MEHMET AKİF'İ ANMAK, ANLAMAK

MEHMET AKİF'İ ANMAK, ANLAMAK
27 Aralık 2024 - 10:10

MEHMET AKİF’İ ANMAK, ANLAMAK

NACİ YENGİN

Mehmet Akif Ersoy'un ölüm yıldönümü 27 Aralık.

Milletlerin de insanlar gibi hafızları vardır.

Hafızayı tazelemenin yolu millete hizmet eden şahsiyetleri sık sık hatırlamak ve toplumun da hatırlamasını sağlamaktan geçer.

Milli eğitim müfredatında yer alan yazarlar her ne kadar eğitim bünyesinde anlatılsa, tanıtılmaya gayret öğrencinin zorunlu olarak okuduğu ve tanıdığı şahsiyetlerin düşünce dünyaları bilinçaltında yer etmedikçe,  bireyin örnek şahsiyetleri içselleştirmesi mümkün olmaz.

Hafıza tazelemek çoğu zaman milletin önder şahsiyetlerinin ölümünü hatırlamakla mümkün olabilmektedir!

Milli kahramanlarıyla ayakta kalan milletlerin hafızalarını ve milli duygularını canlandırma noktasında şehitler, şairler, gaziler, önder şahsiyetler, komutanların örnek hayatları, mücadedeleri bulunmaz değerdedir.

Mehmet Akif'i gibi bir şahsiyeti değerlendirmek onu yalnız 'İstiklal Marşı' şairi olarak hatırlayıp bir kenara atmak demek değildir.

27 Aralık 1936’dan günümüze kadar her ölüm yıldönümünü birkaç şiiriyle geçiştirmek hiç değildir.

Gençliğe önder şahsiyetler, yüksek ülküler peşinde koşan insanlar gereklidir.  İnsanımızın yolundan yürüyeceği  değerleri ölümsüzleştirmek ve ebediyyen yaşatmak milli bütünlüğümüzün  milli harcıdır.

Onu anmak "Sen ben desin efrâd, aradan vahdeti kaldır; / / Milletler için işte kıyamet o zamandır. / / Post üstüne hem kavgaların hepsi nihayet; / / Hâlâ mı boğuşmak? Bu ne gaflet, ne rezalet! " Sözlerinin anlamını kavrayarak milleti ayrıştırma çabalarına sırt çevirmek olmalıdır.

Onu anmak, yasak savmak değil, onun büyük ülkülerini anlama yolunda çalışmakla mümkündür. Her birey üzerine düşen görevi yapacak ki devlet kalkınsın. Devlet kalkınsın ki insanlar mutlu ve gururlu olsun düşüncesine vakıf olmak demektir.

Mehmet Akif Ersoy, milletimizin içinde bulunduğu dönemin kaotik ortamı ile ilgili 'Zulmü Alkışlayamam' şiirinde şunları söylemekten çekinmemiştir:
“Zülmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdâdıma saldırdı mı, hatta boğarım!

...
Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;
Hele hak namina haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın Lâle!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm, yanar Tâ cigerim mü
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu ...
İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?”

Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek, Dilaver Cebeci, Ahmet Kabaklı, Mehmet Emin Yurdakul, Samiha Ayverdi, Bahaeddin Özkişi, Ahmet Hamdi Tanpınar,... Mustafa Necati Sepetçioğlu gibi Hakkın rahmetine kavuşmuş yazar ve şairleri anmak, örnek şahsiyetler olarak milletin huzuruna çıkarıp hafızaları tazelemek ne kadar zor ve ne kadar meşakkatli bir yolsa da o kadar da kutsi bir görevdir!

Sözü, özü doğru olanlarla birlikte olmak ve onları milletin hafızasının tazelenmesinde rol model olarak ortaya koymak gerekmektedir.  Akif’çe söylemek gerekirse; “Sözüm odun gibi olsun; Hakîkat olsun tek.www.tarihistan.org


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum