Bir kişi 5.016 kişiye bulaştırmış! - İskender Öksüz

Bir kişi 5.016 kişiye bulaştırmış! - İskender Öksüz
20 Kasım 2020 - 18:56
COVID-19 konusunda yeni bilgiler var. Bir kısmını The Atlantic Dergisi’nde Zeynep Tüfekçi’nin yazısından aldım. Tüfekçi Müge Çevik’in buluşlarından da yararlanmış. Bu bilim kadınları 200’ün üstünde ve şahlanmakla meşgul yerli ve millî üniversitelerimizin hangisinden diye sorarsanız hayal kırıklığına uğrarsınız. Zeynep Hoca Kuze Karolina Üniversitesi’nde doçent, Müge Hoca da St. Andrews Üniversitesi’nden. Hani aşıda ipi göğüslemeye en yakın BionTech’in kurucuları Uğur Şahin ve Özlem Türeci gibi onlar da Türkiye dışındaki Türkler. Burada yetişmiyorlar, yetişenleri de mülakatla eleriz alimallah. Bizim adamlar varken, mümkün mü? En rekabetçi ihracat kalemimiz beyin.

Öfkeme dur diyeyim de yeni bilgileri vermeğe çalışayım.

ORTALAMA BULAŞMA SAYISI ANLAMSIZ

Salgının başında basit istatistikler yapıldı. Meşhur bir R-sıfır vardı. Bir kişi ortalama kaç kişiye bulaştırıyor falan diye. Sonra gözlemler, bu yaklaşımın pek de yararlı olmadığını göstermiş. Aynı sosyal ve demografik yapıya sahip yerleşimlerde salgının çok farklı seyredebildiği görülmüş. Bir kişi kaç kişiye bulaştırıyor diye istatistik yapmaya çalışırsanız bir ortalama hesaplarsınız ya, işte ortalamasını aldığınız sayıların bir birinden çok farklı olmaması gerekir. (Meraklısına not: Standart sapma ölçtüğünüz sayılar mertebesinde olmamalı.) Meselâ Ankara’nın Beştepe semtinde evlerde ortalama kaç oda bulunduğunun hesabının pek bir anlamı yoktur. Çünkü 1000 odalı, Cumhurbaşkanlığı Sarayı da oradadır. Onu hesaba katarsanız ortalama anlamsızlaşır. Katmazsanız, en çok odaya sahip binayı hesap dışı bırakmış olursunuz.

İşte R-sıfır da Beştepe’deki evlerin oda ortalaması gibi bir ortalama. Bulaşma şartları yoksa birçok hasta kimseye bulaştırmadan hastalığı atlatıyor. Bulaşma şartları varsa bir kişinin kaç kişiye bulaştırabileceğinin üst sınırı belli değil. Güney Kore’nin Daegu şehrinde, salgının ta başında ülkenin 31’inci hastası olan kadının büyük bir kilisede 5 016 kişiye virüs bulaştırdığı belirlendi! Güney Kore’nin salgına karşı başarılı mücadelesini, tek başına yere sermiş! COVID-19’da ortalama hesaplarından ziyade Pareto tipi yaklaşımlar daha anlamlı. Hani müşterilerin %20’si malların %80’ini satın alır gibi… Fakat rakamlar daha abartılı. Hastaların binde biri, bulaşmaların %99,9’una yol açıyor gibi acayip sonuçlar çıkıyor.

YENİ İPUÇLARI

Bu yeni bilgi, salgınla mücadelede iki ipucu veriyor.

Birincisi, bulaşma şartlarının ne olduğunu iyi belirleyip bunlardan kaçınılması. Şartlar şunlar: 1) Kapalı ortam veya açık fakat kalabalık ortam. 2) O ortamda uzun zaman geçirmek. 3) Hızlı nefes veren insanlar. Yüksek sesle konuşmaları yetiyor. İllâ hapşırmaları, öksürmeleri gerekmiyor. Yüksek sesle müzik çalındığı için masalarda oturan insanların bağırarak konuştuğu bir lokanta veya 31’inci hasta vakasındaki gibi yüksek sesle ilahi söylenen veya vaaz verilen kapalı yerler. Siyasî nutuklar dâhil.

Virüsün damlacıklardan değil de, damlacıktan küçük, uzun müddet havada asılı kalan “aerosol” ile bulaştığı kesinleşti. Milimetrenin yüzde birinden küçük tanelere aerosol deniyor. Bunları gözle görmek mümkün değil. Yüksek sesle konuşma virüslü nefes bulutlarının havada asılı kalmasına yetiyor. Sıcaklık ve nem aerosolü bozuyor. Dolayısıyla serin bir mekandaki kuru hava bulaşma için ideal. Kışın evleri nemlendirmek iyi fikir

TERSİNE “FİLİASYON”

İkinci ipucu şu: Bir hasta belirlendiğinde, kimlerle temas ettiği araştırılarak ileri doğru, daha kimlere bulaştırdığının izlenmesi önemli. Türkiye’de bu yapılmaya çalışılıyor. Fakat süper bulaştırıcılık gerçeği keşfedilince, takibi geriye doğru yapıp- acaba siz kimden aldınız- diye sorup süper bulaştırma vakasına doğru geri tarama yapmak belki daha yararlı. Daha yararlı çünkü bir kişi iki kişiye, iki kişi de dört kişiye diye giden geometrik bulaşma kadar bir kişinin uygun şartlarda onlar, yüzler, hatta 31’inci hasta gibi binlerce kişiye bulaştırdığı yeni keşfimiz. Geriye doğru takip edip süper bulaştırıcıya veya süper bulaşma vakasına ulaşmak için illâ PCR gibi zahmetli testler gerekmiyor. Daha az hassas fakat daha çabuk ve kolay testlerden çok sayıda yapılması tavsiye ediliyor. Tükürükle numune alınan, yalancı pozitifi düşük (yalancı negatifi yüksek) testler var. Büyük bulaşmayı bulmak için bu yeterli. O büyük bulaşmayı bulduktan sonra onun kurbanlarını aramak ve ayırmak daha kolay olabilir.

Bütün bu bilgilerden sonra tehlikeli yerleri düşündüm... 31’inci hasta kiliseden. Ancak bizim camilerde- genellikle-  yüksek sesle ilahi okunmaz. Vaaz belki. Mevlit bayağı tehlikeli. Spor karşılaşmaları, hele kapalı salonlarda yapılanlar ideal bulaşma yerleri. Lokantalar, otobüs, dolmuş kesinlikle riskli. Hele bağırarak bir biriyle veya telefonla konuşanlar varsa. Ya taksiler? Tehlikeli. Bunu gelecek yazımda ele alayım.

ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

Karamsar hikâyelerden bıktıysanız bir de olumlu hikâye anlatayım. Ankara Büyük Şehir Belediyesi, Korona Virüsü pozitif çıktığı için evinde karantinaya alınanlara sabah kahvaltısı ve akşam yemeği hizmeti veriyor. Sağ olsunlar. Bu hizmet özellikle yalnız yaşayan insanlarımız için çok önemli. Karantinada yalnız hastaların yemek için yapacakları tek şey, 530 010 0750 numaralı telefonu aramak.

Bu iki başlılıktır, yardım yapılacaksa biz yaparız diye yasaklamazlar umarım.

20.11.2020 - Karar Gazetesi


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum