NAZAR - Prof. Dr. Öcal OĞUZ

NAZAR - Prof. Dr. Öcal OĞUZ
28 Haziran 2020 - 22:53 - Güncelleme: 28 Haziran 2020 - 22:59

NAZAR

Sözlükler; imrenme, özenme, hayranlık veya kıskançlıkla bakıldığında insandan hayvana, canlıdan cansıza kadar bütün varlığa kötülüğünün dokunduğuna, canlılara hastalıktan ölüme, cansızlara kırılmadan bozulmaya kadar pek çok biçimde zarar verdiğine inanılan gizil güç ve uğursuzluk diye tanımlıyor.

Arapça kökenli bu kelimenin Yunus Emre’nin "Mevlâna Hüdavendigâr bize nazar kıldı/anun görklü nazarı gönlümüz aynasıdır" veya Barış Manço’nun “nazar eyle nazar eyle/gel yanıma pazar eyle” mısralarındaki “bakma”, “bakış” şeklindeki sözlük anlamı ve ona bağlı nüanslar, bahsi diğerdir.

Türkçede “kem göz” veya “göz değmesi” olarak da ifade edilen nazar, İspanyolcada “mal de ojo”, Fransızcada “mauvais oeil”, İtalyancada “malocchio”, İngilizcede “evi leye” veya Almancada “böser blick” şeklinde olmak üzere pek çok dilde ve kültürde karşımıza çıkıyor.

İnanışa göre insan dışındaki canlılarda "kem göz" yokken ve onların nazarı değmezken, Türkiye’de “çakır göz” denilen yeşil veya mavi gözlülerin -diğer kültürlerde de dikkat çekici bazı farklı özellikleri olan kişilerin- nazarının diğer insanlara göre daha etkili olduğuna inanılıyor.

Kalem Suresi 51. ayette Allah, "o inkârcılar Kur'an'ı işittikleri zaman, seni gözleriyle devireceklermiş gibi bakar" diye buyururken, Peygamberimizin bir hadisinde “nazardan Allah’a sığınınız, çünkü göz değmesi gerçektir” dediği rivayet olunur ki, Müslümanlar arasında nazardan korunmak amacıyla söylenen diller pelesengi Arapça kökenli “maşallah” sözü bir Anadolu manisine “oy maşallah maşallah/nazar değmez inşallah/dokuz ayın içinde/bir oğlu olur inşallah” duasıyla yansımıştır.

Altından gümüşe, ahşaptan toprağa kadar pek çok şeyden el sanatı olarak nazarlık üretilir, nazar değmesinden korkulan kişi veya varlığın görünür yerine asılır veya takılır. Çeşitli form ve biçimlerdeki nazarlıklar, maşallah yazısı, göz boncuğu da denilen mavi boncuk, Hz. Fatma eli, delikli taş, göz formundaki objeler, sarımsak, kartal pençesi, hurma çekirdeği, iğde, acuk veya cıtlık dalı, yumurta kabuğu, kurban gözü, at nalı, geyik boynuzu, üzerlik, çörek otu, kuru karanfil gibi pek çok eşya ve nesneden yapılır.

Bunlar kâr etmez, yine de nazar değerse, meşhur Mardin türküsünün “dama seriyor hedik/saçları bellik bellik/üzerlik götüreyim/gelmesin sana kemlik” dediği gibi nazara uğrayana "nazara bozara, nazar edenin iki gözü kızara" gibi yarı sihirli söz ve beddualar eşliğinde üzerlik otundan tütsü yapılır, başında tuz veya ayakkabı çevrilir, kurşun döktürülür, nazar muskası yazdırılır, okunmuş su içirilir, nazar edenin elbisesi gizlice ateşe atılır, ısınmış olduğu ateşin közü söndürülür, ocağından kül çalınır ve daha neler neler...

İç Anadolu ağızlarında "esabet" olarak da karşımıza çıkan, Osmanlı çağında “isabet-i ayn” da denilen ve halk arasındaki tam karşılığı kem bakışın isabet etmesi anlamıyla “göz değmesi” olan nazar; deyim, atasözü, dua, beddua gibi pek çok kalıp söz, nazardan korunmaya yönelik pek çok uygulama ve nazardan koruyacağına inanılan pek çok objenin, takının ortaya çıkmasını sağlamış, etrafında geniş bir kültür yaratmıştır.

Mesela “nazar etmek” deyimi “saçlar düşmüş gerdana/gelin çıktı meydana/nazar etme a kaynana/oğlun sevmiş ağlama”, “nazardan çatlamak” deyimi “ambar üstü hızardan/yar geliyor pazardan/çok sallanma sevdiğim/çatlatırlar nazardan”, “nazara uğramak”, “nazar değmek” deyimleri ise “geliyorsun pazara/uğratırlar nazara/sana nazar değdiren/kendi girsin mezara” gibi yüzlerce manide karşımıza çıkmaktadır.

Ataların "cahile söz, güzele göz değer" uyarısı gereğince güzele, iyiye, başarılıya “Allah nazardan saklasın” diye alkış, nazar edene “gözü olanın gözü çıksın” veya “elemtere fiş kem gözlere şiş” diye kargış verilir. Hiç olmazsa kamyon veya dolmuş arkasına yazılan “nazar etme ne olur/çalış senin de olur” diye ricada bulunulur.

“Mezar, yarısı nazar” veya “nazar insanı mezara, hayvanı kazana sokar” atasözlerini doğrularcasına, nazara gelen sevgilisine âşık, “boynuna takmıştım mavi nazarlık/Azrail’le edemedim pazarlık/aldı sevdiğimi zalım mezarlık/cananı toprağa gelin eyledim” diye ağıt yakıyor.

“Armudu dalında pazar eyledim/kaşına gözüne nazar eyledim” türküsündeki gibi imrenilerek bakılana göz değdiğini bilen, sevdiğinin üzerine titreyen ve onu “kem gözlerden korumak isteyen kişi, “Alim gitme pazara/uğratırlar nazara” diye korkusunu dile getirse de, felaket önlenemiyor olmalı ki ağıt, “Alim öldü diyenler/kendi girsin mezara” diye devam ediyor.

Ataların nazar için "bir hasetten bir hasretten" sözünü haklı çıkarırcasına Alim için yakılan ağıda, Edgar Allan Poe, uzaklarda bir sahilde Annabel Lee için yazdığı “göklerde uçan melekler bile/kıskanırlardı bizi/bir gün işte bu yüzden göze geldi” mısralarıyla ortak olurken, onlara “nice günler bakarak dalgalara/dediler: uğradı Leyla nazara" diyen Yahya Kemal’in sesi karışıyor.

Ben nazar etrafında oluşan zengin kültür ve sanat birikimini ve rahmetli babamdan öğrendiğim şekliyle en iyi bildiğim el sanatı olarak iğde dalından nazarlık yapmayı seviyorum.

Nazara inanmak ve korunmaya yönelik kültürel pratikleri yapmak keyfinize kalmış. Ama özellikle şu Korona günlerinde ve yaklaşan bayramda “maşallah” derken lütfen “tü tü tü” jestini eklemeyin. Zira nazardan korumak isterken virüsten hasta edebilirsiniz.

Prof. Dr. Öcal Oğuz

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum