Irak'ta Nüfus Sayımı ve Irak Türklerine Etkisi
Irak’ta Nüfus Sayımı ve Irak Türklerine Etkisi
FİRAS AĞAOĞLU
Nüfus sayımları, bir ülkenin demografik ve sosyo-ekonomik yapısını anlamak için vazgeçilmez bir aracı temsil etmektedir. Bilimsel temellere dayanan nüfus sayımları, devletlerin gerçek verilere dayalı etkili ve kapsamlı kalkınma politikaları geliştirmesine imkan tanımaktadır. Irak’ta uzun yıllar süre gelen siyasi ve ekonomik zorluklar, nüfus yapısında ve sosyo-ekonomik dengelerde önemli değişikliklere neden olmuştur. Bu durum, ülkede güncel, kapsamlı ve bilimsel bir nüfus sayımının gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Irak’ta kraliyet tarihinden bu yana tarihi belgelere göre 1934, 1947, 1957, 1965, 1977, 1987, 1997 yıllarda sayım yapılmıştır. Bu sayımların bazısının lağvedilmiş olması ve bazısının gerçeği yansıtmadığı iddiaları, güvenilir ve doğru verilerin eksikliğini ortaya koymuştur[1].
20 Kasım 2024 tarihinde başlayıp 3 Aralık’ta sona erecek olan nüfus sayımı, Irak tarihinde önemli bir dönüm noktası olma özelliği taşımaktadır. Söz konusu sayımın, uluslararası toplum nezdinde de kabul görmesi beklenmektedir. 70 sorudan oluşan bu sayım; sağlık, eğitim, çalışma, hizmetler, birey sayısı ve ailelerin karşılaştığı hastalıklar gibi konuları içermektedir. Irak genelinde tartışma konusu olan etnik ve mezhep sorularının sayımda yer alması, geçmişte tartışmalara neden olmuştur; ancak bu sorular artık sayım kapsamında yer almayacaktır.
Genel nüfus sayımı, bir ülkenin kalkınma planlaması, kaynakların adil bir biçimde tahsisi ve ekonomik reformların desteklenmesi açısından temel öneme sahiptir. Bunun yanı sıra, nüfus sayımlarının siyasi işlevleri de büyük önem taşır; seçim bölgelerinin güncellenmesi ve parlamenter temsiliyetin gerçek nüfus verilerine uygun olarak düzenlenmesi gibi hususlar bu kapsamdadır. Tüm bu unsurlar dikkate alındığında, Irak’ta yapılacak olan nüfus sayımının, ülkenin gelecekteki siyasi ve ekonomik yapısı için kritik öneme sahip olduğu açıktır.
Bu sayım, sadece istatistiksel veri toplama faaliyeti olmanın ötesine geçerek, sosyal, ekonomik ve politik alanlarda ülke genelinde kapsamlı etkiler yaratacaktır. Son 30 yıldır güvenilir ve doğru bir veri tabanının bulunmaması, bu süreci daha da kritik hale getirmektedir. Hükümetin, sahadaki gerçek verilere dayalı kapsamalı kalkınma politikaları geliştirmesi, sayım verilerinin çağdaş teknoloji ile toplanacağı görülmektedir.
Sayımın Irak Türklerine Etkisi
Osmanlı İmparatorluğu’nun Irak’tan çekilmesinin ardından, Lozan ve Ankara Antlaşmaları sonucunda Türkmenlerin geleceği, yeni kurulan Irak Krallığı ve İngiliz mandası yönetimi altında şekillenmeye başlamıştır. Bu dönemde Türkmenlere yönelik uygulanan politikalar arasında “asimilasyon, katliamlar, yok etme ve zorla göç ettirme” gibi çeşitli yöntemler yer almıştır[2].
Irak Türkmenlerinin karşı karşıya kaldıkları ilk büyük zorluk, Baas rejimi ve Saddam Hüseyin dönemi boyunca yaşanmıştır. Bu dönemde, Türkmenler zorla yerlerinden edilmiş ve yerlerine, güneyden Araplar getirilmiş. Göç ettirilen bu Araplara, dönemin parasal 10 bin dinar[3] (bugünkü değeri yaklaşık 10 milyon Irak dinarı) ve hazır konutlar tahsis edilmiştir. Bu süreçte, önde gelen Türkmen liderler ve önemli kişiler idam edilmiş[4], Türkmen aşiretleri ya zorla ya da maddi teşvikle Araplaştırılmıştır. Araplaştırılamayan Türkmenler ise güney ve Arap bölgelerine sürgün edilmiştir[5].
Günümüzde, Bağdat ve güneyde ikamet eden Oğuz’un Bayat boyuna mensup Türkler büyük çoğunlukla Araplaşmış bir yapı sergilemektedirler[6]. Bu kişiler, kökenlerini aşiret bağları üzerinden ifade etmelerine rağmen, çoğu zaman Arap kökenli olduklarını veya farklı aşiretlere mensup olduklarını ileri sürmektedir.
ABD işgalinden sonraki ikinci zorlu dönem, bölgede Kürtleştirme politikalarının etkisini gösterdiği bir süreç olmuştur. Bu dönemde, Kürt partileri tarafından yürütülen politikalar sonucunda, peşmergeler Kerkük merkezinde bulunan Tapu ve Kadastro belgelerini imha etmiş ve Türkiye, İran, Suriye ve Irak’ın kuzey bölgelerinden Kürt nüfusun Kerkük, Erbil ve Tuzhurmatu gibi bölgelere yerleştirilmesiyle Türkmeneli bölgesi demografik bir değişikliğe maruz kalmıştır[7]. Erbil’de ise Türklere yönelik baskılar, işyerlerinde ve devlet dairelerinde yoğunlaşmış; nüfus işlemleri sırasında, bireylerin etnik kimlikleri sorulduğunda yalnızca Kürt veya Arap seçeneklerinin sunulduğu, farklı bir etnik kimlik beyan edenlerin işlemlerinin ise kasıtlı olarak geciktirildiği belirtilmiştir. Ayrıca, Türkmenlerin kökeninin Kürtlerden geldiği iddia edilerek, Türkmen kimliği sorgulanmıştır. Bu baskılar sonucunda, birçok Türkmen kendisini “Erbilli” olarak tanıtmaya başlamış ve bu sorun günümüzde de devam etmektedir.
Üçüncü büyük zorluk, 2014 yılında DEAŞ terör örgütünün Irak’a girişi ile başlamış ve özellikle Türkmen bölgelerine yönelik yoğun saldırılar ve işgallerle şekillenmiştir. Bu süreçte Türkmenler, ciddi insan hakları ihlallerine maruz kalmış; soykırım, milli kimliğin yok edilmesi ve zorunlu yerinden edilme gibi vahim olaylarla karşı karşıya kalmışlardır. Türkmenlerin mülkiyet hakları gasp edilmiş, evleri ve yurtları ağır tahribata uğramıştır.
Telafer’den başlayarak Kerkük, Tazehurmatu, Beşir, Dakuk, Tuzhurmatu, Amirli ve Bayat köyleri (Yengice, Şahseven, Köküz, Hasadarlı, Muratlı, Bastamlı, Abbut, Çardaklı, Biravcılı, Karanaz, Dunbalan Deresi, Elbu Hasan, Zengeli, Şeker Obası ve diğer köyler) DEAŞ’ın saldırılarına ve işgaline maruz kalmıştır. Ayrıca, Diyala iline bağlı Sadiyye, Celavla, Karatepe, Mikdadiye ve Mendeli gibi bölgeler de aynı akıbeti paylaşmış ve Türkmen toplumu zorla yurtlarından edilmiştir[8].
Türkmen bölgelerinin büyük bir kısmının toplu göçlerle boşalmasının ana sebebi, DEAŞ’ın bu bölgelere hakimiyet kurmasıdır. Bu göçler, yurt içi ve yurt dışına yönelik olmak üzere iki şekilde gerçekleşmiştir. Bu süreç, Türkmen bölgelerinin demografik yapısını önemli ölçüde değiştirirken, 400.000’den fazla sivil Türkmen, daha güvenli yaşam alanlarına göç etmek zorunda kalmıştır. Bu zorunlu göçlerin yarattığı tahribat son derece ağır olmuştur.
DEAŞ’a karşı 9 Aralık 2017 tarihinde kazanılan zaferle birlikte Türkmen toprakları terör örgütünden temizlenmiş olmasına rağmen, Türkmenlerin kendi yurtlarına geri dönüş süreci kolay gerçekleşmemektedir. DEAŞ’ın geri çekilirken işgal ettiği bölgeleri yakıp yıkması, elektrik ve su gibi temel altyapı hizmetlerini tahrip etmesi ve birçok evi tamamen yıkması, dönüşleri engelleyen başlıca faktörler arasındadır. Bu nedenlerle Türkmenler, evlerinin yeniden inşası ve güvenli yaşam koşullarının sağlanması için zorlu ve meşakkatli bir süreçle karşı karşıya kalmışlardır[9].
2003 öncesinde ve sonrasında, güç kullanılarak yerlerinden edilen çoğu Türkmen, yurtlarına geri dönememiştir. DEAŞ’ın yarattığı istikrarsızlık nedeniyle de yerlerinden edilen yüz binlerce vatandaş, geri dönmemiş ve bölgelerine yeniden yerleşememiştir. Adı geçen ilçe, kasaba ve köylerin büyük bir kısmı neredeyse tamamen tahrip olmuştur. Bu durumun bir sonucu olarak, nüfus sayımında “etnik” ibaresinin yer almamasının önemi azalmakta; çünkü bazı bölgeler neredeyse tamamen Türkmen topluluklarından oluşmaktadır. Sayım sonucunda Türkmen nüfusunun gerçek sayısının görülmemesi ve bütçenin bu yanlış rakamlara göre belirlenmesi muhtemeldir. Nüfusun düşük gösterilmesi, Türkmen topluluklarının kamusal hizmetlerden yeterli ölçüte yararlanamamasına ve devlet desteğinden mahrum kalmasına yol açacaktır.
Sonuç
Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesinden itibaren, Türkmenler tarih boyunca çeşitli asimilasyon ve baskı politikalarına maruz kalmıştır. Saddam rejimi, ABD işgali ve DEAŞ saldırıları gibi olaylar bu baskıları daha da şiddetlendirmiştir. Bu süreçler, Türkmenlerin demografik, ekonomik, sosyal ve kültürel açılardan zayıflamasına ve yerinden edilmesine yol açmıştır. Önümüzdeki nüfus sayımı, Türkmenlerin mevcut demografik yapısının tespit edilmesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu sayımın olumlu sonuçlar doğurması ve Türkmen nüfusunu artırmak için aşağıdaki adımların atılması önerilmektedir:
- Evlenme ve doğum oranlarının artırılması amacıyla teşvik programları geliştirilmelidir.
- Göç eden Türkmenlerin geri dönüşünü sağlamak için ekonomik destekler ve geri dönüş programları sunulmalıdır. Örneğin, Telafer ve Bayat köyleri gibi bölgelerde yaşayan göçmenlerin dönüşü için altyapı ve güvenlik çalışmaları hızla tamamlanmalı, bu göçmenlerin topraklarına geri dönmeleri sağlanarak iş imkânları tahsis edilmelidir. Böylece, Türkmenlerin kendi bölgelerinde güçlenmesi desteklenecek ve bu durum, bölgenin istikrarına önemli katkı sağlayacaktır.
- Türkmen bölgelerinde istihdam olanaklarını artıracak sanayi ve tarım projeleri teşvik edilmelidir.
- Araplaşmış aşiretleri yeniden Türkmen kimliğine kazandırmak amacıyla aşiret liderleriyle işbirliği yapılmalı, bu aşiretlerin tarihsel ve kültürel bağları hatırlatılarak aidiyet duyguları pekiştirilmelidir.
Bu adımlar, Irak Türklerinin varlığını koruyup güçlendirmesine önemli katkılar sağlayacaktır
Kaynakçalar
Abdulrahman, Mohammed Tahsen (2020) “Irak’ta Daeş’in çıkışı ve Irak Türkmenlerine etkisi” (Yüksek Lisans), Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, s.136-137.
Güngör, Ferhat. “Ortadoğu denkleminde Irak Türkmenleri ve geleceği.” Uluslararası Sosyal ve Eğitim Bilimleri Dergisi 1.2 (2014): 14-41.
Hürmüzlü, Erşat (2020) Tarih el-nidal el-siyasi Li-türkman el-Irak, 2. Baskı, Bağdat, Aşur.
Hürmüzlü, Habib (2020) Irak’ın Hukuki Yapısı İçinde Türkmenler 1921-2019, İstanbul, Kerkük Vakfı.
Mühsin, Saad Abdürrazzak (2015) el-Ti’dada’tül el-Sukkani’ye el-Leti Ceret fil-Irak, Temel Eğitim ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı(22),
Saatçi, Suphi, (1996) Tarihi Gelişim İçinde Irak’ta Türk Varlığı, İstanbul, İstanbul Araştırma Merkezi.
Saatçi, Suphi(2003) Tarihten Günümüze Irak Türkmenleri, 4. Basım, İstanbul, Ötüken.
Yılmaz, İlhan. (2006). Geçmişten günümüze Irak’ta Türkmen politikası. Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, 5(12), 127-142.
[1] Mühsin, Saad Abdürrazzak (2015) el-Ti’dada’tül el-Sukkani’ye el-Leti Ceret fil-Irak, Temel Eğitim ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı(22), s.535-537.
[2] Güngör, Ferhat. (2014) Ortadoğu denkleminde Irak Türkmenleri ve geleceği. Uluslararası Sosyal ve Eğitim Bilimleri Dergisi, 1 (2), s.20.
[3] Doğan, Soner (2018). Irak Türkmenleri. İnsan ve Sosyal Araştırmalar Merkezi, (68), s.10.
[4] Saatçi, Suphi(2003) Tarihten Günümüze Irak Türkmenleri, 4. Baskı, İstanbul, Ötüken, s.227-228.; Saatçi, Suphi, (1996) Tarihi Gelişim İçinde Irak’ta Türk Varlığı, İstanbul, İstanbul Araştırma Merkezi, s.243-244.
[5] Hürmüzlü, Erşat (2020) Tarih el-Nidal el-Siyasi Li-Türkman el-Irak, 2. Baskı, Bağdat, Aşur, s.297-310.
[6] Hürmüzlü, Habib (2020) Irak’ın Hukuki Yapısı İçinde Türkmenler 1921-2019, İstanbul, Kerkük Vakfı, s.57-58. ; Yılmaz, İlhan (2006). Geçmişten günümüze Irak’ta Türkmen politikası. Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, 5(12), s.133.
[7] Saatçi, s.249.; Güngör, s.35.
[8] Abdulrahman, Mohammed Tahsen (2020) “Irak’ta Daeş’in çıkışı ve Irak Türkmenlerine etkisi” (Yüksek Lisans), Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, s.140.
[9] Abdulrahman, s.136.
* [email protected]
FACEBOOK YORUMLAR