İSMAİL CENGİZ: KIRGIZ HALKI ARTIK YENİ POLİTİKACILAR GÖRMEK İSTİYOR!

İSMAİL CENGİZ: KIRGIZ HALKI ARTIK YENİ POLİTİKACILAR GÖRMEK İSTİYOR!
09 Ekim 2020 - 16:53

Kırgızistan’da 4 Ekim 2020 tarihinde yapılan parlamento seçimleri ülkede gerginliğe sebep oldu. Meclise giren 4 partinin dışında kalan 12 muhalif parti ve destekçileri, Bişkek Ala Too meydanında bir miting düzenleyerek seçim sonuçlarını tanımadıklarını ilan etti. Yaşanan gelişmeler sonucu seçim sonuçları iptal edildi. Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı İsmail Cengiz, Kırım Haber Ajansı için Kırgızistan’da yaşanan seçim sürecini ülkedeki dengeleri ve bundan sonrasını değerlendirdi.

Kırgızistan’da tartışmalı seçimler sonrası, ülkede siyasi gerilim halen geçmiş değil. 4 Ekim 2020’deki seçimlerin ardından miting yapan göstericilere, akşam saatlerinde Kırgız güvenlik güçleri zorla dağıttı. Ancak meydanın boşaltılması ile olaylar şehrin sokaklarına taşındı ve hem güvenlik güçlerinden hem de göstericilerden 590 kişi yaralandı 1 kişi de hayatını kaybetti. Muhalif göstericiler, hükümet binasını ve çeşitli devlet dairelerini işgal etti. Bununla da yetinmeyen öfkeli muhalefet, eski Cumhurbaşkanı Atambayev’i hapishaneden kaçırdı. 2005 yılında yaşanan turuncu devrimden beri ülkede yaşanan siyasi kriz dönem dönem şiddetini azaltsa da sular tam bir türlü durulmadı.

İSMAİL CENGİZ: KIRGIZ GENÇLER ÜLKEDE SÖZ SAHİBİ OLMAK İSTİYOR


 

Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı İsmail Cengiz, Kırım Haber Ajansı için Kırgızistan’da yaşanan seçim sürecini ülkedeki dengeleri ve bundan sonrasını değerlendirdi. Cengiz, Kırgızistan’da demokrasi sınavının verildiğini, gençlerin ülke yönetiminde söz sahibi olmak ve ülkelerine hizmet için siyasi arenaya atıldıklarını ve Kırgız halkının artık sahnede yeni politikacıları, yeni yüzleri görmek istediklerini belirtti.

-Kırgizistan ilk turuncu devrim ile nasıl bir değişim yaşadı bugüne kadar neden istikrarı yakalayamadı?

Kırgızistan Orta Asya coğrafyasında konumu, coğrafi durumu bakımından diğer ülkelere nazaran Tacikistan ile birlikte en dezavantajlı iki ülkeden biri. Nüfus bakımından da hem sayısal hem de eğitim açısından geri kalmış, geri bırakılmış ülke özelliğini taşımakta. Ancak son 10 yıldır okuyan, soran, soruşturan, kendini geliştiren yeni neslin, Kırgızistan’ı “Orta Asya’nın İsviçre’si” yapmaya kararlı olduklarını söyleyebilirim. 2010’da Soros desteği ile yaşanan olaylar ile ardından KGB’nin kışkırtmasıyla ülkenin güneyinde Özbekler ile yaşanan çatışmalar, ülkede herhangi bir değişime yol açmamış, aksine Kırgız halkının gözünü açmıştır. Kırgız halkı hiçbir zaman dikta yönetimlere boyun eğmemiş, asla özgürlüğünden taviz vermemiştir. Bu nedenledir ki, turuncu devrim Kırgızistan’da başarıya ulaşmamıştır. SSCB’nin yıkılmasından sonra mevcut Komünist Parti Sekreterleri bulundukları ülkeleri “Devlet Başkanı” sıfatıyla yönetmeye devam ederken sadece Kırgız halkı, aksakallar meclisinin kararı ile bir akademisyeni (Akayev), devlet başkanı koltuğuna oturtmuştur. Ancak içişlerinde yaşanan aşiret, boy rekabeti ve yolsuzluklar sürekli yönetim unsurunun değişimine neden olmuştur. Devlet yönetiminde yaşanan aşiret rekabetine dayalı bu çatışma hali, ülkenin gelişimine engel olmuş, ekonomik alt yapının yetersizliği ise kayıt dışı ekonominin doğuşuna ve yolsuzlukların artışına neden olmuştur. Bunları alt alta topladığımızda ülkenin neden bugüne kadar istikrarı yakalayamadığının sorusunu da cevaplamış oluruz.

“KIRGIZİSTAN YÖNETİMİNDE RUSYA YANLISI GRUPLAR DAHA ETKİN”


-Şu an Kırgızistan’da güç sahibi olan grupları hangi eksende görebiliriz? ABD, Rusya, Çin veya milli güçler dengesi ne durumdadır?

Kırgızistan’da güç sahibi unsurların Rus yanlısı gruplara daha yakın olduklarını dolayısıyla Sovyet yanlısı grupların ülkede hala etkin olduğunu söyleyebiliriz. Ülkenin ekonomik yetersizliği ve Çin gibi bir ülkeye komşuluğu sebebiyle Kırgızları Moskova (Avrasya) ekseninde politika sürdürmeye zorunlu kıldığını söyleyebiliriz. Nitekim son seçimde “Avrasya İçin Birlik”, “Geleceğimiz Avrasya” şiarıyla Moskova yanlısı söylemleriyle seçimlere giren Birlik Partisi en çok oy alarak seçimden birinci parti olarak çıkmıştır.

Çin ise bu ülkede iç siyasete karışmadan, iç dengelere ve hassasiyetlere dikkat ederek, ekonomik yatırımları ve nakit yardımları ile Rusya’dan sonra ikinci etkin ülke konumundadır. Kırgızistan Devleti’nin GSYİH (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla)’nın % 30’nu Çin’den alınan borçlar oluşturuyor.  Kırgızistan’ın, Çin’e borçluluk sıralamasında dünyada 5. ülke olması, Çin’in bu ülkedeki etkisinin en önemli göstergesi. Ayrıca Şanghay Örgütü aracılığı ile Kırgızistan hem Moskova’ya, hem de Pekin’e göbek bağlarını kaptırmış bir ülke konumundadır. Tabii ki, bu ülkede Amerika’nın etkisinin olmadığını söylemek mümkün değil. Kırgızlar, Çin’e karşı kendilerini kullanmak üzere ABD’nin ülkelerinde politika geliştirdiğinin farkındalar. Ancak Amerika’nın bu ülkede yakın gelecekte hakim güç olması mümkün değil.

“SUUDİ ARABİSTAN VEHHABİ ZİHNİYETİNİN KIRGIZİSTAN’DA KÖK SALMASI İÇİN ÇALIŞIYOR”

Bu arada Amerika’nın Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerini kullanarak Vehhabi zihniyetinin bu ülkede kök salması yönündeki bütün çalışmalara el altından destek verdiğini söylemek gerekir.  Seçimde 67 bin oy ile yüzde 3.41 oranında oy alan İmam Nuri (İnanç Işığı) Partisi, ülkedeki muhafazakar, ılımlı İslam temsil etmektedir.

Özetlemek gerekirse mevcut iktidar yanlısı 3 partinin Rus yanlısı, muhalefetin bir kısmının Amerika-Batı yanlısı hareket ettiğini, Çin’in ise hem iktidar hem muhalefet ile yakın ilişkide olduğunu söyleyebiliriz. Peki Türkiye nerede? Aslında sahada, bürokraside her yerde Türkiye’nin izine, varlığına rastlamak mümkün ve lakin siyaseten ağırlığımızı koyamadığımızı belirtmekte fayda var.


4 Ekim seçimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Seçimde mecliste ağırlık sahibi olan partilerin Rusya ile sıcak ilişkilerinin olduğu düşüncesine katılıyor musunuz? Muhalefet bu nedenle mi rahatsız oldu?

Kırgızistan’da 4 Ekim Pazar günü yapılan 120 sandalyeli parlamento seçimleri, 16 partinin katılımı ile gerçekleştirilmiş; yapılan oylama sonucunda 4 parti seçim barajını geçerek milletvekili çıkarma hakkını elde etmiştir. Seçime katılım oranı yüzde 55 olmuş, yaklaşık 1.980.000 oy kullanılmıştır. Seçim barajını geçen 4 partiden 3’ü iktidar yanlısı olup (Mekenim Kırgızistan Partisi, Kırgızistan Partisi ve Birlik Partisi), sadece 1 muhalefet partisi (Bütün Kırgızistan Partisi) yüzde 7 barajını geçebilmiştir.

Bu sonuçlar üzerine seçim sonuçlarını tanımayacaklarını açıklayan 12 muhalefet partisi; iktidar mensuplarının para dağıtarak insanların oylarını satın aldıklarını, tehdit ve şantajla oyların iktidar partisine yönelmesini teşvik ettiklerini, 500 bin seçmenin sandıklarının iktidar partilerine yarayacak şekilde değiştirildiğini öne sürerek seçim sonuçlarına itiraz ettiler ve seçimin yenilenmesini talep için 5 Ekim Pazartesi akşamı Alatov meydanında toplanmışlardır. Seçim barajını geçerek seçimde ilk 3 sırayı paylaşan Cumhurbaşkanı’na bağlı, iktidar yanlısı 3 partinin Rusya ile sıcak ilişkiler içinde olduğunu, özellikle Birimdik (Birlik) Partisi’nin Moskova ile birleşmeyi hedeflediğini söyleyebiliriz. Muhalefet Partilerinin bu Rus yanlısı bu tavırdan rahatsız olduklarını söyleyebiliriz ancak tepkinin esas nedeni; seçimlerde tehdit ve şantajla ve para ile oyların satın alınması ve haklarında yolsuzluk iddiaları olan kişilerin ülke yönetiminde söz sahibi olmalarıdır…

“KIRGIZİSTAN’DA MUHALİF, REFORM YANLISI MİLLİYETÇİ GENÇLER TAŞKINLIKLARA ENGEL OLUYOR”

-Almazbek Atambayev’in hapisten çıkarılması ve protestolarda oğlunun aktif rol almasını, geçmişte FETÖ’ye karşı bir tavır ortaya koyamayan Atambayev ve ABD’nin bir operasyonu olarak görebilir miyiz?

Göstericilerin talepleri üzerine serbest bırakılan eski Cumhurbaşkanı Atambayev’in etkin siyaset yürüttüğünü söylemek zor. Çünkü halk sahnede artık eski siyasileri görmek istemiyor. Atambayev’in oğlunun protestolarda aktif rol oynadığına dair bir belirti, bir görüntü yok. Ancak Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento binasına girerek zarar vermeye çalışan kişilerin geçmişin intikamını almak isteyen “Ata Mekan Sosyalist Partisine” mensup oldukları söyleniyor. Taşkınlık talan ve yağmanın önüne geçen göstericilerin, daha çok reform yanlısı gençlerden, vatanını, milletini seven Kırgızlardan oluştuğunu söyleyebiliriz. Muhalefete mensup herkesin alanda yerini aldığı görülüyor. Bu nedenledir ki, 2010’da yaşandığı gibi gösteriler iç çatışmaya dönüşmeden sona erdirilmiştir.

ABD destekli FETÖ’nün Kırgızistan seçimlerinde etkin rol oynadığına dair herhangi bir somut delil yok. Sessiz kaldıkları görülüyor. Sadece Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı basan grubun içinde birkaç kişinin yer aldığı söylentisi var.

“KIRGIZİSTAN SEÇİMLERİNİN İPTAL EDİLMESİ DOĞRU BİR KARARDIR”

-Seçimin iptali doğru bir karar mıdır? Yeni seçim sürecinde Kırgızistan’ı neler bekliyor?

Kırgızistan seçimlerinin iptali doğru ve adil bir karar olmuştur. Çünkü seçimlerde yolsuzluğun, tehdit ve şantajla, parayla oyların satın alındığı, özellikle yaşlıların gruplar halinde arabalarla taşınarak istedikleri partilere oy kullandırdıkları, öğretmenlerin açıkça iktidar partilerine hizmet için her yolu denedikleri halk tarafından biliniyordu. Eğer seçimler iptal edilmeseydi, eylemin iç çatışmaya dönmesi mümkündü. Ayrıca Seçim kurulu, Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov’a yakın partilerin, “kitlesel oy satın alma kampanyaları” ile büyük bir galibiyet aldığını tespit ettiğini açıklamıştı. Aynı şekilde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Seçim Gözlem Misyonu Başkanı Thomas Boserup seçimin genel olarak sorunsuz geçtiğini fakat oy karşılığı para dağıtma iddiasının “ciddi endişe” yarattığını söylemişti.


–Kırgızistan’daki milli güçlerin ülkedeki etkinliği ve yaşanan olaylardaki rolü nedir?

Kırgızistan’daki milli güçler denilen kesimin aslında bütün partilere dağılmış durumda olduğunu belirtmekte fayda var. 7 Ekim günü de devam eden gösteriler, hemen hemen her partide özellikle muhalefet partileri içinde görev alan gençler tarafından yönetilmektedir. Gençler kesinlikle eski siyasileri istemediklerini yüksek sesle dillendirmeye başlamışlardır. Geçici Hükümet kurma çalışmaları esnasında eski siyasilerin Meclis Başkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı olarak atanmış olmalarını kabul etmediklerini açıklayan Kırgız gençlerin tepkisi devam ediyor. Mevcut 12 muhalefet partisinin taraftarları, kendi liderlerinin kendi yöneticilerinin ülkeyi yönetmelerini istemektedir. Bu kargaşaya son vermek için Kırgız aksakallarının, akademisyenlerin ve gençlerin yoğun çaba sarf ettiği görülmektedir. Meydanda toplanan muhalif güçlerinin parti bayraklarını değil, Kırgızistan bayraklarını taşımaları milli güçlerin etkin şekilde sahada yer aldıklarını göstermektedir. Milli güçlerin, Birlik ve beraberlik söylemleri ve sembolleri ile ülkenin bütünlüğünü koruma için önemli rol oynadıklarını vurgulamakta fayda var. Çünkü ülkeyi kuzey – güney çatışmasına sürüklemek isteyenlerin ve aşiretler arasındaki rekabeti kaşıyarak toplumu iki ayrı kampa bölmek isteyen provokatörler, Soros ve KGB ajanlarının cirit atmaya başladıkları görülmektedir.

Bu noktada Türkiye çok geç olmadan devreye girmelidir. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Keneşi’ni acil toplantıya çağırmalı, Özbekistan ve Kazakistan liderleri ile birlikte Kırgızistan’ın kazasız belasız seçime gitmesi sağlanmalıdır. Türkiye bölgesinde lider güç, küresel aktör olmak istiyorsa, kendi bahçesi ile yakından ilgilenmek, kardeşlerinin sorunlarına çözüm üretmek durumundadır.

Kaynak: Kırım Haber Ajansı - QHA


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum