ARZU KURAŞİ YAZDI: DOKUNMAK HAYATA

Ömer hoca bana güvenmeseydi, düşünmemi sağlamasaydı, ben karanlık dünyamda kayıp kalacaktım. Artık benim bir hedefim var. O hedefi gerçekleştirmek için emeklerim ve ‘’Hayatta ne istediğinize karar verin, kalkın ve başarana kadar vazgeçmeyin’’ diyen bir şiarım var.

ARZU KURAŞİ YAZDI: DOKUNMAK HAYATA
04 Ekim 2022 - 21:15
DOKUNMAK HAYATA

Karanlıktan aydınlığı, karanlık dolu geceden sonra aydınlık dolu günü görebileceğinizi biliyorsunuz ve sadece yaptığınız şey sabırlı olmaktır. Zor günlerinizi de karanlık dolu geceye benzetebilirsiniz. Benim önceden duyduğum çok güzel bir söz var bu konu hakkında ki şöyle diyor: Hayatta önemli olan şey karşılaştığınız zorlukların sayısı değil, üstesinden geldiğiniz zorlukların sayısıdır.

Bu yüzden umutsuz olmamalıyız. Allah'a tevekkül edip sabır etmeliyiz. Allah, Celle Celalühü mutlaka çevrenizdeki insanların arasından size yardım etmek için birini gönderecektir. Benim dünyam dört yıl önce karanlık dolu olmuştu ve bu karanlık iki yıl sürdü. Sonunda beni kurtaran birini Allah göndermiş o melek matematik öğretmenimdi.

Karanlık dünyam şöyle başladı 4 yıl önce Türkiye'ye yeni gelen biri olarak Türkçem hiç iyi değildi ve yolda karşılaştığım o olumsuz olaylar yüzünden psikolojim bozulmuştu, evden çıkmak istemezdim, evdeyken de kimsenin olmadığı bir odada kalırdım saatlerce, bir şey yemeyip içmezdim. Geceleri uykum gelmiyordu, geldiği zaman da kâbuslar yüzünden tekrar uyanırdım, ağlamaya başlardım, sabaha kadar.

İlk haftalarda Ağlama sesimi duyan anne ve babam yanıma gelirlerdi. Ondan sonraki haftalarda beni kimse umursamıyor, herkes benden bıkmıştı artık. Ailem beni okula kayıt ettirdi. Altıncı sınıfa gidecektim, gitmek istemezdim, çünkü insanlardan korkuyor, onları görmek istemiyordum. Beni zorladılar. Bende okula gitmek zorunda kaldım ve sadece sınıfta oturup ya uyurdum ya da karalama yapardım, ne çizdiğimi de hatırlıyorum ağlayan bir göz çizerdim her zaman.

Altıncı sınıf böyle geçmiş, yedinci sınıfım da bu şekilde, farklı bir şey olmamıştı. Sadece kendim gibi birilerini bulmuştum, onları çok iyi tanımadığım halde sabahtan akşama kadar parklarda gezip saçma sapan işler yapardım. Onlar benden de daha kötüydüler. Sigara içip durduğu yere küfür ediyorlardı, kime küfür ettikleri de belli değildi, bazen düşünüyordum, yaptıklarımı, hatalarımı.

Düşüncelerin sonucu da bu durumdan kurtulmak istediğimdi. Beni kurtarın! Bana yardım edin! Diye bağırmak isterdim ama bağıramazdım, çünkü sesimi kimse duyamazdı.

Ailem beni akıl hastanesine götürmek istediklerini söylüyorlardı ama ben deli değildim. Ben sadece karanlık içindeydim ve istediğim tek şey bu karanlıktan kurtulmaktı. Her zaman bunun gerçekleşmesi için dua ederdim. Aileme, akıl hastanesine gitmek istemediğimi defalarca söyledim ve çok yalvardım, beni oraya göndermesinler diye, sonunda kabul ettiler.

Sekizinci sınıfım böylece başlamış oluyordu, sınıfta herkes hedefinin ne olduğunu söylüyor ve LGS sınavından bahsediyorlardı. Ben karanlıktaydım ve istediğim tek şey aydınlığı görmekti, bazı öğretmenlerimiz değişmişti. Benim nasıl biri olduğumu bilmeyen öğretmenler geliyordu derslere, en çok bana iyi davranan matematik öğretmenimdi. Ömer hoca gelince herkes susar ve sadece onu dinlerdi. Çünkü o, geceleri çocukları uyumadan önce onlara, hikâye anlatan bir babaya benzerdi. Ama ben Ömer Hoca sınıfa geldiğinde yaslanıp sadece dinlerdim, benim bu sessizliğim fark eden Ömer hoca bir gün tahtaya sorular yazıp sırayla herkes tahtaya kalkacak dedi. Sıra bana gelince herkes gülmeye başlamış, biri hocam o ismini bile yazmayı bilmiyor, soruyu mu çözecek deyince titremeye başladım.

Ömer hoca onlara kızdı ve bana bakarak şunları söyledi. Benim sana güvenim tam, yeter ki sen de kendine güven. Bu şekilde çözersin soruyu. Tamam, tamam dedim, sonra yapman gereken tek şey beni dinlediğin anlarda, benden duyduğun sözleri, hatırlamak ve elinle yazman gerekeni yazmak, tamam mı? Diye sordu ben de tamam dedim ve soruyu çözmeye başladım. Çözdükten sonra Ömer hocaya baktım, çok güzel gülümsedi ve aferin kızım dedi.

Çok mutlu oldum, yerime oturdum ve kaç yıldır bana kimsenin aferin kızım demediğini hatırladım. Ve bu sözlere ihtiyacım var olduğunu anladım. Zil çaldı, Ömer Hoca benimle konuşmak istediğini söyledi. Ben de Sınıfta kaldım, Ömer hoca, büyüdüğünde ne olmak istersin diye sordu, bilmiyorum dedim. Sonradan küçükken öğretmen olmak istediğimi hatırlayınca öğretmen, belki dedim. Pekiyi neyin öğretmeni diye sordu. Bilmiyorum dedim, bilmelisin, böyle olmaz, dedi.

Bir hedefin olmalı, hedefsiz bir insan neye benzediğini biliyor musun diye sordu. Hayır, dedim. Ekledi, hedefsiz bir insan, rotasız bir gemiye benziyor dedi. Rüzgâr istediği yere onu götürür ve bu gemi sahile hiçbir zaman ulaşamaz dedi. Sonra da bana test kitapları verdi ve benden hedefimi belirlememi istedi. Ben de tamam dedim. O gün eve gittiğimde matematikten birkaç soru çözdüm, çözdüğüm her soru, bana bambaşka bir mutluluk verdi. Ömer Hoca'nın sözleri kafamdaydı, aydınlığı görebileceğimi hissettim birden ve bağırarak Matematik öğretmeni olmak isterim dedim.

Annem sesimi duyunca yanıma gelip kızım ne diyorsun dediğinde, şey şey diye makarna istediğimi söyledim. Çünkü ben makarna istediğimde bağırarak, anne makarna yapar mısın? Diyorum. Çünkü benim en sevdiğim yemek makarnadır.

Neyse o gece sabaha kadar Ömer Hoca'nın söylediklerini düşündüm, sabah saat 8'e gelirken zorla kalktım, yataktan. Sekizde evden çıktım, Ömer Hoca'yı bulmak istedim, sadece. Sonunda Ömer Hoca'yı gördüm ve matematik öğretmeni olmak istediğimi söyledim. Yine çok güzel bir gülümse geldi, hocanın yüzüne. Şimdi oldu, dedi. Bunun için emek vermen gerek, emek vermeyen bir insanın neye benzediğini biliyor musun? Diye sordu. Yine hayır, dedim.

Emek vermeyen insan:’ Sepete su doldurmaya çalışan birine benzer’ dedi. Evet, hedefi sepete su doldurmak ama sepeti dolduramaz ki çünkü su diğer taraftan akıp gider. O gün Ömer Hoca’ya, takdir alacağım, çok emek vereceğim, illaki Matematik öğretmeni olacağım diye söz verdim.

Aileme matematik öğretmeni olmak istediğimi söyledim. İlk günler benimle dalga geçenler oldu, ta ki matematikte birinci olduğumu öğrendikleri ana kadar. Bana deli diyenler artık zeki diyordu. Ve en çok şaşıranlar da onlardı.
Doğrusu bende şaşırmıştım, karşılaştırma yapınca çok değiştiğimi fark ettim. Aydınlığı görebileceğimi gördüm.

Ömer hoca bana güvenmeseydi, düşünmemi sağlamasaydı, ben karanlık dünyamda kayıp kalacaktım. Artık benim bir hedefim var. O hedefi gerçekleştirmek için emeklerim ve ‘’Hayatta ne istediğinize karar verin, kalkın ve başarana kadar vazgeçmeyin’’ diyen bir şiarım var.

 Arzu KURAŞİ 20.09.2022
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 7 Yorum
  • Sultan Nur işbay
    1 yıl önce
    Çok güzel bir yazı olmuş başarılarının devamını dilerim ❤️
  • Berfin Kazak
    1 yıl önce
    Çok güzel bir yazı olmuş başarılarının devamını dilerim
  • Betül Menkü
    1 yıl önce
    Başarılarının devamını dilerim
  • Betül Menkü
    1 yıl önce
    Başarılarının devamını dilerim
  • efe atabey
    1 yıl önce
    çok güzel bir yazı olmuş.hedeflerine ulaştığın günü görmeni canı gönülden isterim.başarıların daim olsun....
  • Nebiye Doğru
    1 yıl önce
    Çok güzel bir yazı.Duygular ve yaşananlar öyle sade, öyle naif anlatılmış ki...Hayatın boyunca hep iyi insanlara denk gelesin.
  • Kamil ERSİN
    1 yıl önce
    Maşallah kızımıza. Yolun ve bahtın açık olsun. Karanlıklar olmadan aydınlıkların anlamı ve değeri de olmaz. Hayatın hep aydınlıklara çıkaran değerli karanlıklar ile renklensin ve neşelensin. Allah doğrular ile beraberdir. Sen doğru olanca Allah mutlaka yardım edecektir. Aferin ders niteliğinde güzel bir yazı. Yazılarının devamını dileriz.