ARZU KUREYŞİ YAZDI: ARAYIŞ 1
Kitaplardaki kahramanlar tamamen gerçektir. Asıl gerçek olmayanlar bizleriz diye düşünüyorum.

21 Mayıs 2025 - 10:46
ARAYIŞ 1
Nasıl buraya geldiğimi hatırlamıyorum. Yalnız her zaman yaptığım gibi kendimi teslim ediyorum; zamanın akışına...
Çünkü bugün, bir kez daha dün olacağına ve yerine başka bir günün geleceği haberini verdi.
Alışkanlık hâline gelen günün bu haberi karşısında sadece sessiz kalabiliyor ve sadece bugünün yerine geçecek olan günü hayal edebiliyorum. Belki de onu birazdan yaşayacağım!
Zaman bütün o gizemiyle geçiyordu. Ben ise yoksa bu da mı sahte diye düşünüyordum. Sonrasında ise her şeyin sahte olduğunu tekrar kendimi hatırlatıyordum. Üç yıldır ki günlerim bu kitabevinde geçiyordu. İlk çalışmayı başladığımda kitapların hiçbirini okumamıştım. Ama şu üç yıl içerisinde neredeyse hepsini bitirmek üzereyim. Kitap okumayı sevmezdim. Okumamın tek sebebi bir şeyleri arama isteğimdi.
Kaybettiğim ama ne olduklarını bilemediğim bazı şeyler vardı. Kitapların cümleleri değil kelimelerini okurdum. Çünkü o kelimelerden biriydi benim aradığım bunu bilirdim. Kitaptaki kahramanlar gibiydi düşüncelerim. Onlar nasıl düşünür diye soruyorsanız ben de bu sorunun cevabını bilmiyorum. Aslında kendim için biliyorum ama insanlara anlatamadığım için bilmiyorum demekle yetiniyorum. Bu soruyu yanıtlamamın sadece bir yolu var diye bilirim.
Yalnız kitapların içindekileri için ömrümüzü verdiğinizde kahramanların nasıl düşündüğünü anlayabilirsiniz. Kitaplardaki kahramanlar tamamen gerçektir. Asıl gerçek olmayanlar bizleriz diye düşünüyorum. Çünkü kitaplardaki kahramanlar tam gerçeğiyle bir duygu yoğunluğu içerisindeler. En azından etrafımdaki bunca insanın içerisinde beni anlayan bu kahramanlar olduğunu düşünmem onların gerçek olduklarını söylemem için yeterli. Tek sorunum da buydu işte; sahteliğin içindeyken gerçekleri görmek isteğim...
Tam üç yıl önceydi ailemi bir kazada kaybettiğim tarih. Sonra da amcam beni yanına almıştı. Onun kitap dolu kitabevinde çalışacaktım. Okulu bırakmıştım o sırada. Yalnız liseyi bitirebildim. Üniversiteye gitmek isterdim yalnız bu istek ailemin sağ oldukları güne kadar geçerliydi. Hep onları mutlu edeyim diye daha çok çalışırdım derslerimi. Yüksek notlar alırdım. Ama onlar gittikten sonra ders çalışmaktan korktum. Yüksek not almaktan daha çok korkmuştum. Bazen hayat bu kadar acımasız davranabilirdi. Davrandı da...
Kulağıma gelen yağmurun sesi ve pencerenin camına vuran damlaları bir kere daha bana bu dünyayı güzelleştiriyordu. Peki biterse?
Yine mi başlayacaktı yaşamak için bir sebebim olmayan o saatlerim?
Yağmur bazen de bana gecenin karanlığını anlatıyordu. Hatırlıyorum, ailemin yanımda olduğu günleri ki günün bitimindeki saatleri ne hayallerle uyuduğumu. İyi bir üniversite kazanacaktım. Bütün sınavları geçecektim. İsteğim mesleği yapacaktım.
Sonra da annemin, babamın başarılarımdan dolayı yüzlerindeki o gülümsemeyi hayal ediyordum.
Bugünlerde ise korkuyorum gecenin yaklaşmasından. Sanki beynimde güzel diye nitelendirilen düşünceler yok oluyordu birer birer.
Uyumak için çabalarken hayatım boyunca gördüğüm kâbuslar korku filmi gibi gözlerimin önünü alıyordu. Ve o gece bir kâbus daha filme eklenmiş oluyordu. Bunu çok iyi biliyordum. Ama ne yapabilirdim ki?
Bu gece başka bir kitaba geçecektim. Bu dünyadan saatlerce ayrılıp başka bir dünyada kendime bir yer bulacaktım...
Beklenmedik bir anda bütün ışıklar kapanıyordu. Beklenmedik bir an dedim çünkü ben zamandan bir şey anlamıyordum. Bana göre zaman diye bir şey yoktu. Aslında hiçbir şey yoktu. Yalnız beynimizde yaratıyorduk her şeyi. Biz zaman diye bir şeyi yaratmışız diye düşünüyordum. Dün, bugün ve yarın birbirinden hiç bir farkı yok. Farkı olsa da onu biz yaratıyoruz ve yarattığımız her şeyin sahte olduğunu düşünüyordum.
Ve ben artık gözlerimi kapatıp karanlık odamda, kendimce uyumayı çalışacaktım.
Uyusam da çıkabileceğin bir kapı aramak için çabalayıp duruyordum. Sözde daha iyi yaşayabilmek için...
Birden korkunç bir ses içimi titretmişti. Ne dediği anlaşılmayan ama defalarca aynı cümleyi tekrar eden bu kalın ve korkunç ses zaman geçtikçe daha yükseliyordu.
Ama artık umursamazdım içimdeki korkuyu. Şuanda ya ölmüşüm ya da bitmeyen lanetli bir kâbusun içindeyim. Yine de ne olacağı belli değildi. Her ne ise birazdan uyanırım. Birazdan bitecekti.
Ses defalarca aynı şeyi söyledikten sonra kesildi.
Ses kesilince birinin odada olduğunu hissettim. Öyle ki nefeslerinin işitiyordum. Odanın ortasında duran bana benzeyen ama tam olarak ben olmayan bu kişi dikkatimi kendine almıştı. Yarısı simsiyah diğer yarısı ise bembeyaz olan bu insana benzeyen varlık bana yaklaşıyordu. Ve her kâbusta gördüğüm korkunç varlıklar kadar beni korkutuyordu. Ama bu sefer her seferinden daha farklıydı.
Uyanacağımı düşünmüştüm. Her defasında çok korktuğum zaman uyanırdım. Ama bu sefer uyanmadım.
Korkudan ağzım açık kaldığı vaziyetteyken varlık, çok garip bir dil ve kalın bir sesle "korkma insan" dedi. Birden durduğunu fark ettim ve Kekeleyerek "burası neresi?" diye sordum. Odamda olduğumu bildiğim hâlde bu soruyu sordum. O an ne diyeceğimi bilemedim. Sonradan anladım aslında ben hiçbir şey bilmiyormuşum.
Nerede olduğumu bile anlamış değildim.
Arzu KUREYŞİ 07.05.2025
Nasıl buraya geldiğimi hatırlamıyorum. Yalnız her zaman yaptığım gibi kendimi teslim ediyorum; zamanın akışına...
Çünkü bugün, bir kez daha dün olacağına ve yerine başka bir günün geleceği haberini verdi.
Alışkanlık hâline gelen günün bu haberi karşısında sadece sessiz kalabiliyor ve sadece bugünün yerine geçecek olan günü hayal edebiliyorum. Belki de onu birazdan yaşayacağım!
Zaman bütün o gizemiyle geçiyordu. Ben ise yoksa bu da mı sahte diye düşünüyordum. Sonrasında ise her şeyin sahte olduğunu tekrar kendimi hatırlatıyordum. Üç yıldır ki günlerim bu kitabevinde geçiyordu. İlk çalışmayı başladığımda kitapların hiçbirini okumamıştım. Ama şu üç yıl içerisinde neredeyse hepsini bitirmek üzereyim. Kitap okumayı sevmezdim. Okumamın tek sebebi bir şeyleri arama isteğimdi.
Kaybettiğim ama ne olduklarını bilemediğim bazı şeyler vardı. Kitapların cümleleri değil kelimelerini okurdum. Çünkü o kelimelerden biriydi benim aradığım bunu bilirdim. Kitaptaki kahramanlar gibiydi düşüncelerim. Onlar nasıl düşünür diye soruyorsanız ben de bu sorunun cevabını bilmiyorum. Aslında kendim için biliyorum ama insanlara anlatamadığım için bilmiyorum demekle yetiniyorum. Bu soruyu yanıtlamamın sadece bir yolu var diye bilirim.
Yalnız kitapların içindekileri için ömrümüzü verdiğinizde kahramanların nasıl düşündüğünü anlayabilirsiniz. Kitaplardaki kahramanlar tamamen gerçektir. Asıl gerçek olmayanlar bizleriz diye düşünüyorum. Çünkü kitaplardaki kahramanlar tam gerçeğiyle bir duygu yoğunluğu içerisindeler. En azından etrafımdaki bunca insanın içerisinde beni anlayan bu kahramanlar olduğunu düşünmem onların gerçek olduklarını söylemem için yeterli. Tek sorunum da buydu işte; sahteliğin içindeyken gerçekleri görmek isteğim...
Tam üç yıl önceydi ailemi bir kazada kaybettiğim tarih. Sonra da amcam beni yanına almıştı. Onun kitap dolu kitabevinde çalışacaktım. Okulu bırakmıştım o sırada. Yalnız liseyi bitirebildim. Üniversiteye gitmek isterdim yalnız bu istek ailemin sağ oldukları güne kadar geçerliydi. Hep onları mutlu edeyim diye daha çok çalışırdım derslerimi. Yüksek notlar alırdım. Ama onlar gittikten sonra ders çalışmaktan korktum. Yüksek not almaktan daha çok korkmuştum. Bazen hayat bu kadar acımasız davranabilirdi. Davrandı da...
Kulağıma gelen yağmurun sesi ve pencerenin camına vuran damlaları bir kere daha bana bu dünyayı güzelleştiriyordu. Peki biterse?
Yine mi başlayacaktı yaşamak için bir sebebim olmayan o saatlerim?
Yağmur bazen de bana gecenin karanlığını anlatıyordu. Hatırlıyorum, ailemin yanımda olduğu günleri ki günün bitimindeki saatleri ne hayallerle uyuduğumu. İyi bir üniversite kazanacaktım. Bütün sınavları geçecektim. İsteğim mesleği yapacaktım.
Sonra da annemin, babamın başarılarımdan dolayı yüzlerindeki o gülümsemeyi hayal ediyordum.
Bugünlerde ise korkuyorum gecenin yaklaşmasından. Sanki beynimde güzel diye nitelendirilen düşünceler yok oluyordu birer birer.
Uyumak için çabalarken hayatım boyunca gördüğüm kâbuslar korku filmi gibi gözlerimin önünü alıyordu. Ve o gece bir kâbus daha filme eklenmiş oluyordu. Bunu çok iyi biliyordum. Ama ne yapabilirdim ki?
Bu gece başka bir kitaba geçecektim. Bu dünyadan saatlerce ayrılıp başka bir dünyada kendime bir yer bulacaktım...
Beklenmedik bir anda bütün ışıklar kapanıyordu. Beklenmedik bir an dedim çünkü ben zamandan bir şey anlamıyordum. Bana göre zaman diye bir şey yoktu. Aslında hiçbir şey yoktu. Yalnız beynimizde yaratıyorduk her şeyi. Biz zaman diye bir şeyi yaratmışız diye düşünüyordum. Dün, bugün ve yarın birbirinden hiç bir farkı yok. Farkı olsa da onu biz yaratıyoruz ve yarattığımız her şeyin sahte olduğunu düşünüyordum.
Ve ben artık gözlerimi kapatıp karanlık odamda, kendimce uyumayı çalışacaktım.
Uyusam da çıkabileceğin bir kapı aramak için çabalayıp duruyordum. Sözde daha iyi yaşayabilmek için...
Birden korkunç bir ses içimi titretmişti. Ne dediği anlaşılmayan ama defalarca aynı cümleyi tekrar eden bu kalın ve korkunç ses zaman geçtikçe daha yükseliyordu.
Ama artık umursamazdım içimdeki korkuyu. Şuanda ya ölmüşüm ya da bitmeyen lanetli bir kâbusun içindeyim. Yine de ne olacağı belli değildi. Her ne ise birazdan uyanırım. Birazdan bitecekti.
Ses defalarca aynı şeyi söyledikten sonra kesildi.
Ses kesilince birinin odada olduğunu hissettim. Öyle ki nefeslerinin işitiyordum. Odanın ortasında duran bana benzeyen ama tam olarak ben olmayan bu kişi dikkatimi kendine almıştı. Yarısı simsiyah diğer yarısı ise bembeyaz olan bu insana benzeyen varlık bana yaklaşıyordu. Ve her kâbusta gördüğüm korkunç varlıklar kadar beni korkutuyordu. Ama bu sefer her seferinden daha farklıydı.
Uyanacağımı düşünmüştüm. Her defasında çok korktuğum zaman uyanırdım. Ama bu sefer uyanmadım.
Korkudan ağzım açık kaldığı vaziyetteyken varlık, çok garip bir dil ve kalın bir sesle "korkma insan" dedi. Birden durduğunu fark ettim ve Kekeleyerek "burası neresi?" diye sordum. Odamda olduğumu bildiğim hâlde bu soruyu sordum. O an ne diyeceğimi bilemedim. Sonradan anladım aslında ben hiçbir şey bilmiyormuşum.
Nerede olduğumu bile anlamış değildim.
Arzu KUREYŞİ 07.05.2025
FACEBOOK YORUMLAR