AĞIR BİR İMTİHANDI - Yazan: Emir Şıktaş

AĞIR BİR İMTİHANDI - Yazan: Emir Şıktaş
30 Haziran 2020 - 21:54

AĞIR BİR İMTİHANDI

Tarih olayları kaydeder elbette.

Fakat yerelde o kadar küçük ama farklı durumlar yaşanır ki; güncel bir gelişmeyi takip etmekte, analiz edip kayıtlara almakta zordur.

Bu nedenle bir çok yerel olay kişilerin anlatımları üzerine  (resmi bilgi olmasa da) halk tarafından anlatılmakta.

Türkiye'miz de, nasıl ki 1980 öncesi zor bir dönem yaşandıysa, Iğdır'ımız da bu zor yıllardan fazlasıyla nasibini almıştı.

Bizlerin lise yılları dönemine denk gelen bu zorlu süreç  doğal olarak hafızalarımızda da yerini almıştır.

Elbette, en başta yerel basın olarak Yeşil Iğdır Gazetesi sıkıntılardan nasibini almaktaydı..

Gerçi, 1990 sonrası devam eden terör eylemleri, akabinde 15 temmuz darbe girişimleri de yaşandı yine bu güzel ülkemizde.

1980 öncesi Aile bireyleri arasında olan kavgalar, mahalle ortamında olan kavgalar, toplumsal boyuta taşınan kavgalar, mezhebe, ırka dayandırılan kavgalar, her ilde her gün yaşanmaktaydı.

Toplumsal manada, fikirlerin gelişmesi, insanların biri birini anlayarak  kalkınmanın yolu bulunacak diye beklenilen alternatif görüşler tartışması, yeni fikirler üreterek toplumsal kalkınmada düşünen beyinlerimiz  olacakken, fırsat düşkünleri, silah tüccarları, millet düşmanlarınca kavgaya, çatışmaya dönüştürülüp, düşünüp fayda sağlayacağımız beyinlerin biri birilerini öldürmeye  başladıkları korkunç sürece doğru itilmişti.

Her mahalle parsellenmiş, her isteyen istediği yere gidememekteydi.

Biz, Karaağaç mahallesinde ikamet etmekteydik. Mahallemizin kırsalı aşiret vatandaşlardı. Iğdır özelinde aşiret ahalisinden 12 Eylül 1980'e kadar hiçbir eyleme katılan olmadı. 

O dönemin sol fikrinin aktif derneği Iğdır Kültür Derneği, Gazete iş yerimize yakın olduğundan bazı gelişmeleri duymaktaydık.

Bir eyleme gönderilmek istenen aşiret genci “ben yaparsam aşiretler arası kan davası olur” denilerek verileni geri çevirdiği anlatılmaktaydı.

Lakin Azerbaycan Türkleri açısından öyle değildi.

1980 öncesi Iğdır’da her iki görüşe mensup öldürülen  kişilerin hemen hemen hepsi Azerbaycan Türkleriydi.

Yeşil Iğdır Gazetesi matbaası, karşıt görüşlüler tarafından bombalandı, saldırıya uğradı, yağmalandı. Her yapılan saldırıda başta Azerbaycan Türk’ü gençler vardı.

Aynı şekilde karşı görüşten birine yapılan saldırılarda da yine başta bulunanlar Türk gençleri idi.

Politikalarını güzel inşa edenler siyasi olarak yaptıkları hesapta “bizi bize kırdırarak” sonuca ulaşmaya çalışmakta idiler.

Bölgede, derneğin yakınında olan ve onları rahatsız eden yayın yapan Gazetemizi susturmak, yıldırmak, bölgeden kaçırmak için türlü saldırıları gerçekleştirmekte idiler.

Bu gerçeği görebilen kişilerden biri olan Rahmetli Babamız H. Salih Şıktaş, her ne kadar “kişiler belli gel şikayetçi ol” denildiyse de “ben gencimi şikayet etmem, onlar kandırılmış cahillerdir” dedi ve şikayetçi olmadı. Rahmetli  amca oğlumuz Cumhuriyet Şıktaş’ın dışında sesimize bir tek rahmetli Hakmehmet muhtarı Esat ve İbad Güneş kardeşler koşmuşlardı.

Gündüz gözü saldırıda bulunan aynı gençler, başka olaylardan da ceza almış olacaklar ki, yurt dışına kaçmışlar ve yıllarca ülkeye dönememişlerdi.

Gazete olarak zaten zor durumda idik. Saldırılar sonucu evi ve gazeteyi taşıyarak eğri sokaktan çıktık. Evi, rahmetli teyzemiz ve eşi Fatma/Mir Abbas Düzyol’un evinin  iki odasına, Gazete iş yerini ise PTT karşısındaki sokakta kiraladığımız dökük dükkana taşıdık, tabiri caizse sığındık.

Iğdır ‘da herkes kendi başını kollama derdindeydi. Biz ise, 10 kişilik ailemiz ile can derdinin  yanı sıra eve ekmek götürme derdindeydik.

Bu sıkıntılı anımızda Iğdır Kaymakamlığından bir telefon geldi.

Hattın diğer ucunda Kaymakamlık Yazı İşleri Müdürü ve Kaymakam Vekili Bahtiyar Sonyol amcanın sesi idi. Rahmetli “Acele gelin ilanınız var, gazetede acilen yayınlayın.” dedi. Yol istimlak ilanı olan 2 sayfalık resmi ilan o şartlarda 3 bin lira tutmuştu yanılmıyorsam. Ve ailemiz çok ihtiyaçlı durumda iken Bahtiyar amca vesile kılınmıştı belkide .

İlanı yayınladıktan sonra gören meslek grubumuza mensup biri, rahmetli Bahtiyar amcaya çok baskı yapmış ve ilanın iptal edilip kendisine verilmesini istemişti.

Rahmetli Bahtiyar amca dik durmuş, “ben Kaymakam vekili olarak böyle uygun görmüşüm ve hakta bu gazetenindir deyince” çaresiz susmuştu.

Yeşil Iğdır Gazetesi’nin kötü gününde darbe vurmaya çalışanlara acı bir örnekti.

Bağlar (Çırçır) mahallesinde kiralık evde 12 Eylül sabahı uyandığımızda sokakta askerlerin olduğunu gördük. “Hayırdır” diye sorduğumuzda “ihtilal oldu, kimse dışarı çıkmasın” dediler.

Kardeş kavgası o gün bıçak gibi kesilmişti.

Düşünce üretmesini beklediğimiz gençlik tutuştuğu kavga sarhoşluğundan uyanmış, suç okumaktaymış gibi  kitap okumayı da terk etmiş, düşünmemeyi ve eğlenceyi yeğlemişti. Cezaevine atılmayanlar ve çıkanlar elbette.

5 bin insanımızı yitirdiğimiz, başkalarının maşası olmamamız gerektiğini öğrendiğimizi sandığımız, üzerinden 40 yıl geçen o acı hatıralardan ders aldık mı?

Doğrusu pek almadık ve başka terör olaylarını yaşadık diye değerlendiriyorum.

Emir Şıktaş

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum