Demir parmaklıklar ardında bir Bozkurt

Demir parmaklıklar ardında bir Bozkurt
09 Şubat 2021 - 23:45

12 Eylül 1980 öncesi Ülkücü Hareket'in sembol isimleri  arasında yer alan Efendi Barutçu, cezaevinde kaldığı yıllarda  annesi, babası, yakın arkadaşlarına ve dava büyüklerine yazdığı mektupları "Mahbesten Mektuplar" adıyla kitaplaştırdı. Ülkücü Hareket tarihine ve döneme ışık tutacak önemli bilgilere yer verdiği kitabı Efendi Barutçu okurlara şu sözlerle takdim ediyor:

21 Temmuz 1975 tarihinde Bursa'da tutuklanıp cezaevinin cümle kapısından girdiğimde eski taş binada büyük harflerle şu cümle yazılıydı: "OCAĞIN VE ULUSUN SENİ BEKLİYOR, BURADAN ONLARA YARARLI OLARAK AYRIL." Cezaevine girdiğimiz ilk günden itibaren bu söze uygun bir hayat çizgisi tutturmaya çalıştık.

24 yaşındaydım. Bursa Eğitim Enstitüsü matematik bölümü son sınıftan devamı tamamlamıştım. Birkaç dersten bütünlemeye kalmıştım, Eylül ayında da o derslerimi verip Anadolu'nun herhangi bir şehrinde bir liseye veya ortaokula öğretmen olarak tayin edilecektim, kısmet olmadı. Peki, neden tutuklanmıştım? O yıllarda Türkiye genelinde çok yaygın olan Ülkü Ocakları isimli Milliyetçi bir gençlik teşkilatının (derneği) Bursa şubesi başkanıydım. Ülkü Ocakları bizim için bir millî mektep hüviyetindeydi. Burası Türk milletine duyulan derin sevgimizin; hizmet, aşk ve heyecanımızın ocağıydı. Milletimizin fakirliğinden ve ülkemizin geri kalmışlığından büyük üzüntü duyuyorduk.Türk insanını yoksulluktan kurtarıp refah seviyesini yükseltip ülkemizi çağlar üzerinden aşırmak ve tarihî geçmişine layık bir şekilde dünyanın güçlü ve itibarlı devletlerinden biri hâline getirmek gayesini güdüyorduk. Sevdamız büyük, heyecanımız sonsuzdu. Aynı yıllarda üniversite ve yüksekokullarda büyük çoğunluğu gönüllerindeki adalet duyguları profesyonel devrimciler tarafından istismar edilen Anadolu çocuklarının da içinde yer aldığı solcu-sosyalist-devrimci gruplar vardı. Bunlara göre de Türkiye'nin kalkınması için Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 'nin modelini benimsemesi ve Marksist-Leninist ideoloji doğrultusunda Türkiye'de kanlı bir darbeyle Sovyetler'e dost bir hükümetin kurulması gerekiyordu.Türkiye'nin her tarafında üniversitelerde, fabrikalarda, şehirlerde, kasabalarda, mahallelerde amansız bir mücadele veriliyordu. Tutuklandıktan hemen sonra yargıda çöreklenmiş bir grup devrimci yargıcın hedef tahtasına oturtulmuştuk. 6 sene idamla yargılandık. Daha sonra mahkeme, arkadaşım Metin Kaplan'la bana 18 sene 8'er ay hapis cezası verdi. Bir insan için tahammülü güç hapishane şartlarına dayanabilmek için yegâne istinatgahımız şanı yüce Allah'tı. O'nun "Allah sabredenlerle beraberdir," müjdesi ve Yaradammıza sonsuz bağlılıkla ayakta kaldık.

Elinizdeki kitap bir hatırat değildir. Okuyacağınız mektuplar cezaevi hayatım süresince anama, babama, kardeşlerime ve bir kısım arkadaşlarıma yazdığım mektuplardan seçilmiş bir demettir. Dost ve arkadaşlarımın ısrarıyla içlerinden bazılarını seçerek uzun yıllar sonra bir kitap hâlinde yayınlamaya karar verdik.

Ayrıca şunu belirtmek isterim ki; gerek birçok ülküdaşımdan, dost ve arkadaşımdan gerekse muhtelif cezaevlerinde tutuklu ülküdaşlarımdan şahsıma yazılmış yüzlerce mektubu hâlen saklıyorum ve her birinin zarfının üzerine hangi tarihte cevap yazdığımı kaydetmişim. Bir gün bir meraklı akademisyen çıkıp da 12 Eylül öncesi ve sonrası cezaevi mektupları ile ilgili bir çalışma yapacak olursa oldukça zengin bu malzemeyi istifadesine sunabilirim. Bu mektuplardaki ifadelerimin tamamı cezaevindeki bir ülkücünün ruh dünyasını aksettiren çok samimi duygularının kâğıda dökülmüş hâlidir. Çünkü ben ülkücü dünya görüşüne bağlıyım.

Bukan Yayınevi Tel:(0216) 456 70 52

Kaynak Yeniçağ: Demir parmaklıklar ardında bir Bozkurt

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum