Coğrafya Türk'ü Kendisine Çekiyor, Genetik Hafıza Devrede… - Yazan: Onur Beyhan
1. Viyana Kuşatması: 27 Eylül 1529 - 16 Ekim 1529
154 yıl sonra yeniden ALP Dağları Türk'ü çağırdı.
2. Viyana Kuşatması: Kuşatma başlangıcı 14 Temmuz, muharebe 12 Eylül, 1683
Bizler Anadolu'dan Milattan önce 6.000'lerde Türkistan'a doğru yerleşmeye başladık. Yani Türkistan'dan Anadolu'ya değil, Anadolu'dan Türkistan'a göçüldü.
Türkler Anadolu’yu yurt edindikten sonra, Horasan ve Uzak doğuya göçüp oraları Türk yurdu yaptı.
Sonra binlerce yıl geçti.
Tarihler 370'leri gösterdi, Hunlar Ulduz Han önderliğinde batı'ya akın etmeye başladılar.
Şimdi ki Avusturya ve Macaristan topraklarına yerleştiler.
Ulduz Han'ın torunu Tuna boyuna yerleşerek Bulgar topluluğunu oluşturdular. Peçenekler ve Bulgarlar zamanla Roma ordusuna dâhil olup, Roma ordusunun özel birliklerini oluşturdular.
Ortodoksluğu kabul ettiler.
İstanbul dâhil olmak üzere şimdi ki Moldova'daki Gagavuzya bölgesine dahi yerleştiler.
Yüz yıllar sonra Alpaslan komutasındaki 50 bin kişilik Türk ordusu 250.000 kişilik Bizans ordusunun karşısına çıktı.
370'lerde gelen Peçenekler, Hunlar, Bizans ordusunun karşısına tam 700 yıl sonra çıkan Türk Soydaşlarını fark ederler. Bizler soydaşlarımıza karşı savaşmayız diyerek taraf değiştirirler. İşte Tanrı’nın kader örgüsü, coğrafyanın seyri bu ya…
6.000 sene önce Türkistan’a giden ve oraları yurt edinen soyumuz, 4. yüzyılın başında yeniden Anadolu’ya ve Balkanlara dönüyor. Ardından 11. yüzyılda Anadolu’ya yeniden girdik ve yeniden ve son kez yurt edindik.
Batı Trakya’yı terk ettik. Geri döneceğiz! O coğrafya bizleri hala beklemekte.
Halep, Musul, Kerkük, Revan Türk’ü bekliyor.
Coğrafya ve genetik hafıza Türkleri oraya çekiyor.
Bir kişi cinayet işleyip öldürdüğü kişiyi gömdüğü yere, 20 yıl sonra da olsa mutlaka gidiyor.
Bu insan psikolojisi ve bilinçaltı ile alakalı bir durum. Toplumlarında hafızası var. İşte bizler toplumların bilinçaltını oluşturan bu bilince ‘GENETİK HAFIZA’ diyoruz.
Genetik hafıza kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Yüzlerce hatta binlerce yıl önce hangi coğrafya’da neler yaptıysak, savaşlarımız, toylarımız, atalarımızın yaşadığı tüm anılar Genetik Hafızada kayıtlıdır.
Bilinçaltında olan bu bilgiler yüzyıllar sonra ön belleğimize gelerek bir hedef haline geliyor. Bilinçaltı, toplumu binlerce psikolojik harp saldırılarına rağmen, dışarıdan gelen toplum mühendisliğine rağmen toplum hafızasını değiştiremediler. Genetik hafıza devreye girdi. İşte bu yüzden zamanla ‘TURAN HEDEFİ’ ve ‘BÜYÜK TÜRK BİRLİĞİ’ düşüncesi ortaya çıkmaya başladı. Kan çekti, gen çekti, toprak çağırdı, genetik hafıza çalışmaya başladı. Türklerin yürekleri bir şeye kitlendi sadece. Birleşmek!
Tüm olaylar bizlere büyük ailenin birleşme ve bütünleşme hamleleridir.
Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığı ve Sovyetlerin dağılması, Moldova’daki Gagavuzların Türkiye’ye dönmek istemesi reddedildi. Bu önce anlaşılmadı. Sonra Gagavuzya Özerk Cumhuriyeti kuruldu ve Moldova Cumhuriyetinden Gagavuzlar için Özerklik alındı. Bu da genetik Türk Devlet aklının bir hamlesidir.
Kıbrıs’a yüzyıllar sonra geri döndük.
Suriye’ye 100 yıl sonra geri döndük.
Musul Özdemir Hareketi hala 100 yıllık bir plandır ve devreye sokulmuştur.
Karabağ köy köy tepe tepe geri alınıyor. Revan’da bu işin sonunda düşecek!
Bizler nerede at koşturup, kılıç oynattıysak, otağımızı nereye kurduysak, oralara hışım edeceğiz. Türk’ün yaşadığı her yerde Türk sancağını kaldıracaktır.
Batı’da al bayrak, doğuda Gök bayrak kalkacaktır. Çinliler yüz yıllardır içe kapanık ve emperyalist amaçları olmayan, her zaman savunmada kalan bir topluluktur. Bu yüzden Türkleri asimle etmek ve onları eritmeye, Çinlileştirmeye çalışıyorlar. Bunu korkularından yapıyorlar. Çünkü onlarda yüz yıllar geçmiş olsa da batıya giden Türklerin mutlaka geri döneceğini, Çin Seddi’ne yeniden dayanacağını çok iyi biliyorlar.
Bu sebeple karşı senaryo işletiliyor. Amerika Türk birliğini kurma hedefi taşıyan ama kendisine hizmet eden dernek ve vakıfları aktif hale getirdi. Çin sermayeli, ABD sermayeli, İngiliz ve Rus sermayeli birçok Türkçü Turancı dernek ve kurumlar var. Bunlar Türk milli refleksini frenlemek isteyen şeytani yapıların derin faaliyetleridir.
Tanrı yolunun erleri ise şeytanın düzenine karşı var gücüyle karşı koymaktadırlar.
Son Söz:
Türklerin tek yapması gereken, yapılan oyunları görmek, sezmek, kanmamak, beynini karşı senaryoya teslim etmemektir. Partizanlık tuzağına düşmemek, milli birliği esas bilmek, yaptığı ve yapabildiği işi en iyi şekilde layıkıyla yapmaktır. Türk, kendisine inanmalıdır. Türk, Türk Devletine güvenmelidir. Türk, inanarak hareket etmeli, kendisini her alanda geliştirmeli, bilime, sanata, edebiyata, müziğe, teknolojiye önem vermeli ve en az 2-3’üyle alakadar olmalıdır. Kitaplar ile arkadaş olmalı. Ne buluyorsa okumalıdır. Çocuklarını da el bebek gül bebek değil, mücadeleci, yetiştirmelidir. Zorluklara karşı mücadele edecek şekilde yetiştirmelidir.
Bu sebeple Türk genci yeni devrimlere hazır olmalıdır.
Kaynak: https://asasmedya.info/news/authors
FACEBOOK YORUMLAR