Yunus Emre'nin mezarı

Murat Bardakçı'nın yıllar önce yazdığı Yunus Emre'nin mezarının açılmasıyla ilgili yazısı

Yunus Emre'nin mezarı
29 Mayıs 2018 - 12:00 - Güncelleme: 29 Mayıs 2018 - 15:27

 

1940’lı yılların Hamletler’i, Yunus Emre’nin mezarını açıp kafatasıyla resim çektirmişler

Buyurun, size iki “mezar” öyküsü: Yunus Emre’ye ait olduğuna inanılan ve altı asır sonra açtırılan Eskişehir’deki bir mezarı...

Meslek büyüğümüz Sadun Tanju’nun yeni kaleme aldığı ve piyasaya yarın verilecek olan “Adnan Saygun’larda Çay Sohbetleri” isimli kitapta son derece ilginç bir olaydan bahsediliyor: Eskişehir’e bağlı Sarıköy’de Yunus Emre’ye ait olduğuna inanılan bir mezar 28 Haziran 1947’de aralarında besteci Ahmet Adnan Saygun’un da bulunduğu bir heyet tarafından açtırılmış ve Saygun, kafatası ile Hamletvârî bir fotoğraf çektirmiş!

Meslek büyüklerimizden Sadun Tanju, şimdi İstanbul’un dışında sâkin bir hayat sürüyor. Bundan birkaç ay önce arşivini elden geçirirken, besteci Ahmet Adnan Saygun ile uzun yıllar devam eden sohbetlerinin notlarını bulmuş ve kaybolup gitmemeleri için kitap haline getirmiş.

Sadun Tanju’nun “Adnan Saygun’- larda Çay Sohbetleri” ismini verdiği kitabını çıkartan Pan Yayıncılık, piyasaya yarın verilecek olan eserin bir kopyasını, önceden bana göndermişti. Okudum ve içerisinde yeralan bir bahsi, Adnan Saygun’un Hamlet’e bile rahmet okutacak bir mezar açma macerasını üstelik fotoğrafı ile beraber görünce, sizlere de nakledeyim dedim...

1947’nin 28 Haziran’ında meydana gelen tuhaf hadise şöyle:

13. yüzyılın ikinci yarısı ile 14. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşadığına inanılan ve halkın gönlünde asırlar boyunca taht kuran Yunus Emre’ye, kendisine duyulan bu sevgi yüzünden Anadolu’nun değişik yerlerinde mezarlar atfedilmiştir...

15 İSKELET İDDİASI

Bu mezarlar arasında sadece birinin, Eskişehir’in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy’de bulunanının “gerçek” olduğuna inanılmaktadır, mezarın bir anıtmezar haline getirilmesi düşünülür ve 28 Haziran 1947’de beş kişilik bir heyet tarafından açtırılır. Heyette, 1942’de “Yunus Emre Oratoryosu”nu besteleyen Ahmet Adnan Saygun da vardır ve Saygun, Yunus’a ait olduğu iddia edilen kafatası ile beraber bir de hatıra fotoğrafı çektirir.

Kemikler bir sene boyunca başka bir yerde muhafaza edilir ve inşaatı tamamlanan anıtmezara 1949 Mayıs’ında resmî duyuru yapılmadan defnedilir. Ama sonraları mezardaki iskelet sayısının bir değil 15 civarında olduğu söylentileri çıkacak ve diğer iskeletlere mezar açma zaptında yer verilmediği ileri sürülecektir.

Sadun Tanju, dağıtımı yarın yapılacak olan “Adnan Saygun’larda Çay Sohbetleri” isimli kitabında, mezarın açılış öyküsünü Saygun’un ağzından şöyle naklediyor:

“...İlim ve sanat çevrelerini harekete geçirmek için, dostum Halim Bâki Kunter ile düşündük taşındık, bir Yunus Emre Derneği kurmaya karar verdik. Derneği de kurduk. Halim Bâki başkan, ben genel sekreter...

TARTIŞMALI MEZARLAR

İlkönce ele alacağımız iki konu var: Birincisi, eski basılmışları ve yeni nüshaları gözden geçirip karşılaştırarak, ona ait olmayan şiirleri ayıklayarak güvenilir bir Yunus Divanı hazırlamak; ikincisi, Yunus’un perişan bir haldeki mezarını onararak, büyük halk ozanımıza yaraşır bir anıt mezar projesini gerçekleştirmek.

Gerçi, Yunus’un asıl yattığı yer tartışmalıydı; Eskişehir’in Sarıköy’ündeki mezarda oldukça geniş bir ittifak vardı, fakat Karaman’da ve Anadolu’nun muhtelif yerlerinde de Yunus’un mezarı olarak bilinen yerler mevcuttu. Anadolu halkı, gönül verdiği Yunus’a, sanki heykelini diker gibi pek çok yerde ‘makam’ hazırlamıştı.

Biz, dernek olarak, Sarıköy’deki ziyaretgâhın üzerinde durduk. Fransızlar demiryolunu yaparken hattı, mezarın etrafına geniş bir kavisle dolaştırarak bu büyük halk ozanına saygılarını göstermişler, bunun yanında, o yerin geniş kitlelerce Yunus’un makamı olarak tanınmasına da yardımcı olmuşlardı. O kavis içinde bir anıt mezar yapma düşüncesi bize çok cazip geliyordu.

Yunus’un mezarı ...için de bir heyet kurmuştuk.

Başkan, genel sekreter ve Derneğin birkaç üyesi daha, antropolog olarak da Şevket Aziz Kansu, bu heyete dahildik. Kansu, mazeret beyan ederek bizimle gelemedi, yerine asistanı Kemal Güngör’ü gönderdi. Eskişehir valisinden izin alınıp mezar açıldı. Güzel Sanatlar Akademisi’nde hazırlanan anıt mezar projesine göre, Yunus’un mezarını 50 metre kadar içeri almak gerekiyordu. Mezarın içindeki iskeletin yan yatmış uyur vaziyette oluşu hepimizi heyecanlandırdı.

TÜRKMEN’E AİT İSKELET

Bu arada iskeletin fazla derinde bulunmayışı da hepimizde hayret uyandırdı. Altı asırlık bir mezarın toprak sathına bu derece yakın oluşu şaşırtıcı idi. Genç antropolog arkadaşımız Kemal Güngör bazı ölçümler yaptıktan sonra iskeletin bir Türkmen’e ait olduğunu söyledi.

Bu tesbitten bir süre sonra mezar yeni yerine taşındı. O gün çevreden ve çok uzaklardan gelen halkın, kendi içinden çıkmış bir ozana gösterdiği ilgi ve sevgi unutulacak gibi değildi; nakil töreni, tablolar halinde gözlerimin önündedir hâlâ”.

Murat Bardakçı/Habertürk Gaz: 10.06.2012

1940’lı yılların Hamletler’i, Yunus Emre’nin mezarını açıp kafatasıyla resim çektirmişler

http://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/749556-1940li-yillarin-hamletleri-yunus-emrenin-mezarini-acip-kafatasiyla-resimcektirmisler

29 Mayıs 2018 kaydı. Saat.12.00

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum