105. YILINDA SARIKAMIŞ HÂREKATI'NIN BİLİNMEYENLERİ VE DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Osmanlı ordusu tarafından I. Dünya Savaşı esnasında 22 Aralık 1914 – 4 Ocak 1915 tarihlerinde Rusya’nın Doğu cephesindeki ilerleyişini kırmak adına düzenlenen Sarıkamış Harekâtının üzerinden tam 105 yıl geçti. Askeri tarih ve strateji açısından hayli önemli bir yeri olan bu tartışmalı harekat, Türkiye kamuoyunda yıllardır verilen şehit sayısı ve harekatın başarısız olması açılarından dönem dönem gündeme geliyor.
Kırım Haber Ajansı, Sarıkamış Harekatı hakkında bilinmeyenleri, doğru bilinen yanlışları ve harekatın amacını Sinop Üniversitesi Doktor Öğretim Üyesi Süleyman Tekir’e sordu.
“KÖPRÜKÖY VE AZAPKÖY MUHAREBELERİNDE TÜRK ORDUSU BAŞARILI OLDU”
Dr. Öğretim Üyesi Tekir’in Sarıkamış Harekatına ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Sarıkamış Harekâtı, Osmanlı Devleti’nin 3. Ordusu tarafından Rus Kafkas Ordusuna karşı 22 Aralık 1914-5 Ocak 1915 tarihleri arasında icra edildi. Günümüzde harekât ile ilgili oldukça fazla çarpık bilgi ortalıkta dolaşıyor. Şüphesiz bunun birçok sebebi bulunuyor. Harekât sonucuna uygulanan sansür ve bölgenin merkezden uzaklığı bunun en önemli sebeplerinden birisi olarak ortaya çıkıyor. Savaş günlerine dönecek olursak, meşhur Karadeniz Hadisesi’ni müteakip Ruslar, Türk-Rus sınırını geçerek Kafkas Cephesi’nde savaşı başlattılar. Türk tarafının böyle bir tepkiye hazırlıklı olduğunu söylemek pek mümkün değildir.
Buna rağmen Köprüköy ve Azapköy muharebelerinde Türk ordusu başarılı oldu. Nispeten küçük çaplı muharebeler devam ederken Başkumandanlık cephenin takviyesi için üç vapurla bölgeye ikmal malzemesi sevkiyatına karar verdi. Bezmialem, Bahriahmer ve Mithat Paşa vapurları üzerindeki on binlerce üniforma ve silahla birlikte Karadeniz açıklarında korumasız çıktığı yolculukta Rus donanması tarafından batırıldı. Aslında Sarıkamış Harekâtı teknik olarak başlamadan Kasım ayının ilk günlerinde burada sona erdi.
“KAFKAS CEPHESİ LOJİSTİĞİ EN ZOR OLAN CEPHE”
Kafkas Cephesi lojistiği en zor olan cephe olduğu için donatım eksikliklerinin en yoğun olarak görüldüğü cephedir. En yakın tren istasyonu olan Niğde Ulukışla’dan mevcut şartlarda Erzurum’a ulaşım süresi 33 gündür, Ruslar ise 6 saatte hızlı tren ile Tiflis’ten Sarıkamış’a ulaşabiliyordu. Bu durum dikkate alındığında adil bir savaş olmadığı/olmayacağı açıktır. Bölgenin yükseltisi ve iklim koşulları ise harekâta mâni diğer sebeplerdendir.
“ENVER PAŞA HAREKATIN BAŞINDA BİZZAT DURDU”
Aralık 1914’ün ilk günlerinde Türk Başkomutan Vekili Enver Paşa ile Rus Çarı II. Nikolay cepheye gelerek emri altındaki birlikleri denetlemeleri büyük bir savaşın ilk habercisi niteliğindeydi. Enver Paşa’nın cepheye yaptığı ziyaret ve sonrasında yaşanan gelişmeler harekâtın tarihinin ileri alınmasına neden oldu. Bizzat komutayı ele alan Enver Paşa, kolordu komutanlarını dahi değiştirerek ordunun başında harekâta bizzat başladı.
“BİLİNENİN AKSİNE KURŞUN ATMADAN DEĞİL RUS KUVVETLERİNİ EZEREK İLERLEYEN TÜRK KUVVETLERİ HARP TARİHİNİN EN HIZLI YÜRÜYÜŞÜNÜ GERÇEKLEŞTİRDİ”
Bilinenin/ıslarla anlatılan öğretinin aksine kurşun atmadan değil, karşılaşılan Rus kuvvetlerini ezerek ilerleyen Türk kuvvetleri harp tarihinin en hızlı yürüyüşlerinden birisini gerçekleştirdi. Aras vadisinde savunma/kış konuşunda bekleyen General Berhmann komutasındaki Rus ordusu ise gelen istihbarat notlarını umursamıyordu. 10. Kolordu Komutanı Hafız Hakkı Bey’in Oltu’yu ele geçirdikten sonra kaybettiği üç günlük süre harekâtın kaderine derinden etkiledi. Bu esnada Sarıkamış ormanları içerisine 9. Kolordu ile ulaşan Enver Paşa, 10. Kolorduyu beklemeye başladı. Hafız Hakkı Paşa, kaybettiği üç günü telafi etmek için 26-27 Aralık’ta Oltu’dan Allahuekber Dağları üzerinden Sarıkamış’a sarkma harekâtı başlattı. Fakat yürüyüşün hızlı olması için sırt çantaları çıkartılan ve yasak olmasına rağmen gece yürüyüşüne zorlanan kolordu yakalandığı kar fırtınası ve soğuk hava koşullarından ötürü mevcudunun büyük bir kısmını kaybetti. Buna rağmen düzene giren birliklerin Sarıkamış’a yaptıkları taarruz sonucunda Sarıkamış ele geçirildi. Ancak yorgun askerin yiyecek bulmak için şehir merkezinde dağılması sonucunda yeniden düzene giren Rus birlikleri Türk kuvvetlerini şehirden uzaklaştırdı. Günlerdir metrelerce kar ve soğuk ile mücadele eden ordu, Sarıkamış ormanlarında dağıldı. Rusların durumu fark etmesi ve takviye kuvvet sevk etmeleriyle birlikte Ocak 1915’in ilk günlerinden itibaren muharebelerde üstünlük Ruslara geçti. Enver Paşa ise esaretten son anda kurtuldu. 9. Kolordu karargâhı ise o kadar şanslı değildi. Tamamına yakını Ruslara esir düştü.
“HAREKAT BOYUNCA GÖĞÜS GÖĞÜSE ÇATIŞMALAR YAŞANMIŞTIR”
Bugün yanlış bilinenlerin başında ordunun tamamının donarak öldüğüdür. Harekât esnasında göğüs göğüse çatışmalar yaşanmıştır. Öyle ki yüzlerce kilometre ötede bulunan Tiflis’te Türklerin ilerlediğinin duyulması üzerine şehir yerel halk tarafından boşaltılınca, Kafkasya’nın yerel hırsızları şehri yağmalamıştır. Teşkilat-ı Mahsusa birlikleri ise Bahaeddin Şakir komutasında Ardahan’ı ele geçirmiştir. Lakin destek gelmeyince birlikler geri çekilmek zorunda kaldı.
“HAREKATIN BAŞARISIZ OLMASININ ALTINDA BİRÇOK ETKEN YATMAKTADIR”
Sarıkamış Harekâtı’nın başarısız olmasının altında birçok etken yatmaktadır. Kış mevsiminin bölgedeki etkilerinin bu denli korkunç olacağı tahmin edilememiştir. Fakat askerî harekâtlar tahminler üzerine yapılamaz. Kurmay heyetinin coğrafyayı yakından tanımaması, taşıdıkları rütbelerin komuta ettikleri birliklerin büyüklüğüne uygun olmaması, haritaların yetersizliği, donatım, iaşe, cephane eksiklikleri diğer faktörler olarak göze çarpar.
“TÜRK ORDUSUNUN ŞEHİT SAYISI 41.000 CİVARINDADIR”
Bugün en tartışmalı mesele şehit sayısıdır. Sarıkamış Harekâtı’nda Türk ordusunun şehit sayısı 41.000 civarındadır. Net bir rakam verilememesinin başlıca nedenleri vardır. Öncelikli olarak yürüyüş sırasında büyük kayıp veren tümen ve alaylara ait harp ceridelerinin kaybolmasıdır. Ortalama düzene giren ordudan kayıpları doğrulamak mümkündür. Fakat esir, firari, kayıp, yaralı ve şehit ayrımı yapmak mümkün değildir. 90 bin rakamı harekât sırasında esir düşen bir subayın esaret sonrası hatıraları ile yabancı bir askeri tarihçinin gerçekle bağdaşmayan rakamlarıyla ortaya çıkmış zaman içerisinde folklorik bir yapıya bürünmüştür. Fakat gerçeklikle uzaktan yakından ilgisi yoktur.
FACEBOOK YORUMLAR