Mangurtlar

Mangurtlar
Ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov'un "Gün Yaşına Eşittir" romanı geçen yüzyılın 80'li yılları edebiyatında özel yer edinen olaylardan biriydi. Bütün bir yüzyılın olaylarının bir günde ustalıkla sunulması, bir insanın uzaya uçuşu, medeniyetten uzak, sadece iki veya üç ailenin yaşadığı bir tren istasyonunun varlığı ve tanıtım gibi zıt yan yana gelmelerin varlığı. milliyetin varlığı eserin sanatsal değerini artırmış ve esere olan ilginin derinleşmesine neden olmuştur. Eseri meşhur eden bir diğer nokta ise ana olay örgüsüne eklenen ancak eserin özünü oluşturan ana olayları adeta gölgede bırakmayı başaran mangurt temasıdır. Pek çok dile çevrilerek yayılan, esas alınarak birçok film çekilen ve oyunlar hazırlanan mangurt teması edebiyata bu roman sayesinde girmiştir.
Mangurt hafızasını kaybetmiş, milli kimliğinden uzak bir insandır. Romana göre, zulmleriyle meşhur olan Juanjuanlar, esir aldıkları esirlerin başlarını yan yana tıraş edip, devenin derisini soyarak başlarına koyduktan sonra ellerini ve ayaklarını bağlayıp sıcak suyun altında tutuyorlardı. günlerce güneş. Güneşin buruşmuş derisi kafalarına baskı yaptı ve sonunda anılarını sildi. Süreç o kadar acı vericiydi ki, esirlerin çoğu bu ağır işkenceye dayanamayıp öldüler. Ölüm onlar için kurtuluş sayılır, ölümü sevinçle karşılarlardı. Daha hoşgörülü olanlar, hafızası yeni doğmuş bir bebeğin hafızası kadar "saf" olan bir mangurta dönüştüler. Bu yönüyle mangurt en pahalı köle olarak kabul ediliyordu. Düşünme yeteneğini kaybettiği için kaçmayı düşünememiş, efendisine hiçbir şekilde itiraz edememişti. En zor işlerde kullanıldılar.
Eserde adı geçen Nayman'ın annesi, yakalanıp mangurta dönüşen oğlunu bulup geri getirmek için yola çıkar. Oğlunu çölün derinliklerinde bulan bir anne, küçük de olsa hafızasında bir uyanış sağlamak için elinden geleni yapar. Fakat bütün çabaları sonuçsuz kalır. Tek oğlunun kafasına yerleştirilen deri işini yapmıştı. Dünya edebiyatının unutulmaz isimlerinden Naiman, anne ve babasının emriyle yayı eline alan oğlunun attığı okla hayatını kaybetti. Mangurt'un tüm kutsal değerlerden mahrum kalması bu sahnede tüm dehşetiyle kendini göstermektedir.
Bu olay çok uzak bir tarihte gerçekleşti. Şu anda Juanjuans diye bir ulus, bir kabile yok. İster dini ister laik olsun, yürürlükteki tüm hukuk sistemleri, insanın insan üzerinde iktidar kurmasına ve insan haklarının çiğnenmesine karşıdır. Bu nedenle modern zamanlarda işkenceye maruz kalan ve mangurt haline getirilen insanların varlığı düşünülemez. Bu kelime artık geçerliliğini yitirmiştir, bu kelimeyi ancak kitaplarda bulmak mümkündür. Ancak mangurtun sadece bir edebi eserin metninde kendine yer bulan sıradan bir kelime olmadığını da unutmamak gerekir. Bu kelime sembolik bir semboldür. Her ne kadar dönemler değişip birbirinin yerini alsa da mangurtlaşma, daha doğrusu mangurtlaşma süreci kendi kendine devam ediyor. Mangurtları farklı tarihi dönemlerde farklı isimler altında, farklı pozisyonlarda, farklı kıyafetlerde görmek mümkündür. Milliyetini inkar edenler, mensubu olduğu milletin tarihini, etnografyasını bilmeyenler, bıkıp usanmadan başka milletlerdenmiş gibi görünmeye çalışanlar modern çağın pislikleri değil mi? Peki ya Batı'nın hayaliyle uyuyan, Batı'nın hayaliyle uyanan, tüm davranışlarında onları taklit eden, ülkesinde herkesin tanımadığı, konuşmasını bir aforizmanın aforizmalarıyla süsleyen bir bilim adamına ne dersiniz? Alemlere rahmet olarak gönderilen, hikmet ve faziletlerle dolu, Peygamber Efendimiz'in binlerce hadisinden bir tanesine dahi aşina olmayan bilim adamı ve filozof, dinini, dilini bilmeyen, cahil olan insanlara ne denir? ve ulusal gelenekler? Yoksa hafızasını kaybetmiş, elinde olmayan sebeplerden dolayı annesini tanıyamayan, beşiğinin başında annesinin söylediği anadilinden bilinçli olarak vazgeçip, bunu modern sayanlardan daha mı tehlikelidir? yabancı dilde mi konuşuyorsunuz? Dünyaya edebiyatta, müzikte, mimaride ve sanatın diğer alanlarında eşi benzeri olmayan dehalar kazandıran Azerbaycan kültürünün diğer kültürlere göre daha fakir olduğunu söylemek nasıl bir düşüncedir?
Evet, mangurtizasyon bugün de devam ediyor. Juanjuanlar olmasa da geçmişi unutmak, beyinleri yıkamak ve onları "saf" hale getirmek günümüzde de geçerliliğini koruyan olaylar arasındadır. Romanda adı geçen Naiman vatanı, oğlu ise ülkenin bireylerini temsil etmektedir. Milli ve manevi değerler ile tarih bilinci korunduğu sürece Anne, evladı için vazgeçilmez ve değerlidir. Ancak dış müdahalenin etkisiyle bu değerler ortadan kalkınca Ana'nın çöküşü yaşanır. En üzücü olan ise bu düşüşün çocuğun kendi elleriyle gerçekleşmesidir.
Milli ve manevi değerlerimize gösterdiğimiz kayıtsızlık doğrudan Anavatan'a kayıtsızlıktır. Baktığımızda bu ilgisizliğin hiçbir nedenini bulamayız. Geriye dönüp baktığımızda bizi utandıran, başımızı öne eğen bir geçmişle yüzleşmemiz mümkün değildir. Tam tersine ahlaki değerler çerçevesinde hareket eden, özgürlüğü aşağılanmaya tercih eden, temiz adını ve güvenini hiçbir zenginliğe değişmeyen ecdadımızın bize zengin bir kültürel miras bıraktığına şahit oluyoruz. Bu miras geçmişimizin olduğu kadar geleceğimizin de temelidir. Bu değerlere sahip çıktığımızda daha güçlüyüz. Daha sıkı sarılmak bizi daha güçlü yapacaktır. Vatanımız düşman tehdidiyle kuşatıldığında bizi yumruk gibi birleştiren şey, atalarımızdan miras kalan kahramanlık duygusuydu. İnsanlığa olan sevgimizin, öğrenme isteğimizin, bilgiyi artırma isteğimizin, samimiyetimizin, açık yürekliliğimizin, sabrımızın kökleri de geçmişe dayanmaktadır. Eğer bilgeliği aramak istiyorsak onu bilinmeyen kaynaklarda değil, kendi geçmişimizde arayalım. Atalarımızın en kıymetli mirası olan milli ve manevi değerlerin gerçek değerini bilelim!
Kaynak: 14 Ocak 2025, https://fuyuzat.az/manqurtlar/
FACEBOOK YORUMLAR