Seyhan Çağlar EMEN

Seyhan Çağlar EMEN

[email protected]

TESADÜFÜN BÖYLESİ

28 Şubat 2017 - 16:12 - Güncelleme: 28 Şubat 2017 - 18:10

~~                                                   TESADÜFÜN BÖYLESİ
       Çanakkale Savaşlarından 30 yıl sonra 1945 yılında bir Anzak Gazisi, ailesi ile birlikte Ankara’ya gelerek Gelibolu’yu gezmek için Genel Kurmay Başkanlığından yazılı izin isterler. O yıllarda Gelibolu Askeri Bölge olduğu için halkın ziyaretine kapalıdır. Anzak ailesi ile Genel Kurmay Başkanlığında görevli Tekin ARIBURNU Paşa yakından ilgilenir ve gerekli izni bir şartla verir, Anzak Ailesi üç günlük ziyaret sonrası Ankara’ya gelerek Tekin ARIBURNU Paşa’nın evinde misafir olacaklardır.
       Tekin ARIBURNU Paşa, Çanakkale’de tümüyle şehit düşen efsane 57. Alay’ın Komutanı Yarbay Hüseyin Avni Paşa’nın oğludur ve Tekin Paşa babası şehit olduğunda sekiz yaşında bir çocuktur.  Anzak aile aldığı izinle Çanakkale’ye giderler ve üç gün sonra Ankara’ya dönerek Tekin Paşa’nın evinde misafir olarak kalıyorlar. Anzak gazisi, salonun duvarında Şehit Yarbay Hüseyin Avni Paşa’nın fotoğrafını görünce çığlık atıyor ve “ Bu duvarda resmi olan komutan bizi esir almıştı Çanakkale Savaşında.” diye bağırıyor. Tekin Paşa, babasından kalan ve içinde eşyalar bulunan bir kutuyu odaya getirince Avustralyalı yaşlı adam tekrar bağırmaya başlıyor.” Bunlar benim eşyalarım.” Kutuda bir pipo, fildişi kaplı bir İncil, bir dürbün ve silah vardır. Tekin paşa, resimdeki kişinin babası olduğunu söylüyor ve ilk kez babasını bir yabancı kişiden dinlemeye başlıyor.
       Bir gün çadıra iki Anzak esiri getirirler, onlardan bilgi almaya çalışırlar ve onlara iyi davranırlar, üzerlerindeki eşyaları alırlar ve ikramda bulunurlar. Bütün iyi davranışlara rağmen esirler korkudan titrerler. Bu olayı Tekin Paşa, önceki yıllarda babasının arkadaşlarından dinlemiştir. Tekin Paşa, misafirine niçin çadırda saatlerce titrediklerini sorunca, Anzak Gazisi cevap verir: “ Bakın bugün hayattayım, diğer arkadaşım da Avustralya’da yaşıyor. Babanız bize bir misafir gibi muamelede bulundu. Bugünümüzü O’na borçluyuz. Çadırdaki bu asil muameleden sonra hicap duydum, bizzat babanıza söyleyemedim. Fakat bizi esir alanlara işaretle anlatmıştım. Şimdi de size burada anlatıyorum. Çıkarmadan bir gün önce Limni Adasında bizlere hitap eden Ordu Komutanı,” Sakın Türklere esir düşmeyin ve ölene kadar çarpışın. Çünkü Türkler yamyamdır, sizi yerler.” demişti. Bizler de o gün esir düştüğümüzde çadırda yenileceğimiz saati beklerken, Türkler tarafından hiç beklemediğimiz centilmenlikle karşılaştık. Ve bu savaşta asil bir Milleti yakından tanımış ve vatanları için ne büyük fedakarlıklara katlandıklarını görmüş olduk.”
       Malumdur ki 57. Alayın Komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey’den son erine kadar tümü şehit olmuştur, 57. Alaydan geriye sadece kanlı bir Alay Sancağı kalmıştır. Sancağı taşıyan son er de şehit olurken Alayın Sancağını şehit düştüğü ağacın dalına asmış ve Alay sancağını yere düşürmemiştir.   Gelibolu sırtlarında bir toprak yolun kenarında Şehit Yarbay Hüseyin Avni Bey’in mezarını yıllar önce ziyaret etmiştim. Yarbay Hüseyin Avni Bey’in oğlu Tekin ARIBURNU Paşa emekli olduktan sonra siyasete girmiş ve Meclis başkanlığı yapmıştır.

Seyhan Çağlar EMEN