Reklam
Reklam

Bakü bölgede güvenilir bir ortak, Ankara ise onun anahtarı

Türk Dünyası Stratejik Araştırmalar Merkezi (TARSAM) Başkanı Naci Yengin, Publika.az'ın sorularını yanıtladı.

Bakü bölgede güvenilir bir ortak, Ankara ise onun anahtarı
07 Ekim 2025 - 17:13 - Güncelleme: 07 Ekim 2025 - 17:17
TARSAM Başkanı Naci Yengin'le yapılan röportaj:- Türkiye-Azerbaycan ittifakı bölgenin jeopolitik manzarasında giderek güçleniyor. Sizce bu ittifak gelecekte bölgesel güç dengesini nasıl etkileyecek?- Oğuz atamızla başlayan Türkiye-Azerbaycan kardeşliği, kopmaz bir bağa sahiptir. Her iki devletin de aynı kökten gelmesi, ilişkilere derin bir manevi zenginlik katmaktadır. Özellikle 44 gün süren İkinci Karabağ Savaşı'ndan sonra bu ilişkiler siyasi, askeri ve ekonomik alanlarda daha da güçlenmiştir.Bugün Türkiye ve Azerbaycan, bölgede birbirini tamamlayan iki stratejik aktör haline gelmiştir. Bu ittifak, yalnızca iki devletin çıkarlarına değil, aynı zamanda tüm Türk dünyasının bütünleşmesine de hizmet etmektedir. Bu birlik, gelecekte yalnızca Güney Kafkasya'da değil, Orta Asya ve Orta Doğu'da da dengeleri değiştirecektir. Azerbaycan, Türkiye ve genel olarak Orta Asya Türk devletleri, ticaret, ekonomi ve kültür alanlarında dostluklarını dengeli bir şekilde güçlendirmelidir.- Güney Kafkasya, son yıllarda hem güvenlik hem de enerji açısından stratejik bir merkez haline geldi. Azerbaycan'ın bu süreçteki rolü nedir?- Güney Kafkasya bölgesi dünyanın kaderini belirliyor. Dünyanın gözü, enerji yataklarının adresi olan Güney Kafkasya bölgesinde. Azerbaycan artık sadece bir enerji ihracatçısı değil, aynı zamanda bölgesel güvenlik kavramının da merkezi bir figürü haline geldi. Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Güney Gaz Koridoru gibi projeler, Batı'nın enerji güvenliğinde önemli bir rol oynuyor.
Aynı zamanda Azerbaycan, diplomatik açıdan yeni bir aşamaya girmiştir. Dengeli bir politika izleyerek hem Rusya, hem Batı hem de komşu ülkelerle ilişkilerini sürdürebilmektedir. Bu da onu bölgede güvenilir bir ortak haline getirmektedir.
- Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, Türkiye ile ilişkiler konusunda son zamanlarda iyimser bir açıklama yaptı. Açıklamaya göre, Ermenistan-Azerbaycan barış anlaşması, Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesine katkıda bulunacak ve sınırların açılmasına yol açacak. Bu iddia gerçekleşebilir mi?
- Ermenistan gerçekten barış istiyorsa, önce tarihle yüzleşmelidir. 1877 yılına kadar Türkiye'nin Ermenistan ile herhangi bir sorunu olmadığını da belirtmeliyim.
Türkiye onlara düşmanca davranmadı, aksine onları korudu. Ancak 24 Nisan 1877'de Osmanlı ve Rus imparatorlukları arasında başlayan savaşta sahte bir devlet vaadiyle kandırılan Ermeniler, Rusların yanında yer aldı. Böylece Ermeni-Türk ilişkileri kötüleşti. Bugünün gerçekliğinde Paşinyan, Türkiye ile yakınlaşmanın siyasi varlığını sürdürmenin tek yolu olduğunu anlıyor. Ankara artık bölgenin anahtarı. Türkiye'nin desteği olmadan iktidardan ayrılabilirdi. Türkiye ayrıca Paşinyan'a yönelik son darbe girişimlerini de engelledi. Ancak Avrupa boş durmuyor, bu devletler arasında nifak tohumları ekiyor. Çünkü iki devlet arasındaki ilişkiler yeniden kurulursa, bu Türkiye'nin ticaret alanında güçlenmesine katkıda bulunacaktır.

- Barışın sağlanması için Ermeni anayasasında ve eğitim sisteminde hangi değişiklikler yapılmalıdır?
- Ermenistan'da Azerbaycanlılara karşı nefret propagandası hâlâ devam ediyor. Ders kitaplarında ve resmi belgelerde asılsız iddialar yer alıyor. Barış istiyorlarsa bu zihniyet değişmeli. Örneğin, Ağrı Dağı'nın adı Ermenistan'da hâlâ Ararat olarak geçiyor. Paşinyan geçen ay yaptığı bir açıklamada, ülkesinin pasaportundan Ağrı Dağı resminin kaldırıldığını duyurdu. Bunu, Ermenistan'ın toprak bütünlüğünü tanıyarak gerekçelendirdi. Genel olarak Ermenistan'da ders kitapları vb. Türklere yönelik iddialar içeriyor. Bunların her biri barış antlaşmasına uygun olarak değiştirilmeli ve Ermenistan anayasası yeniden yazılmalıdır. Bu adımlar istikrarlı bir şekilde uygulanırsa, Türkiye ile ilişkilerin yeniden tesis edilmesi de mümkündür.
- Batı'daki Ermeni lobileri olmasaydı Ermenistan'ın bu kadar etkisi olur muydu?
- Kesinlikle hayır. Ermenistan'ın temel desteği Batı'da oluşan Ermeni diasporasıdır. Ermenistan, bu lobiler aracılığıyla uzun yıllardır uluslararası toplumda kendisini "mağdur devlet" olarak göstermeye çalışmaktadır.

1990'larda Türkiye ve Azerbaycan uluslararası arenada yeterince güçlü değildi. Ancak şimdi durum değişti. 44 günlük savaş, Ermenistan'ın arkasında kim olursa olsun, Azerbaycan ve Türkiye'nin birliğe karşı koyamayacağını gösterdi.
- Şu anda Batı ile Rusya arasındaki güç dengesi değişiyor. Sizce Azerbaycan hangi yönde daha istikrarlı ve bağımsız bir politika inşa edebilir?
- Azerbaycan bu konuda çok hassas bir yaklaşım sergilemeli. Bir tür "kılıçtan ince, kılıçtan keskin" politikası izlemelidir. Rusya ile ilişkilerde temkinli, Batı ile iş birliğinde ise pragmatik bir yaklaşım önemlidir. Azerbaycanlıların uzun süredir Rusya etkisi altında olması, özgürlüklerini ellerinden aldığı için onlara karşı nefret duygusu yaratmıştır.

Rusya zehri alenen kavanozda sunarken, Batı balın içinde saklıyor. Azerbaycan, ikisi arasında ulusal çıkarları ön planda tutmalıdır. Askeri, ekonomik ve enerji alanlarında dengeli bir politika, ülkenin geleceğinin teminatıdır.
- Zangezur koridoru şu anda gündemin en çok konuşulan konularından biri. ABD tarafından başlatılan "Trump rotası" projesi Azerbaycan'a ne vaat ediyor?
- Bu proje ilk bakışta "barış ve refah" kisvesi altında sunulsa da, arkasında jeopolitik çıkarlar yatıyor. ABD'nin amacı bölgedeki enerji ve ticaret yollarını kontrol altına almak. ABD, bu projeyle Ermenistan'ı 99 yıldır himayesine almış durumda.

Zengezur Koridoru, Türk devletleri için stratejik bir köprüdür. Orta Asya'dan Avrupa'ya uzanan bu yol, Türk birliğinin gerçek bir tezahürüdür. Bu koridor tamamen açılırsa, Azerbaycan'ın ekonomik ve siyasi ağırlığı önemli ölçüde artacaktır. Ancak ABD ve Batı, koridoru tam kontrol altında tutmak istiyor. Azerbaycan ise buradaki çıkarlarını koruyabilmelidir.
- Kafkasya'da gelecekte yeni bir savaş tehdidi olabileceğini düşünüyor musunuz?
- Maalesef evet. Kafkasya, dünyanın en hassas bölgelerinden biri. Üçüncü Dünya Savaşı çıksa, buradan başlayabilir. Ermenistan içindeki intikamcı güçler ve dışarıdan gelen provokasyonlar barış sürecine zarar veriyor.

Ermenistan yeniden silahlanıp eski hayallerine dönerse, durum bir anda değişebilir. Dolayısıyla, bölgede kalıcı barışın tek yolu iş birliği ve karşılıklı güvendir.
- Ukrayna ve Orta Doğu'daki savaşlar küresel güvenlik sistemini sarstı. Sıradaki risk bölgeleri hangileri?
- Ukrayna bugün Batı'nın elinde bir araç haline geldi. ABD, Ukrayna'nın doğal kaynaklarına erişim sağlarken, Avrupa bu çatışmadan ekonomik çıkar sağlamaya çalışıyor. Ukrayna, Avrupa ve ABD için Rusya'ya karşı bir tür "tetikleyici" konumunda. Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasında barışı sağlamak üzereyken, Avrupa bunu engelledi. Bu durum devam ederse, bir sonraki gerilim noktası Güney Kafkasya ve Orta Asya olabilir. Çünkü burası, hem enerji kaynakları hem de stratejik konum açısından büyük güçlerin çıkar çatışması noktası. Azerbaycan için asıl mesele, bu girdapta ulusal çıkarlarını korumak.
Kaynak: 7 Ekim 2025, Roza Şafiyeva, https://publika.az/news/nida_tehlil/589769.html
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum