"Edirne'nin Fethi" eserinde Türk halkının milli kurtuluş mücadelesi
29 Ağustos 2024 - 09:42 - Güncelleme: 29 Ağustos 2024 - 09:57
"Edirne'nin Fethi" eserinde Türk halkının milli kurtuluş mücadelesi
Atakishiyeva Hacer
Cafer Jabbarli, 20 Mart 1899'da Hızi'de fakir bir köylü ailesinde doğdu. Cafer Jabbarli seçkin bir oyun yazarı, şair, düzyazı yazarı, tiyatro eleştirmeni, film eleştirmeni, çevirmen, senarist, gazeteci, aktör, yönetmen ve onurlu sanatçı olarak tanınır.
Azerbaycan edebiyatının zenginleşmesine büyük katkıları olmuştur. Cafer Jabbarli'nin yaratıcılığı çok zengindir.
Onun şiirleri, oyunları, hikâyeleri Azerbaycan edebiyatı için çok kıymetlidir. Cafer Cabbarlı'nın Azerbaycan edebiyatının, kültürünün ve sanatının gelişmesinde yadsınamaz hizmetleri vardı.
Azerbaycan dramaturjisinin, profesyonel tiyatronun gelişmesi ve yeni nesil oyuncuların gelişmesi için dramatik eserler yazılması gerekiyordu.
Bu sayımızda önemli rol oynayabilecek olan Cafer Cabbarlı'nın ilk oyunları "Sadık Dizi", "Soluk Çiçekler", "Ulduz", "Edirne'nin Fethi", "Aydın", "Oğtay Eloğlu" ve diğerleridir. diye yazdı. Bu oyunlar bugün hala geçerliliğini koruyor. Azerbaycan tiyatrosunun yetenekli ve büyük sanatçısı, Azerbaycan edebiyatının bir klasiği, seçkin bir oyun yazarı, nesir yazarı, şair, halk figürü olan Cafer Cabbarlı'nın çok yönlü yaratıcılığında oyunlarının rolü yadsınamaz.
Yazarın bağımsızlık döneminin bilimsel düşüncesiyle yazdığı "Yıldız" ve "Edirne'nin Fethi" adlı eserleri, onun Türkçülük düşüncelerini yüksek estetik düzeyde somutlaştırmıştır.
Oyun yazarı, "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde İslam milletlerinin birliğinin, kaderlerinde belirleyici faktörlerden biri olduğunu kanıtlamıştır.
Cafer Cabbarlı'nın "Edirne'nin Fethi" adlı eseri sahneye çıkarıldığında oyunu izleyen Nuri Paşa, eseri büyük beğeniyle karşıladı. Bu tarihi buluşma, genç yazar ve oyun yazarı J. Jabbarli'nin eserlerine verdiği en büyük değerlerden biriydi.
Cafer Cebbarlı, 1917 yılında yazdığı "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde Türk milli düşüncesinin sanatsal tasvirini, Türk vatandaşlık bilincinin oluşumunu ve Türk'ün tarihi kaderini yansıtmıştır.
"Edirne'nin Fethi" adlı eserde Bizans İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti'nin Edirne'nin fethi için verdiği mücadele, Osmanlı birliklerinin zaferi, milletin vatan ve toprak uğruna çektiği büyük zorluklar anlatılmıştır. yazarın kaleminin gücüyle okuyucuya aktarılıyor.
"Edirne'nin Fethi" adlı eserde Türk dünyasının Avrupa dünyası ile verdiği kanlı mücadeleler, yazarın Türk milletine ve tarihine duyduğu sonsuz sevgi ve hakikatle anlatılmaktadır. Eserin kahramanları vatanlarını var güçleriyle savunanlardı. Eserde Türklerin millî ve dinî duygularının yanı sıra inançları da tasvir nesnesi haline getirilmiştir.
Cafer Cabbarlı'nın "Edirne'nin Fethi" adlı eseri, oyun yazarının Türkçülük ideallerine ithaf edilmiştir. Böylece eserde dönemin çok önemli sosyo-politik olayları J. Jabbarli'nin büyük yaratıcılığıyla kaleme alınmıştır. Adib, eserinde, Edirne'nin fethine giden yol ne kadar zorlu ve çelişkili olursa olsun, Türk milletinin bunu ilerleme ve ilerlemeyle başardığını kanıtlıyor.
Oyun yazarı, Türklerin yabancılara karşı kahramanca mücadelelerini, Türk yaşamını, Türk kahramanlığını ve yiğitliğini yaratıcı bir şekilde ele almış ve dolu dolu bir eser ortaya koymuştur.
Eserde Adib, kahramanların karakterlerinin çelişkili yönlerini savaşın yıkıcı ve yıkıcı gücüyle dengelemiştir.
Eser, Edirne'nin kayıp toprakları için yurtseverlik hareketini, kahramanlık ve yiğitlik gösteren düşmana karşı öfkeli Türk milletini tasvir etmektedir. Eserin büyük başarısının temel sebeplerinden biri, trajedide milli ve dini inançtan kaynaklanan gücün, Türk'ün zaferinin ahlaki ve psikolojik temeli olmasıydı.
Oyun yazarı, eserde kadın fedakarlığını ve kahramanlığını Zohra ve İnci gibi karakterler şeklinde tasvir etmiştir. Böylece bu kahraman Türk kadınları hastanelerde özveriyle mücadele etti.
Adib, "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde Türkçülük ideallerine olan hayranlığını açıkça ortaya koymuştur. Oyun yazarı, "Edirne'nin Fethi" adlı eserini milli meselelerin, milli gururun, gururun ve vatanseverliğin ruhuyla yazmıştır. Eserin temeli Türklerin yabancılara karşı verdiği kahramanca mücadelede gösterdiği yiğitliktir.
Adib eseri gençliğinde (18 yaşında) yazdı. İşin özü Türklerin Edirne topraklarına yönelik yurtseverlik hareketidir.
Oyun yazarı, "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde Edirne sokaklarının tasvirine ve büyük askeri sahnelere fazla yer vermemiştir. Eserde hemşire Zohra ile genç subay Rufat'ın aşkı anlatılırken, Türklerin yabancılara karşı verdiği kahramanca mücadeleler de geniş bir şekilde anlatılıyor.
Her iki genç de birbirlerini saf bir sevgiyle seviyorlardı. Adib, eserinde bu saf sevgiye karşı tek güç olarak yalnızca vatan sevgisini anlatır. Böylece her iki genç de aşklarını ancak Edirne'nin özgürlüğüne giden yolda aktarabildiler.
Hemşire Zohra ve genç subay Rufat, vatan sevgisiyle Anavatan için çalışan vatanın cesur evlatlarıydı. Onlar milleti, vatanı uğruna ölmeye hazır gençlerdi.
Cafer Cebbarlı, "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde milli savaş için canlarını feda eden bu gençlerin imajını oluşturarak literatürü zenginleştirmiştir. Gençler vatan yolunda akacak kanlarının her damlasıyla gurur duyuyorlardı.
Her Türk, vatan uğruna öldürülen Türklerin intikamı için çalıştı ve yaşadı. Eserde savaşları kınayan Adib, tüm felaketlere neden olan savaşın cesur evlatları öldüren, anneleri çocuksuz, kızları kardeşsiz, oğullarını babasız bırakan bir kavram olduğunu belirtti.
Cafer Cabbarlı, "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde tarihi şahsiyetler Mustafa Kemal Atatürk ve Enver Paşa'nın prototipini oluşturmuştur. Eserde Envar Paşa'nın halka hitaben söylediği sözler halk arasında ilahi gibi seslenmektedir. "Kardeşler! Eski Türkiye'nin hakimiyetini birkaç aileden oluşan küçük bir kabileden oluşturan Sultan Osman'ın çocukları, bugün tüm Türkiye'nin türbesi olan Edirne, düşmanların kaba çizmeleri altında eziliyor. Masum Türk kızlarının namusu düşmanların ayakları altında çiğneniyor. Osmanlı hilali ayaklarda, Sultan Selim'in minarelerinde Bulgar haçları yürekleri delerken siz hala "Barış yapalım", "Savaş yapalım" diye düşünüyorsunuz.
Acaba kanın dondu mu? Ey sefalet uçurumu karşısında kendini kaybeden gafiller! Dünyada lekelenmiş bir onurla yaşamaya hayat mı diyorsun?
Hayır, dürüst bir Türk bunu kabul edemez. Ben bu hayatı istemiyorum, bugün tüm Türk askerleri adına söylüyorum: Ölümden korkanlar namussuzdur, evlerine gider, yaşlı kadınlarıyla birlikte saklanırlar. Ama biz askerler son kalana kadar savaşacağız. Edirne'yi alana kadar silahlarımızdan vazgeçmeyeceğiz ve Türk gençlerinin, Türk kızlarının, Türk askerlerinin kalbinde bir "ülkü" olduğunu ve onların dilinde bir söz olduğunu tüm dünyaya anlatmalıyız: "Ya onurlu bir ölüm ya da değerli bir yaşam"! Cafer Cabbarlı "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde Türk milletinin onurlu yaşamını ve onurlu ölümünü yazmıştır.
Osmanlı, şerefini, namusunu ve topraklarını korumak için savaşa gitmek zorunda kaldı. Bu nedenle cesur askerler Edirne'yi almadan önce son nefeslerine kadar düşmanla savaşmak zorunda kaldılar. Oyun yazarı, "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde vatan yolunda birlikte onurla mücadele eden Türk gençlerinin, büyüklerinin, askerlerinin, kızlarının, kadınlarının ve çocuklarının mücadelesini anlatmıştır.
Vatan ve millet uğruna canını, malını feda etmeye hazır olan Türk milleti, çalışma boyunca bir an bile düşmana teslim olmadı. Çocuklardan yaşlı erkeklere, kızlardan yaşlı kadınlara kadar tüm Türkiye silaha sarılmış, vatan için durmaksızın savaşmıştır.
Cesur Türk milleti, Edirne uğruna savaşa, ayaklar altına alınan onurunu düşmanın ayakları altında ezilmekten kurtarmak için çıktı. Çünkü Türk milletinin damarlarında akan Türk kanı donmamıştı, o kan aşağılanmayı kabul edemezdi. Bütün Türklerin düşmana teslim olmasına izin vermeyen o mübarek Türk kanı sayesinde Edirne fethedildi.
Cafer Cabbarlı, "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde, tüm Türk milletinin şanlı ecdadımızın yardımına koştuğunu belirtmiştir. Şanlı Türk milletinin kız kardeşleri ve anneleri ellerinde Kur'an-ı Kerim ile tüm Türk milleti için dua ediyor, hatta göklerdeki bütün melekler kutsal toprak Edirne'nin özgürlüğü için Allah'a yalvarıyorlardı. Şanlı Türk milletinin tek arzusu Edirne üzerinde Osmanlı hilalini görmekti.
Adib Şanlı, Türk halkının bu zafer azminin kaynağı olarak Edirne'nin kutsal toprakları altında yatan Türk kahramanlarından bahsetti. Şanlı Türk evlatları, kutsal Edirne topraklarının düşmanın ayakları altında çiğnenmesine asla izin veremezlerdi.
Türk milleti, Doğu güneşinin sıcacık koynunda yetişen özgür Asya'nın sıcacık ve cesur çocuklarıdır.
Oyun yazarı, "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde Türk milletinin yüreğindeki gerçek vatan sevgisini okuyucuya o kadar açık ve akıcı bir şekilde aktarmıştır ki, eserin başlangıcından itibaren okuyucunun Edirne'nin olduğundan hiçbir şüphesi kalmamıştır. şanlı Türk ordusu tarafından fethedilecekti.
Eser, Türk milletinin vatan ve millet savunmasını Envar Bey gibi kahramanlara emanet etmesinden dolayı duyduğu rahatlığı yansıtmaktadır.
Cafer Cabbarlı'nın "Edirne'nin Fethi" adlı eseri, birbirlerine sadık olan Zohra ve Rufat'ın birlikteliği ve Edirne'nin şanlı Türk ordusu tarafından fethinin anlatılmasıyla sona ermektedir.
Eser, tarihi gerçekleri yansıtması bakımından tüm Türk edebiyatı açısından oldukça önemlidir.
Cafer Jabbarli, 20 Mart 1899'da Hızi'de fakir bir köylü ailesinde doğdu. Cafer Jabbarli seçkin bir oyun yazarı, şair, düzyazı yazarı, tiyatro eleştirmeni, film eleştirmeni, çevirmen, senarist, gazeteci, aktör, yönetmen ve onurlu sanatçı olarak tanınır.
Azerbaycan edebiyatının zenginleşmesine büyük katkıları olmuştur. Cafer Jabbarli'nin yaratıcılığı çok zengindir.
Onun şiirleri, oyunları, hikâyeleri Azerbaycan edebiyatı için çok kıymetlidir. Cafer Cabbarlı'nın Azerbaycan edebiyatının, kültürünün ve sanatının gelişmesinde yadsınamaz hizmetleri vardı.
Azerbaycan dramaturjisinin, profesyonel tiyatronun gelişmesi ve yeni nesil oyuncuların gelişmesi için dramatik eserler yazılması gerekiyordu.
Bu sayımızda önemli rol oynayabilecek olan Cafer Cabbarlı'nın ilk oyunları "Sadık Dizi", "Soluk Çiçekler", "Ulduz", "Edirne'nin Fethi", "Aydın", "Oğtay Eloğlu" ve diğerleridir. diye yazdı. Bu oyunlar bugün hala geçerliliğini koruyor. Azerbaycan tiyatrosunun yetenekli ve büyük sanatçısı, Azerbaycan edebiyatının bir klasiği, seçkin bir oyun yazarı, nesir yazarı, şair, halk figürü olan Cafer Cabbarlı'nın çok yönlü yaratıcılığında oyunlarının rolü yadsınamaz.
Yazarın bağımsızlık döneminin bilimsel düşüncesiyle yazdığı "Yıldız" ve "Edirne'nin Fethi" adlı eserleri, onun Türkçülük düşüncelerini yüksek estetik düzeyde somutlaştırmıştır.
Oyun yazarı, "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde İslam milletlerinin birliğinin, kaderlerinde belirleyici faktörlerden biri olduğunu kanıtlamıştır.
Cafer Cabbarlı'nın "Edirne'nin Fethi" adlı eseri sahneye çıkarıldığında oyunu izleyen Nuri Paşa, eseri büyük beğeniyle karşıladı. Bu tarihi buluşma, genç yazar ve oyun yazarı J. Jabbarli'nin eserlerine verdiği en büyük değerlerden biriydi.
Cafer Cebbarlı, 1917 yılında yazdığı "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde Türk milli düşüncesinin sanatsal tasvirini, Türk vatandaşlık bilincinin oluşumunu ve Türk'ün tarihi kaderini yansıtmıştır.
"Edirne'nin Fethi" adlı eserde Bizans İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti'nin Edirne'nin fethi için verdiği mücadele, Osmanlı birliklerinin zaferi, milletin vatan ve toprak uğruna çektiği büyük zorluklar anlatılmıştır. yazarın kaleminin gücüyle okuyucuya aktarılıyor.
"Edirne'nin Fethi" adlı eserde Türk dünyasının Avrupa dünyası ile verdiği kanlı mücadeleler, yazarın Türk milletine ve tarihine duyduğu sonsuz sevgi ve hakikatle anlatılmaktadır. Eserin kahramanları vatanlarını var güçleriyle savunanlardı. Eserde Türklerin millî ve dinî duygularının yanı sıra inançları da tasvir nesnesi haline getirilmiştir.
Cafer Cabbarlı'nın "Edirne'nin Fethi" adlı eseri, oyun yazarının Türkçülük ideallerine ithaf edilmiştir. Böylece eserde dönemin çok önemli sosyo-politik olayları J. Jabbarli'nin büyük yaratıcılığıyla kaleme alınmıştır. Adib, eserinde, Edirne'nin fethine giden yol ne kadar zorlu ve çelişkili olursa olsun, Türk milletinin bunu ilerleme ve ilerlemeyle başardığını kanıtlıyor.
Oyun yazarı, Türklerin yabancılara karşı kahramanca mücadelelerini, Türk yaşamını, Türk kahramanlığını ve yiğitliğini yaratıcı bir şekilde ele almış ve dolu dolu bir eser ortaya koymuştur.
Eserde Adib, kahramanların karakterlerinin çelişkili yönlerini savaşın yıkıcı ve yıkıcı gücüyle dengelemiştir.
Eser, Edirne'nin kayıp toprakları için yurtseverlik hareketini, kahramanlık ve yiğitlik gösteren düşmana karşı öfkeli Türk milletini tasvir etmektedir. Eserin büyük başarısının temel sebeplerinden biri, trajedide milli ve dini inançtan kaynaklanan gücün, Türk'ün zaferinin ahlaki ve psikolojik temeli olmasıydı.
Oyun yazarı, eserde kadın fedakarlığını ve kahramanlığını Zohra ve İnci gibi karakterler şeklinde tasvir etmiştir. Böylece bu kahraman Türk kadınları hastanelerde özveriyle mücadele etti.
Adib, "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde Türkçülük ideallerine olan hayranlığını açıkça ortaya koymuştur. Oyun yazarı, "Edirne'nin Fethi" adlı eserini milli meselelerin, milli gururun, gururun ve vatanseverliğin ruhuyla yazmıştır. Eserin temeli Türklerin yabancılara karşı verdiği kahramanca mücadelede gösterdiği yiğitliktir.
Adib eseri gençliğinde (18 yaşında) yazdı. İşin özü Türklerin Edirne topraklarına yönelik yurtseverlik hareketidir.
Oyun yazarı, "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde Edirne sokaklarının tasvirine ve büyük askeri sahnelere fazla yer vermemiştir. Eserde hemşire Zohra ile genç subay Rufat'ın aşkı anlatılırken, Türklerin yabancılara karşı verdiği kahramanca mücadeleler de geniş bir şekilde anlatılıyor.
Her iki genç de birbirlerini saf bir sevgiyle seviyorlardı. Adib, eserinde bu saf sevgiye karşı tek güç olarak yalnızca vatan sevgisini anlatır. Böylece her iki genç de aşklarını ancak Edirne'nin özgürlüğüne giden yolda aktarabildiler.
Hemşire Zohra ve genç subay Rufat, vatan sevgisiyle Anavatan için çalışan vatanın cesur evlatlarıydı. Onlar milleti, vatanı uğruna ölmeye hazır gençlerdi.
Cafer Cebbarlı, "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde milli savaş için canlarını feda eden bu gençlerin imajını oluşturarak literatürü zenginleştirmiştir. Gençler vatan yolunda akacak kanlarının her damlasıyla gurur duyuyorlardı.
Her Türk, vatan uğruna öldürülen Türklerin intikamı için çalıştı ve yaşadı. Eserde savaşları kınayan Adib, tüm felaketlere neden olan savaşın cesur evlatları öldüren, anneleri çocuksuz, kızları kardeşsiz, oğullarını babasız bırakan bir kavram olduğunu belirtti.
Cafer Cabbarlı, "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde tarihi şahsiyetler Mustafa Kemal Atatürk ve Enver Paşa'nın prototipini oluşturmuştur. Eserde Envar Paşa'nın halka hitaben söylediği sözler halk arasında ilahi gibi seslenmektedir. "Kardeşler! Eski Türkiye'nin hakimiyetini birkaç aileden oluşan küçük bir kabileden oluşturan Sultan Osman'ın çocukları, bugün tüm Türkiye'nin türbesi olan Edirne, düşmanların kaba çizmeleri altında eziliyor. Masum Türk kızlarının namusu düşmanların ayakları altında çiğneniyor. Osmanlı hilali ayaklarda, Sultan Selim'in minarelerinde Bulgar haçları yürekleri delerken siz hala "Barış yapalım", "Savaş yapalım" diye düşünüyorsunuz.
Acaba kanın dondu mu? Ey sefalet uçurumu karşısında kendini kaybeden gafiller! Dünyada lekelenmiş bir onurla yaşamaya hayat mı diyorsun?
Hayır, dürüst bir Türk bunu kabul edemez. Ben bu hayatı istemiyorum, bugün tüm Türk askerleri adına söylüyorum: Ölümden korkanlar namussuzdur, evlerine gider, yaşlı kadınlarıyla birlikte saklanırlar. Ama biz askerler son kalana kadar savaşacağız. Edirne'yi alana kadar silahlarımızdan vazgeçmeyeceğiz ve Türk gençlerinin, Türk kızlarının, Türk askerlerinin kalbinde bir "ülkü" olduğunu ve onların dilinde bir söz olduğunu tüm dünyaya anlatmalıyız: "Ya onurlu bir ölüm ya da değerli bir yaşam"! Cafer Cabbarlı "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde Türk milletinin onurlu yaşamını ve onurlu ölümünü yazmıştır.
Osmanlı, şerefini, namusunu ve topraklarını korumak için savaşa gitmek zorunda kaldı. Bu nedenle cesur askerler Edirne'yi almadan önce son nefeslerine kadar düşmanla savaşmak zorunda kaldılar. Oyun yazarı, "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde vatan yolunda birlikte onurla mücadele eden Türk gençlerinin, büyüklerinin, askerlerinin, kızlarının, kadınlarının ve çocuklarının mücadelesini anlatmıştır.
Vatan ve millet uğruna canını, malını feda etmeye hazır olan Türk milleti, çalışma boyunca bir an bile düşmana teslim olmadı. Çocuklardan yaşlı erkeklere, kızlardan yaşlı kadınlara kadar tüm Türkiye silaha sarılmış, vatan için durmaksızın savaşmıştır.
Cesur Türk milleti, Edirne uğruna savaşa, ayaklar altına alınan onurunu düşmanın ayakları altında ezilmekten kurtarmak için çıktı. Çünkü Türk milletinin damarlarında akan Türk kanı donmamıştı, o kan aşağılanmayı kabul edemezdi. Bütün Türklerin düşmana teslim olmasına izin vermeyen o mübarek Türk kanı sayesinde Edirne fethedildi.
Cafer Cabbarlı, "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde, tüm Türk milletinin şanlı ecdadımızın yardımına koştuğunu belirtmiştir. Şanlı Türk milletinin kız kardeşleri ve anneleri ellerinde Kur'an-ı Kerim ile tüm Türk milleti için dua ediyor, hatta göklerdeki bütün melekler kutsal toprak Edirne'nin özgürlüğü için Allah'a yalvarıyorlardı. Şanlı Türk milletinin tek arzusu Edirne üzerinde Osmanlı hilalini görmekti.
Adib Şanlı, Türk halkının bu zafer azminin kaynağı olarak Edirne'nin kutsal toprakları altında yatan Türk kahramanlarından bahsetti. Şanlı Türk evlatları, kutsal Edirne topraklarının düşmanın ayakları altında çiğnenmesine asla izin veremezlerdi.
Türk milleti, Doğu güneşinin sıcacık koynunda yetişen özgür Asya'nın sıcacık ve cesur çocuklarıdır.
Oyun yazarı, "Edirne'nin Fethi" adlı eserinde Türk milletinin yüreğindeki gerçek vatan sevgisini okuyucuya o kadar açık ve akıcı bir şekilde aktarmıştır ki, eserin başlangıcından itibaren okuyucunun Edirne'nin olduğundan hiçbir şüphesi kalmamıştır. şanlı Türk ordusu tarafından fethedilecekti.
Eser, Türk milletinin vatan ve millet savunmasını Envar Bey gibi kahramanlara emanet etmesinden dolayı duyduğu rahatlığı yansıtmaktadır.
Cafer Cabbarlı'nın "Edirne'nin Fethi" adlı eseri, birbirlerine sadık olan Zohra ve Rufat'ın birlikteliği ve Edirne'nin şanlı Türk ordusu tarafından fethinin anlatılmasıyla sona ermektedir.
Eser, tarihi gerçekleri yansıtması bakımından tüm Türk edebiyatı açısından oldukça önemlidir.
FACEBOOK YORUMLAR