Masal hazinelerimiz en değerli servetimiz

Ahmet Yabuloğlu yazdı: Kim çocukluğunda büyüklerinden, "Bir varmış, bir yokmuş" diye başlayan bir masal dinlememiştir ki?..

Masal hazinelerimiz en değerli servetimiz
29 Mart 2021 - 09:55

"Bir varmış, bir yokmuş..." çocuklukta tanışıp, ölene kadar hiç unutmadığımız sihirli bir sözcük dizisidir. Cinlerin, perilerin, peri padişahlarının, devlerin, dev analarının, yedi başlı ejderhaların, zümrüdüanka kuşlarının, şahmaranların yaşadığı alemin kapısının anahtarıdır, "Bir varmış, bir yokmuş" sözcükleri. Bu hayal ötesi alemin kapısı, "Bir varmış, bir yokmuş"la açılır, "Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine" ile kapanır.

Sözlü kültür değerlerine sahip çıkmanın kayıtsızlığa şifa olduğunu düşünen halkbilimi araştırmacısı Prof. Dr. Mehmet Naci Önal, masallarla beslenemeyen çocukların, küresel kültür savaşlarında korunmasız kaldığını vurguluyor. Çocuklarımızın küresel ve popüler kültür yangınından korunması gereği üzerinde kafa yoran Prof. Dr. Önal, "Kim Uyur Kim Uyanık" adlı kapsamlı çalışmasında bir araya topladığı masal çözümlemeleriyle, bu konularda alınacak yolların yordamını ortaya koyuyor. Önal, mesleği gereği adeta hayatıyla iç içe geçen masal dünyası serüvenini şöyle özetliyor:

Masal dinleyen çocuklardan biri olarak büyüdüm. Yıllar içinde o masalların kahramanlarını içimde taşıdım. Bir gün ben de kendimin kahramanı olacak mıydım?

Keloğlan'ın uyumamak için yaralı parmağına tuz basması, dev anasının: "Kim uyur, kim uyumaz?!" diye seslenmesi, Keloğlan'ın: "Herkes uyur, ben uyanık," diye cevap vermesi.

Ya masallarda geçen sarayın şamdanları… Şamdan da neymiş diye meraklanmalarımız. Üç dileğinin yerine getirilmesi. Bizim de üç dileğimiz olsa, acaba ne yapardık diye düşlere dalışlarımız.

Sihirli sözcükler; cinler, devler ve kötülükler. Belki de aklımızda en çok kalan kötülükler. Öksüz kalan çocukların başlarına kim bilir neler gelir? Çaresiz kalan çocuklar, duman tüten yere mi yoksa horoz öten yere mi gitsinler? Kötülerle mücadele edilmesi, kötülüklerin ortadan kaldırılması ve masalın sonunda kötülerin cezalarını bulmaları, iyilerin ödüllendirilmeleri içimize su serperdi.

Hepimizin masalla bir bağı varmış. Masal dünyasından aklımızda kalan bir şeyler olurmuş. Benim için masal, meğer büyüyüp de peşinden gideceğim işimin bir parçası olacakmış. Ummanın dibindeki cevherleri arar gibi, masal derlemeleri için diyar diyar dalaşacakmışım. Büyüklerin dillerinden aktarılan masalların onlarla birlikte yitip gitmesinin hüznünü yaşayacakmışım. Elimizde olmadan zaman bize "bir varmış bir yokmuş" dedirtecekmiş. Ne kadar gizemli ve ne kadar efsunlu bir girişmiş bu, "bir varmış bir yokmuş". Masalın büyüsü burada başlıyormuş. O büyü hâlâ devam ediyormuş. Kayıpların peşinden gitmek, son temsilcilerinden masal dinlemek benim için bir talih, masal için kurtarılmış mîrî malı, atalar yadigârı imiş.

Masal derlemek yetmez, onları incelemek, içindeki dünyaları keşfetmek gerekecekmiş. Çocukluğumun gizemlerini büyüyünce keşfedecekmişim. Masal dünyasının içine girip Zümrüdüanka'nın peşinde incelemeler yapmak için koşturacakmışım. Keloğlan'ın neden kel olduğunu araştıracakmışım. Yeni masalların isimleri yabancılaşmış. Öylesine ki, Keloğlan'dan başka bir kimse bilinmez, hatırlanmaz olunmuş. "Nardane Hanım", "Yanağında Güller Açan Kız", "Açıl Susam Açıl", vd. unutulmuş. Yerlerini Türk kültürüne ait olmayan masallar alır olmuş. Masalların unutulması, dostların ihmal edilmesiymiş. Bu çalışmamız, masalların sahiplerine olan bir vefa borcumuzdur.

Masallar, aklı kullanma becerisini, sabrı, hayal kurmayı öğreten ve içinde pek çok değeri taşıyan eğlenceli öğretim araçlarıdır. Eğer kendi hayallerimizi kurmazsak, başkalarının hayallerinin peşinden gideriz. Masallar küçük insana, büyük büyük sırlar verir.

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50

Kaynak Yeniçağ: Masal hazinelerimiz en değerli servetimiz

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Günün Başlıkları