Necip Fazıl Kısakürek (d. 9 Haziran 1904 / ö. 25 Mayıs 1983) - Yazar: PROF. DR. ABDULLAH ŞENGÜL
(d. 9 Haziran 1904 / ö. 25 Mayıs 1983) Şair, Yazar, Gazeteci (Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
Necip Fazıl, 9 Haziran 1904’te İstanbul’da dünyaya geldi. Şair, doğum tarihini “26 Mayıs 1320/1904 Rebiülevvel 1323” olarak verir (Kısakürek 1978: k14). Bazı araştırmacılar bu tarihin Milâdi karşılığının 1905 olduğu kabul ederler (Okay 1987: 1). On üç gün eklemeden yapılan bu çeviriye itiraz edenler de vardır. Yaygın kanaat ise 9 Haziran 1904 tarihinde doğduğu yolundadır (Birinci 2013: 15). Soyadı kanunuyla birlikte aile, Kısakürek soyadını aldı. Bu isim ailenin geçmişinin Dulkadiroğlularına bağlı Kısakürekler’e dayanmasıyla ilgilidir. Kitaplarında genellikle Necip Fazıl veya Necip Fazıl Kısakürek ismini kullanan şair, yazılarında “Ne-Fa-Ka, Be-De, Hi-Ab-Kö, Ha-A-Ka, Prof. Ş. Ü, Büyük Doğu, Ahmet Abdülbaki, Neslihan Kısakürek, Adı Değmez, Hikmet Sahibi Abidin’in Kölesi, Ozan, Ozanbaşı, Bankacı, Nüktedan, Dedektif X1, Mürid” gibi müstear isimler de kullandı. Dedesi Mehmet Hilmi Efendi, annesinin babası olan Eski Halep Valisi Selim Paşa tarafından İstanbul’a getirildi. Selim Paşa tahsil ve terbiyesiyle ilgilendiği bu genci, kızı Zafer Hanım’la evlendirdi (Şengül 2015: 29-30). Babası Abdulbâki Fazıl Bey, Mehmet Hilmi Efendi’nin tek oğludur ve Necip Fazıl üzerinde herhangi bir tesiri yoktur (Okay 1987: 1). Annesinin bu aileye katılışı ise biraz babasının kişiliği ile ilgilidir. Annesi de tıpkı babaannesi gibi Akdeniz kıyılarından İstanbul’a hicret etmiş bir ailenin kızıdır. Mehmet Hilmi Efendi, davranışlarıyla herkesin dikkatini çeken ve “Deli Fazıl” lakabıyla anılan oğluna yakın çevreden ve kendilerine denk ailelerden kız bulunamayınca “dul ve ümmî” bir kadının kapısına gider. Şair, anneannesinin “bu garip izdivaca” rıza göstermesini, baba tarafının büyük bir aile olmasıyla izah eder (Şengül 2015: 31). Necip Fazıl, annesinin “çocuk kadın” olarak geldiği konakta zor bir hayat geçirdiğini anlatır (Kısakürek 1978: 12-13).
Necip Fazıl Kısakürek’in eğitim hayatı, iş hayatı gibi, istikrarsız ve düzensizdir. Daha dört-beş yaşında dedesinden okuma-yazmayı öğrenen Necip Fazıl, ilk dinî telkinleri de ondan almıştır. Aynı yıllarda aile dostları olan Mustafa Efendi’den de Kur’an dersleri alan Necip Fazıl, bu yaşlarda başladığı roman okuma alışkanlığını sonraki yıllarda da devam ettirmiştir. Hatta 12-13 yaşlarında romanlardaki kurguların, gerçek hayatta da olduğu gibi vehimlere kapılır. Kesintilerle devam eden aile eğitimi veya özel eğitim dışındaki ilk eğitim kurumu, kısa bir süre devam ettiği mahalle mektebidir. Bir süre sonra Gedikpaşa taraflarındaki Fransız Mektebi’ne yazdırılır. Bu mektebe uyum sağlayamayınca aynı semtteki Amerikan Koleji’ne verilir. Daha sonra sırasıyla Büyükdere’de Emin Efendi’nin Mahalle Mektebi’ne ve İstanbul’da Büyük Reşit Paşa Numune Mektebi’ne verilir. Vaniköy’de Rehber-i İttihat Mektebi’ne yatılı olarak devam eder. Nihayet Heybeliada Numune Mektebi’nden mezun olur. Bu mektepte iken büyükbabasını kaybeder. Bahriye Mektebi imtihanlarına girerek Mekteb-i Fünûn-u Bahriye talebesi olur. Mezun olmayı beklerken okulun süresi bir yıl daha uzatılınca yıl sonunda imtihan kâğıtlarını boş vererek kaydının silinmesini sağlar. Bu arada babası bir başka kadınla evlenen Necip Fazıl, annesiyle birlikte Erzurum’a dayısının yanına gider. Babası Abdulbâki Fazıl Bey’in ölüm haberini burada alır. Ertesi yıl, anneannesi ve annesiyle birlikte İstanbul’a gelirler. Darülfünun sınavlarına girerek Felsefe şubesine kaydolur. 1924’te Maarif Vekâletinin Avrupa üniversitelerinde eğitim görecek öğrencileri belirlemek için açtığı sınavlara girer. Paris’e gönderilir ve Fransızca öğrenmesi için kendisine altı ay süre verilir. Yirmi bir yaşında geldiği Paris’te kumar illetine yakalanan genç şair, Maarif Vekâleti’nin tahsisatını kesmesi üzerine yurda döner ve böylelikle fiili öğrenim hayatını noktalamış olur (Şengül 2015: 34-36).
İstanbul’a döndükten sonra bir süre işsiz kalan Necip Fazıl, “şairlikle-hesapçılık” arasında bir tezadı yıllarca yaşayacağı bankacılık mesleği ile tanıştı. Hollanda Bankası’ndaki ilk tecrübesi uzun sürmedi. Daha sonra Osmanlı Bankası’na başvurdu ve Adana-Ceyhan’a gitti. Şairi, hayatının sonuna kadar meşgul edecek olan at merakı bu yıllarda Ceyhan’da başladı. 1927’de tekrar İstanbul’a dönen Necip Fazıl bu sefer Giresun’a gitti. Giresun macerası ancak bir yaz mevsimi kadar sürdü ve bankadan ayrılarak yeniden İstanbul’a döndü. Gözünü matbuat dünyasına çevirdi. Cumhuriyet gazetesinin Peyami Safa idaresindeki edebiyat sahifesine yazılar gönderdi, hatta Fransız otomobilleri satan bir şirkette ticari servis şefliği gibi işlerde çalıştı. Bu zor yıllar, şairi yeniden bankada çalışmaya mecbur etti. Böylece bankacılığının dokuz yıl sürecek ikinci devresi başladı. İş Bankası’nda çalışmak üzere Ankara’ya gitti. Burada geçen günler, sadece iş hayatında değil sosyal ve kültürel çevresinin gelişmesi bakımından da çok verimli oldu. Askerlik dönüşü Ankara’dan sıkılan genç şair, aynı bankanın Trabzon şubesine muhasebeci olarak atandı. Buradan İstanbul’a, muhasebe müdür yardımcısı unvanıyla geldi. Bir süre sonra çalıştığı bankanın Edirne şubesini kurmak üzere bu şehre gitti. Edirne’den İstanbul’a “teftiş heyeti” kadrosuna atanmış olarak döndü. Dokuz yıl süren bu ikinci banka macerasını da sona erdirdi. Onu bankada çalışmaya da ayrılmaya da mecbur bırakan asla vazgeçemediği şiir oldu. Bu tarihten sonra çeşitli eğitim kurumlarında işe girdi. Maarif Bakanı Hasan Ali Yücel’in inisiyatifiyle Ankara’da Yüksek Devlet Konservatuarı’na tayin edildi. Her hafta İstanbul’dan Ankara’ya gelmekte zorlanınca, İstanbul’da Güzel Sanatlar Akademisi’nde kültür derslerini vermek üzere görevlendirildi. Ayrıca Robert Koleji’nin son üç sınıfının edebiyat derslerini verdi. Bir süre sonra hocalıkla gazetecilik arasında zorunlu tercih yapmak zorunda kalan şair, gazeteciliği tercih etti. Askerlikte kalan süreyi tamamlaması için yeniden askere alındı. Bankadan ayrıldıktan sonra bir taraftan şiir, diğer taraftan Tohum (1935), Ağaç (1936), Büyük Doğu (1943), Borazan (1947) gibi dergilerde sanata ve davaya adanan bir mücadelenin içine girdi. Kendisini çok suçlu, günahkâr bulduğu için evlenmeyi düşünmeyen şair, “kurtarıcım” dediği Abdulhâkim Arvâsî’nin telkiniyle Neslihan Hanım ile evlenmeye razı oldu. Bu evlilikten Mehmet, Ömer, Ayşe, Osman ve Zeynep isimlerinde beş çocuğu oldu (Şengül 2015: 37-41). Necip Fazıl, 25 Mayıs 1983’te İstanbul’da öldü.
Necip Fazıl; Örümcek Ağı (1925), Kaldırımlar (1928), Ben ve Ötesi (1932), 101 Hadîs (1951), Sonsuzluk Kervanı (1955), Çile (1962), Şiirlerim (1969), Esselâm (1973) isimli kitaplarda yayımladığı şiirlerini, 1974’ten itibaren “Şairliğimin tek ve eksiksiz kadrosu” diye takdim ettiği Çile isimli kitabında topladı. 1974’te yapılan ikinci baskı; seçtiği, kitabına almakta bir mahzur görmediği bütün şiirlerinden oluştu. 1983’ten itibaren yapılan baskılar yeni şiirlerin ilavesiyle neşredildi.
Necip Fazıl’ın şiirine vücut veren zihniyet öncelikle üzerine bastığı dünyanın bireysel veya toplumsal meselelerine karşı bir hesaplaşmanın ürünüdür. Bu ürün tek başına bunlardan hiçbiri olmadığı gibi bunların bir terkibi de değildir. İç ve dış şartların birlikte oluşturduğu, sanatçının zihninde şekillenen sadece ona ait farklı bir anlayıştır. Bu yüzden Necip Fazıl’ın şiiri, ne bireysel anlayış ne de toplumsal düşünce yönünden şu veya bunun şiirine benzemez. Çünkü onun şiiri, onun ruhunda kopan fırtınaların, yaşadığı fikir işkencelerinin ve her zaman peşinde olan metafizik rahatsızlıklarının hazırladığı, ona ait bir zihniyetin ürünüdür (Şengül 2015: 148).
Şiirlerinde işlenen temalar “ben” etrafında şekillenir. Allah, insan, ölüm, mekân, tabiat, kadın, korku, yalnızlık, daüssıla, ukde, hafakan gibi konulara bu pencereden bakar. Necip Fazıl’ın şiir kitaplarından sonra en fazla tanınan eserleri şüphesiz tiyatrolarıdır. Bunları; Tohum (1935), Bir Adam Yaratmak (1937), Künye (1939), Sabır Taşı (1940), Para (1941), Siyah Pelerinli Adam (1943), Nâm-ı Diğer Parmaksız Salih (1948), Reis Bey (1964), Ahşap Konak (1964), Ulu Hakan Abdülhamid Han (1965), Yunus Emre (1969), Kanlı Sarık (1970), Mukaddes Emanet (1971) ve İbrahim Edhem (1978) ismiyle kaleme aldı. Tohum, Künye ve Kanlı Sarık, konularını yakın dönem tarihimizden alırken, Ulu Hakan Abdülhamid Han, Yunus Emre ve İbrahim Edhem biyografik nitelikli oyunlar olarak yazıldı. Bir Adam Yaratmak, Siyah Pelerinli Adam ve Reis Bey felsefî düşüncelerin ağırlıkta olduğu tiyatrolardır. Para, Nâm-ı Diğer Parmaksız Salih, Ahşap Konak ve Mukaddes Emanet isimli oyunlarda sıradan ve günlük olayların sosyal hayat içindeki görünüşlerini ele aldı (Şengül 2015: 121-122).
Necip Fazıl’ın “senaryo-roman” dediği eserleri, yarım kalan ve ölümünden sonra En Kötü Patron’la birlikte yayımlanan Battal Gazi de sayılırsa toplam on adettir. Bunlar; Vatan Şairi Namık Kemâl (1944), Deprem (Çile) (1972), Villa Semer (1972), Canım İstanbul (1972), Kâtibim (1972), Sen Bana Ölümü Yendirdin (1972), En Kötü Patron (1972), Battal Gazi, Ufuk Çizgisi (1972), Son Tövbe (1972), isimleriyle yayımlandı. Önce Senaryo Romanları ismiyle, Sen Bana Ölümü Yendirdin, Deprem (Çile), Kâtibim, Villa Semer, Vatan Şairi Namık Kemâl, Canım İstanbul isimli eserleri yayımlandı. Diğerleri ise bu kitabın devamı olarak yine 1972’de neşredildi. Senaryo romanlar 1986’da önce tek kitap olarak, 2009’dan sonra da yedi kitap hâlinde basıldı.
Necip Fazıl, sürekli olmasa da hikâye ve roman türünde eserler de verdi. Birkaç Hikâye-Birkaç Tahlil (1933), Ruh Burkuntusundan Hikâyeler (1965) ve Hikâyelerim (1969) isimli kitaplarını yayımlayan yazarın bu türde kaleme aldığı bütün çalışmaları ölümünden sonra Hikâyelerim ismiyle tek kitapta toplandı. İçinde elli iki hikâyenin yer aldığı bu kitaptaki hikâyeler, başta kumar ve sebep olduğu sosyal ve psikolojik problemler olmak üzere değişik konularda kaleme alındı. Hikâyelerinde işlediği bazı konuları tiyatrolarında da ele alan Necip Fazıl, Aynadaki Yalan (1980) ve Kafa Kâğıdı (1984) ismiyle iki de roman yazdı. Aynadaki Yalan basit bir vaka üzerinden düşüncelerini naklettiği, diyaloglarla örülmüş bir eserdir. Ölümünden sonra yayımlanan Kafa Kâğıdı ise O ve Ben ve Babıâli isimli hatıralarının romanlaştırılmış hâlidir. Diğer edebî eserlerine göre romanlarının okuyucu üzerinde en az ilgiyi uyandırdığı söylenebilir (Şengül 2015: 124).
Necip Fazıl Kısakürek yaşadığı hayatın hikâyesini en iyi yansıtan yazarlardandır. Sanat hayatını, siyasi mücadelelerini, öncesi ve sonrasıyla Abdülhâkim Arvâsî ile olan yakınlığı ve Hac vazifesine dair hatıralarını anlattığı eserleri; Cinnet Mustatili (1955) -daha sonra Yılanlı Kuyudan ismiyle basılır-, Büyük Kapı (1965) -daha sonra O ve Ben ismiyle basılır-, Hac’dan Çizgiler, Renkler ve Sesler ve Nur Mahyaları (1973), Bâbıâli (1975) isimlerinde neşredildi.
Necip Fazıl Kısakürek sosyal çevresinin değişmesiyle birlikte dinî ve tasavvufî meselelere yöneldi. Ağaç ve özellikle Büyük Doğu’da sosyal hayatı dinî hayattan bağımsız şekillendirmek isteyenlerle kavgaya tutuştu. İslâm dinini şeriat ve tasavvuf bütünlüğü içinde ele alışıyla diğer yazarlardan farklı olan Necip Fazıl, özellikle dinî konulardaki çıkışlarından dolayı çok eleştirildi. Bu konuda kaleme aldığı kitapları şunlardır: Halkadan Pırıltılar (1948) -daha sonra Veliler Ordusundan 333- Halkadan Pırıltılar- (1977), Çöle İnen Nur (1960), Hazret-i Ali (1964), O ki O Yüzden Varız (1961), Büyük Kapı (1966), Peygamber Halkası (1968), Son Devrin Din Mazlumları (1969), Nur Harmanı (1970), Doğru Yolun Sapık Kulları (1978), İman ve İslâm Atlası (1981), Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu (1982), Mümin-Kâfir (1986) (Okay 1987: 10).
Birçoğu Büyük Doğu’da seri yazılar şeklinde yayımlandıktan sonra kitap hâline getirilen eserlerini “Siyasî-Tarihî İncelemeleri” başlığı altında topladı. 1937-1977 yılları arasında neşredilen eserler yayın sırasına göre şunlardır: Abdülhak Hâmid ve Dolayısıyla (1937), Namık Kemâl (1940), Çerçeve (1940), Müdafaa (1946), Maskenizi Yırtıyorum (1953), At’a Senfoni (1958), Büyük Doğuya Doğru (1959), Her Cephesiyle Komünizma (1962), Ulu Hakan Abdülhamid Han (1965), Büyük Mazlûmlar (1966), Türkiye’nin Manzarası (1968), Tanrı Kulundan Dinlediklerim (1968), Binbir Çerçeve (1968-1969), Vahîdüddin (1968), İdeolocya Örgüsü (1968), Benim Gözümle Menderes (1970), Tarihimizde Moskof (1975), Rapor(lar) (1976-1980), Yolumuz, Hâlimiz, Çaremiz (1977), İhtilâl (1977), Yeniçeri (1977).
Necip Fazıl, ideolojisinin temel prensiplerini anlatırken zaman zaman öfkeli bir dil ve üslûp kullandı. Bu konuda tavizsiz ve çok katı kuralları savunmaktan geri kalmadı. Eserleri defalarca basılan sanatkâr, her defasında küçük değişiklikler yaptı. Özellikle kitap hâline gelmiş eserlerinin birinden diğerine iktibas edilmiş parçalar aldı. Şiir ve hikâye kitaplarında çok sayıda ilâve ve çıkarma bulunmaktadır. Yukarıda sayılan eserlerinden başka, eserler kısmında verilen başka çalışmaları da vardır. Necip Fazıl, çocukluk ve ilk gençlik dönemine ait korkularını özgün bir şekilde anlatmasıyla çağdaşlarından ayrılır. Sanatının aslî evresi kabul edilen 1934 sonrasına geçişi hiç de kolay olmamıştır. Bu sürece, şiirlerine de yansıyan metafizik endişeler hâkimdir. Sanatçı bunu, dinî bir lügatle iç içe tartışmıştır. Necip Fazıl, bu süreçte o döneme kadar yaşadıklarından beslendiği “ben”in umursamaz tavrından da kurtulmaya çalışmıştır. Gerçi 1974’te kaleme aldığı O ve Ben’de, “Beni gerimdekilerden ayıran sınır çizgisini görmekten nefsimi alıkoyamadım” diyecektir (Kısakürek 1978: 56). Buna rağmen nefsi emareden cemiyet davası, Allah davası dediği ve geri kalan bütün ömrünü vakfettiği bu mücadele döneminde edebiyat, özellikle şiir onun en büyük yardımcısı olmuştur. Şiirinin bundan sonraki devresinde cemiyet meseleleri ön plândadır. Necip Fazıl, bu dönemde kaleme aldığı şiirlerle geride kalan asırda Türk fikir hayatına yön veren isimler arasında önemli bir yere sahip olmuştur. Onu çağdaşlarından farklı kılan hususiyetlerden biri, ideolojik, didaktik, telkin edici şiir yerine, saf şiiri tercih etmesidir. Sık sık “Çile”nin şairi olarak anılmak istemesinin sebebi, saf şiirin idealizmi telkin eden bir tarafının olmasıdır. Bu özellik onu aynı zamanda lirik şair yapmıştır. Ondaki “ben”in, zaman içerisinde, “nefsî” olandan “insanî” olana yöneldiği görülür. Şair bunu, metafizik ve mistik yoğunluktaki gençlik şiirlerinden insan ve ruhunun terbiyesine yönelik şiir örgüsüne ulaşarak başarmıştır.
“Ben”in “biz”le bu kadar iç içe olduğu çok az şair vardır. Necip Fazıl Kısakürek’in eserlerinin ana kaynağı felsefedir. Bununla birlikte tarih, siyasi hayat, sosyal yaşantı, din ve tasavvuf onun beslendiği ana damarlardır. Sıradan olmadığının kendisi de farkındadır. Bu farkındalık onun dil ve üslûbunda kendini açıkça gösterir. Geçimsiz, kavgacı oluşu ne sadece yaradılışının ne de yaşadıklarının ürünüdür. O, biraz da bunların kendisi için artı bir enerji olduğunun farkında olarak; çoğu zaman keskin ve abartılı bir dille ve bilinçli olarak yaptığı bir şeydir.
Necip Fazıl’ın dili kullanışı kadar dilin sese yansıyan tarafını keşfetmesi de diğerlerinden farklıdır. O, hem vezne hem de kafiyeye önemli bir yükseklik kazandırır. Seslerde alışılagelmiş olandan zihni hazırlıksız yakalayan seslere kaçmıştır. Bu, onda kendine has bir sesin oluşmasına zemin hazırlamıştır. Vezin itibariyle Millî Edebiyat cereyanına bağlı olan -kendisi her ne kadar diğer hece şairlerini beğenmese de- Necip Fazıl, Türk tasavvuf geleneğinin zemini üzerinde ama gelenekten çok farklı şiirler kaleme almıştır. Şiiri, içyapısıyla Batılıdır (Şengül 2015: 228-233). Devrindeki birçok şair için ufuk açıcı olan Necip Fazıl Kısakürek bugün bile çok okunan şairler arasındadır.
Kaynakça
Birinci, Ali (2013). “Necip Fâzıl Hakkında yeni Tespitler ve Tashihler”. Türk Edebiyatı. S. 475. s. 10-18.
Kısakürek, Necip Fazıl (1978). O ve Ben. İstanbul: Büyük Doğu Yayınları.
Okay, Orhan (1987). Necip Fazıl Kısakürek. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.
Şengül, Abdullah (2015). Gaibi Kurcalayan Çilingir Necip Fazıl Kısakürek -Şiir-. İstanbul: Kesit Yayınları.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. ABDULLAH ŞENGÜL
Yayın Tarihi: 26.03.2018
Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Örümcek Ağı | Halk Kitaphanesi Sahibi Abdülaziz İstikbal Matbaası / İstanbul | 1925 | Şiir |
Kaldırımlar | İkbal Kütüphanesi Sahibi Hüseyin / İstanbul | 1928 | Şiir |
Meşum Yakut | Kanaat Kitaphanesi / İstanbul | 1928 | Hikâye |
Ben ve Ötesi | Semih Lûtfi - Sühulet Kütüphanesi / İstanbul | 1932 | Şiir |
Birkaç Hikâye Birkaç Tahlil | Hakimiyeti Milliye Matbaası / İstanbul | 1933 | Hikâye |
Tohum | Semih Lûtfi Kitapevi / İstanbul | 1935 | Tiyatro |
Bir Adam Yaratmak | Semih Lûtfi Kitapevi / İstanbul | 1938 | Tiyatro |
Künye | Semih Lûtfi Kitapevi / İstanbul | 1940 | Tiyatro |
Sabırtaşı | Semih Lûtfi Kitapevi / İstanbul | 1940 | Tiyatro |
Nâmık Kemal Şahsı-Eseri-Tesiri | TDK / Ankara | 1940 | İnceleme |
Çerçeve | Semih Lûtfi Kitapevi / İstanbul | 1940 | Deneme |
Para | Semih Lûtfi Kitapevi / İstanbul | 1942 | Tiyatro |
Vatan Şairi Namık Kemal | Semih Lûtfi Kitapevi / İstanbul | 1944 | Diğer |
Müdafaa | İktisadî Yürüyüş Basımevi / İstanbul | 1946 | Deneme |
Halkadan Pırıltılar | Türk Neşriyat Yurdu / İstanbul | 1948 | Diğer |
Nâm-ı Diğer Parmaksız Salih | Türk Neşriyat Yurdu / İstanbul | 1949 | Tiyatro |
Çöle İnen Nur | Türk Neşriyat Yurdu / İstanbul | 1950 | Diğer |
101 Hadis | Ülkü Matbaası / İstanbul | 1951 | Şiir |
Maskenizi Yırtıyorum (Malatya Hadisesi ve Etrafındaki Bütün Mânâ) | - / İstanbul | 1953 | İnceleme |
Siyah Pelerinli Adam | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1954 | Tiyatro |
Cinnet Müstatili | İnkılâp Kitabevi / İstanbul | 1955 | Hatıra |
Sonsuzluk Kervanı | Serdengeçti Neşriyatı Yıldız Matbaası / Ankara | 1955 | Şiir |
Mektubat’tan Seçmeler | Türk Neşriyat Yurdu / İstanbul | 1956 | Araştırma |
At’a Senfoni | Türkiye Jokey Kulübü / İstanbul | 1958 | Deneme |
Büyük Doğu’ya Doğru | Hilal Yayınları / Ankara | 1959 | Deneme |
Altun Halka (Silsile-i Zeheb) | Türk Neşriyat Yurdu / İstanbul | 1960 | Araştırma |
O ki O Yüzden Varız | Türk Neşriyat Yurdu / İstanbul | 1961 | Diğer |
Her Cephesiyle Komünizma | Doğan Güneş Yayınları / İstanbul | 1962 | İnceleme |
Türkiye’de Komünizm ve Köy Enstitüleri | Doğan Güneş Yayınları / İstanbul | 1962 | İnceleme |
Çile | Bedir Yayınevi / İstanbul | 1962 | Şiir |
Reis Bey | Ötüken Yayınevi / İstanbul | 1964 | Tiyatro |
Hazret-i Ali | Bedir Yayınevi / İstanbul | 1964 | Araştırma |
Ahşap Konak | Bedir Yayınevi / İstanbul | 1964 | Tiyatro |
İman ve Aksiyon | Bedir Yayınevi / İstanbul | 1964 | İnceleme |
Ruh Burkuntularından Hikâyeler | Ötüken Yayınevi / İstanbul | 1965 | Hikâye |
Ulu Hakan Abdülhamid Han | Ötüken Yayınevi / İstanbul | 1965 | İnceleme |
Büyük Kapı (O ve Ben) | Yeni Şark Maarif Kütüphanesi / İstanbul | 1965 | Hatıra |
Bir Pırıltı Binbir Işık | Uğur Yayınları / İstanbul | 1965 | Diğer |
Tarih Boyunca Büyük Mazlûmlar I | Sebil Yayınevi / İstanbul | 1966 | İnceleme |
Tarih Boyunca Büyük Mazlûmlar II | Sebil Yayınevi / İstanbul | 1966 | İnceleme |
Büyük Kapı (Başbuğ Velilerden) | Oku Yayınları / İstanbul | 1966 | Diğer |
İki Hitabe: Ayasofya / Mehmetçik | Büyük Doğu Fikir Kulübü / Ankara | 1966 | Deneme |
El Mevahibü’l Ledüniyye | Bâbıâlide Sabah Gazetesi Neşriyatı / İstanbul | 1967 | Çeviri |
Peygamber Halkası | Toker Yayınları / İstanbul | 1968 | Diğer |
Türkiye’nin Manzarası | Toker Yayınları / İstanbul | 1968 | İnceleme |
Tanrıkulundan Dinlediklerim I | Toker Yayınları / İstanbul | 1968 | Deneme |
Tanrıkulundan Dinlediklerim II | Toker Yayınları / İstanbul | 1968 | Deneme |
Vahîdüddin | Toker Yayınları / İstanbul | 1968 | İnceleme |
İdeolocya Örgüsü -Büyük Doğuya Doğru- | Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü Talebe Derneği Yayınları / İstanbul | 1968 | İnceleme |
1001 Çerçeve I | Toker Yayınları / İstanbul | 1968 | Deneme |
1001 Çerçeve II | Toker Yayınları / İstanbul | 1968 | Deneme |
1001 Çerçeve III | Toker Yayınları / İstanbul | 1968 | Deneme |
1001 Çerçeve IV | Toker Yayınları / İstanbul | 1969 | Deneme |
1001 Çerçeve V | Toker Yayınları / İstanbul | 1969 | Deneme |
Yunus Emre | Toker Yayınları / İstanbul | 1969 | Tiyatro |
Şiirlerim | Fatih Yayınevi / İstanbul | 1969 | Şiir |
Son Devrin Din Mazlûmları | Toker Yayınları / İstanbul | 1969 | Diğer |
Sosyalizm, Komünizm ve İnsanlık | Ak Yayınları / İstanbul | 1969 | İnceleme |
Müdafaalarım | Toker Yayınları / İstanbul | 1969 | Diğer |
Nur Harmanı | Çile Yayınları / İstanbul | 1970 | Diğer |
Yılanlı Kuyudan | Akçağ Yayınları / Ankara | 1970 | Hatıra |
Kanlı Sarık | Akçağ Yayınları / Ankara | 1970 | Tiyatro |
Benim Gözümle Menderes | Ötüken Yayınları / İstanbul | 1970 | İnceleme |
Hikâyelerim | Toker Yayınları / İstanbul | 1970 | Hikâye |
Yeniçeri | Özbahar Yayınları / İstanbul | 1970 | İnceleme |
Reşahat | Eser Kitabevi / İstanbul | 1971 | İnceleme |
Senaryo Romanları | Toker Yayınları / İstanbul | 1972 | Diğer |
Tarihmizde Moskof | Toker Yayınları / İstanbul | 1973 | İnceleme |
Hazret-i Ali | Akçağ Yayınları / Ankara | 1973 | İnceleme |
Esselâm | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1973 | Şiir |
Hac’dan Çizgiler Renkler ve Nur Mahyaları | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1973 | Hatıra |
O ve Ben | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1974 | Hatıra |
Çile | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1974 | Şiir |
Esseyyid Abdülhakim Arvasi Rabıta-i Şerife | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1974 | İnceleme |
Başbuğ Velilerden 33 -Altun Silsile- | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1974 | İnceleme |
Bâbıâlî | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1975 | Hatıra |
Hitabeler | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1975 | Diğer |
Mukaddes Emanet | Kültür Bakanlığı Yayınları / Ankara | 1976 | Diğer |
Sahte Kahramanlar | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1976 | İnceleme |
Rapor 1 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1976 | İnceleme |
Rapor 2 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1976 | İnceleme |
Rapor 3 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1977 | İnceleme |
Yolumuz Hâlimiz Çaremiz | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1977 | Deneme |
İhtilâl | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1977 | İnceleme |
Veliler Ordusundan 333 -Halkadan Pırıltılar- | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1977 | Diğer |
Doğru Yolun Sapık Kolları | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1978 | Diğer |
İbrahim Edhem | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1978 | Tiyatro |
Rapor 4 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1979 | İnceleme |
Rapor 5 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1979 | İnceleme |
Rapor 6 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1979 | İnceleme |
Rapor 7 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1980 | İnceleme |
Rapor 8 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1980 | İnceleme |
Rapor 9 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1980 | İnceleme |
Rapor 10 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1980 | İnceleme |
Rapor 11 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1980 | İnceleme |
Rapor 12 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1980 | İnceleme |
Rapor 13 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1980 | İnceleme |
Aynadaki Yalan | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1980 | Roman |
İman ve İslâm Atlası | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1981 | Diğer |
Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1982 | Diğer |
Tasavvuf Bahçeleri | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1983 | Diğer |
Kafa Kâğıdı | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1984 | Roman |
Hesaplaşma | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1985 | İnceleme |
Dünya Bir İnkılâp Bekliyor | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1985 | İnceleme |
Mümün-Kâfir | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1986 | Diğer |
Öfke ve Hiciv | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1988 | Eleştiri |
Çerçeve 2 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1990 | Makale |
Konuşmalar | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1990 | Sohbet |
Başmakalelerim 1 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1990 | Makale |
Çerçeve 3 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1991 | Makale |
Hücum ve Polemik | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1992 | Eleştiri |
Başmakalelerim 2 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1995 | Makale |
Başmakalelerim 3 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1995 | Makale |
Çerçeve 4 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1996 | Makale |
Edebiyat Mahkemeleri | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1997 | İnceleme |
Çerçeve 5 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1998 | Makale |
Hâdiselerin Muhasebesi 1 | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 1999 | İnceleme |
Püf Noktası | Büyük Doğu Yayınları / İstanbul | 2000 | İnceleme |
Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü Projesi (TEİS)
http://teis.yesevi.edu.tr/anasayfa
FACEBOOK YORUMLAR