldu ki iğneyle kuyu kazar gibi ulaştıkları bir anda çevresinde yaşanmaya başladı. Geçmişten getirip anlatmaya çalıştığı pek çok şey günlük hayatın içindeydi şimdi. Bu duygularla bitirdi romanı ‘Veba Geceleri’ni. Orhan Pamuk 100 yıl öncesiyle tesadüfen bugünü buluşturan romanını anlattı.
Üzerinde çalıştığınız bir salgın romanının koronavirüs salgınına denk gelmesi başta size ne hissettirdi?
Önce şaşkınlık hissettim. Benim yıllarca iğneyle kuyu kazarak oluşturduğum, kimi zamanlar kitaplara fazla dayandığını, kimsenin ilgilenmeyeceğini düşündüğüm dünyam, birdenbire herkesin ağzındaydı. Herkes karantinadan, ölü sayılarından bahsediyordu. Ben o dünyayı kurarken çok özel bir şey yaptığımı, insanları konuyla şaşırtacağımı zannederken her şey birdenbire ortaya saçıldı. Gizli gizli yaptığınız bir şeyin ortaya saçılması gibi... Bu bakımdan önce bir kıskançlık duydum. Sanki kendi kendime oluşturduğum bir dünya, benim istemediğim şekilde herkesin eline geçmişti. Biraz alışınca bu sefer “Aa bak bir salgın çıktı, hemen bir roman pişirip yazdı” diyecekler dedim.
Salgının başladığı günlerde neredeydiniz?
Ders verdiğim için Amerika’daydım. Hemen Türkiye’ye döndüm. İstanbul’da öğrendim ki hacdan dönenleri karantinaya almışlar, beceriksizlikten kötü davranmışlar ve hacılar da bu duruma isyan etmiş... Bu benim ‘Veba Geceleri’nde anlattığım hikâyeye o kadar benziyordu ki hemen o bölümü, ‘Hacı gemisi isyanı’nı Türkiye’de yayımladım. Benim yazdığım o hikâye gerçek olandan daha sert, daha vahşi, daha ölümlüydü. Arkasından bu kitabı dört yıldır yazdığım bilinsin diye New York Times’a da bir makale yazdım. Bu makalede de eski veba, kolera salgınlarında insan psikolojisi nasıl etkileniyor, bunları anlattım. Ve dört yıldır yazdığım, 40 yıldır da düşündüğüm romanımdan da bahsettim. Bu yazı dünyanın pek çok yerinde yayımlanınca bu sefer 50’den fazla ülkeden yayıncılarım “Orhan kitabını bitir” diye baskı yapmaya başladı. Ben de çok çabuk bitireceğimi sanıp hızla çalışmaya başladım ama bir yılda bitirebildim gördüğünüz gibi.
DIŞARIDA FELAKET VARKEN İNSANLAR DAHA YUMUŞAK
Romanda anlattığınız çiftlere sevgiyle yaklaşmışsınız. Vali Sami ile sevgilisi Marika, Doktor Nuri ile Pakize Sultan ve Kolağası Kâmil ile Zeynep çok uyumlu ve muhabbetliler. İyi bir eş olmanın sırrını mı verdiniz onlarla?
Söyleşinin devamı için:https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hurriyet-pazar/kimsenin-ilgilenmeyecegini-dusundugum-dunyam-birdenbire-herkesin-agzindaydi-41773483
FACEBOOK YORUMLAR