A. Yılmaz Soyyer: KUŞADASI
KUŞADASI
İnsan boyunda taş evler tahta panjurlarından bakardı
Başlarına sarı kefiye dolanmış ihtiyarlar
Yürürlerdi ki yol bir tütün sarımı kadardı
Ve sahile inerdi dar sokaklarıyla Türkmen mahallesi
İncir ellemeye giderlerken kızların
Yavuklularına bir nefesçik görünmekti bahanesi
Elbet delikanlıların da göresi vardı
Sahilden görünürdü Küçükada, kalesiyle
Uyanırdı balıklar erkenden güvercin sesiyle
Yaş bulmuş kadınlar sarı bürümcük kuşanırdı
Saçlarını kısacık kestirmiş torunlarına inat
Ne kadar örtünseler de herkes herkesi tanırdı
Bütün şehir erken yatar erken uyanırdı
Balıkçı kahvesinde dama, satranç oyunlarına inat
Anlatılırdı sevdalar, gizli mi gizliydi, sırdı.
Kuşadası sabah serinliğine karışırdı kat kat
Sahilden görünürdü Küçükada, kalesiyle
Uyanırdı balıklar erkenden güvercin sesiyle
Denize koşarlardı gurbetlerde okul okuyan kızlar
Tenine tuzlu su değmemiş annelerinden habersiz
Bir iç çekişiyle karşılardı avluda kilim dokuyan kızlar
Onlar için bu taşlığa açılmazdı yıldızlar
Onlar cahildiler, onlar değersiz
Sevdaları başkaydı, buluşmaları başka
Ve oğlan anneleri burun bükerdi okumışlara diyerek hünersiz
Küçümseyip türküleri yaklaşırlardı aranjmanlarla aşka
Sahilden görünürdü Küçükada, kalesiyle
Uyanırdı balıklar erkenden güvercin sesiyle
A. Yılmaz Soyyer
FACEBOOK YORUMLAR