Mehmet BİLGEHAN: ATATÜRK'ÜN SON EN BÜYÜK ZAFERİ VE TÜRK ÂLEMİNE HEDİYESİ
Bilindiği gibi Misak-ı Millî’nin, bizzat Atatürk’ün belki de ilk hedef ülküsü ve şahsi meselesi Hatay’dı.
Hatay’ı bağımsız bir yurt toprağı olarak Türkiye’nin bir parçası olarak görmekti.
Bu nedenle Atatürk, “Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde esir kalamaz!” ifadeleriyle kararlılığını ortaya koymuştu.
Atatürk, hastalığı çok ilerlemiş olduğu halde, bölgeye yaptığı ani ziyaretle askeri çözümün de masada olduğu mesajını net bir şekilde göstermiştir.
Hatay, dünya haritası içerisinde Türkiye düşünüldüğünde dev bir mozaiğin ayrılmaz bir parçasıydı O’nun için.
Yirminci asrın en büyük millî kahramanı ve insanlık âleminin en büyük dehası Atatürk Askerlikte ve politikada hiç şaşmayan bir sağduyusuyla, “savaşsız anlaşma” prensibiyle Hatay meselesini Fransa ile diplomatik mücadele ile çözümlemek istemiştir.
Bu sürede Tayfur Sökmen ve arkadaşlarının dışarıda ve içerideki faaliyetleri önce “Antakya, İskenderun Muaveneti İçtimaiye Cemiyeti” sonra da "Hatay Egemenlik Cemiyetine" adları altında bölge bölge sürdürülmüştür.
Bildiğiniz gibi yine Atatürk’ün öngörüsü devrededir.
Sayın Tayfur Sökmen bu nedenle Atatürk tarafından müstakil milletvekili olarak Antalya’dan sonra bu ilin adındaki “l” harfinin “k” olarak değiştirilmek üzere belirlenmesi Atatürk’ün öngörüsünün ne kadar kuvvetli olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.
Atatürk’ün döneminde anayasada “müstakil milletvekilliği” ibaresinin bulunması da Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kurucusu kadrosunun ne kadar ileri görüşlü olduğunun da göstergesidir.
Bilindiği gibi Sayın Tayfur Sökmen ve Hataylı Halaskârların hudut dışındaki çalışmaları üzerine, Fransızlar: "Hudut üzerinde bir milletvekiliniz tarafından aleyhimize kışkırtıcılık yapılmakta olduğunu işitiyoruz. Bu hal dostluğumuza aykırıdır! " mealinde şikâyetlerine Atatürk’ün verdiği cevap: “Hudutta çalıştığı söylenen milletvekili, müstakildir. Anayasamıza göre, müstakil milletvekili istediği yerde, istediği gibi hareket edebilir. Bizim buna müdahale edebilmemize imkân yoktur.” cevabını vermiştir.
Atatürk’ün Hatay davasını şahsi bir mesele, önemli bir ülkü ve gaye olarak benimsediği ve bunun için durmadan çalıştığı ve bu hususta zihnini meşgul ettiği açıktır.
Atatürk şahsi meselesi olarak gördüğü Hatay’ı önce Hataylı ’ya bağımsız bir belde olarak sonra da anavatana ilhak ederek dünya Türklüğüne hediye etmeği ülkü edinmiştir.
Bu amaçla 12 Eylül 1938’de “Hatay Cumhuriyeti” kurulmuş, sonra da 30 Haziran 1939’da anavatan Türkiye’ye katılma kararı alınmıştır.
Atatürk’ün Hatay, Hataylı ‘ya ve dünya Türklüğüne son hediyesidir.
Hatay, Atatürk’ün aynı zamanda son en büyük zaferidir.
Ancak Atatürk’ün ömrü kifayet etmediğinden dolayı sonuca ulaşmamış şahsi meseleleri, ülküleri ve gayeleri vardır.
Bunlardan bazıları bilinmiş bazıları da Atatürk ile beraber ebediyete intikal etmiştir.
Hatay, Anavatan mozaiğinin asla son olmayan önemli bir parçasıdır.
Hatay, Misak-ı Milli hedefinin de önemli parçasıdır.
Hatay, Mustafa Kemal Atatürk’ün milleti için üstlendiği ve tamamladığı son vazifesidir.
Hatay, 82 yıl önce anavatana katılmıştır.
Hatay, bu süreçte bereketli toprakları, muhteşem mutfağı, hoşgörü iklimi, farklı din, dil ve kültürlere mensup toplumların bir arada yaşayabilme becerisiyle örnek olmuştur.
1937 yılında, Kemal Irmak; “Atatürk’ün Büyük Hediyesi Türk Hatay Zaferi ve Tarihi” başlıklı eserin kapağında:
“Hıçkıran sesler ufukta çağırırken (Ata) yı,
Bin bir işkenceye dönmüştü o Türk’ün (Hatay) ı,
Siyâsal âleme ünler veren eşsiz (Atatürk ):
Bütün insanlığa haykırdı; bu çirkin hâli,
“Hatay’ın Türklerine vermeli istiklâli!”
Diyen eşsiz (Atatürk!)
El atınca bütün işkenceyi silkip boğdu,
Ne güzel Türk Hatay’ın üstüne nurlar doğdu.”
Evet, Türk Hatay, Atatürk’ün son hediyesi olarak kurtuldu.
O’nun ifadesi ile “Kırk Asırlık Türk Yurdu Türk Hatay” bağımsız bir yurt oldu.
KAYNAK: Cemal Kutay, (1994), Bugün Atatürk Olsaydı…, İstanbul.
Kemal Irmak, (1937), Atatürk’ün Büyük Hediyesi Türk Hatay Zaferi ve Tarihi, Irmak Ülkü neşriyat yurdu yayınlarından:1, İstanbul.
FACEBOOK YORUMLAR