Seyhan Çağlar EMEN

Seyhan Çağlar EMEN

[email protected]

KIBRIS HAREKÂTINDA PAKİSTANLI ASKERLER

30 Ağustos 2018 - 12:00 - Güncelleme: 20 Temmuz 2020 - 15:46

                                 KIBRIS HAREKÂTINDA PAKİSTANLI ASKERLER

15 Temmuz 1974 günü Kıbrıs’ta E.O.K.A. canisi Nikos SAMSON liderliğinde Makarios’a karşı bir askeri darbe yapılmıştı, aslında bu darbenin amacı Enosis idi, hedefi ise Türk toplumunu yok etmekti.  Aynı gün akşam saatlerinden itibaren İskenderun’da konuşlu bulan 39.  Tümene bağlı birlikler Mersin’e gelmeye başlamışlardı, ertesi günü Osmaniye, Adana, Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa’daki zırhlı birlikler ile Konya’da bulunan 2. Orduya bağlı askeri birlikler dört gün boyunca yığınağa devam ediyorlardı. Dört gün boyunca kara ve demiryolu ile on binlerce asker, çok sayıda tank, top, zırhlı personel taşıyıcıları Ankara- Adana- Mersin yolunu tamamen tıkamışlardı.

1963 ve 1967 yıllarında olduğu gibi Halkımız gece- gündüz sokakta idi, kimse adeta uyumuyordu, kadın, erkek, genç çocuk hepimiz sokakta idik, kadınlar evlerinde yaptıkları yemekleri istasyona veya Mersin- Adana yol ayırımına götürüp askerlere dağıtıyor, çocuklar şişelerle su dağıtıyorlardı. Askerlik Şubesi önü mahşeri andırıyordu, esnaf günlük kazancını Ordu’ya bağışlıyordu hatta ayakkabı boyacısı esmer vatandaşlarımız da çocuğunun nafakasını kesiyor, askerlere yiyecek alıp,  götürüp teslim ediyordu. Dağ- taş, yol, arazi kısacası her yer asker ve askeri araçlarla doldurulmuştu.  Geceleri mahalleleri geziyor, lamba yakan aileleri uyarıyor, karartma kurallarına uymalarını sağlamak görevi biz gençlere düşmüştü.  Radyo başına toplanıp Kıbrıs Türk ve Rum radyosunu, Arap ajanslarını dinliyorduk, rahmetli Orhan ERİŞEN Ağabey, Kıbrıslı ve Giritli komşularımız Rumca, Arap kökenli arkadaşlarımız da Arapça haberleri bize tercüme ediyorlardı. 19 Temmuz 1974 günü helikopterler asker, sivil otobüsler de subay taşıdılar.

       20 Temmuz 1974 günü Kıbrıs Barış Harekâtı’nın başladığı gün Adana- Mersin arasındaki Nato yolundan geçen askeri araçların üzerinde ellerinde Türk ve Pakistan bayrakları taşıyan yabancı askerler görünce bunların Pakistanlı askerle olduğunu anladık. Pakistanlı askerler hep bir ağızdan” Zindabad Türkiye- Zindabad Pakistan” ve “ Türkiye and Pakistan is brother.”diyerek slogan atıyorlardı. Yani yaşasın Türkiye, Yaşasın Pakistan ile Türkiye ve Pakistan kardeştir diyorlardı. Nato Yolunun ortasından geçtiği ve Arap kökenli vatandaşlarımızın ikamet ettiği Musalla Mahallesinden Düdükçü Necati davul- zurna ekibini getirmiş, topladığı Arap kökenli gençlerle birlikte davul zurna eşliğinde Milli Marşlarımızı söylüyorlardı, ellerinde Türk bayrakları ile zılgıtlarla halay çekiyorlardı.  Pakistanlı askerler Mersin yolundaki  Okaliptus ormanında sahra hastanesi kurmuşlardı, bu hastane üç ay kadar faaliyet gösterdi, birkaç defa Pakistan Askeri Hastanesini ziyarete gitmiştik, doktorlar, sağlık görevlileri ve askerleri helikopter ile Kıbrıs’tan getirilen askerlerimizi tedavi ediyorlardı. Pakistanlı askerlerin görev yaptığı üç ay boyunca ilçemizin gençleri davul- zurna eşliğinde ellerinde bayrağımız ile şehir halinden bağış olarak topladığı sebze ve meyveleri her gün kamyonla Karabucak ormanında bulunan sahra Hastanesine götürerek Pakistanlıların gıda ihtiyaçlarını karşılamışlardır.

       Pakistanlı askerler fırsat buldukça yaya olarak şehrimize gelip gezerlerdi, hepsi İngilizceyi iyi derecede konuşuyorlardı, bu askerleri akşama kadar gezdiriyorduk, hiç unutmadım, bu askerlerden ikisinin ismi Malik ve Enver Paşa idi, çok sempatiklerdi, herkese “ Selamünaleyküm” diye selam verir, esnafla kucaklaşırlardı, birader diye hitap ederlerdi, esnaf bunlardan para almazdı, akşama doğru araba tutarak bunları Sahra Hastanesine götürüp teslim ederlerdi.  Uzun boylu, kara yağız, haki renkli üniforması olan bu kardeşlerimizi unutmadık. Onlar bizim kara gün dostumuzdur, Birinci Dünya, İstiklal Savaşımızda malı, canı ve kalbi ile yanımızda yer almışlar, Muhammet Ali CİNNAH’ın çağrısına uymuşlardır. Ne de olsa Onlar Babür Şah ve Gazneli  Mahmud’un torunlarıdır. Dilleri Urduca(Orduca) bile Türkçe kökenlidir, halen Pakistan ve Hindistan’da Türk kökenli soydaşlarımız yaşamaktadır.