'Kıbrıs’ın çoğu Türk vakıflarının'

Kıbrıs'ta Türkiye'yi işgalci olarak gösteren Güney Kıbrıs yönetiminin adada sahip olduğu toprakların büyük bölümünün Türk vakıfları üzerine kayıtlı olduğu ortaya çıktı Türk Tarih Kurumu eski Başkanı ve MHP Kayseri Milletvekili Halaçoğlu, Rumların elinde bulunan arazilerin değerinin 100 milyar doların üzerinde olduğunu ifade etti

'Kıbrıs’ın çoğu Türk vakıflarının'
09 Ekim 2011 - 12:24

ZAFER ŞAHİN (ANKARA)

Kıbrıs'ta Türkiye'yi işgalci olarak gösteren Güney Kıbrıs Yönetimi'nin adada sahip olduğu toprakların büyük bölümünün Osmanlı İmparatorluğu döneminde kurulan Türk vakıfları üzerine kayıtlı olduğu ortaya çıktı. Türk Tarih Kurumu eski Başkanı ve MHP Kayseri Milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu tarafından gündeme getirilen çarpıcı iddiaya göre, adada halen Rumların elinde bulunan Türk vakıflarına ait arazilerin bugünkü değeri 100 milyar doların üzerinde. "Kıbrıs'taki arazilerin üçte ikisi Türk vakıflarının malı" diyen Halaçoğlu, İngiltere tarafından kullanılan Dikelya ve Agrotur üslerinin bulunduğu toprakların da resmi belgelerde Türklere ait olarak gösterildiğini açıkladı.

DAVA AÇILABİLİR
Lala Mustafa Paşa ve Abdurrahman Paşa vakıflarına ait yüz binlerce dönümlük arazinin Rumların elinde olduğunu kaydeden Halaçoğlu, Türkiye'nin elindeki belgeler dışında Londra ve Zürih antlaşmalarının da bu iddiayı doğruladığını ifade etti. Her iki antlaşmada da adada gasp edilen vakıf mallarıyla ilgili Kıbrıs Türk toplumunun haklarının saklı olduğu ve bu malların geri alınması için başvurulacağına dair anlaşma taslağına şerh düşüldüğünü hatırlatan Halaçoğlu, "Şahıslara ve mirasçılarına ait mülhak vakıf malı olduğundan bu araziler başkasına devredilemez ve hibe edilemez. Bu vakıfların mirasçıları o araziler için AİHM'de hak talebinde bulunabilir. Rumlar bize Louizidou ve Arestis davalarında nasıl tazminat ödemeye mahkum ettiyse, biz de Kıbrıs'ta onlara aynı şekilde karşılık verebiliriz" diye konuştu. Halaçoğlu, Balkanlar ve Girit'te de Türk vakıflarına ait malların bulunduğunu, konuyu TBMM'de de gündeme getireceğini ifade etti. 

İşte Halaçoğlu'nun çarpıcı açıklamaları

HASSASİYET GÖZETİLMİYOR

Türkiye gayrimüslim cemaat vakıflarının mallarını veriyor ancak karşılıklılık hassasiyeti gözetmiyor. Oysa bizim Balkanlar'daki, Girit'teki, Kıbrıs'taki bütün vakıf mallarımız gasp edilmiş durumda. Kıbrıs'ın üçte ikisi vakıf. Lala Mustafa Paşa Vakfı en büyük vakıflardan biri. Abdurrahman Paşa Vakfı da öyle. 

ÜSLER DE VAKIF ARAZİSİ
Abdurrahman Paşa Vakfı'nın 78 bin dönüme yakın arazisi var. İngilizlerin kullandığı Agrotur ve Dikelya üstlerinin olduğu araziler bile bu vakfın arazisi görünüyor. 1878'de İngilizler geçici olarak alıyor ve işletiyor. Ancak 1914'te resmen iltihak ediyor. Osmanlı Devleti'nin itirazına karşın bunlara el konuluyor. Maraş-Magosa bölgesi de vakıf arazisi. Lala Mustafa Paşa'nın, otağından Maraş'a kadar uzanan yerde 30 bin dönüm arazisi görünüyor. Arazilerin dışında su kaynakları, bahçeler, evler var. 

MÜLHAK VAKIF, DEVREDİLEMEZ
Mülhak vakıfların uluslararası hukukta yeri var. Bu vakıfların mallarını devredemezsiniz, hibe edemezsiniz, herhangi bir kişiye temlik edemezsiniz. Dolayısıyla bu vakıfların mirasçıları bugün de o araziler için hak talebinde bulunabilir. Bunlar ciddi bir şekilde araştırılırsa, belki de Kıbrıs'ta Rumlara ödenen tazminatları ödemek durumunda kalmayacağız. Türkiye, o arazilerin sahibi görünen kişilerin ve vakıfların varislerini bularak belgeler yoluyla mahkemelerde bunların tescilini yaptırmalı. Abdurrahman Paşa, Lala Mustafa Paşa Vakıfları gibi, Caferağa, Çinilili Valide Sultan vakıflarının da binlerce dönümlük arazileri var.

MAHKEMELER DE TESCİLLEMİŞ
Tarihi belgeler arşivlerde duruyor. Ayrıca, Londra ve Zürih Anlaşmaları yapılırken, gasp edilen vakıf mallarıyla ilgili Kıbrıs Türk toplumunun haklarının saklı olduğu ve bu malların geri alınması için başvurulacağına dair anlaşma taslağına şerh düşülmüş. Gazi Magosa Mahkemesi de, izolasyonların kaldırılması karşılığında Maraş'ın Rumlara verileceğine dair demeçlere karşı, bölgenin vakıf malı olduğunu tescillemiş.

AİHM KARARI ÖRNEK OLUR
Rumlar da benzer iddialarla AİHM'e başvurdu. Türkiye'yi, Louizidou davasından 1.1 milyar euro, Arestis davasından 885 bin euro tazminata mahkum ettiler. Oysa biz burada davalı değil, davacı taraf olabilirdik. Bu davaların örnek gösterilebileceği bir dava açılarak sonuç alınabilir. 

KARŞILIKLILIK PRENSİBİ ÇALIŞMALI
Biz Vakıflar Yasası çıkardık. Son düzenlemeyle 1936'daki beyannameden fazla arazi verdik. Yurtdışından istedikleri şekilde bağış alabileceklerini belirttik. Ancak Yunanistan, Bulgaristan, Kıbrıs'ta kalan Osmanlı dönemi vakıfları konusunda karşılıklılık prensibini çalıştırmadık. Madem AB bu yasaları istiyor, biz çıkarıyoruz, üye olan o ülkelerde neden çıkarılması talep edilmiyor. Türkiye bunların peşini bırakmamalı. 

yeniasır


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum