GURURLUYUZ, 16 DEVLET KURMUŞUZ! - Cesurhan TAŞ

GURURLUYUZ, 16 DEVLET KURMUŞUZ! - Cesurhan TAŞ
12 Şubat 2021 - 18:55

Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldızın tarihte kurduğumuz 16 devleti temsil ettiğini bilir ve bundan gurur duyarız. Türkiye Cumhuriyetini kuran iradenin Türk kimliğinin ve bu kimliğin kurmuş olduğu devletlerin bilincinde olarak bunu sahiplenmesi ve hepsinin varisi ve devamı olarak Türkiye Cumhuriyetini görmesi ve bunu da Cumhurbaşkanlığı Forsunda sembolize etmesi, ayrıca takdir edilmesi gereken bir husus. Gerçi forsun ortasındaki 16 ışınlı güneş, o yıllarda dünyadaki son ve tek Türk devleti olan Türkiye Cumhuriyetini temsil etmekte iken bugün müstakil Türk Devletleri sayısı Türkiye ile birlikte 7’ye çıkmış durumdadır.

Bilinen ortalama 4 bin yıllık tarihimizde 16 devlet kurmuş olmamız ve halen dünya üzerinde 7 adet devletimizin aynı anda varlığını sürdürmesinin iyi mi kötü mü olduğu üzerinde pek de kafa yormayız. Kesrette vahdeti görebilsek sıkıntı olmayacak da, herkes kendi başına buyruk hareket edince ortaya birçok devlet çıkıyor. Benzer amaçlar için birlikte hareket edilmiyor. Kıt kaynaklar hoyratça israf ediliyor.

Tarihte kurduğumuz 16 devleti de çoğunlukla yine kendimiz yıkmışız. Kendi ellerimizle kurduğumuz devletleri, bir süre sonra yine kendi ellerimizle yıkarak yeni devlet kurmuşuz. Her dönemde bir devletimiz olmuş. Zayıf ya da güçlü her dönem içinde bir devletimiz bulunuyor. Bugünkü gibi birden fazla devletimizin olduğu dönemlerimiz var. Ancak bu kadar çok sayıda devlet kurmanın sebepleri, mutlaka sorgulanmalı. Üzerinde düşünülmeli. Tarih boyunca bizim kadar çok devlet kurup yıkan başka bir millet yok. Bunun psiko-sosyal sebepleri, mutlaka analiz edilmeli.

Bu denli çok devlet kurmuş olmamız başlı başına nasıl bir ruh haline sahip olduğumuzu da gösteriyor. Heyecanla bir işe girişen, ancak kısa sürede bıkan bir ruh hali. Belirlediği hedeflere ulaşmak için sabır göstermeyen, azimli davranmayan, süreklilik arz etmeyen bir psiko-sosyal yapı. Çoğu zaman hedefimiz bile yoktur ya da iyi belirlenmiş değildir. Hedefsizce gezen insanlar yığını gibiyiz. Ne aradığımızı bilmediğimiz için de, hiçbir şey bulamayız. Altında altın madenlerinin bulunduğu arazinin üzerinde dolaşırız da altın aramadığımız için genelde es geçeriz. Zengin olmayı hedeflemediğimiz için elimize geçen malın ne işe yaradığını bilmez çarçur ederiz. Çok gezdiğimiz için “Yörük” diye bir kavram bile üretmişiz. Ama “erek” diye bir kavramımız, daha çok yenidir. “Erek” kavramının üretilmesi sonrasında bile hala daha toplumun geniş bir kesimi bu kavramı bilmez.”Yörük” her ne zaman “Erek” sahibi olursa Türk Milletinin de kaderi değişecektir.

Devlet yaşamında esas olanın; kararlılık ve süreklilik olduğunun bilincinde değiliz. Heyecanla başladığımız bir işi azim ve kararlılıkla sürdürüp başarıyla sonra sona erdiremeyiz. En güzel yere çadırı kurar; bir süre keyif çatar, sonra “canım sıkıldı” deyip çadırı söker başka bir yere kurarız. Buna “Yörük Teşkilatçılığı” deriz. Bu anlayış, ne yazık ki hayatımızın büyük bölümünde egemendir.

Muhtelif isimlerle ve değişik coğrafyalarda 16 devlet kurarken ve yıkarken, bir tane Çin görürüz karşımızda hep. 4 bin senedir Çin, hep aynı yerde. Yerleşik bir kültür ve medeniyet… Her devirde etkili, büyük ve güçlü… Taş yerinde ağır. Kaya kütlesi gibi sabit duruyor. Biz onlara göre kayaya damlayan su gibiyiz. Damlayan su bile kayayı delebilir. Amma sürekli olursa… Sürekli damlayan su gibi Çin kayasına damlayabilseydik çoktan delmiştik o kayayı. Ama ne var ki bir gün o dağda, bir gün bu bağda… Nerde olduğumuzun farkına bile varamıyoruz. Kayayı delme sürekliliğine erişemiyoruz. Kayayı delemediğimiz gibi kendimiz kayboluyoruz.

Tarihte 16 devlet kurup yıkıp, sonra 17.sini kurmak bize mahsus bir şey. Teşkilatçıyız evet. Ama yörük tipi teşkilatçıyız. Vatanın bir tarafı kemirilirken kayıtsızlık, aymazlık son raddede! “Nasıl olsa yeni bir vatan bulur, yeni bir devlet kurarız” zihniyeti var. Adama demezler mi; “Elindeki güzelim evi korumak varken, yapılan bir haydut saldırısında ne diye terk eder, başka bir yerde sıfırdan bir bina yaparsın? Yeni binanın inşa maliyeti eski binayı koruma maliyetinden daha mı düşük olacak?”

Cesurhan TAŞ


Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi – SASAM


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum