Elma Kokusuyla Gelen Ölüm: Halepçe Katliamı / Yazar: Alp Emeç

Elma Kokusuyla Gelen Ölüm: Halepçe Katliamı / Yazar: Alp Emeç
12 Mayıs 2020 - 19:39

Katliamın acısı hala taze… Yaklaşık 32 önce Saddam Hüseyin’in verdiği emirle Kuzey Irak’a başlatılan operasyon ve neticesinde ölen binlerce insan, savaşın Ortadoğu’da yarattığı tahribattan sadece küçük bir kesit. Kanlı Cuma olarak da bilinen bu hadise, 16 Mart 1988 tarihinde Irak’ın doğusunda bulunan Halepçe kentinin İran tarafından ele geçirilmesinin ardından gerçekleşti. Birleşmiş Milletler, yayınladığı tıbbi raporda Irak ordusunun doğrudan Halepçe’de yaşayan Kürtleri hedef aldığını ve saldırının hardal gazıyla gerçekleştirildiğini beyan etti. Batılı devletlerce soykırım suçu olarak tanımlandı ve Irak’ın uluslararası alandaki prestiji zarar gördü. Katliamda beş bine yakın insan ölürken, binlerce insanın vücudunda kalıcı hasarlar oluşturdu.

Katliamdan Önce Neler Yaşandı?

Saddam Hüseyin’in iktidara gelmesinden İran-Irak Savaşı’na değin, Kuzey Irak’ta yaşayan Kürt halkı ile Baasçı Irak Hükümeti arasında inişli çıkışlı bir ilişki yaşandı. Hüseyin, Suriye’deki Esad hükümetine nazaran iktidarının ilk yıllarında Kürtlere yönelik daha ılımlı bir politika izlediyse de İran’la başlayan savaşın ardından bu tutum değişti. Kürdistan Yurtseverler Birliği ve Kürdistan Demokrat Partisi’nin savaş esnasında İran hükümeti ile yakın temas içerisinde bulunması Saddam Hüseyin’i şüphelendirdi.

Ali Hasan el-Mecid

Yerel Kürt güçlerinin Irak ordusuna destek vermekte isteksiz davranmasının ardından ilişki daha da gerginleşti. 1983’de Barzani aşireti önderliğinde Kürt İsyanı gerçekleşti ve İran bu isyana destek verdi. Irak’ın kuzeyinde başlayan isyana Irak ordusunun sert müdahale etmesi neticesinde isyan daha da büyüdü. 3 yıl sonra isyanı önlemek maksadıyla “Kimyasal Ali” lakaplı Ali Hasan el-Mecid’in komutasını üstlendiği El-Enfal Operasyonu başladı.

Kimyasal Saldırının Detayları

Halepçe’nin coğrafi konumu

İran’ı geri püskürtmek ve Kürt isyanını bastırmak için icra edilen Enfal Operasyonu’nun ikinci senesinde, binlerce insanın hayatına mal olacak kimyasal saldırı başladı. 16 Mart 1988’de, Irak ordusunun envanterinde yer alan Su-22 savaş uçakları ve Mi-8 helikopterleri, Halepçe yakınlarında yer alan bir askeri üsten kalkarak Kürt yerleşkelerini yoğun bombardımana tuttu. Yanı sıra Türkmen ve Süryani yerleşkeleri de hedef alındı. Yerel Kürt güçlerine göre kısa aralıklarla 14 kez bombardıman yapıldı. Halepçe kentinin birçok yerinden farklı renkte dumanlar yükseldi ve yüzlerce ev yıkıldı. Katliama şahit olan bir sivil, yaşadıklarını şöyle anlatmıştır:

 

“Güzel bir bahar günüydü, sabah saat 11.00 sularında içime kötü bir his doğdu. Kalbim sanki bana büyük bir felaketin eşiğinde olduğumuzu söylüyordu. Birkaç dakika sonra Halepçe yoğun bombardımana tutuldu ve şehirden dumanlar yükseldi. Bombalama özellikle kuzey bölgelerinde yoğunlaştı, bu yüzden evin bodrum katına kaçmak zorunda kaldık. Saat 14.00’de bombardıman yavaş yavaş azaldı ve aileme yemek getirebilmek için hızlıca mutfağa gittim. Unutamayacağım şeyler gördüm. Şehri kolaçan etmek maksadıyla arabama bindiğimde kusan, kriz geçiren ve can çekişen birçok insan gördüm. Daha sonra yoğun bir elma kokusu aldım ve baygınlık geçirdim. Uyandığımda yanımda onlarca ceset vardı. Elma kokusu devam ediyordu ve herkes canının derdindeydi. Sadece insanlar etkilenmemişti; ölen bir sürü köpek, kedi ve kuş gördüm.”

Hayatta kalanların önemli bir kısmı yoğun elma kokusuna maruz kaldıklarını doğrulamıştır. Saldırıya maruz kalanlarda körlük, yoğun öksürük krizi vb. durumlar görüldü. Bölgede araştırma yapan İranlı doktorlar, ölenlerin  vücutlarında yüksek oranda kimyasal ve hardal gazı tespit ettiklerini belirtti. Yaralananlar ise Tahran’a götürülerek tedavi altına alındı. Halepçe’den önce de Kürt halkına yönelik kimyasal saldırılar yapıldığı öne sürüldü fakat tam anlamıyla kanıtlanamadı.

Halepçe Katliamı Sonrasında Neler Oldu?

İran basını, katliam esnasında çekilen fotoğrafları uluslararası kamuoyuyla paylaştı ve tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. Bölgeye özel izinle giden gazetecilerin anlattıklarına göre Halepçe’de hayat durmuştu ve yaprak bile kıpırdamıyordu. Kente giden gazetecilerden biri olan Kaveh Golestan, katliam sonrası kentin halini şu şekilde özetledi: “Hayat donmuştu, durdurulmuş bir kare gibiydi. Yaşarken öldüğümü hissettim.  Can çekişenler vardı ve bize yalvarıyorlardı. 15 ya da 16 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir kızı bizim helikopterimize bindirdik. Helikopter kalktıktan 1-2 dakika sonra küçük kız gözlerime baktı ve kollarımda öldü. O bakışı hayatım boyunca unutamadım.”

Irak hükümeti saldırıya ilişkin olarak 23 Mart’a kadar suskunluğunu korudu. Sonrasında saldırıdan İran’ı sorumlu tuttu ve Irak ordusunun böyle bir işe karışmayacağını iddia etti. ABD bu iddiaya destek verdi ve İran’ın bölgede nüfuzunu artırmak amacıyla böyle bir şey planlamış olabileceğini öne sürdü. 2003 yılına değin İran’ı suçlayan ABD, bu yıldan sonra tavrını değiştirmiş ve Irak ordusunun bir savaş suçu işlediğini teyit etmiştir. İngiltere de ABD ile benzer bir tutum gösterdi.

Halepçe kurbanlarının mezarları.

2003 yılında yayınlanan bir habere göre katliama katılan Iraklı pilotlardan biri, operasyona katılanların “İran’ın esasen kafir bir devlet olduğu ve Kürtlerin de bu devletin ajanlığını yaptıkları.” söylemiyle motive edildiklerini öne sürmüştür. Irak ordusu Halepçe’yi yeniden ele geçirdikten sonra cansız bedenleri apar topar gömdü ve kentin yıkılmış bölümlerini imha etti. Japonya, Halepçe’nin yeniden yaşanabilir hale gelmesi için 70 milyon dolarlık bir projeye başladıklarını duyurdu. Saldırıdan 10 yıl sonra bile, saldırının yarattığı kimyasal etkiden ötürü ölenlerin ve kısmi felç yaşayanların olduğu bölge kaynaklarınca duyuruldu. Kalp hastalıkları, akciğer kanseri ve ölü doğum oranları arttı. Ayrıca vücudu deforme olmuş insanların çokluğu da yine bölge kaynaklarınca teyit edildi.

Katliam Sonrasında Yargılamalar

Irak’ın işgalinden sonra başkent Bağdat’ta kurulan mahkemelerde Saddam Hüseyin, Halepçe’de yaşanan katliamdan sorumlu tutulmadıysa da 1982 yılında gerçekleşen Duceyil Katliamı’ndan ötürü idam cezasına çarptırıldı. Irak Cumhurbaşkanlığı’nın ofisinde bulunan 1987 tarihli bir belgede, Kürtlere karşı sarin gazı ve dünyanın en tehlikeli kimyasal silahlarından biri olan tabunu kullanmak için Irak ordusunun izin istediği yazıyordu. Bu belge, mahkeme boyunca en büyük delillerden biri olarak kullanıldı. Saddam Hüseyin bu suçlamalara ilişkin, “İranlılarca şahsıma böyle bir suçlama yapılmasına asla izin vermem. Eğer böyle bir şeyin emrini verdiysem sorumluluk alarak itiraf ederim. Arap ya da Kürt olsun, tüm Irak vatandaşları karşısında doğruları söylüyorum ve hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum.” sözlerini sarf etti. Saddam Hüseyin’in bu katliamdan dolayı herhangi bir ceza almaması başta Barzani aşireti olmak üzere tüm Iraklı Kürtleri üzdü. Yargılamalar neticesinde devrik Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin, 30 Mart 2006’da asılarak idam edildi.

Saddam Hüseyin yargılanıyor.

Halepçe Katliamı’nı yöneten ve aynı zamanda Saddam Hüseyin’in kuzeni olan Ali Hasan el-Mecid, katliamdan sorumlu tutularak Ocak 2010’da idam cezasına çarptırıldı. Şiilere yönelik gerçekleştirilen katliamlardan ötürü de yargılanan el-Mecid, hiçbir pişmanlığı olmadığını ve Irak’ın güvenliği için yaptığını söyledi. 25 Ocak 2010’da asılarak idam edildi. Saddam Hüseyin’in saldırı esnasında kullandığı kimyasal silahları nasıl tedarik ettiği konusunda tartışmalar yaşandı. Singapur, Hollanda, Almanya ve Mısır’ın Irak’la kimyasal silah ticaretinde bulunduğu öne sürüldü. Alman şirketi Karl Kolb’un genel müdürü Dieter Backfisch, 1989’da verdiği demeçte kimyasal silahların Alman halkı için büyük tehlike oluşturduğunu fakat dış pazarda alıcısının fazla olduğunu beyan etti. Bu devletlerin yanı sıra Yugoslavya ve ABD’nin de Saddam Hüseyin’le kimyasal silah alışverişinde bulunduğu iddia edildi. 23 Aralık 2005’de Hollanda mahkemesi, Irak’a kimyasal silah sattığı için iş adamı Frans van Arnaat’ı 17 yıl hapse mahkum etti.

Frans van Anraat

 

Mart 2003’de, katliamın anısına Halepçe kentinde “Halepçe Şehitleri Anıtı” inşa edildi. 16 Mart 2006’da öfkeli bir Kürt grup, hükümeti protesto etmek amacıyla anıta zarar verdiyse de aylar sonra onarılıp ziyarete açıldı. Halepçe’yi anlatan filmler çekildi ve müzik grupları tarafından şarkılar bestelendi. Bugün bile saldırının izlerini taşıyan kent, yakın tarihte sivil halka yönelik gerçekleştirilen en büyük katliamlardan birinin tanığı olmuş durumda.

Kaynak: https://www.stratejikortak.com/

https://www.stratejikortak.com/2020/05/halepce-katliami-saddam.html

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Günün Başlıkları