Seyhan Çağlar EMEN

Seyhan Çağlar EMEN

[email protected]

TARİHİMİZİ BİLMEYEN TARİHÇİLERİMİZ, DİPLOMATLARIMIZ

03 Temmuz 2017 - 19:39 - Güncelleme: 06 Temmuz 2017 - 12:59

~~                         TARİHİMİZİ BİLMEYEN TARİHÇİLERİMİZ, DİPLOMATLARIMIZ
       Bizim çeyrek aydın, okumuş ama cahil kalmış bazı tarihçilerimiz, diplomatlarımız, politikacılarımız tarihi gerçekleri ters yüz etmekte pek mahirdirler. Güya emperyalist ve zalim Fransa’ya karşı bağımsızlık mücadelesi veren Cezayir’in bağımsızlığı Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda oylanırken Türkiye Fransa lehine ve Cezayir’in aleyhine oy kullanmıştır. Meselenin aslı ise böyle değildir, Nato’ya üye ülkeler Fransa’nın lehine oy kullanma kararı almasına karşılık Türkiye bu karara uymamış ve tarafsız oy kullanmıştır. Zira o yıllarda Türkiye, Rusya tarafından tehdit altında ve Nato’ya muhtaç idi.
       1950’li yıllarda Libya’da Başbakanlık yapan Mustafa Bin Alim, hatıralarında Adnan MENDERES’in uzak görüşlü ve İslam Aleminin büyük bir devlet adamı olduğunu yazmıştır. 1950’li yıllarda Cezayir’de Kurtuluş Savaşı devam ediyordu, aynı yıllarda Kıbrıs Türkleri de Rum EOKA çetelerine karşı ölüm kalım savaşı vermekte idiler. Antalya ve İskenderun limanlarından yükledikleri silahları Cezayir’li kahraman Mücahitlere götüren büyük mavnalar, gizlilik içerisinde Akdeniz sularında gece karanlığında yol alarak Libya sahillerine gizlice boşaltıyorlardı. Boşaltılan silah ve cephaneler develerle ve atlarla taşınarak Cezayir’li Mücahitlere teslim ediliyordu. Türk Genel Kurmay Başkanlığında görevli bir subayımız Lefkoşa’da İş Bankasına memur atanıyor, bu subayımız Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatını ( T.M.T.) kurarak, Türk mücahitleri eğitiyor ve Anavatandan gizlice gönderilen silahlar depo ediliyor.  Mustafa Bin Alim şöyle diyor: “ Türkiye yani MENDERES olmasaydı, Cezayir bağımsızlığı rüyasında göremezdi.”  Türkiye’den mavnalarla gizlice gönderilen silahlar sayesinde Kıbrıs Türk’ü imha edilmekten kurtulmuş, Londra ve Zürih anlaşmaları ile haklarına kavuşmuştur.
       27 Mayıs 1960 Darbesinden sonra Yassıada’da kurulan mahkemede daha doğrusu çadır tiyatrosunda Mahkeme Başkanı Salim BAŞOL, Menderes’e İskenderun ve Antalya’dan hareket eden mavnaların nereye ne götürdüğünü sorunca Menderes: “ Bunlar devlet sırrıdır, söyleyemem.” dedi ve boğazından canı çıktı ama devlet sırrı çıkmadı. Bizim Emin OKTAY tarihçileri ile siyasi tarihimizi bilmeyen diplomatlar ve her aştan çıkan nane çöpü olan dünyadaki her ilmi bilen! Kerameti kendinden menkul olan bazı bilgiçlik taslayan gazeteciler Milli Menfaatlerimize zarar getirecek yalan- yanlış bilgiler verirken zırvalamaktadırlar. 
       1970’li yıllarda bir siyasetçi, Devletimizin en gizli kuruluşlarını, yurdumuzun savunma stratejilerini iç politikaya alet etmiş, oy alma hırsı ile Milli Menfaatlerimize zarar vermişti.  1980 ve 1990’lı yıllarda ise Asala, P.K.K. gibi Milli Varlığımıza düşman olan hainlerle yurt içinde ve dışında mücadele eden, bu uğurda canlarını ve yüreklerini ortaya koyan, ailelerini ve çocuklarını terk ederek yabancı ülkelerde hainlerle mücadele eden gizli kahramanlarımız hakkında en şeni ve en adi iftiralarda bulunan, hainlere bilerek veya bilmeyerek arka çıkan bazı politikacılar ülkemize zarar vermişlerdir.  Üç beş alkış almak için Diyarbakır’da bu kahramanlar hakkında ileri geri konuşan, bir  politika cambazı oy uğruna düşmanlarımızın ekmeğine yağ sürmüştür, bu adam siyaset sahnesinden kaybolmuştur ama bu vatansever gizli kahramanlar halen aramızda şerefli bir vatandaş olarak yaşamaktadırlar. 
       Yakın askeri ve siyasi tarihimizde nice isimsiz kahramanlar vardır ki bu kişilerin isimlerini tarih kitaplarında göremezsiniz, Onları tarihçiler, politikacılar, aydınlar ve yöneticiler bilmezler ama onlar bu ülkenin bilinmeyen cevherleridir. Manisa’da Çizmeci Hüsnü’yü, Parti pehlivan’ı, Saçlı Efe’yi, Usturumcalı Halil Efe’yi ve eşi şehit Makbule’yi, Müftü Alim Efendi’yi, Müftü Abdülhamit Efendi’yi, Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey’i kaç kişi tanır? Bu büyük kahramanlar sadece görevlerini yapmışlardır.

Seyhan Çağlar EMEN