Abzal Saparbekuli: HER ZAMAN TÜRKİYE'NİN YANINDA BULUNACAĞIZ

Abzal Saparbekuli: HER ZAMAN TÜRKİYE'NİN YANINDA BULUNACAĞIZ
10 Aralık 2020 - 01:03

Kazakistan Türk Dünyasının en büyük ülkelerinden biri. Önemli ekonomik ve politik konuma malik, son dönemlerde Türk Dünyasının 3 büyük kurumumun dönem başkanı görevini sürdürüyor. Kazakistan ayrıca Orta Asya ülkeleri arasında belirli gelişme düzeyini yakalamış, hatta bölgeye liderlik yapma kapasitesine malik bir ülke. Bugün merak ettiğimiz birçok soruları ve gündemin başlıklarını Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuli’ye sorduk. Sayın Büyükelçi sorularımızı çok kapsamlı şekilde cevaplandırdı.

Kazakistan Sovyetler’den sonra ekonomik anlamda bölgede gücü olan bir devlet oldu. Bugün Türk Dünyasının Kazakistan’ın daha da güçlenmesi için katkıları neler olabilir? Ortak projeler var mı, nasıl bir iş birliği yürütülse daha muvaffak olunur diye düşünüyorsunuz?

Kazakistan’ın çok yönlü dış politikasında Türk Dünyası çok önemli bir yere sahiptir. Özellikle ulusal kimliğin pekişmesinde Türk Dünyasının rolü stratejik bir konumdadır. Bu açıdan Türk Dünyasının güçlenmesi Kazakistan ulusal kimliğinin de güçlenmesi anlamına gelmektedir. Bağımsızlığın elde edilmesinin ardından Türk Dünyasının aşama aşama ortaya koyduğu bütünleşme sürecinde meydana gelen ortak kuruluşlar iş birliğinin somut neticeleridir. Dolayısıyla muvaffakiyet açısından doğru bir yönde ilerlendiğini söylemeliyim. Bu bir tarihi süreçtir ve sürekli üzerine koyarak ilerlemek önemlidir. Düne göre bugün daha güçlü bir konumdayız. Çünkü bugün kültürden ekonomiye dış politikadan eğitime pek çok ortak proje yürütmekteyiz. Bununla birlikte ekonomi ve ticarette ilişkilerin güçlendirilmesinin bütünleşme süresi açısından taşıdığı önemi Kazakistan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı – Elbaşı Nursultan Nazarbayev öncü bir lider olarak her fırsatta dile getirmektedir. O halde ekonomi, ticaret, ulaştırma ve lojistik alandaki mevcut projeleri daha yukarılara taşımalıyız.

Türkiye-Kazakistan ilişkilerini nasıl görüyorsunuz?

Öncelikle belirtmek isterim ki Kazakistan ve Türkiye, dil, tarih ve kültürü sahasındaki ortaklıkları ile kardeş ülkeler olarak geleceğe yürümektedirler. Türkiye dünyada Kazakistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülkedir. Kazakistan’ın Ankara Büyükelçiliği devletimizin yurt dışında açtığı ilk büyükelçiliktir. Bağımsızlığımızı kazandığımızdan bu yana Kazakistan olarak kalkınma projelerinden eğitime, siyasi ilişkilerden kültürel iş birliğine kadar tüm alanlarda kardeş Türkiye’nin desteklerini görmekteyiz.

Biz de her zaman olduğu gibi Türkiye’nin yanında bulunmaya devam edeceğiz. Örneğin 2015’te Türkiye-Rusya arasındaki “Uçak Krizi”nde Kazakistan bu krizin aşılması için tüm imkânlarını seferber etmişti.

2009 yılında Kazakistan-Türkiye ilişkileri Stratejik Ortaklık Anlaşması ile yeni bir boyuta taşınmıştır.

Uluslararası politikaya detaylı bakıldığında her iki ülke BM, AGİT, İslam İşbirliği Teşkilatı, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve özellikle Türk Keneşi’nde uyumlu ve etkin politika izlemektedirler.

Kazakistan ile Türkiye arasındaki ikili ticaret, Kazakistan’ın bağımsızlığını elde ettiğinden bu yana 100 kat artmıştır. Buna göre 1992 yılında 30 milyon dolar seviyesinde olan ikili ticaret, 2019 yılında 3,9 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Bugün Türkiye, Kazakistan’ın ilk on ticaret ortağından biridir. 2020 yılının 9 ayında, Kazakistan ve Türkiye arasındaki ikili ticaret 2,3 milyar dolar seviyesine ulaşmış ve toplam dış ticaret cirosundaki payı yüzde 4,2’den yüzde 4,6’e yükselmiştir.

Ayrıca son yıllarda ülkelerimiz arasındaki yatırım iş birliği ivme kazanmış bulunmaktadır. 2019 yılında ilişkilerimizde tamamen yeni bir rekor olan 360 milyon dolar doğrudan Türk yatırımı Kazakistan’a gelmiş ve Türkiye ilk defa Kazakistan’daki ilk 10 yatırımcı ülke arasında yerini almıştır.

Dolayısıyla Kazakistan-Türkiye ilişkilerinin her alanda etkin bir şekilde ilerlediğini söyleyebiliriz.

Türk devletlerinin Avrupa Birliği formatında bir Birlik oluşturması teklifleri sık sık gündeme geliyor. Ortak para birimi, ortak ekonomi, ortak güç. Resmi Kazakistan’ın bu konu ile alakalı düşünceleri nelerdir?

Kazakistan coğrafi konumu ve üstlendiği kültürel miras bakımından Türk Dünyası için bir Atayurt olma konumundadır. Nitekim kendimizi adeta Türk Dünyasının baba ocağı olarak görmekteyiz. Bu durum Kazakistan’ın Türk Dünyasında etkin politika sürdürmesini gerektirmektedir. Yaklaşık 30 yıldır hayalini kurduğumuz Türk Dünyasının çatı kuruluşu olan Türk Keneşi Sayın Nazarbayev’in önerisi ile hayata geçirilmiştir. Ayrıca, Türk Dünyası Parlamenterler Asamblesi, Türk Akademisi de Elbaşı Nazarbayev’in girişimi ile kurulmuştur. Kurucu Cumhurbaşkanımızın bu ayırıcı özelliği onu Türk Dünyasının Aksakalı, Bilgesi haline getirmiştir.

Öte yandan Pir-i Türkistan yani Türklerin Piri ve Hocası Ahmet Yesevi’nin türbesinin Kazakistan’ın güneyindeki Türkistan şehrinde bulunması ülkemizin sorumluluğunu daha da artırmaktadır. Yine Nazarbayev’in buyruğu ile 2018 yılında “Güney Kazakistan İlinin” adını “Türkistan İli” olarak değiştirdik ve il merkezini Çimkent şehrinden Türkistan şehrine taşıdık. Böylece Türkistan şehrinin statüsü daha da yükseldi. Halihazırda şehirde yoğun çalışmalar yürütülmekte, adeta yeni bir şehir inşa edilmektedir. Şehir havalimanını Türk yatırımcılarının inşa etmesi de ayrıca gurur kaynağıdır. Bu yeni havalimanından ilk uluslararası uçuşun İstanbul’a yapılması beklenmektedir.

Bununla birlikte Türkistan şehrinde faaliyet gösteren Ahmet Yesevi Uluslararası Kazak-Türk Devlet Üniversitesi Kazakistan ile Türkiye’nin ortaklaşa kurduğu ve tüm Türk Dünyasına hitap eden bir eğitim kurumudur. Her yıl bu bilinçle yetişen üniversite mezunları ilişkilerimizi daha da güçlendirmektedir. Bu çabalar inanıyorum ki yakın gelecekte Türkistan şehrini tüm Türk Dünyasının manevi başkenti haline getirecektir.

Bugün 3 büyük kurumun başında TÜRKSOY’un, Türk Keneşinin, Türk akademisinin başında Kazakistan temsilcileri var. Bu büyük bir fırsat, güzel bir dönem. Hangi katkıları sundu bu dönemde Kazakistan başında olduğu kurumlar için, Türk dünyası ile alakalı ne gibi projeler gerçekleşti?

Evet, TÜRKSOY, Türk Keneşi ve Uluslararası Türk Akademisi’nin başında Kazakistan temsilcilerin bulunması tabi ki gurur vericidir. Ancak bu kuruluşlar uluslararası ve ortak kararlarla faaliyet gösteriyor. Bu sadece tepe yöneticilerin işi değil, bu bir ekip işidir. Genelde diğer ülkelerin de bu tepe yönetimde temsilcileri bulunur. Dolayısıyla diğer dost ve kardeş ülkelerimizin de kanaatleri ve görüşleri önemlidir. Bu örgütlerin başarılı olması daha çok üye devletlerin bu kurumlara verdiği hareket etme özgürlüğü ile ilgilidir. Diğer bir ifadeyle, Türk Dünyasındaki bütünleşme süreci Türk devletlerinin siyasal iradesi ile doğrudan bağlantılıdır.

Bu bağlamda söz konusu uluslararası teşkilatlar üzerinde Türk Dünyası bütünleşme sürecinin kurumsal hale gelmesi önemlidir. Doğrusu, gidişat sevindiricidir. Bu kurumların projeleri ile ilgili bilgileri web sitelerinde ve genel olarak açık kaynaklarda irdelediğimizde sayısız ve çok nitelikli projelere imza attıklarını gözüyoruz. TÜRKSOY sanat, müzik, edebiyat alanında sayamadığım pek çok yeniliği bünyesine kazandırmıştır. Keza Uluslararası Türk Akademisi de sıfırdan inşa edilen bu kurum Moğolistan’dan, UNESCO’ya, oradan Japonya’ya kadar köklü ilişkiler ağını kurmuştur. En önemlisi, Türk Akademisi tarafından çıkartılan Ortak Tarih ders kitabı Türk Keneşi üye ülkelerin Ortaokullarında seçmeli ders olarak okutulmakta ve böylece ortak değerleri paylaşan yeni neslin oluşmasına katkıda bulunmaktadır.

Türkiye’yle karşılıklı öğrenci mübadelesi yapılıyor, eğitim alanında iki Türk devleti olarak nasıl bir katkı sağlanıyor. Diğer Türk devletleri ile de aynı şekilde öğrenci ve akademik alanda yapılan mübadele programları var mı?

Şüphesiz Kazakistan ile Türkiye’nin eğitim alanındaki en önemli projesi Türkistan şehrindeki Ahmet Yesevi Üniversitesidir. Bu zamana kadar üniversiteyi bitiren binlerce mezun hem Kazakistan hem Türkiye’nin gelişimi için hizmet etmektedir. Karşılıklı, lisans ve lisansüstü eğitim artırılmaktadır. Nur-Sultan’daki Nazarbayev Üniversitesi, Avrasya Üniversitesi ve Al-Farabi Üniversitelerinde Türkiye’den akademisyenler görev yapmaktadır. Üniversite öğrencileri değişimi olarak Türkiye’nin Mevlana programı çerçevesinde öğrenciler karşılıklı değişim yapmaktadırlar. Bu programın kapsamını genişletmek için Türk Keneşi çerçevesinde kurulan Türk Üniversiteler Birliği, “Orhun Öğrenci değişim programı” üzerinde çalışmaktadırlar.

Dünyada Kazak diasporasının faaliyetleri ne kadar aktiftir, resmi Kazakistan yurt dışındaki soydaşlarıyla ilişkini hangi politika üzerine kuruyor?

Kazakistan bağımsızlığını ilan ettiğinde ülkedeki Kazakların genel nüfusa oranı sadece yüzde 39’du. Bu sebeple Kazakistan 1990’lı yılların başlarından itibaren yurt dışındaki Kazaklar için önemli devlet programları geliştirdi. Bu programların en önemlisi Kazakistan’a dönüşleri sağlayan “Nurlu Göç” programıdır. Dünya çapında böyle bir politikayı izleyen ve başarı elde eden birkaç ülke bulunduğunu belirtmeliyim. Bunlardan biri, İsrail; ikincisi, Almanya ve üçüncüsü de Kazakistan’dır.

Tarihi süreçlerin sonucu olarak binlerce Kazak yurt dışına göç etmek zorunda kalmışlardır. Bugün Rusya, Çin, Özbekistan, Moğolistan, İran ve Türkiye başta olmak üzere toplam 5 milyona yakın Kazak yurt dışında yaşamaktadır.

Yurt dışındaki Kazakların faaliyetlerini koordine eden Dünya Kazakları Kurultayı çalışmaktadır. Ayrıca, “Otandastar” yani Vatandaşlar Fonu bu konu üzerine faaliyet göstermektedir.

Ayrıca yurt dışındaki Kazaklar, bulunduğu ülkelerde de kendi kimliklerini korumak için etkin olarak çalışmakta olduğunu belirtmeliyim. Örneğin, Türkiye’de Kazak Türkleri Vakfı, Kazak Türkleri Eğitim ve Araştırma Derneği, Otau Müzik ve Dans Grubu, Köktuğ Kazak Kültür Derneği bulunmaktadır. Bu kurumlar kültür ve sanat alanında çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Ayrıca, İzmir, Konya, Manisa ve Niğde Kazakların bulunduğu illerdir. Özellikle Niğde Ulukışla’daki Altay Köyü Kazakların yoğun olarak yaşadığı ve kendi kültürlerini koruduğu yerdir. Türkiye’deki Kazakların akademik olarak da başarılı olduğunu belirtmeliyim. Ayrıca, 1990’lı yıllardan itibaren gerçekleşen evlilikler ve bu yolla Türkiye’ye yerleşen Kazak vatandaşları da vardır.

Kazakistan’ın pandemi dönemi ile mücadelesi hangi aşamadadır ve bu konuda hangi ülkelerle iş birliği yapıldı?

Bütün dünyanın karşı karşıya kaldığı koronavirüs salgınıyla Kazakistan’ın mücadelesi de tüm hızıyla devam etmektedir. Bu bağlamda Kazakistan’ın önemli bir aşama kat ettiği söylenebilir. Temmuz ayında KOVID-19 salgınının neden olduğu kritik eşiği aşmış bulunuyoruz. Öyle ki temmuz ayının ortasında hastaneler dolup taşımaktaydı. Kazakistan Hükümeti, sağlık sektörü çalışanları ve halkın ortak çabalarıyla KOVID-19 ile ilişkili epidemiyolojik durum kontrol altına alındı ve istikrar sağlandı.

Halen Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti düzeyinde, “Kazakistan’da Koronavirüsün Yayılmasının Önlenmesi Devlet Komisyonu” faaliyet göstermektedir. Kazakistan, bu komisyon tarafından kabul edilen KOVID-19 yayılmasına karşı koyma planı çerçevesinde hareket etmektedir.

Son verilere bakıldığında (https://www.coronavirus2020.kz/) 7 Aralık 2020 tarihinde hastalananların sayısı 712 olmuş ve toplam vaka sayısı 136 bin 983’e ulaşmıştır. Bunların 120 bin 799’u iyileşmiştir. 2 bin 34 kişi de vefat etmiştir. Genel olarak durumun kontrol altında olduğu söylenebilir.

Ayrıca Kazakistan, KOVID-19’a karşı yerli bir aşı üretimi üzerinde de aktif olarak çalışmaktadır. Kazakistan aşısının klinik deneylerin 1. ve 2. aşamaları 29 Kasım’da tamamlanmıştır. Aşının yan etkileri kaydedilmemiştir. 25 Aralık’tan sonra klinik deneylerin 3. aşamasında, aşı 3 bin gönüllüye uygulanacaktır. Deneylerin 2021 yılının Mart ayı sonunda tamamlanacağı bekleniyor.

Kazak KOVID-19 aşısı Biyolojik Güvenlik Sorunları Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilmektedir. Aşının üretimi Jambıl Eyaleti Korday İlçesinde bulunan biyofarmasötik aşı fabrikasında yapılacaktır. Bununla birlikte Kazakistan ile Rusya arasında sağlanan mutabakat gereği 22 Aralık 2020 tarihinden itibaren Kazakistan’da “Sputnik V” Rusya aşısının üretimine başlanacak.

“Ahmet Yesevi”den mezun olan Türkiye mezunlarının Kazakistan’a yardımlarını duyduk. Bir vefa örneği gösterdiler. Kazakistan’da bu jest nasıl karşılandı?

Bizde bir atasözü vardır. “Gerçek dost kara günde belli olur”. Türkiye’de de kullanılır. Bu bağlamda kardeşlik bağları üzerine inşa edilen Kazakistan-Türkiye ilişkilerinin küresel salgın döneminde de insani yardım boyutunda ön plana çıktığını söyleyebiliriz.

Pandeminin Kazakistan’da yayılmaya başladığı Mart ayından itibaren Türkiye tarafından Kazakistan’a insani yardım devam etmektedir. Başta Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olmak üzere, YDA Holding, Yıldırım Holding, Çalık Holding, Anadolu Endüstri Holding, Nobel İlaç, Abdi İbrahim, Mağdenli Yer Hizmetleri ve Taşıma, Kaya Türk Grup, MFA Maske, Tek-Imas Medical, Orhun Medical, Yıldız Holding ve Agrobest Group şirketleri ve Fahri Konsoloslarımız, dostlarımız tarafından hijyen malzemeleri, maske, koruma giysileri, gözlükler, eldivenler, solunum cihazları, ilaçlar ve maddi destek şeklinde gerçekleşmiştir.

Temmuz ayına gelindiğinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Aydın Nuru Vakfı, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’deki Ahmet Yesevi Üniversitesi Mezunları Derneği ve Türkiye’deki Kazak Diasporası tarafından düzenlenen toplam 17 ton civarındaki insani yardım malzemesini Kazakistan’a göndermiştir. Söz konusu insani yardım maske, tulum ve hijyen malzemelerini, çeşitli ilaçları, test kitlerini ve özellikle koronavirüsle enfekte olan hastaların tedavisinde hayati önem taşıyan solunum cihazlarını kapsamaktadır. Ayrıca, Kazakistan’daki Aselsan tesisinde solunum cihazı üretimi başlamıştır.

Bu yardımlar kardeşliğimizin sadece sözde değil, gerçekte olduğunun bir göstergesidir. Bu yardımlar Kazak halkının Türkiye’ye karşı olan kardeşlik bağlarını daha da güçlendirmiştir.

Enerjinin giderek daha fazla önem kazandığı küresel ortamda, Hazar’ın kaynakları her geçen gün daha da değerlenmekte. Özellikle de Rusya’ya alternatif olarak Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan çok daha fazla ön plana çıkmakta. Küresel gelişmelere de bağlı olarak önümüzdeki dönem Hazar’ın çok daha sık gündeme geleceği ve yeni projeler için ciddi mücadelelerin yaşanacağı bir süreç olabilir. Buradan yola çıkarak,

– Kazakistan enerji politikasını kısaca özetler misiniz?

Kazakistan’ın bağımsızlık sonrası yürüttüğü “çok vektörlü” dış politika anlayışı aslında enerji politikasını da yansıtmaktadır. Kazakistan topraklarındaki enerji kaynaklarını dünya piyasasına çıkarmak için 4-5 güzergâh bulunmaktadır. Bunlar: Rusya güzergâhı, Çin güzergâhı, İran güzergâhı, Afganistan-Pakistan-Hindistan güzergâhı ve Hazar üzerinden Kafkasya yani Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye güzergâhıdır. Halihazırda Kazakistan, Rusya ve Çin üzerinden geçen boru hatlarıyla kendi petrolünü ihraç etmektedir. Ancak yaptırımlardan dolayı İran ve istikrarsızlıktan dolayı Afganistan güzergâhları şimdilik etkin olarak kullanılmamaktadır.

– Kazakistan’ın enerji politikasında Türkiye’nin yeri nedir?

Kazakistan’ın enerji politikası, boru hatlarının çeşitlendirilmesine dayanmaktadır. Bu bağlamda Türkiye güzergâhının stratejik önemi vardır. Halihazırda, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattını kullanarak da Kazakistan petrolünü Akdeniz’e çıkarmaktadır. Burada Bakü’ye kadar petrol, gemilerle ulaştırılmaktadır. Bu çerçevede 2018 yılında Hazar’ın hukuki statüsünün belirlenmesi önemli gelişme oldu. Bu aşamada Hazar’ın dibinden geçecek boru hatlarına yönelik projeler henüz netlik kazanmamış ve tartışılmaya devam etmektedir. Böyle bir boru hattının inşasının hem Türkiye hem de Kazakistan için önemli olacağı aşikardır.

– Enerji politikaları bağlamında Türkiye-Kazakistan ortaklığı yeni dönemde nasıl bir yol haritasında buluşur?

Kazakistan-Türkiye diğer alanlarda olduğu gibi enerji alanında da iş birliğini geliştirebilir. Burada şüphesiz en önemli güzergâh Türk Keneşi’nin meşru hedefleri olarak kendisini gösterecektir. Örneğin bu bağlamda Türk Keneşi çatısı altında enerji bakanlıkları da iş birliğini geliştirebilir. Zaten şu aşamada Türk keneşi Kardeş Limanları sürecinde, Azerbaycan’ın Bakü, Türkiye’nin Samsun ve Kazakistan’ın Aktau ve Kuryk limanları yoğun iş birliğini hayata geçirmektedirler. Sonuç olarak kardeş Türkiye, Kazakistan için vazgeçilmez bir stratejik ortak olmaya devam edecektir.

Aynur İMRAN

KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi
https://kafkassam.com

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum