Ahmet SEVGİ: "Ünlü Yazarlardan Seçme Denemeler"

Ahmet SEVGİ: "Ünlü Yazarlardan Seçme Denemeler"
17 Kasım 2021 - 12:02

"Ünlü Yazarlardan Seçme Denemeler" (Emir Yayınları, İst. 1975) Sabahat Emir'in hazırladığı ve yerli-yabancı birçok yazarın "deneme" anlayışı ve denemelerinin yer aldığı "deneme antolojisi" diyebileceğimiz bir eser. Ben bu eseri lise son sınıftayken 8 Ekim 1976 tarihinde almışım ve bu tarihi de "İlk deneme çalışmalarına başlayış tarihim" diye not etmişim.

İlmî kitaplarım dışında, ilk yayınlanan eserimin "Sevgi Gözüyle Denemeler" (Konya-1999) olması ve müteakip yıllarda 12 deneme kitabı neşretmiş olmam; bir taraftan o gün bugündür deneme çalışmalarını devam ettirdiğimi gösterirken diğer taraftan da bu yola girmemde bir işaret taşı olması hasebiyle Sabahat Emir ve adı geçen esere karşı bir vefa borcum olduğunu gösterir ki bu gecikmiş borcu ödemek bugüne nasipmiş.

"Ünlü Yazarlardan Seçme Denemeler", deneme türünün pîri sayılan Montaigne'in (ö. 1592) şu sözleriyle başlar:

"Herkes önüne bakar, ben içime bakarım. Benim işim yalnız kendimledir. Hep kendimi gözden geçiririm, kendimi yoklarım, kendimi tadarım. Bir şey öğretmem, sadece anlatırım."

İnsanı tanımanın yolu kendini tanımaktan geçer. Hatta bizim kültürümüzde Allah'ı bilmek de kendini bilmekle olur. Bunun için önemine binaen atalarımız "İslâm'ın şartı altıdır, altıncısı da kendini bilmektir" demişler.

Koca Yunus ne güzel söylemiş:

"İlim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir//Sen kedini bilmezsin ya nice okumaktır."

İnsan kendini tanıdıkça bütün âlemin bir insanda gizlenmiş olduğunu görür. İyisiyle kötüsüyle, tatlısıyla acısıyla, kişi kendinde gördüklerini, diğer bir ifade ile kendisiyle hasbihalini başkalarıyla paylaşmak istediğinde buna en uygun edebî tür, deneme olacaktır şüphesiz.

Denemede iddia ve ispat zorunluluğu olmaması, denemecinin, sözü "Ben böyle düşünüyorum, yanılmış da olabilirim. Gelin birlikte düşünelim, belki aynı noktada buluşabiliriz" demeye getirmesi hür düşüncenin yeşermesinde elbette etkili olmuş ve deneme türünün yaygınlaşmasını sağlamıştır. Keşke bu yumuşak üslûbun binde biri bugünkü köşe yazarlarımızda da olsaydı. Eminin o zaman Türkiye'nin çehresi çok daha farklı olurdu.

Kırk yıl sonra tesadüfen karşılaştığımız ve zaman zaman görüştüğümüz edebiyat hocam Ali Çelikbaş Bey bir sohbetimizde şöyle demişti: "Ahmet Hoca, üslûbunu beğeniyorum. Yazılarında kimseyi kırmadan, dövmeden, kafasına vurup gözünü çıkarmadan, sakin sakin meseleleri anlatıyorsun. Düşüncelerini zorla kabul ettirmek gibi bir çaban yok. Bazen fikirlerine katılmadığım yazıların oluyor. Ama tekrar okuduğumda o mütevazı üslûp beni ikna ediyor, galiba Ahmet Hoca haklı diyorum."

Edebiyat Hocamın bu iltifatlarına mazhar olmamın temelinde, kendilerinin bize aşıladığı edebiyat sevgisi başta olmak üzere bahse konu "Ünlü Yazarlardan Seçme Denemeler", Seyit Kemâl Karaalioğlu'nu "Sözlü-Yazılı KOMPOZİSYON Konuşmak ve Yazmak SANATI" (İst. 1972) vb. eserlerin yattığını söyleyebilirim.

Sadede gelirsek, Sabahat Emir'in söz konusu kitabında; Montaigne, Andre Gide, Alain, Anatole France, Jean Paul Sartre, Maupassant, Nurullah Ataç, Sabahattin Eyüboğlu, Suut Kemâl Yetkin, Mehmet Kaplan, Cemil Meriç gibi yerli-yabancı birçok denemeciden deneme örnekleri yer almaktadır.

45 yıl önce, mezkûr kitaptan altını çizdiğim birkaç satırı sizlerle paylaşarak yazımı tamamlamak istiyorum:

"Zorlayıcı kalıplara girmeden bağımsız düşünmeye elverişli olması bakımından deneme türü yüzyıllar boyu rağbet gördü."

"Denemenin seçici yanı, gözlemlerimizden kaçan şeyleri gözlerimizin önüne getirmesidir."

"Özgür düşünceye tutkun insanoğlu her an kendini yenilemek için sanatın altın kapısını deneme ile açacaktır."

"Ben, ispat etmekten kaçınan bir zabıt kâtibinden başka bir şey değilim."

***

Özellikle genç okuyucularımızın, yazılarımızdaki şahsımıza ait anekdotların daha kalıcı ve bilgilendirici olduğunu söylemeleri; bu tip yazılar yazmamızın gerekliliğini gösteriyor ki elimizden geldiği kadar böyle yazılar yazmaya çalışacağız.

///////////////////////////////

ACZİMİN GİRYESİ:

 

ÜSLÛP

Güzel üslûp; İsa'nın nefesi misali, diriltir öleni,

Atalar demişler: Tatlı dil, çıkarır deliğinden yılanı.

(Li-müellifihî)

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum