KÖK HÜCREDE BİLİME SESSİZ BİR KATKI  VE DR. FEYZAN ÖZDAL KURT

 Bu yazımda sizlere TÜBİTAK projesiyle Amerika Birleşik Devletleri’ne giden ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi Biyoloji bölümünde “Moleküler Biyoloji” anabilim dalında “Profesör” olarak çalışmalarını devam ettiren bir bilim insanı, bir bilim kadınını anlatmak istiyorum: Dr. Feyzan Özdal Kurt.

KÖK HÜCREDE BİLİME SESSİZ BİR KATKI  VE DR. FEYZAN ÖZDAL KURT
31 Aralık 2022 - 10:24 - Güncelleme: 31 Aralık 2022 - 10:30
KÖK HÜCREDE BİLİME SESSİZ BİR KATKI
 VE DR. FEYZAN ÖZDAL KURT
                                                                                                                                
Ayşe İlker


Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ilk inkılaplar içinde Arap alfabesinden Latin alfabesine geçilmesini olmazsa olmaz bir şart olarak görmüştü.  Bunu yaparken, okuma yazma oranını artırmayı, okullaşmanın yayılmasını ve Türk toplumunun aydınlık yarınlara bilgi ve inançla yürümesini, özellikle de Batı’nın ilmini ve fennini daha kolay alarak yararlanmasını amaçlamıştı. Onun gösterdiği ve istediği hedeflerin bir bölümü gerçekleşti. Özellikle hava savunma sanayiinde; sağlık alanında, hastaneleşme ve tedavi uygulamalarında aldığımız mesafe göğüs kabartıcı. Bunun yanında okullaşmanın ve kız ve erkek çocuklar arasında tefrik olmaksızın okuma yazma eğitiminin de büyük ölçüde başarıya erdiğini söylemek mümkün. Burada şunu da eklemek gerekir ki yüksek eğitimin yani üniversitelerin de Türkiye Cumhuriyeti’nde her bakımdan gelişmesi Cumhuriyet tarihimizin en büyük başarılarından biridir. Bilimin ilerlemesi ve bu yolla elde edilen verilerin kullanılması, Türkiye Cumhuriyeti Devletini dışarıya bağımlı olmaktan kurtaracak ve yarınlara daha güvenle yürünebilecektir. Üniversitelerimiz dışında TÜBİTAK gibi Türkiye Atom Enerjisi Kurumu gibi kuruluşlarda da çok önemli çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalarda bilim insanları kadın erkek ayrılmadan son derece ehemmiyetli işlere imza atıyorlar. Atatürk’ün gösterdiği hedeflere doğru omuz omuza birlikte yürüyorlar.

Bu yazımda sizlere TÜBİTAK projesiyle Amerika Birleşik Devletleri’ne giden ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi Biyoloji bölümünde “Moleküler Biyoloji” anabilim dalında “Profesör” olarak çalışmalarını devam ettiren bir bilim insanı, bir bilim kadınını anlatmak istiyorum: Dr. Feyzan Özdal Kurt.

Dr. Özdal Kurt, MCBÜ Fen Bilimleri Enstitüsünde 2006 yılında doktorasını tamamladı. Doktora tez başlığı “Kültür Ortamında Farklılaşan Sıçan ve Köpek Kemik İliği Stroma Hücrelerinin, Kemik Dokusunda Yara Tamiri Üzerine Etkileri, Stroma Hücrelerinin İmplant Materyalleri İle Etkileşimi ve Yönlendiren Faktörler”adını taşıyor. Başlıktan da anlaşılacağı üzere sıçan ve köpek kemik iliği hücrelerinin yaranın iyileştirilmesinde etkisi ve dış aksamlarla etkileşimi üzerinde çalışılmış bu tezde. Dr. Özdal’ın verdiği bilgiye göre, yapmış olduğu akademik çalışmalar, insan başta olmak üzere diğer canlılardan alınan hücreler üzerinde yoğunlaşıyor. Buna göre insanın diş pulpası, köpek kemik iliği, sıçan kemik iliği gibi kök hücrelerin, farklı tedavi yöntemleri geliştirmek amacıyla titanyum, CPEEK, paslanmaz çelik gibi çeşitli biyomateryaller ile biyouyumluluğu araştırılıyor; kanser kök hücreleri, histokimya, immunohistokimya ve moleküler biyolojik teknikler üzerine gerçekleştiriliyor, bunun için de disiplinler arası araştırmalara dayanıyor. Dolayısıyla Dr. Özdal Kurt tam anlamıyla disiplinler arası çalışmalar yapmakta, biyomühendislik, diş hekimliği, histoloji-embriyoloji alanındaki bilim insanlarıyla çalışmaktadır. Kazandığı TÜBİTAK bursu, doktora sonrasıdır ve projesi “C-PEEK İmplantının Kök Hücreden Farklılaştırılmış Osteoblastlar Üzerindeki Etkilerinin Biyolojik Sonuçları” başlığıyla verilmiştir. Böylece 2017 yılında bir yıllığına University of California, Riverside’a gitmiştir. Burada kaldığı süre içinde projesi takdir edilmiş, olumlu sonuçlar almış ve çalıştığı birim direktörü Associate Prof. Dr. Nicole zur NEIDEN’in kendisi hakkındaki olumlu görüşleri ve birlikte yaptıkları işler vesilesiyle 2019 yılına kadar Assistant Project Scientist olarak orada  kalmıştır. Hocasıyla birlikte yaptıkları çalışmalardan birinin künyesi şöyledir: Feyzan Özdal Kurt, Nicole Zur Neiden. The Effects of Carbon Reinforced Polyetheretherketone Implant on Stem Cell Differentiated Osteoblasts. International Scholar Research Showcase & Poster Fair. University of California Riverside.

 Dr.  Özdal Kurt, böylece Amerika’da iki yılını tamamen kök hücre ve kök hücre uygulamalarına hasretmiş, yurda döndüğünde kendi alanında oldukça yetkin ve tecrübeli bir bilim insanı olarak çalışmalarına devam etmiştir. Burada siz değerli okuyucuları Dr. Özdal Kurt’un verdiği bilgilere dayanarak kök hücre konusunda kısaca aydınlatmak isterim: Son yıllarda kök hücre uygulamaları, tedavideki yararları nedeniyle önemli bir konu; kemik ve kıkırdak dokusu, iskelet sistemindeki rolü nedeniyle insan ve hayvan sağlığında, özellikle yara onarımı ve iyileşmesinde yer aldığı patolojik olaylarda önemli. Bununla beraber kök hücrelerden farklılaştırılan kıkırdak veya kemik öncü hücrelerinin “in vitro” (vücut dışında-laboratuvar ortamında) uyumluluğunun “in vivo” (vücut içinde-canlı üzerinde) olarak da devam etmesi, yeni oluşacak kıkırdak veya kemik yapısına katılması açısından önemli.  Bu amaçla kullanılan malzemeler “in vitro” ortamda hücrenin uyumunu sağlamakta, hücrenin farklılaşmasını, çoğalmasını ve hatta canlı kalmasını desteklemektedir. Hali hazırda “in vitro” ve hatta “in vivo” kullanılmakta olan biyomalzemeler olmasına karşın, her bir biyomalzemenin kök hücreler ile uyumluluğu ve farklı kaynaklardan elde edilen kök hücrelerin farklı biyomalzemeler üzerindeki davranışları değişkenlik gösterebiliyor. Rutin yöntemlerin yanı sıra implant materyalleri ülkemizin sağlık sektöründe önemli maliyetler oluşturuyor ve tam olarak istenilen düzeye gelmiş değil.
Görüldüğü üzere Dr. Özdal Kurt, sessiz ve derinden giden yeraltı suyu gibi gösterişsiz, şaşaasız, hedefe kilitlenmiş olarak bilimsel çalışmalarını sürdürüyor. Deneylerini yaparken karşılaştığı zorluklar, Amerika’ya gittiğinde yer bulmaktan tutun da ulaşıma kadar yüz yüze yaşadığı güçlükler, bunların üstesinden gelebilme mücadeleleri ve araştırma yaptığı üniversitede diğer ülkelerin bilim insanları arasında saygın bir konumda olabilme iradesi, elbette yayınlarına ve literatüre geçmiyor. Layıkıyla ve özgün işler yapan bilim insanları birbirine benziyor bu yönüyle; çileler, mücadeleler ve yalnızlıklar…Hepsi omuzlarına asılı heybelerde saklı. Ama onun kök hücre ve kök hücre uygulamaları konusundaki başarısı, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk kadınına “Kadınlarımız bilim ve fen sahibi olacaklardır” sözüyle işaretlediği hedefe tam olarak erişildiğini gösteriyor. Bu başarı; bütün zorlukları, yurttan yuvadan ayrı kalış ve yalnızlıkları bir çırpıda hafifletip gökyüzüne doğru dağıtıyor.  Uluslararası ve ulusal pek çok bilimsel yayını olan Dr. Özdal Kurt, bundan sonra da yapacağı çalışmalarla Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Üniversitemizi hakkıyla temsil etmeye devam edecektir. Yeni Aziz Sancar’lar neden bilim kadınlarından çıkmasın?


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum