İsmail UÇAKCI: BİZİM UYDURMA SEYYİDLER YİNE ÇOĞALMIŞ…!!! ÇAKMA SEYYİDLER

İsmail UÇAKCI: BİZİM UYDURMA SEYYİDLER YİNE ÇOĞALMIŞ…!!! ÇAKMA SEYYİDLER
15 Aralık 2021 - 21:22

BİZİM UYDURMA SEYYİDLER YİNE ÇOĞALMIŞ…!!!
ÇAKMA SEYYİDLER:
İslam Peygamberi Hz. Muhammet’in kızı Fatima’dan torunları olan Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Zeynep, Rukiye, Ümmügülsüm’den geldiği kabul edilen kişilere seyyid, seyyide, şerif, mir (mirza) adı verilir.
Abbasi devleti’nin üzerinde büyük uğraşlar vermesine karşı tespit edemediği, Fatimi devleti hanedanlığı ile İdrisi devleti hanedanlığının biz Hz. Fatima soyundan geliyoruz diyerek üzerinde saltanat kurduğu, Suudi kraliyet ailesi, Ürdün kraliyet ailesi, Irak eski Devlet Başkanı Saddam Hüseyin ve Barzani ailesinin hanedanlıklar kurma, tahta oturma ve tahtta kalıp, saltanatlarını sürdürme amacıyla kullandıkları gibi seyyid adını kullanarak Türkiye’de dernekler kurup, vakıflar oluşturan ve Cumhurbaşkanı’da giderek kendilerine imtiyaz tanınmasını isteyen çakma seyyidler yine çoğalmışlar.
Hz. Peygamberin aziz hatırasına saygısından dolayı Karahanlı, Harzemşahlar, Artuklu, Danişmentli, Saltuklu, Selçuklu, Karamanoğlu, Akkoyunlu, Eretna, Osmanlı, Dulkadirli, Safevi gibi Türk devletleri hanedanlıkları dahi seyyid unvanını kullanmamışlar ve seyyid kim, seyyide kim sorusuna yüzlerce yıl kafa yormalarına karşı bilimsel bir açıklık getirememişler.
Osmanlı toplumunda seyyidlik iddasında bulunan ahali çığ gibi büyümüş. Şehirlerde, köylerde dolaşıp, biz Peygamber soyundanız diyerek, devletten imtiyaz, milletten saygı bekleyen bu kişileri bir düzene sokmak amacıyla çalışmalar yapılmış. Bunların Hz. Peygamberin aziz hatırası, devlete ve millete verdikleri sıkıntıları gidermek amacıyla Osmanlı hükümdarı Yıldırım Beyazıt tarafından ‘Nakibü’l-Eşraf’ adlı bir araştırma kurumu oluşturmuş.
Seyyid olduğunu iddia edenlerden şecereler istenmiş, yüzlerce, binlerce aşiret lideri, tarikat şeyhi ve devlet adamı seyyid oldukları yönünde iddialarda bulunup, bu kuruma uydurma şecerelerle başvuru yapmış. Bunlardan bir kısmı ‘Nakibü’l-Eşraf Kurumu’ katipleri ile bölge valilerini hatır, akçe, kese altınlarla ikna edip iltimas ve rüşvet yoluyla seyyidlik belgelerini almışlar.
“Mevlevî, Kalender-î, Bektaş-î, Baba-î, Rufa-î, Nakş-î, Kadr-î, Safevî” gibi tarikatların bazı şeyhleri bu hakkı almışlar. Bu meyanda “Mevlane Seyyid bin Seyyid Mehmet, Seyyid Ahmed er Rufa-î, Seyyid Siyami Fakih Kalender-î, Seyyid Bali oğlu Seyyid Ömer Baba-î, Seyyid Ali Sultan Bektaş-î, Seyyid Şeyh Semerkandi Nakş-î, Seyyid Abdulkadir Geylani Kadr-î, Seyyid Hasan Hüseyin Uşak-î, Seyyid Şeyh İbrahim Safevî“ gibi yüzlerce, binlerce tarikat şeyhi, aşiret lideri, devlet adamı seyyid unvanını kullanmış ve bu yolla seyyidlik imtiyazlarını elde edip, tarikatları, aşiretleri ile kendilerini güçlü kılmaya çalışmışlar.
Seyyid olduklarını iddia eden ailelerin iddiları kayıt altına alınıp resmileşmesiyle, diğer bir anlatımla “seyyidlere ve birinci derece yakınlarına tanınan vergi muafiyeti, vakıflardan kendilerine maaş, yakınlarına gelir payları verilmesi, normal mahkemeler ve kadılar tarafından yargılanamaz olunması, vakıf-zaviyellerin tasarrufu verilmesi, valilik, beylik, kadılık, miralaylık, naiblik gibi devlet görevlerine getirilmeleri ve kendilerine karşı ahalinin saygı, sevgi, hürmetleri gibi itiyazları elde etmek isteyen kişilerin sayısı daha da çoğalmış.
Seyyidlik belgelerini alamayan kişilerde şeyh unvanı kullanarak başlarına bağladıkları yeşil sarıklarıyla şehirlerde, köylerde dolaşmaya devam etmişler. Diğerlerinin iltimas ve rüşvetle seyyidlik belgesini aldıkları, kendilerine ise haksızlık yapıldığını bölge valileri, katipleri ve ahaliye anlatmaya çalışmışlar.
Her ne kadar Hz. Muhammet’in silsilesinin Fatimi, İdrisi, Suud, Ürdün, Barzan, Saddam hanedanlığı ve Anadolu’da bulunduğuna ilişkin tarihi ve kaynak bir bilgi bulunmasa da, seyyit soyundan olduğunu iddia eden tarikat şeyhi, aşiret lideri ve devlet adamının ekseriyetle Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinden Dersim/Tunceli, Mardin, Diyarbakır yöresi olmak üzere tarihte ve günümüzde Anadolu’da yaygın olarak bulunduğu konusu Osmanlı kaynaklarında kaydolunur ve halk günlüğünde anlatılır.
Ekseriyetine, Oğuz Boyları Aşiret, Oymak, Cemaatler adlı eserimizin şecere baskısında değindiğimiz üzere Anadolu’da, izler ve silsile bırakmış, Çankırı/Kurşunlu Kazası havalisinde Seyyid Şaban, Konya/Bozkır yöresinde Seyyid Süleyman, Niğde Sancağı idari sahasında Seyyid Mehmet bin Mustafa adlı Seyyid unvanı almış pek çok vakıf yöneticisi, tarikat şeyhi ve devlet adamı yolsuzluklarla Osmanlı Devletini meşgul etmiş ve İslam Peygamberinin nüfuzuna zarar vermişler.
Değişik vakıf ve zaviyelerin tasarrufu, sancak beyliği, mütesellim, kadılık, naiblik gibi önemli kamu görevlerine getirilmiş olan uydurma seyyidlerin fazlalığı, devlete ve millete oluşturduğu sorunları, imtiyazlı istekleri hat safhaya çıkmış. Cumhuriyet hükümeti bu sorunu gidermek amacıyla ‘Nakibü’l-Eşraf Kurumu’nu kaldırmış, böylelikle sahte seyyidlerin İslam Peygamberi Hz. Muhammet’in nüfuzunu kullanmaları, diğer bir anlatımla saltanatlarını ve imtiyazlarını seyyidlek adı altında sürdürmelerini sonlandırmış.
İmtiyazları ellerinden alınmış sahte seyyidler, bu duruma tepki amacıyla 1937 yılında Kalender-î Tarikatı’na bağlı, Kürt (Zaza) Alevî inanç kültüründe bulunan Şeyh Hasanlar Ocağı Şeyhi, Seyyid Rıza öncülüğünde Cumhuriyet hükümeti aleyhine bir isyan çıkartılmış. Dersim, Elazığ, Erzincan yöresini etkisine alan bu isyana “Aşağı Karabali, Ferhat Uşağı, Yukarı Abbas, Arslanlı, Koç Uşağı, Pir Sultan, Sultan Munzur, Baba Mansur, Kureyşanlı Aşiretleri” liderleri “Seyyid Han, Kahraman zade Seyyid Han, Seyyid Hasan, Seyyid Hüseyin, Seyyid Ali oğlu Seyyid Mehmet, Seyyid Ali Ağa, İbrahim oğlu Seyyid Han, Seyyid Han, Seyyid Süleyman, Seyyid Emin, Mazgirtli Seyyid Bey, Seyyid Mahmut, Şeyh Mehmet, Derviş Cemal” gibi seyyidler ve aşiretleri destek vermiş.
Bölücü zihniyetli basın adamları ile sığ tarihçiler bu isyanı Kürtçülük temalı ve Cumhuriyet aleyhtarı olduğu görüşünü aktarıp, olaylardan bir haber bölge insanının kafasını bulandırmak isteseler ve bu isyanı bölücülük amaçlarında kullanmayı amaç edinmiş olsalar da, bu isyanın çıkartılma nedeninin imtiyazları ellerinden alınmış çakma seyyidlerin çıkar isyanı olduğu bilinmektedir.
Tarihte olduğu gibi günümüzde de İslam Peygamberi Hz. Muhammet’in soyundan olduğunu iddia ederek tarikatlarına, partilerine üye kazandırmaya kendilerine nüfuz edinmeye çalışan tarikat şeyhleri, siyaset adamları, aşiret liderleri, din adamları fazlaca bulunmaktadır.
Sahte seyyidlerin son yıllarda çoğalması derneklerini kurup, teşkilatlı bir hale gelmeleri ve devletin Cumhurbaşkanı’na giderek Cumhuriyet hükümetinin kaldırdığı Nakibü’l-Eşraf Kurumu’nun tekrar kurulması, Osmanlı yönetimlerinin kendilerine tanığı seyyidlek imtiyazlarının geri verilmesini istemeye başlamışlardır.
Uydurma seyyidlerin asıl istekleri sadece siyasi, ekonomik ve nüfuz istekleri mi, tam bilemiyoruz ama! Bu kutsal unvanı Türk Milletini Araplaştırma, bölücülerin tezlerine destek olma ve günlük siyasete meze yapma istemleri mi? Diye de kendimize sormaktan edemiyoruz.

Araştırmacı Yazar
İsmail UÇAKCI
Türk Tarih Kurumu Arşiv Şefi (Emekli)

Yararlanılan Kaynaklar:
Dersim. TC. Dahiliye Vekaleti Jandarma Umum Kumandanlığı, İkinci Baskı.
İslam Ansiklopedisi Seyyid Maddesi.
İsmail Uçakcı, Oğuz Boyları, Aşiret, Oymak, Cemaatler, Şecere Baskısı.
https://tr.wikipedia.org › wiki › Seyyid.
Soner Yalçın, Kürtlerin Temel Sorunu Çakma Seyyid Düzeni.
Abdurrahman Adak, Güneydoğu Anadolu’da Seyyidler.
https://www.haberler.com/peygamber-torunlari-dernek-kurdu-6509130-haberi/
Seyyid Rıza, https://tr.wikipedia.org/wiki/Seyit_R%C4%B1za


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum