ÖN-TÜRK DEVLETLERİ - Nihat YİĞİT

ÖN-TÜRK DEVLETLERİ - Nihat YİĞİT
13 Kasım 2020 - 20:58

ÖN-TÜRK DEVLETLERİ

OKIDU SÖZ (Ön Söz)

“Büyük devletler kuran ecdadımız büyük ve şumullü medeniyetlere de sahip olmuşlardır. bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. Asla şüphem yoktur ki, Türk’ün unutulmuş büyük medeni vasfı ve kabiliyeti bundan sonraki inkişafı ile atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.”

“Milletlerin tarihini bilmeyen nesilleri içlerinde milletlerine karşı canlı bir ilgi ve sorumluluk duygusu da hissetmezler. Böylelerinin yabancı tesirlere kapılması ve yabancılara köle olması çok kolaydır.” (M.K. ATATÜRK)

Okullarda okuduğumuz tarih, özellikle İslam Öncesi Türk Tarihi, M.Ö. 220’de Mete Han (!) ile başlatılır. M.Ö.220 – M.S.700’lü yıllar arasına sıkıştırılmış bir Türk tarihidir. Genel itibariyle HUN’lar (!), GÖKTÜRKLER (!) Türklerin tarih sahnesindeki öncüleridir.

Kaynak olarak, Çin kaynaklarına takılıp kalan İslam Öncesi Türk tarihçileri, Çinlilerin bize biçtiği tarihi gömleği Türk milletine giydirerek, farkında olmadan ÇİN’e hizmet etmektedirler.

Her zaman şunu sorguladım; mükemmel bir yazı olan URKUNCA (Türkçe), 900 yıl (M.Ö.220-M.S.780) gibi bir süre içinde meydana gerilip, mükemmel bir tekâmüle ulaşabilir mi? Bu kadar mükemmel bir yazı sistemi 9. yüzyıllarda kolayca terk edilebilir mi? Göktürklerle ilgili birçok eserini okuduğum İslam Öncesi tarihçilerinin, Çin kaynaklarından aktardıkları Çince kağan isimlerinin muhakkak yazıtlarda karşılıkları olmalı, karşılıkları yoksa bu tarih sağlıklı olur mu, kabul edilebilir mi?

İngiltere British Müzesi’nde sergilenen, Dr. M. Aurel STEIN tarafından İçki Türkistan’ın Tun-Huang kenti Bin Buda mağaralarında bulunan, M.Ö.522 yıllarına ait Urkunca, fırça ile kağıda yazılmış, 114 sayfalık bir el yazması olan IRAK BİTİG’in (Iraklıklar yazılımı) içeriğine baktığımızda, bu denli gelişmiş topluluğa sahip Türk 4 Milletinin, aynı tarihlerde henüz yazıya geçmemiş Çinlilerin bizim hakkımızda yazdıkları sözde tarih ne kadar güvenilir olabilir?

Tarihin bir millet için çok önemli olduğunun bilincinde olan ve 1990 yılından beri sürekli okuyan ve araştıran biri olarak, İslam Öncesi Türk Tarihi üzerine çalışan tarihçilerimizin ortaya koyduğu Türk Tarihi maalesef beni mutmain etmemiştir. Ta ki, merhum Sayın Kazım MİRŞAN’ın 50-60 yıllık Türk tarihi araştırmalarıyla karşılaşıncaya kadar. Sayın Mirşan’ın araştırmalarını inceledikçe tarihin gerçek taşları yerine oturmaya, diğer Türk Tarihi çalışmalarının (istisnalar hariç) ise birer Çin masalı olduğu ortaya çıkmaya başladı. Çinliler tarihimizi masallaştırmışlar, bu alanı çalışan tarihçilerimiz ise bu masalları akademik üslup ve usul ile devam ettirmişlerdir.

Merhum Sayın Kazım Mirşan’ın önemli üç kitabından, Sayın Mirşan’ın çalışmalarını bir kitapta toplayan Sayın Haluk Tarcan’ın bir kitabından elde ettiğim bilgileri sadeleştirip bir derleme yaparak kaleme almaya çalıştım. Çünkü çocuklarımın masallaştırılmış, gerçeği yansıtmayan bir tarihi öğrenmelerini istemiyordum. Türk Savaş Sanatları camiasının, kendisini masallar içine hapsetmesini doğru bulmuyordum.

Ayrıca bu derleme çalışması, İslam Öncesi Türk Tarihini merak eden Türk Milletini, gerçek kaynağa yönlendirme arzusuyla da kaleme alınmıştır. Merhum Sayın Kazım Mirşan’ın eserlerini okumalarını, belki benim göremediğim, gözden kaçırdığım başka bilgileri görebilecekleri ihtimaliyle okumalarını tavsiye ediyorum. Özellikle İslam Öncesi Türk Tarihi çalışan tarihçilere tavsiye ediyorum. Çünkü Sayın Kazım Mirşan’ın da hataları olmuş olabilir, ama kılavuz doğruysa mütevazi, kibirden uzak akademisyenlerin var olan hataları, çalışmalarıyla doğrulayıp eksiksiz bir tarihe, gerçek tarihe kavuşabiliriz. Kavuşmamız da gerekir. Çünkü arkeolojik kazılardan elde edilecek bilgiler, doğru tarihin üzerine konursa bir anlam kazanır.

Bu derlemeyi hem bir sorumluluk olarak hem de merhum Sayın Kazım Mirşan’ın anısına kaleme aldım. Umarım yararlanılabilir bir çalışma olur.

Yazının Devamını Okumak İçin Tıklayınız
 

MATURİDİ YESEVİ OTAĞI - İlmi ve Kelami Araştırmalar Derneği

www.maturidiyeseviotagi.com

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum