ARZU KUREYŞİ YAZDI: MAVİ DÜNYA
Deniz, ne zaman sana bakmışsam sakinleşmiştir içim. İçimdeki yangınlar sönmüştür sen her dalgalandığında.
28 Temmuz 2024 - 15:17
MAVİ DÜNYA
Yine de ben... Hep aynı sözlerle aynı hayatı yaşayan ben...
Yine de kaybettiğim o mutluluğu senin o maviliğinde aramaya gelmişim, deniz.
Aynı düşünceler kurcalıyor aklımı. Başım dönüyor aynı şeyleri düşünmekten.
Değişen bir şey yok hayatımda. Yalnız geçen her günle birlikte daha fazla nefes almış olurum. Tek derdim de bu; nefes alıyorum diye yaşıyorum düşüncesi...
Sen ne düşünüyorsun?
Sen ki bu kadar gözüme büyük görünüyorsun, sence böyle yaşamak olur mu?
Duygularımı yok etti bu hayat. Hatırası ise ne zaman biteceği belli olmayan bir kaç nefes oldu.
Oysa ben bunları istememiştim.
Ben nefes almak değil yaşamak isterdim.
Çabaladım.
Çoğu zaman karanlıkta yürüdüm. Bazen koştum.
Hep bir umudun peşindeydim. Umudumu kaybettiğim olduğunda karanlıktan korktuğum için daha hızlı koştum.
Daha iyi baktım, hiçbir yer görünmez olsa da.
Umudumu bulana kadar çabaladım.
Düştüğüm oldu, kalktığım da oldu. Ama vazgeçtiğim olmadı.
Ben sadece mutlu olmak istiyordum.
Ne zaman sana bakmışsam içinde yüzen bir balık olmak istemişimdir. İçindeki o mavi dünyada kendime bir yer kaplayıp orda yaşamak istemişimdir.
Böylelikle seni daha çok sevmiş olurdum.
Çünkü sen olmayınca benim de ömrüm bitecekti. Artık nefes almamın bir anlamı kalırdı senin içinde yaşarken.
Sen de beni daha iyi anlamış olurdun.
Sesimi daha iyi duyabilirdin.
Sana şiirler okurdum.
Sen de dalgalarınla eşlik ederdin meçhul ve anlamsız şiirlerime. Meçhul çünkü kafamdaki kelimeler hep yetersiz kalmış o şiirleri yazarken.
Anlamsız çünkü kurudu içimdeki bütün duygularım.
Benim şiirlerimi sevemezsin, bilirim. Ama önemli değil.
Sen dalgalanmaya devam et.
Sana bakan herkes hayran kalır senin o dalgalarında ki güzelliğe.
Ve rengine daha çok...
Deniz konuşsana benimle!
Sen de o yıldızlar gibi neden sadece dinlemek istiyorsun?
Olsun, siz sadece dinleyin.
Biliyorum sizin konuşamayacağınızı.
Bu da önemli değil.
Artık hiçbir şeyin bir önemi yok.
Ben de konuşmayı pek sevmem. Konuşmaktansa yazmayı daha çok sevmişim hayatım boyunca. Nedenini sorma. İçle alakalı bir şeydir bu. Meçhul...
Deniz, ne zaman sana bakmışsam sakinleşmiştir içim.
İçimdeki yangınlar sönmüştür sen her dalgalandığında.
Sana yazdıkça mutlu olmuşum. İnsanlar seni görmek için yaz mevsimine beklerken ben hiç öyle yapmıyorum.
Hatta seni görmek için yerimden bile kalkmıyorum.
Çünkü sen hep aklımdasın.
Beni anlayabiliyorsun, bunu anlayabiliyorum.
Nereden mi?
Renginden. Sen hep bir şey anlatmak istemişsin o maviliğinle. Belki gizli kalmış bir sevgiyi.
Bir sevgi ki kalbimdeki duygular gibi yok olmaya mahkûmdur.
Başka ne diyeyim senin gibi birine?
Keşke sana her şeyi bu gece satırların üstünde dizebilsem. Ama sen de herkes gibi beni dinlemekten sıkılırsın.
Bu ne kadar da konuşuyor diye geçirirsin içinden.
Doğrusunu söylemek istersem ben de sıkılmışım aynı kelimelerle oynamaktan.
Ama elimden ne gelebilir ki?
Benim dünyamın sahiplendiği kelimelerdir bunlar.
Bunlarla oynamaktan başka ne yapabilirim?
Yazdıkça uzuyor satırlar. Bitmek bilmeyen bu satırlar beni bitiriyor. Bitsin de noktayı koyayım diye mırıldanarak yazmayı devam ediyorum.
Bir isteğim var senden.
Sarıl bana!
Öyle bir sarıl ki rengini alayım.
Mavi bir dünyaya dönüşsün içimde yanan bu kırmızı dünyam.
Senin büyüklüğün kadar olsun kalbimin büyüklüğü.
Ve tekrar renklensin çizdiğim bütün o resimler.
Öyle bir sarıl ki bahçemde solmuş çiçeklerim can bulsun.
Öyle ki renginle kaybettiğim duygularımı bulabileyim.
Ve belki de sen bana sarılınca kaybettiğim kendimi bulurum.
Kim bilir, sen hariç?
Bir sarılmakta bu kadar şey mi var? Diye sorma.
Sarılan sen isen bundan daha fazlası da var.
Ama artık her şey başka bir dünyada kalır.
Mavi bir dünya...
Arzu KUREYŞİ 27.07.2024
Yine de ben... Hep aynı sözlerle aynı hayatı yaşayan ben...
Yine de kaybettiğim o mutluluğu senin o maviliğinde aramaya gelmişim, deniz.
Aynı düşünceler kurcalıyor aklımı. Başım dönüyor aynı şeyleri düşünmekten.
Değişen bir şey yok hayatımda. Yalnız geçen her günle birlikte daha fazla nefes almış olurum. Tek derdim de bu; nefes alıyorum diye yaşıyorum düşüncesi...
Sen ne düşünüyorsun?
Sen ki bu kadar gözüme büyük görünüyorsun, sence böyle yaşamak olur mu?
Duygularımı yok etti bu hayat. Hatırası ise ne zaman biteceği belli olmayan bir kaç nefes oldu.
Oysa ben bunları istememiştim.
Ben nefes almak değil yaşamak isterdim.
Çabaladım.
Çoğu zaman karanlıkta yürüdüm. Bazen koştum.
Hep bir umudun peşindeydim. Umudumu kaybettiğim olduğunda karanlıktan korktuğum için daha hızlı koştum.
Daha iyi baktım, hiçbir yer görünmez olsa da.
Umudumu bulana kadar çabaladım.
Düştüğüm oldu, kalktığım da oldu. Ama vazgeçtiğim olmadı.
Ben sadece mutlu olmak istiyordum.
Ne zaman sana bakmışsam içinde yüzen bir balık olmak istemişimdir. İçindeki o mavi dünyada kendime bir yer kaplayıp orda yaşamak istemişimdir.
Böylelikle seni daha çok sevmiş olurdum.
Çünkü sen olmayınca benim de ömrüm bitecekti. Artık nefes almamın bir anlamı kalırdı senin içinde yaşarken.
Sen de beni daha iyi anlamış olurdun.
Sesimi daha iyi duyabilirdin.
Sana şiirler okurdum.
Sen de dalgalarınla eşlik ederdin meçhul ve anlamsız şiirlerime. Meçhul çünkü kafamdaki kelimeler hep yetersiz kalmış o şiirleri yazarken.
Anlamsız çünkü kurudu içimdeki bütün duygularım.
Benim şiirlerimi sevemezsin, bilirim. Ama önemli değil.
Sen dalgalanmaya devam et.
Sana bakan herkes hayran kalır senin o dalgalarında ki güzelliğe.
Ve rengine daha çok...
Deniz konuşsana benimle!
Sen de o yıldızlar gibi neden sadece dinlemek istiyorsun?
Olsun, siz sadece dinleyin.
Biliyorum sizin konuşamayacağınızı.
Bu da önemli değil.
Artık hiçbir şeyin bir önemi yok.
Ben de konuşmayı pek sevmem. Konuşmaktansa yazmayı daha çok sevmişim hayatım boyunca. Nedenini sorma. İçle alakalı bir şeydir bu. Meçhul...
Deniz, ne zaman sana bakmışsam sakinleşmiştir içim.
İçimdeki yangınlar sönmüştür sen her dalgalandığında.
Sana yazdıkça mutlu olmuşum. İnsanlar seni görmek için yaz mevsimine beklerken ben hiç öyle yapmıyorum.
Hatta seni görmek için yerimden bile kalkmıyorum.
Çünkü sen hep aklımdasın.
Beni anlayabiliyorsun, bunu anlayabiliyorum.
Nereden mi?
Renginden. Sen hep bir şey anlatmak istemişsin o maviliğinle. Belki gizli kalmış bir sevgiyi.
Bir sevgi ki kalbimdeki duygular gibi yok olmaya mahkûmdur.
Başka ne diyeyim senin gibi birine?
Keşke sana her şeyi bu gece satırların üstünde dizebilsem. Ama sen de herkes gibi beni dinlemekten sıkılırsın.
Bu ne kadar da konuşuyor diye geçirirsin içinden.
Doğrusunu söylemek istersem ben de sıkılmışım aynı kelimelerle oynamaktan.
Ama elimden ne gelebilir ki?
Benim dünyamın sahiplendiği kelimelerdir bunlar.
Bunlarla oynamaktan başka ne yapabilirim?
Yazdıkça uzuyor satırlar. Bitmek bilmeyen bu satırlar beni bitiriyor. Bitsin de noktayı koyayım diye mırıldanarak yazmayı devam ediyorum.
Bir isteğim var senden.
Sarıl bana!
Öyle bir sarıl ki rengini alayım.
Mavi bir dünyaya dönüşsün içimde yanan bu kırmızı dünyam.
Senin büyüklüğün kadar olsun kalbimin büyüklüğü.
Ve tekrar renklensin çizdiğim bütün o resimler.
Öyle bir sarıl ki bahçemde solmuş çiçeklerim can bulsun.
Öyle ki renginle kaybettiğim duygularımı bulabileyim.
Ve belki de sen bana sarılınca kaybettiğim kendimi bulurum.
Kim bilir, sen hariç?
Bir sarılmakta bu kadar şey mi var? Diye sorma.
Sarılan sen isen bundan daha fazlası da var.
Ama artık her şey başka bir dünyada kalır.
Mavi bir dünya...
Arzu KUREYŞİ 27.07.2024
FACEBOOK YORUMLAR