Kubbeler Altında Rakım Efendi'nin Güncesi
1945 yılında Manisa Halkevinde sergilenen oyun: Kubbeler Altında Rakım Efendi'nin Güncesi
29 Kasım 2024 - 09:38 - Güncelleme: 29 Kasım 2024 - 10:14
Kubbeler Altında Rakım Efendi'nin Güncesi
Prof. Dr. Rasim AKPINAR
Tür:Postmodern sürrealist
Zaman ve Mekan:
Manisa, 1945. Erken Cumhuriyet dönemi. Şehir, savaşın yorgunluğuyla ve yeniden inşa süreciyle ayakta kalmaya çalışırken, Halkevi, kültür ve eğitim faaliyetlerinin merkezinde bir sığınak gibidir.
Açılış Sahnesi: Sabahın İlk Işıkları*
(Manisa Halkevi’nin giriş kapısı. Şehirdeki eski Osmanlı yapıları ve yeni Cumhuriyet modernizmi bir arada. Kamera, sessiz bir sabahı yansıtır. Dışarıda satıcılar bağırmakta, bir yandan faytonların sesi duyulmaktadır.)
*Anlatıcı :*
"1945 Manisa'sında hayat, bir sabah türküsü gibi başlardı. Şehir, eski taş binaları ve yeni Cumhuriyet'in izleriyle hem geçmişe hem geleceğe uzanırdı. Halkevi’nin kapısından her sabah bir adam geçerdi. Rakım Efendi… Hem sıradan hem de derin hikâyelerin sahibi."
*Rakım Efendi* (kamera onu takip eder):
Halkevi’nin kapısını açar, içeri adımını atar. Elinde bir defter ve birkaç kitap. Uzun paltosunun ceplerinde mürekkep lekesi ve dün akşamdan kalma birkaç küçük kağıt parçası. Adımlarını taş zeminde yankılatırken, içerideki görevlilerle selamlaşır.
*İç Mekan: Halkevi Kütüphanesi*
Kütüphane tozlu ama düzenlidir. Raflarda Türk klasiklerinden Fransızca eserler ve yeni çıkan inkılap kitapları ve halkevinin ilk yayini ilhan berkin güneşi yakanların selamı yer alır. Rakım Efendi masasına oturur ve küçük bir radyodan o dönemin bir halk türküsü çalmaya başlar: “Kırmızı Buğday Türküsü.”
*Rakım Efendi (kendi kendine mırıldanarak):*
"Bu türküyü her dinlediğimde sanki bu toprakların, insanların, yoksulluğun sesi yankılanıyor. Ne çok şey anlatıyor, ne çok..."
*Müdür Bey* (Halkevi müdürü, içeri girer):
"Rakım Efendi, bu sabah muradiye köylerinden bir grup genç geliyor. Onlara okuma yazma dersi vermeni isteyeceğim. Bir de tiyatro kulübü için oyun metni seçmen lazım. Akşam toplantıda konuşacağız."
*Rakım Efendi (gülümseyerek):*
"Elbette Müdür Bey, bu halk evine hizmet etmek bizim en büyük vazifemiz."
*Gece Sahnesi: Halkevi’nin Salonu*
(Halkevi’nde tiyatro provası yapılmaktadır. Şehirden gelen birkaç sanatsever ve gençler bir sahne oyununa hazırlanır. Rakım Efendi, sahne kenarında notlar almaktadır. Bir yandan halkın eğitimine ve kültürüne hizmet ederken, bir yandan yorgunluğunu belli etmektedir.)
*Arkadaşı Hakkı Bey:*
"Rakım, sen bu kadar yükü nasıl taşıyorsun? Hem dersler, hem tiyatro, hem kütüphane işleri… Kendini çok yoruyorsun."
*Rakım Efendi:*
"Bu yorgunluk güzel bir yorgunluk, Hakkı. Bizi ayakta tutan, insanların yüzündeki o minnet ifadesi. Bir köy çocuğu kitap okuyorsa, bir genç sahnede özgürce konuşuyorsa, tüm yorgunluklar unutulur."
Manisa Halkevi Binası
---
*Final Sahnesi: Şehrin Sesi*
(Rakım Efendi, Halkevi’nin bahçesinde oturmuş, çayını içmektedir. Gökyüzü kızıl bir renge bürünmüştür. Arka planda Manisa’nın silüeti görünür. Çocuklar koşuşur, bir teyze bahçedeki çeşmeden su doldurur. Halk evinden bir grup, türkü söyleyerek geçer.)
*Rakım Efendi (defterine yazarken mırıldanır):*
"Bir şehrin hikâyesi, onun insanlarının hikâyesidir. Ve insan, trajedisiyle değil, umuduyla yaşar."
Kamera yavaşça yukarı çıkar, şehrin gece ışıklarına odaklanır. Film, Rakım Efendi’nin defterine yazdığı cümleyle biter:
"Kubbeler altında bir millet uyanırsa, güneş hiç batmaz."
Not: Bir arkadaşımız tarafından kurgulanan oyunun Manisa Halkevinde gösterilip gösterilmediği bilinmemektedir.
Prof. Dr. Rasim AKPINAR
Tür:Postmodern sürrealist
Zaman ve Mekan:
Manisa, 1945. Erken Cumhuriyet dönemi. Şehir, savaşın yorgunluğuyla ve yeniden inşa süreciyle ayakta kalmaya çalışırken, Halkevi, kültür ve eğitim faaliyetlerinin merkezinde bir sığınak gibidir.
Açılış Sahnesi: Sabahın İlk Işıkları*
(Manisa Halkevi’nin giriş kapısı. Şehirdeki eski Osmanlı yapıları ve yeni Cumhuriyet modernizmi bir arada. Kamera, sessiz bir sabahı yansıtır. Dışarıda satıcılar bağırmakta, bir yandan faytonların sesi duyulmaktadır.)
*Anlatıcı :*
"1945 Manisa'sında hayat, bir sabah türküsü gibi başlardı. Şehir, eski taş binaları ve yeni Cumhuriyet'in izleriyle hem geçmişe hem geleceğe uzanırdı. Halkevi’nin kapısından her sabah bir adam geçerdi. Rakım Efendi… Hem sıradan hem de derin hikâyelerin sahibi."
*Rakım Efendi* (kamera onu takip eder):
Halkevi’nin kapısını açar, içeri adımını atar. Elinde bir defter ve birkaç kitap. Uzun paltosunun ceplerinde mürekkep lekesi ve dün akşamdan kalma birkaç küçük kağıt parçası. Adımlarını taş zeminde yankılatırken, içerideki görevlilerle selamlaşır.
*İç Mekan: Halkevi Kütüphanesi*
Kütüphane tozlu ama düzenlidir. Raflarda Türk klasiklerinden Fransızca eserler ve yeni çıkan inkılap kitapları ve halkevinin ilk yayini ilhan berkin güneşi yakanların selamı yer alır. Rakım Efendi masasına oturur ve küçük bir radyodan o dönemin bir halk türküsü çalmaya başlar: “Kırmızı Buğday Türküsü.”
*Rakım Efendi (kendi kendine mırıldanarak):*
"Bu türküyü her dinlediğimde sanki bu toprakların, insanların, yoksulluğun sesi yankılanıyor. Ne çok şey anlatıyor, ne çok..."
*Müdür Bey* (Halkevi müdürü, içeri girer):
"Rakım Efendi, bu sabah muradiye köylerinden bir grup genç geliyor. Onlara okuma yazma dersi vermeni isteyeceğim. Bir de tiyatro kulübü için oyun metni seçmen lazım. Akşam toplantıda konuşacağız."
*Rakım Efendi (gülümseyerek):*
"Elbette Müdür Bey, bu halk evine hizmet etmek bizim en büyük vazifemiz."
*Gece Sahnesi: Halkevi’nin Salonu*
(Halkevi’nde tiyatro provası yapılmaktadır. Şehirden gelen birkaç sanatsever ve gençler bir sahne oyununa hazırlanır. Rakım Efendi, sahne kenarında notlar almaktadır. Bir yandan halkın eğitimine ve kültürüne hizmet ederken, bir yandan yorgunluğunu belli etmektedir.)
*Arkadaşı Hakkı Bey:*
"Rakım, sen bu kadar yükü nasıl taşıyorsun? Hem dersler, hem tiyatro, hem kütüphane işleri… Kendini çok yoruyorsun."
*Rakım Efendi:*
"Bu yorgunluk güzel bir yorgunluk, Hakkı. Bizi ayakta tutan, insanların yüzündeki o minnet ifadesi. Bir köy çocuğu kitap okuyorsa, bir genç sahnede özgürce konuşuyorsa, tüm yorgunluklar unutulur."
Manisa Halkevi Binası
---
*Final Sahnesi: Şehrin Sesi*
(Rakım Efendi, Halkevi’nin bahçesinde oturmuş, çayını içmektedir. Gökyüzü kızıl bir renge bürünmüştür. Arka planda Manisa’nın silüeti görünür. Çocuklar koşuşur, bir teyze bahçedeki çeşmeden su doldurur. Halk evinden bir grup, türkü söyleyerek geçer.)
*Rakım Efendi (defterine yazarken mırıldanır):*
"Bir şehrin hikâyesi, onun insanlarının hikâyesidir. Ve insan, trajedisiyle değil, umuduyla yaşar."
Kamera yavaşça yukarı çıkar, şehrin gece ışıklarına odaklanır. Film, Rakım Efendi’nin defterine yazdığı cümleyle biter:
"Kubbeler altında bir millet uyanırsa, güneş hiç batmaz."
Not: Bir arkadaşımız tarafından kurgulanan oyunun Manisa Halkevinde gösterilip gösterilmediği bilinmemektedir.
10:12
FACEBOOK YORUMLAR