31 MAYIS KAZAKİSTAN'DA SİYASİ BASKI, SÜRGÜN VE AÇLIK KURBANLARINI ANMA GÜNÜ

31 MAYIS KAZAKİSTAN'DA SİYASİ BASKI, SÜRGÜN VE AÇLIK KURBANLARINI ANMA GÜNÜ
31 Mayıs 2021 - 18:48

Bugün, Kazakistan’da 20. yüzyılın ilk yarısında yaşanan ve milyonlarca kişinin ölümüne neden olan acı olaylar anılmaktadır.

1.  Bolşeviklerin iktidara gelmesi ile Büyük Bozkır’da bilinçli veya bilgiler dâhilinde bir şekilde düzenlenen açlıklar yaşandı.

1918-1919 yıllarındaki açlık – 1 milyon 200 bin kişi vefat etti.

1921-1922 yıllarındaki açlık – 1 milyon 700 bin kişi vefat etti.

1930-32 yıllarındaki Büyük Açlık  – 2 milyon 300 bin kişi vefat etti.

Bu üç açlıkta toplam 5 milyondan fazla Kazak yaşamını yitirmiştir.

Açlıklar çok sayıda isyanlara sebep oldu. 1929-1933 yıllar arasında 372 isyan yaşandı. Ancak bu isyanlar acımasız bir şekilde bastırıldı.

2. Stalin döneminde yaşanan zulmün diğer boyutu da Sovyet rejimi tarafından “Halk Düşmanı” olarak ilan edilen Kazak aydınlarını kapsamaktadır.

Kazak halkının iyiliği için çalışan aydınlar karşı “Kızıl Terör” olarak bilinen baskı politikası yürütüldü. Kazak aydınları “milliyetçi”, “Panturkist” ve “ajan” olarak suçlandı.

100 binden fazla kişi sürgüne gönderildi, 25 binden fazla kişi ölüm cezasına çarptırıldı.

3. “Kızıl Terör”ün daha da korkunç yanı Kazak aydınlarının eşleri ve çocuklarına uygulanan baskıydı. Aydınların eşleri ve çocukları “ALJİR” olarak bilinen “Akmola Halk Hainlerinin Eşleri Kampı” veya “Karlag” olarak bilinen “Karagandı Toplama Kampı”na gönderilmekteydi. 1930’lu yılların sonuna gelindiğinde Kazakistan’da 23 toplama kampı bulunmaktaydı. Bu kamplarda nasıl zulmün yaşandığını düşünmek bile insanı ürpertiyor.

Kazakistan’ın bağımsızlığını ilan etmesi ile 1993 yılında “Kitlesel Siyasi Baskı Kurbanlarının Rehabilitasyonu Kanunu” kabul edildi. Yasaya göre 340 binden fazla baskı ve sürgün kurbanı beraat etti.

Halkımızın kalbinde dinmez acı ve toplumsal hafızasında büyük bir yara olarak kalan bu zulüm yıllarını hatırlamak ve acılarımızı bir nebze olsa da hafifletmek amacıyla 1997 yılında Kazakistan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı – Elbaşı Nursultan Nazarbayev’in Kararnamesi ile 31 Mayıs, “Siyasi Baskı, Sürgün Ve Açlık Kurbanlarını Anma Günü” olarak belirlendi.

30 Mayıs, 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı Kasım-Jomart Tokayev de bu acılı gün münasebetiyle özel açıklama yaptı.

“20. yüzyılın 20’li ve 50’li yıllarında yaşanan siyasi baskılar, halkımızın tarihinde karanlık bir sayfa olarak durmaktadır. Bağımsızlığımızı elde etmemizden itibaren devlet düzeyinde Kazakistan, bu trajedinin kurbanlarının anısını devam ettirmek için önlemler aldı. Tarihsel adaletin yerine gelmesi için, Siyasi Baskı Kurbanlarının Rehabilitasyonu ile ilgilenecek Devlet Komisyonunun kurulması yönünde talimat veriyorum.”

20. yüzyılın ilk yarısındaki trajik olayları anma günü, 1997’den beri Kazakistan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in kararnamesiyle 31 Mayıs olarak belirlenmiştir.

Siyasi baskı ne zaman başladı?

SSCB cumhuriyetlerinde baskı 1928’de başladı. Ulu Kazak ülkesinde öncelikle Alaş aydınları tutuklandı. Onlar “Milliyetçi” olmakla suçlandılar. Alihan Bokeyhan, Jakıp Akbayev, Alimhan Ermekov, Sancar Asfendiyarov, Ahmet Baytursınov, Magcan Jumabayev, Muhamedcan Tınışbayev ve diğer aydınlar, idam mangası tarafından idama mahkum edildi.

1937-38 yıllarında baskı daha da şiddetlendi. Resmi verilere göre bu yıllarda Kazakistan’da 100 binden fazla kişi sürgüne gönderildi, 25 binden fazla kişi ölüm cezasına çarptırıldı. Bunların arasında bilim adamları, kültürel ve politik figürler, doktorlar vardı.

Sürgün

Siyasi baskı yıllarında 800 bin Alman, 102 bin Polonyalı, 19 bin Koreli, 507 bin Kuzey Kafkasya milletlerinden Kazak topraklarına sürgün edildi. Kırım Tatarları, Ahıska Türkleri, Moldovalılar, Ukraynalılar ve diğer milletler de zorla Kazak topraklarına yerleştirildi. Genel olarak 1,5 milyon insan Kazakistan’a yerleştirilmiştir.

Kazak topraklarındaki kamplar

“Halk düşmanlarını” belirleme şeklindeki katı politikanın bir sonucu olarak, sadece mağdurların kendileri değil, yakınları da acı çekti. Kazakistan’da “Halk Düşmanı” dedikleri vatandaşlar için özel kamplar kuruldu: ALJİR (Vatan Hainler için Akmola kampı), Karlag (İçişleri Halk Komiserliği’nin Karagandı kampı), Steplag (siyasi mahkumlar için kamp).

Aljir

1937 yılında evlerinden koparılarak trenlere doldurulan “suçlular”, Akmola İlinde bulunan Aljir kampına getirildi. Bu kampa getirilen “suçlular”ın özelliği vatan hainliğiyle suçlanan mahkûmların eşleri olmalarıydı. Birçok kişinin kaderini değiştiren kamp 15 Ağustos 1937 tarihinde Akmola şehri yakınlarındaki Tönkeris (E: Malinovka) köyünde SSCB İçişleri Halk Komiserliği’nin kararıyla 30 hektarlık bir alanda kurulmuştu. Karaganda ve Akmola bölgelerinde birkaç şubesi vardı.

Kadınlar, SSCB’nin her yerinden hayvan taşıyan vagonlarla Kazakistan’daki kamplara getirildi. Bu vagonlara o zamanlar “Stalin vagonları” veya “Stolypin vagonları” deniyordu. Kadınlar nereye gittiklerini bilmiyorlardı. Eşleriyle buluşacakları söyleniyormuş. O zamanlar yüksek hızlı trenler yoktu. Yani trenler aylarca gidiyordu. Örneğin, Aljir kampına kadınlar iki ay boyunca gidiyorlarmış.

Bazı kaynaklarda kadınların -40 derece soğukta donduğu durumlar olmuş. Ayrıca onlara yakıtı çok az veriyorlarmış. Örneğin sabah uyandığınızda saçları buz tutmuş oluyormuş. Tren istasyonlarda durduğunda “kadın cesetleri atıldığına” dair bilgiler geçiyor. Merhumların akrabaları onların cenazelerinin nerede olduklarını bile bilmiyorlar.

Kamptaki kadınlar günde 20 saat çalıştırılmıştır.

Çalışma kamplarında 62 farklı ulustan kadınlar yaşıyorlardı. Kadınlar 18 ila 20 saat çalıştırılmıştır. Aljir kampı yakınlarında “Jalanaş” (çıplak) gölü varmış. Kadınlar orada sazlık kesiyorlarmış. Günde 40 balya saz toplamak zorundalarmış. Eğer bu talepleri yerine getirilmediyse, bir dilim ekmek bile verilmemiş.

Kamp yakınlarındaki Kazak köy halkı kadınlara ellerinden geldiğince yardım etmeye çalışıyorlarmış. Bunun yanı sıra, kamptaki kadınlar koyun otlatmış ve buğday ekmişler.  Kazaklar da o zaman hayvanlarını otlatmaya çıkıyorlarmış. O sıra da kadınlara yardım eli uzatıyorlarmış. Taşın altına ekmek ve et bırakıyorlarmış. Her taraf gardiyanlar tarafından izlendiği için kadınlarla konuşamazlarmış. Yiyeceklerin nerede saklandığını ve “biz ayrıldıktan sonra al” ifadesini bir jest ve kırbaçla işaret ederek açıklarlarmış.

340 bin Kazakistanlı beraat etti

Bağımsızlık sonrasında Kazakistan’da kitlesel siyasi baskı kurbanlarının rehabilite edilmesi ve yasadışı olarak zulüm gören vatandaşların haklarının iade edilmesi çalışmaları başlatıldı. 14 Nisan 1993’te “Kitlesel Siyasi Baskıların Kurbanlarının Rehabilitasyonu Hakkında Kanun” kabul edildi.

1997 yılında Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in kararıyla 31 Mayıs, Siyasi Baskı Kurbanlarını Anma Günü ilan edildi.

Bağımsızlık yıllarında 146 bin masum Kazak’ın isimleriyle 14 cilt “Yas Kitabı” basıldı. Kanun gereğince, 340 binden fazla baskı kurbanı beraat etti.

Kazakistan Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev masum hükümlülerin beraatına yönelik çalışmaların devam edeceğini söyledi: “Farklı etnik ve dini kökenlerden milyonlarca insan totaliter sistemin kurbanı oldu, iftira atılarak hüküm giydi, ana topraklarından sürüldü ve toplama kamplarında masum bir şekilde öldü. Onları anmak, bizim için kutsal bir görevdir. Totalitarizm kurbanlarının mezarlarına onlarca anıt dikildi.”

Açlık

31 Mayıs, açlıktan vefat edenleri de anma günüdür. Kazak bozkırlarında 20.yüzyılın ilk yarısında rejim tarafından planlı olarak düzenlenen üç büyük kıtlık yaşandı: 1918-1919, 1921-1922 ve 1932-1933. Bu açlıkların birincisinde 1 milyon 200 bin, ikincisinde 1 milyon 700 bin ve üçüncüsünde 2 milyon 300 bin olmak üzere toplam 5 milyondan fazla Kazak yaşamını yitirmiştir. 2021 yılında bu acı yılların 100. yıldönümüdür.

İç Savaş’ın sona ermesinden sonra, Sovyetler Birliği halkı başka bir çile ile karşı karşıya kaldı. 1921-1922 yıllarını karsız uzun kışı, yağmursuz bir yaza dönüştü. Kışın kar olmaması, ilkbahar ve yaz aylarında yağmur yağmaması şiddetli bir kuraklığa, dolayısıyla da kıtlığa yol açtı.

Oral, Orynbor, Kostanay, Bokei ve Aktobe illerinde kuraklık nedeniyle mahsul çıkmadı. Hayvancılıkla uğraşan göçebe ve yarı göçebe bölgelerdeki otlaklar tamamen kurudu. Dahası, 1920-1921’in uzun ve şiddetli kışı, Turgay ilçesinde büyükbaş hayvan ölümlerine yol açtı. Sonuç olarak, Kazakistan’ın çoğu bölgesi kıtlık altında kaldılar.

Bazı bilgilere göre, 1921 sonbaharında Sovyetler Birliği’nde toplam 20 milyondan fazla insan açlıktan ölmüştür.

Mart-Nisan 1922’de Kazakistan’daki kıtlık şiddetlendi.

Kazak Merkez Yürütme Komitesi Başkanı Seitkali Mendeshev’in 8 Temmuz 1922’de Kazak Merkez Yürütme Komitesi III. Toplantısında 2 milyon 832 bin kişinin öldüğünü bildirmiş. 1920 yılın sonunda nüfus 4 milyon 781 bin 263 kişiydi. Bunların %50,3’ü Kazak, % 31,2’si Rus ve %14,4’ü Ukraynalı idi.

1932-1933 Büyük Açlık

Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı-Elbaşı Nursultan Nazarbayev 2012 yılında Astana’da “Açlık kurbanlarının ruhlarını anmak” anıtının açılış töreninde, 1932-1933 yıllarında Sovyetler Birliği’nde yaşanan kıtlığın insanlık tarihindeki en trajik dönemlerden biri olduğunu kaydetti.

“O dönemde sadece Kazakistan’ı değil, Rusya, Ukrayna ve Beyaz Rusya’yı da etkileyen feci bir açlık 7 milyon kişiyi öldürdü. En çok kurbanlardan biri Kazaklardı” dedi.

Tarihsel verilere göre, 1932-1933’te en az 2 milyon Kazak açlıktan öldü. 200 bin Kazak ise başka ülkelere göç etti.

Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi – SASAM


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum