Mehmet BİLGEHAN Yazdı: METE'DEN MEHMETÇİĞE GELEN TÜRK KANI

Tarihte ve günümüzde yaşayan her Türk, kan bağını ünlü Türk Hakanı, Başbuğu, büyük komutan ve devlet adamı Mete (Oğuz)’den, imanının kaynağını da İslâm Peygamberi Hz. Muhammed’den alır.

Mehmet BİLGEHAN Yazdı: METE'DEN MEHMETÇİĞE GELEN TÜRK KANI
07 Aralık 2020 - 14:12
BİLGİ MEYDANI
Mehmet BİLGEHAN
METE’DEN MEHMETÇİĞE GELEN TÜRK KANI

 
Tarihte ve günümüzde yaşayan her Türk, kan bağını ünlü Türk Hakanı, Başbuğu, büyük komutan ve devlet adamı Mete (Oğuz)’den, imanının kaynağını da İslâm Peygamberi Hz. Muhammed’den alır.
Tarihin derinliklerinden bir ırmak halinde coşup gelen Türk kanı, bu ırmağın akışını, asude ritmini, kendi ruhunun derinliklerinde taşıyarak yeni nesillere taşır.
Türk milleti kendini çağımızın dimağlarına keskin ve kat’î vurgularla ırmağım çeşitli coğrafyalarda bir şelale halinde dönüşerek Mete’den Mehmetçiğe Türk kanını taşır!
Türk milletinin bağlı olduğu soy kanla Mete’den Mehmetçiğe bağlanmıştır! Türk milletinin bağlı olduğu iman bağı da Hz. Muhammed ile bağlanmıştır! Bu milletin bağlı olduğu medeniyet bu nedenle Türk-İslâm medeniyetidir.
Bu nedenle Türk ırkının evlatları Allah yolunda şehadet şerbeti içmiştir ve içmeye de hazırdır!
Türk ırkının büyükleri dediğimiz de başta, Türk ordusunun hakanları, büyük komutanları, kut sahibi liderleri aklımıza gelir.  Başta Mete (Oğuz) Han olmak üzere adıyla atamız kabul ettiğimiz Mustafa Kemal Atatürk gelir! Sonra, bilim adamlarını, düşünürleri âlim ve uleması, büyük sanatçıları, büyük devlet, siyaset adamlarını gelir! Hülasa, toprağı vatan kılma noktasında canını feda eden kahraman Türk ordusunun komutanından erine kadar her kademede görev yapan kahraman Mehmetçik gelir!
Türk ordusunun mensupları kan bağı ile Mete’ye, iman bağı ile Hz. Muhammed’e bağlıdırlar.
İşte tam da bu sebeplerle:
Biz, Tanrı Dağı’ndan bir ırmak gibi şahlanıp coşup taştık, her çağ tek Tanrı’ya inandık ve Hak Yolu’nda şehadet şerbetini biteviye tattık!
Biz, dünya coğrafyasında her çağda tek olan Tanrı’ya ibadet ve hak yolunda mücadele ettik!
Biz, bu nedenle her çağda muvahhit idik!  
Biz, Mete’den Mehmetçiğe gelen Türk kanı ve Hazret-i Muhammed’den gelen bir iman taşıyoruz!
Biz, Türk-İslâm Ülküsünü cihana yaydık!
Biz, Muhammedî imanda karakterimizi bulduk!
Biz, Türk sanatı, düşüncesi, bilimine İslam’ı kattık!
Biz, övüncümüz Türk-İslam medeniyeti kuşağını yarattık!
Biz, Türk Felsefesini hem akılcı hem de tasavvufi çizgide var kıldık!
Biz, akılcı çizgimiz dediğimiz Farabî, İbni Sina çizgisini dünya medeniyetine kattık!
Biz, tasavvufî çizgide felsefesini kuran Ahmet Yesevî’ye, Mevlâna’ya ve Yunus Emre’ye kapılandık!
Biz, bizi bir ve tek olan Allah’ın yarattığına inandık!
Biz, bizi, anamızın, babamızın, hocalarımızın, rehberlerimizin ve örnek aldığımız şahsiyetlerimizin hamur teknelerinde biçimlenip onların iman dolu gönül fırınlarında piştik!
Biz, birini adam etmenin ölçütünü Türklüğün sembolü “Bozkurt” gibi hürriyetimize aşkla bağlandık!
Biz, bizi bu çağdan çağa taşıyan cetlerimize, dedelerimize, ninelerimize, atalarımıza, ecdadımız bağlılığın önemini her devirde anladık!
Biz, büyüklerimizin bizim asaletimiz, namusumuz, iffetimiz, dinimiz, dilimiz, mazimiz, değerlerimiz, itikadımız, amelimiz, örf ve adetlerimiz, kültürümüz, dünyaya ve yön verene bakış biçimimiz olduğunu kabul ettik!
Biz, bizi biz yapan her ne varsa bizim dünya görüşümüz olduğuna inandık!
Biz, bizi biz yapan ölçütlere her çağda bağlandık! Biz, bir öğretmen öğrencisini bu değerlerle yetiştirmesi gerektiğini kabul ettik!
Biz, siyaset adamının siyasetini, devlet adamını yönetim biçimini bu ölçütlere, bu değerlere göre ifa etmesi gerektiğini söyledik!
Biz, her zaman ve her yerde, ordumuza farklı bir nazarla bakmayı alışkanlık haline getirerek her olur olmaz yerde ordumuzu rencide edecek sözler söylemeyi siyaset diline sokan anlayışı kınıyoruz!
Biz, böyle bir dilin, kendi oturduğu dalı kesen testere gibi olduğunu söylüyor ve haykırıyoruz!
Biz, bu testere dilinin kullanılmamasını istiyoruz!
Biz, bu dili kullanan kişileri kınıyoruz!
Biz, cumhurbaşkanımızı “Hakanımız”, “Başbuğumuz”, “Başkomutandır” olarak görüyoruz!
Biz, Türk milletini cumhurbaşkanının Türk ordusunun “Başkomutandır” olduğunu haykırıyoruz!
Biz, başkomutanımızın kan bağını ünlü Türk Hakanı, Başbuğu, büyük komutan ve devlet adamı Mete (Oğuz)’den, imanının kaynağını da İslâm Peygamberi Hz. Muhammed’den aldığına canı gönülden inanıyoruz!
Biz, Türk-İslam Ülküsünü inanan bireyler olarak iktidarın da, muhalefetinin de böyle inanmasını bekliyor ve ümit ediyoruz!
Biz, başkalarının ölçütlerine saygı duyabiliriz, ama başka ölçütlerle yasamayı, hâsılı bu ölçütlerin kendi ölçütlerimizden daha değerli olduğunu kabul edip başkalarının değer ve algılarına inanarak yaşamayı asla kabul edemeyiz!
Biz, Başkalarının doğrularıyla yaşamanın, kendi doğrularına inanmamak olduğuna inanıyoruz!
Her ana, baba ve her Türk çocuğunun gelişme evrelerinde bulunan öğretmen, hoca, psikolog, psikiyatr
Biz, Türk milletinin vekillerinin de TBMM’de önce kendileri “Mete’den Mehmetçiğe gelen Türk kanı taşıdıklarına, Hazret-i Muhammed’den gelen sarsılmaz bir imana sahip olduklarına inanmalarını ümit ediyoruz!
Biz aynı şekilde her milletvekilin her Türk gibi Türk ordusunun mensubu olduğunu kabul etmelerini bekliyoruz!
Biz her milletvekilin Türk ordusunun kıymetinin ve değerinin dünyevî değerlerle ölçülemeyeceğini kabul etmelerine inanıyoruz!
Biz her milletvekilinin Türk ordusunun başkomutanın cumhurbaşkanımız olduğunu kabul etmelerini ümit ediyoruz!


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum