Kadınlara dair saklı kalmış şiir defterleri..
Abdurrahman Caminin (Molla Cami), Evliya Menkıbeleri 500 yıllık zaman tünelinden geçerek okuyucularla buluştu. Eser kadın tarihi açısından da önemli bir belge niteliğini haiz.
Sibel Eraslan'ın kitap kritiği
Şark Edebiyatı’nın bir kısmı edebi kamunun politik/literal sansürüyle saklı kalmış, diğer kısmı ise mahmurluğumuz ya da pintiliğimize kurban gitmiş nice şahikasını gün yüzüne çıkarabilmek için gayret gösteren Mustafa Küpüşoğlu’na teşekkür ediyoruz. Popüler medyatik orkestranın batonuyla ses veren yazın dünyasında Yayımcılığıyla oldukça zor bir işe kalkışıyor.
Molla Cami’nin Nefahatü’l Üns’ü de gizli saklı kalmış bu haritalardan sadece birisi. Gerçi pek çok Şark klasiğine göre yeni nesillerin hiç olmazsa adını işitmek noktasında nispeten şanslıdır da diyebileceğimiz bu eser, Pinhan Yayınları tarafından yeniden gündeme getirildi. Evliya Menkıbeleri adı altında basılan eseri dilimize güncelleyenler, Prof. Süleyman Uludağ ile Prof. Mustafa Kara...
Evliya Menkıbeleri gelişigüzel bir antoloji değil, tasavvuf erbabının geniş bir haritasını vermekle birlikte, dönemler arasındaki dini yorumların farklılığını, değişen siyasetler, devri alemler eşliğinde yol alan sufi sanatların, meşreplerin sosyoloisini de çıkarabileceğiniz bir atlas mesabesinde...
Evliya Menkıbeleri – Nefahâtü Kitabın “Anadolu Velileri” ve “Er Sufilerin Mertebelerine Ulaşan ArifeKadınlar” başlıkları da enteresan... Bu bölümleriyle birlikte gözetildiğinde, sistematiği ve tabakalandırma kriterleriyle, “modern” bulduğumu rahatlıkla söyleyebileceğim bir kitap... Kitabın Menkıbeler kısmında okuyabileceğiniz tasavvuf erbabına dair kapsamlı, itinalı, mufassal hikmetli öykülere kıyasla, Arife Kadınlara has anlatımları karşılaştırdığınızda,kadınlara dair yazılı tarihin ne kadar kısa, az ve zor olduğunu fark ediyorsunuz. Ama bunu üzüntülü bir tenkit sebebi saymak yerine, kadınlarıntamamen saklı ve örtük kalmış hikmet ve şiir geçmişine dair çok mühim bir imkan olarak düşünmekten yanayım. İrfanı, hikmeti ve mahsusen şiiri, adeta erkeklere has bir devlet zanneden zihinlere verilmiş mütevazı bir cevap gibi geldi Molla Cami’nin bu eseri bana...
Kitabın girişinde, “zahide-sufiyye-abide hanımlar hakkında bilgi veren eserler”den söz edilmiş. “Erkeklerin züht ve tasavvuf hayatına dair cömertçe bilgi veren kaynaklar, maalesef zahidane, âbidane ve sufiyane hayat yaşayan kadınlar hakkında çok cimrice bilgi verirler” tespiti de kayda değer. Molla Cami’nin Nefahat’ini diğer tezkirelerden ayıran en önemli başlıktır; arife kadınlar...
Tebessüm edeceksiniz
Okurken siz de tebessüm eder misiniz bilmem, menkıbesi aktarılan 34 arife kadından, 16’sının ismi meçhul, yedisi doğduğu kente nispet edilerek zikredilmiş, sadece 11’inin kendine has bir ismi var yani neseben babası ya da oğlu üzerinden değil de, kendine ait mahlasıyla anılan kadınlar... Yine de meçhul söz denizinin içinden, yazının kıyılarına el sürebilmiş bu hikmet sahibi kadınlara pusula gibi tutunacağı geliyor insanın. Kadın tarihine meraklı benim gibilerin, bu arife kadınların menkıbelerine, büyükannelerine sarılır gibi sarılacağına eminim... Lakin bu konuda da bir zorluk var: Hikmetli sözleri ile tarihe geçmiş bu kadın evliyaların, hemen girişte 643 sayfa boyunca ayrıntısıyla verilmiş rengarenk sufi yorumlara kıyasla, riyazeti ve zahiriliği önceleyen hikayeleri kayıtlı... Açlık, susuzluk, uykusuzluğun eşlik ettiği zühd şahikaları parlıyor kadın erenlerin menkıbelerinde. Sufi hayatın çileden ibaret kısmının kadın erenler üzerinden bu kadar yoğun tekrarı, kadınların bu yolculuğa kolayca çıkamayacağını da kulağa fısıldadığı için, büyükannelerinize coşkuyla sarılmanız da zorlaşıyor... Cidden bir kere daha meçhulleşiyorlar. Örtünüyorlar. Sırlanıyorlar.
Pinhan da bu değil mi zaten? Gizli saklı kalmış tarihin talihini değiştirebilmek için, her şeyden önce cesaret ve azim gerekiyor belki... Kadınlar dünyasından biri olarak Molla Cami’nin, Nefahatü’l Üns adlı eserine şükranlarımı sunuyorum, tam 500 yıl aradan sonra...
Molla Cami kimdir?
1414’de doğdu. İlk eğitimini babasının müderris olduğu Herat Nizamiye Medreseleri’nde gördü. Semerkant’ta Uluğ Bey medresesine devam etti. Bursalı Kadızade Rumi’den matematik dersleri aldı. Şair Ali Şir Nevai’nin dostudur. Arap dili edebiyatı, fıkıh ve tefsir hocasıdır. Fatih Sultan Mehmet’in daveti üzerine İstanbul’a yola çıkmışken, Sultan’ın vefatı nedeniyle Herat’taki medreseye geri dönmüştür. 1492 yılında, pek çok eser ve talebe bırakarak vefat etmiştir. İbni Cevzi ile Molla Cami, tezkirelerinde kadın evliyalara kapsamlı olarak yer vermiş nadir yazarlardandır...
(Star kitap)
FACEBOOK YORUMLAR