Kırım Tatarları Avrupa'nın yitik sürgünleri

Ukrayna’da Kırım Tatarları Avrupa’nın yitik sürgünleri

Kırım Tatarları Avrupa'nın yitik sürgünleri
03 Ağustos 2019 - 08:11 - Güncelleme: 03 Ağustos 2019 - 17:45

Ukrayna’da Kırım Tatarları Avrupa’nın yitik sürgünleri

Kırım Tatar Milli Meclisi Almanya Temsilcisi Ahmet Özay, Ukrayna’nın batısını dolaştı. Kırım sürgünlerinin yaşamından çarpıcı kesitleri ve Türkiye’den dileklerini kaleme aldı.

AHMET ÖZAY YAZDI

Gözler yakın doğuda ama Avrupa’nın doğusunda da  içten içe yanan bir savaş ateşi var. Kendine büyük ağabey rolüne layık gören Rus dik kafalı din kardeşi Ukrayna’yı bir kez daha ölüm ve sürgün ile yola getirmeyi deniyor. Rusya’nın Karadeniz’de Kırım’ı işgali ile başlayan küllerinden doğma gayreti Suriye, Türkiye odaklı yeni bir merhale alıyor. Ukrayna’nın yüze 15’i Rus işgali altında. Bir milyon 200 bin Ortodoks muhacir Avrupa  içerisinde sürgün. Müslüman Türkiye’de yaşadığımız Avrupa’nın omurgasızlık sorunu bu kez de Hıristiyan Ukrayna’da karşımıza çıkıyor. Muhacirlerin dışında ülkelerinde  gelecek kaygısı yaşayan 5 milyon Ukraynalı Avrupa hukukuna dayanarak Polonya üzerinden ülkeyi terk etmiş bile. Son 200 yılı sürgün ve imha ile geride bırakmış Kırım Tatar Türkleri bir kez daha sürgünlükteler. Şimdilik ata topraklarında ‘Kıpçak’talar.

Savaşın koru yükseldikçe insanlık yanıyor. Doğu Batı kavgasında insanlar ayaklar altında kalıyor. Çizmelerle ezilen, sönen ocaklar İslam ve Türk dünyasının hissesine yazılıyor. Gözümüz ve kulağımız komşularda. Kah çöllerde cenupta. Kah şimalde, Kıpçak’ta.

Arada ah şu Karadeniz olmasa!

‘Arada ah, şu Karadeniz olmasa mı?’ yoksa ‘Allah’tan şu Karadeniz’ mi var? Bu sorunun cevabı Karadeniz’i anlamanıza bağlı. Karadeniz, onu anlayana her zaman vefalı davranmış. Bir baba gibi. Acıyı, gözyaşını sarmalamış, bağrına basmış. Anadolu’dan Kıpçak’a yol, Anadolu’ya yan bakana göz yaşından duvar olmuş.

Kiev’den Karadeniz’in Kuzey Batı’sına Podolya ovalarına arabayla yoldayız. Şehri geride bırakıyoruz. Podolya’nın idari merkezi Vinnitsa’ya doğru yol alıyoruz. Yüz kilometre sonra otoyoldan bitiyor. Yerini Kıpçak hanlıklarının ilham kaynağı olan ‘mavi’ gök ve ‘sarı’ ekin tarlaları ile sarmalanmış bir ummana bırakıyor. Sonsuz yeşilliklerde kaybolan emsalsiz nehirler ve gümüş birer buz damlası gibi uzanan göller… Sanki sizi kucaklıyor.

Şu mavi, sarı ummanda tanıdık izler, tanıdık yüzler kalmış mı?

Ufukta Bug Nehri sahilinde Hotin ve Kamaniçe var. Sonsuz bir kumaşı andıran Podolya’nın yemyeşil ovaları, binlerle yiğidin düştüğü toprağı vefalı bir kefen gibi örtüyor.

Vinnitsa-Ternopil güzergahında yol aldıkça, muntazam bir Avrupa ülkesinde olduğunuzu hissediyorsunuz. Ülkenin en verimli tarım arazileri ve besi çiftlikleri çevrenizde beliriyor. Güneş enerjisi panelleri, atlı orduların birbirine kılıç salladığı ovaların biricik efendisi olmuş.

Hani demişler ya ‘Kızım yüzün güzel olacağına, kaderin güzel olsun’ Ukrayna’nın durumu tam da bu. İnsanları dost ve güzel ama kaderi bol dua bekleyen bir ülke.

Düzenli köyler, tertemiz süt peynir kamyonları ile Balkan ülkelerinden çok farklı. Bulgaristan’dan, Romanya’dan ve Balkandan çok gelişmiş durumda. Son 25 yıla baktığımızda Avrupalı bir devlet olma yolunda büyük bir merhale kat etmiş.

Hiçbir yerde çöp yok. Trafik işaretleri, çizgileri muntazam. Arada bir Ortodoks yatırları, haçlar ve yakılan mumlara, yeni yapılmış sinema dekoru gibi pırıl pırıl altın yaldızlı kiliseler eşlik ediyor.

Çift şeritli duble yollar Türk şirketlerinin eseri.

Seyahatimizin amacı, tarihe ‘vatanı olan, devletsiz millet’ olarak geçen Ukraynalılarla, ‘devleti ve vatanı çalınan’ Kırım Türklerinin birlikte yaşamına tanıklık etmek.

Başka bir ifade ile gayemiz Kırım’ın işgalinden sonra Ukrayna ana karası topraklarına hicret eden Kırım Tatarları ile yerli halkın ortak yaşamına konuk olmak.

Kafamızda Türkiye’deki ensar-muhacir ilişkisi var. Tüm sürgünlere kol kanat geren Türk milleti ile vatanını terk eden Suriyeli kadın ve erkeklerin öyküleri hafızamızın bir yanında.

Golos Partisi’nin davetlisi olarak Vinnitsa’ya ulaşıyoruz. Yeni kurulan ‘Ses’, yani ‘Golos Partisi’nin şehirde yapacağı seçim toplantısına katılacağız. Şık bir kahvenin önündeyiz. Bir ceviz ağacının altında kurulan mütevazi podyumda, eşraftan 30 kişi Ukrayna’nın geleceğini konuşuyor. Birkaç metre ilerimizde 1917-1921 arası Rus işgaline karşı savaşmış Ukrayna’nın milli lideri Simon Petlura’nın karargâh olarak kullandığı villa var. Villa bugün milli mücadele müzesi. Ayrıca eski Ukrayna Cumhurbaşkanı Poroshenko, Başbakan Grosman gibi bir çok lider bu şehriden yetişmişler.

Kırım Tatar milletvekili adayı Rustem Umerov şehir temsilcilerine Ukrayna siyasal kimliğini ve birlikte yaşamın temel prensiplerini anlatıyor. Dinleyiciler vatanperver, liberal kesimden. Şehir civarında bir tarım kooperatifine yerleşmiş 35 Kırımlı aileye ev sahibi olmuşlar. Onlara kol kanat geren Yulia Piskynova  isimli bir tarih öğretmeni. Türkçe ifadesi ile Yulia Pişkinova, Yulia Pişkinoğlu denilebilir. Yulia Piskynova’nın yanında sakallı iki Tatar bey bölgedeki ‘Sürgünlükte’ olan ‘Hicret’ eden Kırımlı aileleri temsil ediyorlar. Tatar aileler ‘Yulia’yı kendilerinden görüyor, Yulia da onları. Bu yakınlığın sebebi belki de Yulia’nın soyadının ‘Pişkinoğlu’ olmasında gizli.

Golos Partisi’nin verdiği mütevazi akşam yemeğinde “Neden Almanya Ukrayna’ya dostça davranmıyor. Rusya’yı tutuyor. Merkel bizden yana ama  Alman kamuoyu neden Rusya’yı koruyor” sorusuna cevap arıyoruz.

Vinnitsa’da kalıp, sabah şehre 40 km uzunluktaki ‘sürgünlerin’ yaşadığı köye gitmeyi kararlaştırıyoruz. Tatarlar ‘muhacir’ lafını sevmiyor. Muhacirin karşılığı ‘kaçkın’. Onların hafızasında ‘kaçkın’, ‘satkına’ yani ‘satılmışa’ yakın bir kavram. Kendilerini ‘hicret eden’ yani vatanın bir köşesinden diğer köşesine giden insanlar olarak tanımlıyorlar. ‘Sürgünlük’ ise bu sürecin Ukrayna’da kullanılan Türkçe karşılığı. Çünkü başlarına gelenin 1783’ten beri süren ‘Kırım Faciasının’ sonu gelmeyen ‘Sürgünlüklerinin’ bir parçası olduğu yorumunu yapıyorlar...

https://www.karar.com/gorusler/ukraynada-kirim-tatarlari-avrupanin-yitik-surgunleri-1287242

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Günün Başlıkları