Farslılara Azerbaycan Türkçesi dersi
Zahid SAFAROĞLU
Bir milleti yok etmek için dilini yok etmek yeterlidir. İnsanoğlunun varoluşundan bu yana onlarca millet tam da bu sebeple erimiş, büyük milletler veya işgalci milletler tarafından asimile edilmiştir.
Şu anda bile Rusya'daki bazı yerli halklar yok olmanın eşiğinde. Çünkü aslında dili yaşatan hiçbir kültür kurumu, yapı, enstitü, özellikle de liseler kalmamıştır. Ama Latin halkı fiziki olarak var olmasa da yaşıyor. Dil yaşanmış olduğu için modern tıpta ortak bir anlayış aracıdır, uluslararası bir tıp dilidir.
Asıl noktaya geliyoruz.
Güney Azerbaycan'da bu günlerde dilimizle ilgili dikkat çeken bir olay yaşandı. Öncelikle olayın olumlu, gurur verici yönünden bahsedeyim.
Azad İran'ın verdiği bilgiye göre, birkaç gün önce Tahran-Tebriz havalimanında uçuş görevlisi yolcuları Azerice "Hoş geldiniz" ifadesiyle karşıladı. Bu durum pan-farkçı sosyal medyada protestolara yol açtı. Türkçe'de bu iki kelime, havayolunda bölücülüğün başlangıcı olarak nitelendirildi (Hemen öncesinde Cumhurbaşkanı Mesud Pezeshkia'nın Azerice'deki ilk röportajı da o çevrelerde aynı tedirginliği yaratmıştı).
"Ata" havayolunun sahibi Makhammedrza Zunuzi, bakın şovenistlere ne kadar kısa ve öz bir şekilde cevap verdi. O da öğretti. Alıntı: "Ayrılıkçı siz ve atalarınızdır. Ne oldu? Misafirlere Türkçe'nin yanı sıra Farsça ve İngilizce olarak da sadece "Hoşgeldiniz" demeniz talimatı verilmektedir. Ayrılıkçılık bunun neresinde? Farsça olmayan dilleri kullanma hakkı anayasada yer alıyor mu? Tarihi okuyun ve ne olduğunu görün. İran'ın dini lideri cumhurbaşkanı Türkçe konuşmuyor mu? Bizim kendi şehrimiz Tebriz'de Türkçe konuşmamız gerekmez mi?"
Evet, bize ders vermek yerine gidin tarih okuyun, bugünkü İran topraklarında var olan ve onları yüzyıllarca yöneten Türk devletlerini hatırlayın. Belki de evimizde ana dilimizde konuşmak için sizden izin almalıyız?
Buna "kaşıntı yapmayan yerden kan alınması" denir. Elbette din perdesi altına saklanan Fars milliyetçilerinin asıl amacı, Güney'deki ana dilimizin sadece geri planda kalması değil, genel olarak yavaş yavaş yok olmasıdır. Bu durumda Güney Azerbaycan'ın özne olarak ortadan kalkacağını ve Birleşik Azerbaycan fikrinin otomatik olarak tarihin arşivlerine atılacağını söylemeye gerek yok.
Ancak Güney'e yönelik bu tür kötü niyetlerin ve hain planların hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir dizi ütopyanın parçası olması iyi bir şey. Birincisi, İran denilen ülkede Azerbaycanlılar etnik azınlık değil, etnik çoğunluktur. Bir avuç değil, on milyonlarca! Bu gerçekle yüzleşmemek mümkün değil!
Şu anda İran'ın hem dini liderinin hem de cumhurbaşkanının Azerbaycanlı olması bu sonucumuzun açık bir kanıtıdır. Ait oldukları milletin çıkarları doğrultusunda değil, devletin çıkarları doğrultusunda hareket ettikleri doğrudur. Ama Azerbaycan Türkçesinin yok olmasına asla razı olmayacaklarından yüzde yüz eminiz. En önemlisi, Güney'deki halklarımız buna izin vermeyecektir; her ne kadar dilimiz orada pek çok Farsça kelimeyle "kirlenmiş" olsa da.
İkincisi, bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti, Azerbaycan dilinin Güney'deki varlığının en güçlü garantörüdür. Azerbaycan Cumhuriyeti, uluslararası hukuka saygılı bir ülke olarak İran'ın toprak bütünlüğünü tanır. Ancak bu, Araz genelindeki soydaşlarımızın diline, milli değerlerine, geleneklerine ve diğer temel haklarına yönelik kitlesel baskılara seyirci kalacağımız anlamına gelmiyor. Bunlar İran'ın iç işleri değil, olamaz!
Güney Azerbaycan'da gerilimin yapay olarak artmaması, merkezcil eğilimlerin artmaması için resmi Tahran'ın baş ağrısına dönüşmeden bu yönde olumlu adımlar atması daha iyi olur. Mesela Azerbaycan dilinde okulların açılması. Bu, İran anayasasına da yansıyor (Madde 15). Yeni başkan Mesud Pezeşkian bunu duyurdu.
Bekliyoruz. Falak da bekliyor ve sayıyor...
Kaynak: musvat.com, 14.10.2024
FACEBOOK YORUMLAR