Cavit Ismayıl: HAMANEY'İN FETVASI…
Son zamanlarda, daha doğrusu, 10 Temmuz'da, Kafkas Müslümanları Dairesi başkanı Şeyh-ül-İslam Allahşükur Paşazade liderliğindeki Azerbaycan'daki dini mezheplerin liderlerinin Şuşa'yı ziyaret ettiğini medyadan öğrendim. Şunu belirteyim ki, en başından beri, bir takım örgütlerin temsilcilerinin azat edilmiş toprakları her kesden önce ziyaret etmesinin gerekli olduğunu düşündüm. Bunlardan ilki Kafkas Müslümanları Dairesi başkanı Allahşükur Paşazade olmalıydı. Çünkü 30 yıla yakın işgal altında tutulan topraklarımızda tüm değerlerimiz gibi dini anıtlarımız, mabetlerimiz ve Allah'ın evleri de aşağılanmıştır.
İnsanlıktan nasibini almayan Ermeni pislikleri, mezarları bile yıkmış, traktörle sürmüşler. Atalarının sembolü olan domuzları bizim camilerimizde beslemişler. Ve bu açıdan tüm Kafkasya'nın bir numaralı dini liderinin yalınayak da olsa oraya gideceğini, ezan okuyacağını, sevinç ve zafer için dua edeceğini düşündüm. Ne yazık ki, bu gerçekleşmedi.
Neyse, dönelim dini görevlilerin Şuşa ziyaretine...
Şuşa'daki Yukarı Govharaga (Azerbaycan türkçesinde- Gövhərağa) Camii'ni ziyaret eden din adamları,sabah namazını kılarlarken Allahşükür Paşazadenin camide İranlı molla (imam) Ojagnejat'ın arkasında namaza dururken gördükde beynimde birçok sorular oluştu.
Şimdi bile bunu merak ediyorum İranlı molla Ojagnejat 30 yıldır ki, işgal altında tutulan Karabağ'ın bu durumunu şimdiyedek hiç kınamış mı? Karabağ'da camilerin Ermeniler tarafından domuz ahırı olarak kullanılmasına karşı çıkmış mı? Hatırlamıyorum!
Sayın Şeyh, Molla Ojagnejat bizim için sadece Azerbaycan'ımıza İran'dan gelen bir yetkilidir ve başka bir ülkeyi temsil ediyor. Bu açıdan bakıldığında her evin kendi sahibi ve başı vardır...
Bu arada sayın Şeyh, en azından Şuşaya giderken yolun üzerinde bulunan, gaz borularını gördüğünüzde, İranlı imamdan, Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarına, camilerine hakaret eden Ermenilere neden gaz verdiklerini sordunuz mu?
Ama bu ziyaretle ilgili olarak beynimde oluşan en büyük soru şudur.
Sayın Şeyh, 44 günlük savaşa kadar, o mübarek günlerde ve bugün bile kardeşlerinin yanında olan, Türk atasına destek ve bağlılıkla dolu olan Türkiye'mizin din adamlarından herhangi biri neden o ziyaret için davet edilmedi? Bunun sebebi nedir?
Ayrıca Sayın Şeyh'in "Büyük zafere ulaşmamızda Türkiye ve İranın büyük emeği vardır" ifadeside temelden yanlıştır. Çünkü her birimiz Türkiye'nin konumunu biliyoruz. Onlar her zaman bizimle oldular ve bizimleler.Peki İran?
26 Mayıs 2021'de “İran. Sen kimsin Dost mu düşman mı?" makalemde İran'ın ülkemize karşı tutumunun gerçek yüzünün bazı özelliklerini açıkca belirtmiştim. Savaş sırasında Kahraman Azerbaycan Askerleri topraklarımızı işgalden kurtardığında, 30 yıldır ermenilere yaşam sunan, onlara yardımcı olan İran'ın sınırımızda asker topladığını, mühimmat koridoruyla birlikte aynı zamanda ermenilere yiyecek ve petrol gönderdiğini unutmayacağız. Şimdi Sayın Şeyh, neden Azerbaycan'ın kahraman oğulları, Muzaffer Başkomutanın önderliğindeki Azerbaycan halkının birlik olduğu bu kutsal dönemde, İran'a, yukarıda belirttiğim davranışları ve ithalatının durdurulması yönünde bir çağrı yapmadınız? Neden İran'dan gönderilen akaryakıtı askeri teçhizatlarında kullanan pislik Ermeni Azerbaycan'ı kana bulayarak, bebeklerimizi, masum insanlarımızı yok etti! Neden İran için ABD'ye başvurdunuz da ana vatanımız Azerbaycan için İran'a başvurmadınız? Nedenini açıklar mısın?
Son röportajınızda bu konularda yorum yapanları İslam'ı bilmemekle eleştirdiniz. Kafkasya'da bir numaralı dini şahsiyet olduğunuz doğru, elbette, sizin gibi dini bilmemek de mantıken doğaldır. Ama Şeyh-ül-İslam gibi bir din adamı olarak, neden, hangi sebeple Tahran'da 2019'da Tasua ve Aşure günlerinde 51. Ermeni Oyunlarının açılış töreni yüksek sesli müzik ve grup danslarıyla, sıra havai fişeklerle kutlanırken protesto etmediniz? Ne de olsa İslam'ı çok iyi biliyorsunuz. Neden? Hangi Sebeple?
Ne de olsa o gün, İmam Hüseyin ve silah arkadaşlarının Kerbela'da öldürüldüğü gündü. Diğerlerini eleçtiren din tüccarları Tasua ve Aşure günlerinde havai fişeklerle, müzikler çalarak Tahran'da eğleniyorlardı. Hem de Allah'ın evlerine domuz bağlayan, Müslümanların dini mabetlerine hakaret eden, Müslüman gelin ve damada zülmeden, Müslüman mezarlıklarını tahrip eden Ermenilerin şerefine.
Sayın Şeyh, "Ayetullah Hamaney'in 'Karabağ İslam yurdudur' fetvası zaferin habercisiydi ve bizi zafere götürdü." dedi. - Benim açımdan fikir temelden yanlış ve çok zararlı.
Evet, Karabağ Türklerin ata yurdudur ve Allah'a hamd olsun ki, biz Müslümanız.
Ancak öncelikle şunu hatırlatayım ve bilmeyenler, öğrensinler ki, ümum milli lider Haydar Aliyev'in 12-17 Mart 2001 tarihlerinde kardeşimiz Türkiye'ye yaptığı resmi ziyarette bir muhabir Büyük Önder'e İran'ın arabuluculuk isteğini sormuştur ve Haydar Aliyev böyle bir cevap vermiştir: "İran bir kez arabulucuk yaptı. 1992'de bir Azerbaycan heyeti ve bir Ermeni heyeti guya İran'ın aracılık edeceği iddiasıyla Tahran'a gitti. Onlar Tahran'dayken Ermeni silahlı kuvvetleri Şuşa'yı işgal etti. Bunu biliyor musun, bilmiyor musun? Git ve onları oku. ”
Evet, 1992 yılında Azerbaycan ve Ermeni heyetlerinin Tahranda olduğu dönemde yani guya İranın "arabuluculuk" yaptığı sırada Şuşamızın Ermeni haydutları tarafından işgal edildiğini unutmadık ve unutmayacağız.
Şuşa'mız, camilerimize domuz bağlayıp, daha doğrusu İslami değerlere hakaret eden Ermeniler tarafından çiğnenirken, 14 Ekim 2019'da Şuşa'da İran denilen devlet büyük bir ciddiyetle Ermeni-İran bilim ve kültür merkezini açtı.
Son röportajda Sayın Şeyh, Türkiye Cumhurbaşkanı'nın yardımcısının görüşünü protesto ederek demiştir; "İran'ın Ermenistan'a silah gönderdiğini" söyledi. "Kanıtınız var mı?” Sayın Şeyh, İran denilen devletin defalarca guya Karabağ savaşı sırasında, bölgede terör grupları olduğunu ve bunun tüm bölge için tehdit oluşturduğunu söylediği sırada neden protesto etmediniz? ? Sayın Şeyh, terör grupları neden Azerbaycan'a getirildi? Ama savunduğunuz İran'ın bu tür saçma açıklamalarına itiraz etmeli değil miydiniz? Belki de ben hatalıyım ?! Yoksa İran tarafının kanıtı mı var? Sizde bu konuyla ilgili bilgili misiniz?
Aynı röportajda, "Cumhurbaşkanımın söylediğine inanıyorum" dediniz. Cumhurbaşkanınızın söylediğine inanıyorsanız, Başkomutan, tarihi zafere giden şanlı yolun tarihsel kronolojisini defalarca açıkladı. Orada Ağa dediğiniz Hamaney diye bir şey yok. Peki bu fikir nereden ve kimden geliyor?
Evet, dost da düşman da gördü ki, mübarek 44 günde, kahraman evlatlarımız, kanları pahasına, ümum milli lider Haydar Aliyev'in kurduğu yenilmez silahlı kuvvetlerimizin profesyonelliği, cesareti ve Muzaffer Ali Başkomutan kararlı duruşuyla 200 yılı aşkın tarihimizin en görkemli sayfasını yazdı. Aynı zamanda Azerbaycan halkının bu şanlı günlerde ordusu, kahraman askerleri ve Muzaffer Başkomutanıyla birlikte olmasının da bu zaferin ana hattı olduğunu belirtmekte fayda var. Türkiye'mizin her zaman onur ve kararlılıkla yanımızda durması da önemlidir! Fikrinizi tesadüf olarak görmüyorum. Ve bence bu fikrin altında büyük bir anlam yatıyor.
Bazen düşünüyorum, acaba birileri kimlerinse ağası Hamaney'i fetvasıyla 30 yıl işgal altında bulunan toprakların kurtuluşunun temellerini attığını düşünüyorsa, bu Hamaney daha sonra ülkemizle ilgili acaba daha nasıl bir fetvalar verir diye düşünüyorum.
Ama herkes bilmeli ki, canımız tam olmasa da Azerbaycan'ımız artık daha güçlüdür ve İlham Aliyev gibi güçlü bir liderimiz var. Ve bir gün güneş mutlaka Turan uğrunda birleşmiş vatanımın güneyinde doğacak! Mutlaka doğacak!
https://asasmedya.info/
FACEBOOK YORUMLAR