ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE ŞİİRİ NASIL SESLENDİRİLMELİ / Ramazan BARDAKÇI

Ramazan BARDAKÇI Yazdı: ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE ŞİİRİ NASIL SESLENDİRİLMELİ

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE ŞİİRİ NASIL SESLENDİRİLMELİ / Ramazan BARDAKÇI
18 Mart 2020 - 20:02 - Güncelleme: 04 Mayıs 2020 - 18:07

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE ŞİİRİ NASIL SESLENDİRİLMELİ

Mehmet Akif, “Asım’ın Nesli”ne seslenirken Asım’ın dilinden dökülen Çanakkale Şehitlerine şiirini vatan ve Mehmetçik aşkıyla satırlara dökmüştü. Şiiri, vatana göz dikenlere karşı elemli bir kalbin terennümü olarak kaleme alan Akif, kahraman Mehmetçik’in kanının son damlasına kadar vatanı, ezanı, bayrağı müdafaa gayreti karşısında yürekleri titreten bir kahramanlık edası ile çoşkun bir dille dile getirir.

Şiirin nasıl ve ne şekilde kaleme alındığını dikkate alarak bu şiire o gözle bakmak o şekilde seslendirmek gerektiğini düşünüyorum. Yazılış amaç ve gayesi gözetilmeden bu şiirin seslendirildiğinde şiir, milli duyguları canlı biçimde yansıtmaktan ziyade bireysel duygulara hitap etme şekline bürünmemeli. Şiiri okunurken seçilen fon müzikleri de her okuyana göre değişen bir şiir, milli olmaktan şahsi bir terennüme dönüşmüş demektir.

Peki, bu şiirin farklı biçimlerde ifade şekli olmasının; bireysel farklılıktan kaynaklandığını, bu şiiri seslendirenlerin ses ve gırtlak yapılarının farklı olduğunu göz ardı mı etmeliyiz, sorusu akla gelebilir. Şiiri kahramanlık şemasına oturttuktan sonra bu farklılıklar, bir şey ifade etmeyecektir. Bu sayede okuyan ve dinleyen herkes bu şiirin bir kahramanlık ve cesaret şiiri olduğunu anlayacaktır. Bu şiirin manası daha net ortaya çıkacaktır.

Kimi zamanlar aşırı duygu yüklenerek şiire adeta melankolik bir hava katmak Mehmet Akif’i ve Çanakkale’yi anlamaktan uzak olmaktır. Dönem ve şartlar göz ardı edilerek o ruhu yakalamadan Çanakkale Şehitleri’ni seslendirmek doğru değildir. Böyle daha ilgi çekici oluyor, bu biçimde insanlarda duygusal bir oluşuyor, diyerek manayı ötelememek gerekir.

“Milli Destan” niteliği taşıyan bir eseri seslendirenler; milli ruhu, Mehmetçik’in kahramanlığını, zor şartlar altında vatanı can pahasına savunan halkın cesaretini, vatana göz diken istilacı ve sömürgeci güçlerin kan bürümüş sırtlanlar gibi vatan topraklarına saldırmalarını hissettirmelidir.

Bu şartları ihtiva eden bir söyleyiş biçimi ve tam da ifade ettiğim şartları taşıyan bir seslendirmeyi Mehmet Atay’da gördüm. İsteyenlerin internette rahatlıkla erişebileceği bu söyleyiş bana göre şiirin ruhuna uygun ideal bir fonetik özellik taşımaktadır.

Burada gençliği yönlendirecek ve bu bilinci oluşturacak olanlar da eğitimcilerdir. Gençler, özellikle ortaöğretim döneminde şiiri milli bilince uygun biçimde okumaya teşvik edilirse hafızalarında bu bilinç yer edecektir. Türk milletinin payidar olması gayesi taşıyan biz eğitim camiası elini taşın altına koyması, kültürel miras olan ve elimizde hazine gibi duran “Milli Destanı” genç beyinlere nakşetmesi gerekir.

Mehmet Akif’in şiirlerini okumak onu anlamak için yetmez ama en azından Mehmet Akif’in yazma amacına uygun biçimde seslendirmek vazifemiz olmalıdır. O günleri düşünerek dile getirmek hem Mehmet Akif’e hem de Mehmetçik’e vefadır. Bugün bu unsurları dikkate almayıp şiiri bireyselleştirmek deyim yerindeyse Mehmet Akif’in mezarında ters dönmesine sebeptir.

Nasıl bir destanı hafife alarak okumak milli havadan uzaklaştırmak mümkün değilse bu şiir içinde durum aynıdır. O halde bilmeden de olsa şiiri milli bilincin uzağına taşımak yerine atalarımızın mücadelesine ve Mehmetçik’in cesaretine uygun biçimde söylemek şarttır.     

Ramazan BARDAKÇI

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum