Mehmet Akif ve İstiklâl Marşı

Mehmet Akif ve İstiklâl Marşı

Ahmet SEVGİ
Bugün 12 Mart 2025 Çarşamba… “İstiklâl Marşı”nın TBMM’de kabul edilişinin 104. yıldönümünü. 12 Mart aynı zamanda Mehmet Akif Ersoy’u anma günü de. Dolayısıyla, bugün Mehmet Akif ve İstiklâl Marşı üzerinde duralım istiyorum.
Mehmet Akif (1873-1936) bu milletin yetiştirdiği ender şahsiyetlerden biridir. Ne mutlu bana ki daha ortaokul öğrencisiyken onu tanıma bahtiyarlığına ermişim. Şahsî kitaplığımın ilk sakinlerinden biri Mehmet Akif’in “SAFAHAT”ıdır. Safahat’ı 15 Ağustos 1973 Çarşamba günü almışım. Yani 52 yıldır elimden düşürmediğim bir kitaptır SAFAHAT. Fikir ve sanat dergilerinde çıkan ilk yazılarım da Mehmet Akif’e dairdir. Hatta Lisans tezim de “Mehmet Akif Ersoy’un Sosyal fikirleri” idi.
Münasebet düştükçe hakkında yazılar yazdığım, konferanslar verdiğim Mehmet Akif’in, beni en çok etkileyen şu üç cephesi olmuştur:
1- Mehmet Akif, öncelikle bir mücadele adamıdır. Bizim için bir ölüm kalım savaşı olan İstiklâl Harbi’nde Kuvâ-yı Milliye’nin yanında yer alan M. Akif’in, Millî Mücadele’nin başarıya ulaşmasında büyük katkıları olmuştur.
2- Mehmet Akif, ihlaslı bir mümindir. Vatan sevgisinin imandan olduğunu çok iyi bilir. Komşusu açken tok yatanın, kendisi için istediklerini başkaları için de istemeyenlerin gerçek anlamda mümin olamayacaklarının şuurundadır. O; şekilcilikten uzak, gerçek Müslümanlığı arayan ve yaşamaya çalışan bir şahsiyettir.
3- Mehmet Akif, hakperesttir:
“Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak,
**
Hakkı bir zâlime ihtâr, o ne şâhâne cihâd,
**
Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam”
gibi mısraları onun hakka, hakikate verdiği önemi gösterir.
İstiklâl Marşı
“Safahat”ın sayfalarında nakış nakış işlenen bu vb. düşünceler “İstiklâl Marşı”nda âdetâ özetlenmiştir.
Nihad Sami Banarlı’nın ifadesiyle:“Büyük bir milleti asırlarca ayakta tutacak kadar sağlam, derin ve tarihî mısralarla örülmüş” olan “İstiklâl Marşı” Türk milletinin en belirgin özelliklerini yansıtır.
Türk milleti, varlığını doğrudan etkileyen değerler karşısında şartlar ne kadar olumsuz olursa olsun gözünü budaktan sakınmaz, korku nedir bilmez. Mehmet Akif, milletimizdeki bu duyguları harekete geçirmek için İstiklâl Marşı’na “Korkma!” diye başlar. Evet, Batı’nın elinde modern silahlar vardı, doğru. Lakin bizim de “iman”ımız vardı. “İman” karşısında “silah”ın galip gelmesi mümkün müdür?
“Ulusun, karkma! Nasıl böyle bir îmanı boğar,
‘Medeniyyet’ dediğin tek dişi kalmış canavar?”
Batı güçlüydü, ama biz de haklıydık. Onlar istilacı, bizse yurdumuzu savunuyorduk. Bunun için, zafer er-geç bizim olacaktı:
“Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.”
Bizim için “vatan” sıradan bir toprak parçası değildir. Bu topraklar binlerce şehit kanıyla yoğrulmuştur. Öyle ki sıksan bu toprağı, şüheda fışkırır. Bu sebeple, canımız pahasına da olsa biz vatanımıza sahip çıkarız:
“Bastığın yerleri ‘toprak’ diyerek geçme, tanı!
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.”
Bir ülkenin Türk yurdu olabilmesi için, minarelerinden ezan sesi yükselmeli, vatan sathında da ay yıldızlı bayrağımız dalgalanmalı. Türk, ancak o şartlarda başını rahat yastığa koyabilir:
“Ruhumun senden, İlâhî şudur ancak emeli:
Değmesin mâbedimin göğsüne nâ-mahrem eli,
Bu ezanlar -ki şahâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım;
…..
O zaman yükselerek Arşa değer, belki başım!”
Kısacası; Mehmet Akif “İstiklâl Marşı”nda başta “istiklâl” olmak üzere vatan, millet, din, iman, bayrak gibi varlığımızın yegâne teminatı olan millî ve dinî değerlerimizi ölümsüz bir üslupla dile getirerek milletimize doğru yolu göstermiştir ki bu aydınlık yolda biz de inşallah ilelebet yürüyeceğiz:
“Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl.”
“İstiklâl Marşı”nın kabulünün 104. yıldönümü kutlu olsun.
Kaynak: 12 Mart 2025, https://www.yenicaggazetesi.com.tr/mehmet-akif-ve-istiklal-marsi-1-894778h.htm
FACEBOOK YORUMLAR