Mehmet YARDIMCI Yazdı: "Öğretmenlik ruhu"

Mehmet YARDIMCI Yazdı: "Öğretmenlik ruhu" [email protected]

Mehmet YARDIMCI Yazdı: "Öğretmenlik ruhu"
24 Kasım 2022 - 09:43

Öğretmenlik, insanlık tarihinin en önemli ve ölümsüz mesleğidir. Dünyada hiçbir meslek manevi olarak öğretmenlik kadar tatmin edici değildir.  İnsanlık tarihinde olduğu gibi Türk tarihinde de öğretmenliğin başlangıcı çok eskidir, Öğretme çabalarının kökleri tarihin derinliklerine kadar uzanır. Öğretmenliğin bir uzmanlık mesleği olması ise çok yenidir.

Selçuklu döneminde öğretmenlik genel olarak "din adamlığı""hocalık", "imamlık" ile iç içe bir meslekken Osmanlı döneminde de öğretmenlik ayrı bir meslek olarak görülmediği için medrese öğrenimi görmüş olmak, öğretmen olmaya yeterli sayılmıştır.

İlk kez Fatih Sultan Mehmet öğretmenlik mesleğini dinsel ağırlıklı olmaktan kurtarmış ve laikleştirme doğrultusunda çok önemli bir adım atmıştır.

Öğretmenliğin ayrı ve kendine özgü bir meslek olarak düşünülmesi 15. Yüzyılda Fatih'in kurdurduğu Eyüp ve Ayasofya medreselerinde o dönemin ilkokulları olan sıbyan mekteplerine öğretmen yetiştirilmek için ayrı bir program öngörülmesi ve uygulanmasıdır. Programda Matematik, Tarih, Coğrafya, Edebiyat, Mantık vb. derslere yer verip öğretmenlik mesleğinin gereklerine uygun ilk programı yapan ve uygulatan Fatih, bu girişimiyle öğretmenliği çağdaş anlamda meslekleştirme bakımından gerçekten öncü ve seçkin bir yere sahiptir.

 Öğretmenlik yapacakların ayrı bir okulda yetiştirilmesinin gerekli görülmesine ilişkin ilk uygulama ise Sultan Abdülmecit döneminde 16 mart 1848'de Darülmuallimin (Erkek Öğretmen Okulu'nun) açılmasıyla gerçekleşmiştir.

1913'te Ana Muallime Sınıfı (Ana Öğretmen Sınıfı) 1914 Ana Muallime Mektebi (Ana Öğretmen Okulu) açılmıştır. Bu sınıfın ve okulun açılıp ilk mezunlarını vermesiyle birlikte öğretmenlik mesleğinin okulöncesi, ilköğretim ve Ortaöğretim basamaklarına göre türleşme süreci tamamlanmıştır.

1921 Maarif Kongresi'nde Atatürk'ün açış konuşmasında ulusal eğitimi açıklaması, Türkiye'nin ulusal eğitimini kurmasını istemesi ve öğretmenleri gelecekteki kurtuluşumuzun saygıdeğer öncüleri olarak tanımlaması yeni Türkiye Devleti'nde öğretmenlik mesleğine yeni bakışın temelini oluşturmuştur.

3 Mart 1924 günü kabul edilen devrim yasalarıyla öğretim birliği sağlandıktan sonra, öğretmen yetiştirme ve eğitim konularına önem verilmiştir. Yeni okullar açılmış, 1926 yılında Konya'da açılan orta öğretmen okulu, 1930'da Ankara'ya taşınıp Gazi Eğitim Enstitüsü adını almış, nitelikli öğretmen yetiştirmenin yolunu açan eğitim bilimleri bölümü kurulmuştur. Bu bölüme en az üç yıl ilkokul öğretmenliği yapanlar sınavla alınmış ve iki yıl olan bu bölümü bitirenler öğretmen okullarında görevlendirilmiştir. Kısa bir süre sonra da Fen, Edebiyat, Müzik ve Resim bölümleri açılarak alan bilgisi eğitimi önem kazanmıştır.

Atatürk'ün öngördüğü gibi toplumun her bakımdan ileri gidebilmesi, ulusal değerlerini koruyarak evrensel ve çağdaş uygarlık düzeyine ulaşması için gerçekleştirilen aydınlanma devrimlerinden biri de Türk Harf Devrimidir.

Cumhuriyet'in ilanından sonra Atatürk'ün önderliğinde Türkçenin ana yapısına uyum sağlayacak biçimde özel olarak düzenlenen Latin alfabesi oluşturulmuş ve bu yeni alfabenin kullanımı 1 Kasım 1928'de yürürlüğe girmiştir.

Atatürk'ün, 1925 yılında öğretmenlere hitaben yaptığı bir konuşmasında "Eğitimdir ki bir milleti ya özgür, bağımsız, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder." sözleriyle millî eğitim alanındaki hedeflerini açık seçik ifade etmiştir. "Öğretmenler; yeni nesil sizin eseriniz olacaktır" sözleriyle de öğretmenlere çok önemli bir görev yüklemiştir. Cumhuriyet devrimiyle birlikte Türkiye'de öğretmenlik mesleği Atatürk'ün yönlendiriminde çağdaş, ulusal ve laik bir temele dayandırılıp yeniden yapılanmış ve 1934'te Kız Meslek (Teknik Yüksek) Öğretmen Okulu, 1940'ta Köy Enstitüleri, 1955'te Ticaret ve Turizm Yüksek Öğretmen Okulu gibi öğretmen yetiştiren okulların açılması öğretmenlik mesleğini çeşitlendirmiş ve mesleksel etkinlik alanını genişletmiştir.

Öğretmenler, öğrencilerin yaşamları boyunca kendilerine gerekebilecek bilgileri kazanmalarına yardımcı olan ve toplumun önünde giden birer gönül erleridir. Bir güne sığdırılmış olsa da hatırlanmak, önemsenmek, kendini ifade olanağı bulmak güzel bir duygudur. Öğretmen; öğreten, yönlendiren, değerlendirme alışkanlığı kazandıran bir  kılavuzdur. Bu nedenle geleceğin mimarı olan öğretmenler her öğrenci için ayrı bir değerdir. Çoğumuzun hiç unutmadığı ve şükranla andığı nice öğretmenler vardır.

"Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en fedakar ve en muhterem unsurlarıdır" diyen Atatürk'ün Millet Mektepleri başöğretmenliğini kabul ettikleri tarih olan 24 Kasım, 1981'den beri Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.

Bugün farkındalık günü olup öğretmenlerin unutulmadıklarını gösteren bir gün olduğu konusunda nutuklar atılmasına, yöneticilerin eğitim ve öğretimin öneminden  söz etmelerine karşın, uygulamada istenilen noktada olmadığımız da ortadadır. Çünkü eğitim, maddi ve manevi yararlarının yıllar sonrasında görülebileceği, eksikliğinin de geç fark edilebileceği uzun bir süreçtir. Bu nedenle, günü birlik yararı düşünen yönetici için eğitim ve eğitimci fazla önemsenmemektedir.

İlköğretmen okulları öğretmen liselerine dönüştürülmüş bu şekilde Yüksek Öğretmen Okullarının kaynağı da kurutulmuştur. Önce siyaset bulaştırılan, sonra kaynağı kurutulan Yüksek Öğretmen Okulları 18 Temmuz 1978'de kapatılmış ve öğretmen yetiştirmede halen doğru bir model bulunmamıştır.

Eğitim Enstitülerine öğrencilerin çoğu öğretmen okullarından, bir kısmı da lise mezunları arasından yazılı ve sözlü sınavlarla sıkı bir eleme sonucu alınırken Üç Yıllık Eğitim Enstitülerinin dört yıla çıkarılıp adını da Eğitim Fakültesi olarak değiştirip merkezi sınavla mülakattan muaf tutularak Türkçe, Edebiyat bölümlerine dili ve diksiyonu bozuk öğrencilerin alımı ile yetişen öğretmen kalitesi de düşürülmüş, ne yazık ki şiir sevmeyen, roman okumayan Türkçe Edebiyat öğretmenleri orta dereceli okulları doldurmuştur. Beden Eğitimi, Resim, Müzik gibi bölümlerde yapılan mülakatlar Türkçe ve Edebiyat bölümlerine de uygulanırsa kalite biraz daha yükselir görüşündeyim.

24 Kasım Öğretmenler Gününü yürekten kutlar, Öğretmen konulu bir şiirimi sunarım.
İlk yayın yeri:https://www.yenicaggazetesi.com.tr/ogretmenlik-ruhu-600548h.htm

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum