Ahmet GÜRSOY: 27 Mayıs'a giden yol

Ahmet GÜRSOY: 27 Mayıs'a giden yol
29 Mayıs 2021 - 13:36

Baştan söyleyelim. Başta Başbakan Menderes dahil, iki bakanın idam edilmesi kabul edilemez. Fakat süreç itibarıyla 27 Mayıs'a giden yolları darbeye bağlayan DP İktidarının ürettiği katı, ayrıştırıcı, bağnaz siyasetti.

Benim kuşağım ve özellikle de pek çok milliyetçi insanın ailesi DP'liydi.

Kendi ailem de öyle. Lakin DP, rahmetli babam ve arkadaşlarının anladığı ve anlattığı kadar saf ve masum değildi. Bunu zaman içinde öğrendim.

Menderes, CHP il başkanlığından, milletvekilliğinden gelen biriydi. Haliyle başlangıçta herkes gibi o da bir CHP'liydi ve üstelik de yönetiminde bulunmaktaydı.

Yine Bayar-İnönü arasında uzun süredir bir siyasi çekişme ve rekabet her zaman vardı. Lakin bir öfke patlaması içinde değildi.

Atatürk, İnönü'yü alıp Bayar'ı, Bayar'ı alıp yerine İnönü'yü getiriyordu. Bu karşılıklı yer değiştirmeler birbirinin rakibi pozisyonu yarattığı için, biri diğerinin muadili olarak görülmekteydi.

Ancak, İsmet İnönü, çok büyük bir fedakârlık yaptı. En büyük rakibi Celal Bayar'a güvenerek yeniden çok partili hayata kapı araladı. Böylece demokrasiye fırsat verdi.

Kendi elleriyle kapının başına dert açacağını da biliyordu.

DP iktidar olduktan sonra ABD'nin verdiği krediyle, ülkede bolluk yarattı. Bu durum onu halkın gözünde yüceltti. Benzer durum AKP iktidarının ilk yıllarında da oldu. Türkiye'ye bol para girişi vardı ve AKP bunu saçıp savuruyordu. Millet, tıpkı Menderes yönetiminde olduğu gibi AKP'ye akın etti.

Sonraki dönemlerde ABD krediyi kesti. DP iktidarı eskisi gibi bolluk bereket dağıtamamaya başladı. Ekonomi bozulmaya, halk homurdanmaya, kimi işler kötüye gitmeye başladı.

Ekonomi bozuldukça, halkın ihtiyaçları eskisi gibi karşılanmadıkça Menderes muhalefetten yükselen sesi kısmak için dozu gittikçe artan bir özgürlük kısıtlamasına doğru yol almaya başladı. Öyle ki, sonunda muhalefet milletvekillerini Meclis'te kurdukları bir komisyonla yargılayıp, görevine son verecek, tarihin en büyük demokrasi dışı hukukla baskılama yoluna saptı. Adına "Tahkikat Komisyonu" denilen, yasal düzenlemeyi getirdi.

Böylece DP iktidarı, Meclis'te kendi milletvekillerinden siyasi mahkeme kurmuştu. İstediğini yargılıyordu.

Bu durum, yeni doğan ve büyümesi gereken demokrasinin sonu demekti.

Ayrıca siyaseti cepheleştirmişti. Vatan Cephesi diye örgütlenmiş, o günlerde en geçerli medya organı olan tek ses, tek tabanca radyodan partisinin kurduğu Vatan Cephesi'ne üye olan herkesin adını saatlerce anons ettiriyordu. TRT radyolarının muhalefete söz vermesi imkânsız hale gelmişti.

Sakarya Savaşı'nın Batı Cephesi Komutanı olan İnönü'nün Uşak'ta başı taşla yarılmıştı. Vatanı kurtaran adam, kendi kurtardığı Uşak'ta sopa yemekteydi. Yunan'ın yapamadığını siyaset yapmaktaydı.

Niye?

Çünkü DP'nin CHP'ye tahammülü yoktu. Yurt gezilerine çıkmalarını istemiyordu. Her gittikleri yerde CHP'yi protesto ettiriyorlardı.

Askerlerin çoğu bundan memnun değildi. Çünkü İnönü, daha düne kadar onların büyük komutanlarından biriydi. Kurtuluş Savaşı biteli şunun şurasında 40 yıl kadar ancak olmuştu. Ve DP iktidarı tarafından saygı görmek yerine saygısızlık görüyordu.

Kısaca, orduda bir cunta kuruldu ve 27 Mayıs 1960'da yönetime el konuldu.

Şimdi iktidarda olanlara ve yanlış bilgiyle İnönü'yü suçlayanlara hatırlatmak isterim. Demokrasiyi ve Sakarya Savaşındaki başarılarımızı o büyük insana borçluyuz. İdeolojik ve siyasi olarak kötü sandıklarımız aslında bize anlatıldığı gibi değildir.

Rahmetli Türkeş işte bu sebeple o cuntanın içindeydi.

Siyaseti dayanılmaz hale getiren Menderes hükümetinden herkes kurtulmak istiyordu. "Seçime gitseydi darbe olmazdı" diyen pek çok tarih yorumcusu var. O dönemde de bizzat Bayar'a ve Menderes'e seçime gitmenin en doğru yol olacağını söyleyenler vardı.

27 Mayıs'ın en kötü yanı, idamlardır.

Hovardalığı hariç Menderes'e yapılan ithamların çoğu doğru değildi. İdam edebilmek için iftiraya uğradığı bir gerçektir.

Menderes idam edilecek suç işlememişti. Ancak halk tabiri ile "kediyi köşeye sıkıştırıp" üstüne üstüne giderek, kendi sonunu hazırlamıştı.

Keşke iktidar hırsı bu kadar doruğa çıkmasaydı.

Keşke siyasi mahkemeler adil olsaydı. Keşke, insanlar hukuk kurallarının bilincinde, hukuka uygun, egosunu kontrol ederek yönetme bilincinde olsalar.

29 Mayıs 2021 Cumartesi
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/yazarlar/


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum